hesabın var mı? giriş yap

  • "geçen bir programda konuğun teki bir ürünün markasını ağzından kaçırdı . hemen almaya gittik, nasıl kuyruk nasıl kuyruk... zor bulabildik bi tane."

    "asansörün önünde dikilmiş bekliyorum. adamın sorduğu soruya bak, ‘çağırdınız mı ?’. yok, pişman olup kendi gelsin diye bekliyorum." **

  • bi sakatlık yaşamamasını umduğum atlama. ki kendi dediğine göre " yoğk "

    toprakta yavaşlatıp, ters perendeler atarak durdu ehheh. ben en çok adam dan dun giderken " la yavaş oğlum nidiğon lağn " diyen kişiye güldüm. lan ne etmesi mi var, adam düşüyo işte patates çuvalı gibi.

  • yapılan bazı paylaşımlarda kendini gören ali, metroda kitap okurken tanımadığı bir kızın fotoğrafını çektiğini ve kızında fotoğrafın altına "entel olcam kız tavlıcam diye kendini yırtan izban kekosu :d terliklerine bayıldım :* " yorumunu görünce biraz da duygusallık ile yazdığı ve bir kitap sayfasında paylaştığı alttaki yazı ile bir kez daha düşündürmüştür hepimizi.

    yazıdan önce değinmeden geçemeyeceğim şey ise, şu sosyal medya zımbırtısı yüzünden her şeyden haber çıkarma, dalga geçme veya bilgelik taslayanları görmek ( paylaşımı yapan kız ve onun gibiler) ne kadar mide bulandırıcı olsa gerek. her sabah normal hayatta ne tarz birisi olduğunu bildiğin insanlar dünya'nın filozofu, enteli geçinir değil mi çevrende, hepsine haklısın hep bir sus diyesin gelir mi?

    işin komiği insanları hala kıyafetleri, ayakkabısı vs. yargılayacak ölçüde sadece potansiyele sahipler. kıyafet insanda izlenim bırakır evet ama bu önyargı olmamalı. diğerleri için hayat gittiği tatil de en güzel fotoğraf açısını bulmak için milyon kare, pahalı ya da ünlü bir restoran ise sınıf etiketleri, ödenemeyen kredi kartları ile alınan şeylerin fotoğraflarını paylaşmaktan, telefona gömülen hayatlardan ibaret.

    ha, bir de en nefret ettiğim kitap okumak marifet değildir önemli olan okuduğun ve yaşadığındır. herkes kitap okur, kimisi sabahtan akşama ama boş okur, önemli olan bir şey çıkarabilmektir. bu yüzden bunları yazma gereği duydum, başkalarının hayatlarını bilmeden kimileri kitaplardan bir şey çıkarmaya çalışırken kimileri de popüler kültürün meraklısı ama her ne hikmetse bu ülkenin filozofları kesilir diyeyim de, yazının devamını siz okuyun.

    ali uçar arkadaşımızın paylaşımdaki ifadesi,

    "arkadaşlar fotoğrafta ki şahıs benim ve hiç utanmıyorum karşımda oturmuş olan kıza veya çevremde hiç kimsenin namusuna bakmadığım için.. evet ben cebi çok zengin bir insan değilim hatta ilkokul 6 sınıf terkim annem babam ayrı toplumun huzurunu kaçıran soytarı olmadım utanıyorum...

    çalmıyorum çalışarak kazanıyor param yettiğince kitap almaya kütüphaneye gitmeye çalışıyorum çok utanç duyuyorum böyle bir insan olduğum için...

    elbisem kirli terliğim bindiğim metroya uygun değil işte zihnimi kirletemiyorum utanıyorum. ama her ne olursa olsun bana kitaplar böyle olmayı öğretti insan olmayı hayvanlaşıp çevremi kirletemiyorum üzgünüm utanıyorum...

    ali uçar"

    https://www.facebook.com/…199100475/?type=1&theater

  • biz kimiz ki adamı linç ediyoruz? bence bir sanatçı olarak daha iyi bir gelecek için her yolu deniyor adam. ben saygı duyuyorum. yalakalık yapmaya ihtiyacı yok ki. paraya da ihtiyacı yok. dünya kucak açmış. bugün istese japonya vatandaşlık veriyor. o ise burada bir uğraş veriyor. yaptığı sanat deseniz çok üst seviyelerde. hem bu ülkenin kültürüyle, hem de dünyanın acılarıyla yoğurduğu eserler ortaya koyuyor. burada onu eleştirenler youtube’u açıp bir iki söyleşisini izlesin. kurduğu cümlelerle bizi beşle çarpıp ona böler.

