hesabın var mı? giriş yap

  • ankara'da bir berberde traş olurken görmüştüm.

    not: bu entrinin taşıdığı bilgiler:
    a) zekai tunca (en azından) bir dönem ankarada bulunmuştur.
    b) kendini traş ettiren bir insandır.
    c) görülebiliyor.

  • sedat peker’in iddialarıyla çalkalanması gereken bir içişleri bakanlığı varken gülşen’i hukuksuzca tutuklayan yargıya rağmen “yok kılıçdar aday olursa oy vermem, yok imamoğlu oyumu alamaz” gibi şımarıklıklarıyla artık yoran muhalif güruhtur.

    siyasal islamdan kurtulmak için, şeriat düzeninden önce son çıkışta bu şımarıklığı artık saçma bulmamız lazım.

    her gün yeni bir rezalet, her gün yeni zamlar, her gün yeni hukuksuzluklar gırla önümüze düşerken şuna oy vermem, o çıkarsa oyum reise demek; bu zehir altında eriyip gitmenin size müstehak olmasıdır.

  • bunlardan bir tanesi de benim.

    hatta bugün kontrol ettim, kaşlarımın bittiği yerle saçımın başladığı yer arasında baya bir boşluk varmış. bence o araya güzel bir reklam alınabilir.

    ulaş bana reis.

  • bugün doğum günü olan (1932) amerikalı besteci...

    williams, cbs radyo orkestrasında perküsyoncu olarak çalışan bir babanın oğlu olarak new york'ta büyüdü. küçük yaşlardan itibaren müzikle iç içeydi ve çocukken piyano çalışmaya başladı, daha sonra trompet, trombon ve klarnet öğrendi. müzik yazmaya erken yaşlarda başladı ve gençliğinde kendi parçalarını orkestralamayı denedi. williams 1948'de ailesiyle birlikte los angeles'a taşındı ve burada özel olarak ve kısa bir süre de los angeles'taki kalifornia üniversitesi'nde kompozisyon eğitimi aldı. 1951 yılında abd hava kuvvetleri'nde göreve başladı ve görevi sırasında bando müziği düzenledi ve şeflik yapmaya başladı.

    williams, 1954 yılında hava kuvvetlerinden ayrıldıktan sonra kısa bir süre juilliard müzik okulu'nda piyano eğitimi aldı ve new york'ta hem kulüplerde hem de kayıtlar için caz piyanisti olarak çalıştı. daha sonra kaliforniya'ya dönerek some like ıt hot (1959), west side story (1961) ve to kill a mockingbird (1962) gibi filmlerde hollywood stüdyo piyanisti olarak çalıştı. bu süre zarfında televizyon için de beste yapmaya başladı ve wagon train ve gilligan's ısland gibi diziler için şarkılar yazdı.

    1970'lerin başında williams, the poseidon adventure (1972) gibi büyük bütçeli felaket filmlerinin bestecisi olarak adını duyurdu ve o zamanlar hevesli bir yönetmen olan spielberg, williams'tan ilk uzun metrajlı filmi the sugarland express'in (1974) müziklerini yapmasını istediböylece ikili arasında onlarca yıl sürecek bir ortaklık başladı ve williams köpekbalığı saldırısı gerilimi jaws (1975), bilimkurgu filmleri close encounters of the third kind (1977) ve et the extra-terrestrial (1982) dahil olmak üzere spielberg'in en bilinen filmlerinden bazılarının müziklerini yaptı; ındiana jones serisi (1981, 1984, 1989, 2008), dinozor aksiyon filmi jurassic park (1993) ve devam filmi the lost world (1997), holokost biyografisi schindler's list (1993), savaş draması saving private ryan (1998), biyografi filmi lincoln (2012) ve çok daha fazlası.

    williams, kapsamlı kariyeri boyunca, dokuz star wars filminin (1977, 1980, 1983, 1999, 2002, 2005, 2015, 2017 ve 2019) ve ilk üç harry potter filminin (2001, 2002 ve 2004) müzikleri ve ikonik tema şarkıları da dahil olmak üzere sinema tarihinin en unutulmaz müziklerinden bazılarını yarattı. ayrıca nbc kanalının bazı haber programları ve 1984, 1988, 1996 ve 2002 olimpiyat oyunları için temalar besteledi. özellikle, sentezleyicilerin norm haline gelmeye başlamasından sonra senfonik film müziklerinin yeniden moda olmasına yardımcı olan gür senfonik tarzıyla tanındı.

    film çalışmalarının yanı sıra williams konser bestecisi ve orkestra şefi olarak da tanınıyordu. senfonilerin yanı sıra çeşitli enstrümanlar için konçertolar besteledi. 1980'de boston pops'un şefi oldu, yoğun turne ve kayıtlar yaptı ve bazen popüler film müziklerinin canlı yorumlarında orkestraya liderlik etti. 1993'te emekli olduktan sonra williams, pops'un ödüllü şefi olarak kaldı ve londra senfoni ve los angeles filarmoni gibi orkestralara konuk şeflik yaptı. 2009 yılında abd başkanı barack obama'nın yemin töreni için bir şarkı besteledi ve düzenledi.

    williams çalışmalarından dolayı birçok onur ve ödül aldı. fiddler on the roof (1971), jaws (1975), star wars (1977), e.t. the extra-terrestrial (1982) ve schindler’s list (1993) müzikallerinin uyarlamasıyla 50'den fazla akademi ödülü'ne aday gösterildi ve 5'ini kazandı.

    ayrıca 3 emmy ödülü ve 20'den fazla grammy ödülü sahibidir. 2004 yılında kennedy center onur ödülü'ne layık görüldü ve 2009 yılında sinema filmleri için senfonik müzik alanındaki başarılarından dolayı abd hükümeti tarafından bir sanatçıya verilen en yüksek ödül olan ulusal sanat madalyası'na layık görüldü.
    netten deeleme (wiki, britannica, sound and magazine)

    edit : hede' ler düzeltildi.
    edit 2: hede'ler tekrar elden geçti ama ben android üzerinden bakınca çalışıyor arkadaşlar.

  • "çevresine duvar örmemiş, kazandıklarıyla, biriktirdikleriyle, öğrendikleriyle kendini yük altına sokmayan, zamanın dışında, zamanın ötesinde, güven aramadan, güven peşinde koşmadan yaşayan bir zihin. işte böyle bir zihin için yaşam olağanüstü güzel bir şeydir. böyle bir zihin başlı başına yaşam, yaşamın ta kendisidir."

    jiddu krishnamurti

  • bu sene de bekar gezelim derken gülen adamlar çok uzun süre bekar gezmişler ki yüzlerine bir asabiyet gelmiş dedirten fotoğraf.

  • 4 yıl geçti. hala bir yönetici çıkıp da “aga biz nasıl bir bok yedik yav şu işi düzeltelim” demiyor. demeyecek.

    şu kararı alanın da, sürdürenin de gelmişini geçmişini sileyim. kardeşim siz özellikle mi gerizekalısınız? bir bok yediniz, bari düzeltin anasını satayım.

    şu ortamda paypal açık olsun, ülkedeki on binlerce insan yurt dışına çok rahat iş yapar.

    bir örnek olarak web developerlar. avrupalıya, avrupa fiyatının 5 kat ucuzuna, daha kaliteli iş yapma imkanı var. ama avrupalı adam ödemeyi paypal ile yaparım diyor. mecburen iş yatıyor. bunun gibi 10 binlerce insan var. iş kolu var. belki de milyarlarca dolar ülkeye zararı oldu şu aptal inadın.

    ne diyeyim. emeği geçen herkesin sülalesini sileyim, süpüreyim.