  • birkaç gündür twitter'da kendi çapında olay yaratan annedir. kendisi ve destekçileri bildiğin terör estiriyor. vay efendim çocuğunu nasıl almazlarmış, nereye şikayet edebilirmiş, bu ayrımcılıkmış, çocuğu kapıya mı bıraksınmış, bunu normal karşılayanlar geri kalmışlık göstergesiymiş vs vs vs .

    ilgili tweet: https://twitter.com/…oay/status/1426845289172934667
    (düzeltme: hesabını kilitlemiş. şuradan ne yazdığı görülebilir: https://www.instagram.com/p/csrbz0rmtsq/)

    eskiden de böyleydi ama yeni nesil anne babaların bir kısmı gerçekten çıldırmış. dünya sizin ve çocuğunuzun etrafınızda dönmüyor arkadaşlar. yüzlerce restoran varken, bir tanesi çocuk almıyoruz dedi diye zorla kısırlaştırma kanunu çıkarılmış gibi delirmek niye? oraya gitmeyiverin, bu kadar basit.

    bu arada o kadar gürültü patırtı içinde restoranın adını yerini yazmamışlar en büyük kayıp bu.

    not: çıldırmak tabirine takılanlar olmuş. çıldırmak için illa saçını başını yolup birine saldırmasına gerek yok. bu ve arkasından gelen ısrarlı tweetleri atmak da bir çıldırmışlık örneği. bir kısmını sildi sanıyorum ama, "kudurun", "geri kalmışsınız" vs şeklinde fikrini desteklemeyenlere sallayıp duruyor kendisi.

  • ecnebia ülkesi sınır polisi;

    - lütfen çıkış damgası için şu sayfayı kullanır mısınız?
    - bu sayfa mı?
    - evet.
    - ok, iyi günler.

    türk sınır polisi;

    - merhaba giriş damgası için şurayı kullanır mısınız?
    - burayı mı?
    - evet.
    - niye?
    - çok dağınık pasaport.
    - kaçak göçeğiniz mi var niye ille de burası?
    - şimdi memur bey bu seyahatimde fazla giriş çıkış olcak, hepsinin fotokopilerini iletmem gereken yerler var da derli toplu olması gerekiyor uçakla çıktım karayoluyla giriyorum karayoluyla tekrar çıkcam uçakla gircem bu arada da başka bir ülkeye de gitcem hepsini toptan beyan etmem gerekiyor ondan yani.
    - anlamadım ama.
    - sizin için ne farkeder ki sonuçta basacaksınız mührü.
    - tamam bura mı?
    - evet.
    - al. (mühre öyle bir asılmak ki sayfanın arkasına geçmesi)

    4 gün sonra

    türk polis;

    - iyi akşamlar çıkış mührünü şuraya vursanız olur di mi?
    - niye?
    <4 gün önceki ile benzer diyaloglar yaklaşık 3 dakika>
    - al.

    ecnebia ülkesi hudut polisi:

    - efenim giriş için şimdi geçenki giriş ve çıkışımda kullandığımız bir sayfa var onun tam arkasını kullansak olur di mi?
    - olur tabi, gösterin.

    ecnebi * hudut polisi:

    - merhabalar giriş için şurayı kullanabilir miyiz?
    - bura mı?
    - evet lütfen.
    - tabi sir buyrun

    ecnebi * hudut polisi:

    - iyi çalışmalar, çıkış damgasını girişin oraya basıyorsunuz di mi?
    - tabey ki sir iyi yolculuklar.

    türk sınır polisi:
    - merhaba memur bey, giriş damgasını şu sayfaya bir yere vurabilir miyiz?
    - niye?
    - <ananınmı diye>, pasaport eskimesin istiyorum. <sana ne ibne sana ne>
    - <mühre öyle bir asılmak ki sayfanın yamulması> al
    - allah razı olsun abi, çok sağolun. çok özlemişim memleketimi.
    - efendim?
    - iyi çalışmalar abi.

  • maç sonrası spiker sabri sarıoğluna soruyor roma'da çok zor bir 90 dakika bizi bekliyor diyebilir misiniz?

    sabri : roma'da çok zor bir 90 dakika bizi bekliyor.

  • - evinde yaşayan insanın 3 temel fonksiyonu vardır: bir, seni beslemek, iki, seninle ilgilenmek (oynamak, sevmek, taramak vs.) ve üç, kumunu temizlemek. bunlardan birini aksattığı zaman ödül (seni sevmesine izin vermek) ceza (yataga işemek) sistemiyle insanı eğitebilirsin.

    - evin sahibi sensin kuralları sen koyarsın bunu aklından çıkarma. mesela evde kapalı kapılara izin verme, ne demek kapalı kapı? eğer kendin açamıyorsan, miyavlayarak veya kapıyı tırmalayarak açtırabilirsin. sonra içeri girebilir, çekip gidebilir veya tam ortada durup derin düşüncelere dalabilirsin, farketmez.

    - kusman gerekiyorsa dolaptaki kıyafetlerin üstü bunun için en uygun yerdir. dolaba giremezsen mutlaka bi koltuk bul. halı da olur.. (koltuklar, halılar ve deri yüzeyler tırnaklarını törpülemek için de idealdir.)

    - eve gelen misafirler dikkati senin üstünden çeken can sıkıcı, gereksiz insanlardır. yine de ev sahibi olarak misafirperver olmalısın. mesela kendilerine banyoda eşlik etmenden çok memnun kalacaklardır.

    - insan senden başka bişeyle meşgulse her zaman yakınında bi yerlerde olup bi şekilde dikkatini dağıtmalısın. yaptığı iş her ne olursa olsun mutlaka çok sıkıcıdır dolayısıyla buna memnun olacaktır. misal yemek yaparken ayağının tam arkasında sessizce bekleyip üstüne basılmasını sağlayabilir, akabinde kucağa alınıp dakikalarca sevilebilirsin.

    - her yemegi yeme. her yemek yenir mi? bir cins mamayı belirleyene kadar seçici davranmalısın. ondan sonra sürekli aynı mamayı talep etmen en önemli kuraldır. sadece senin ihtiyaçlarını karşılamak için para diye bişey kazanıyolar.

    - insan karanlıkta yürürken, yeni uyanmısken ve özellikle de elinde bi sey taşırken tam önüne fırlaman o insanın koordinasyon ve denge becerilerini geliştirmesi açısından önemlidir. yardımcı ol.

    - gece oyunları çok eğlencelidir. en bilineni yatak faresi oyunudur. insan seni yorganın altındaki yüksekliklerin kendi ayakları olduguna inandırmak istese de bunlar yatak fareleridir. yakalayana veya sıkılana kadar oynayabilirsin.

    - para, toka, çakmak, kalem gibi her küçük nesne potansiyel oyuncaktır. bunlar halısız zeminlerde hokey oynamak ve koltukların altındaki oyuncak dünyasına göndermek için en uygun olanlarıdır.

    - torbaların içinde torba fareleri, kutuların icinde de kutu fareleri yaşar. bunları yakalamak ve yoketmek için torbayı veya kutuyu da parçalaman gerektiğini unutma. evdeki herkesin uyuduğu bi saat en doğru seçimdir.

    - bütün bu görevleri gerçekleştirebilmesi için bir kedinin uyuması gerekir. uyumak için ideal yerler, mümkünse tüylerini üstünde bırakabileceğin kıyafetler, kapı girişleri ve karanlıkta koridorun orta yeri (üstüne basılma bonusu), insan kitap okurken kitapla göz arasına girebilecegin şekilde kucak, film izlerken televizyonun önü, bilgisayar başında çalışıyoken klavyenin üstüdür.

    - arada eğlendirmek için önemli kağıtları parçalayabilir, evde ordan oraya deli gibi koşturabilir, çeşitli şeyleri kırıp döküp sakarlık süsü verebilirsin. gerisi yaratıcılığına kalmış.

  • çocuğuna sikimsonik yok ilk çiş kutlaması yok bezi bırakma kutlaması yapan annelere söylüyor anneliği hakkını veren üzerine alınmasın.