hesabın var mı? giriş yap

  • hee kurmaca; hatta lego amk. diye cevap verilecek kadar ciddiye alınabilecek bir iddia.

    gendilerine birkaç soru da benden;

    -savaş gerçekse niye hala sabri ilk onbirde?

    -savaş gerçekse niye çanakkale dardanelspor süper lig'de değil?

    -savaş gerçekse sükut altın mıdır?

    -madem savaş gerçek kim yalan ulan?

    -bu yumurtalardan hangisi daha büyük?

    -kabartma tozu pastayı ne kadar kabartır?

    -krema nasıl böyle güzel kokar?

    -bu kek niye böyle kabardı amk?

    -babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?

  • her türlü zırvadan "işlem ücreti" diye paralarımızı tırtıklayan bankalardan birinin genel müdürünün yeni buluşu !

    yapı kredi bankası genel müdürü sanırım. bu sabah radyoda duydum.
    yaklaşık şöyle bişey:

    "bugün atmlerden para çekmek ücretsiz ama gelecekte bu ücretli olabilir, müşteriye verilen her hizmetin maliyeti var..."

    bak sen !

    o halde, ben sana hiç yük olmayayım güzel kardeşim...maliyetini artırmayayım, derhal ilişiğimi keseyim sizin grupla.

    yazının bundan sonrası genel olarak tüm finans ve banka şirketleri içindir sayın okur:

    siz, ne doymaz bişeysiniz ki

    istemediğim halde sms le kart borcunuz şu kadar diye mesaj gönderip, 50 kuruşluk sms için,
    ben de akbank kredi kart ekstreme baktım an itibariyle, gecikme bildirim ücreti 3,15 tl
    internet şubelerinden yapılan her işlem için,
    atmlerden kartsız çekilen paralar için,
    akla gelmeyen nice detaylar için
    2-3-5-10 lira gibi ücretlendirip çatır çatır cebimizden alıyorsunuz !

    --- tam bu arada not ----
    bir suser arkadaş uyardı : bu smslerin bankaya maliyeti 3 kuruş diye...
    yani kardeşim neymiş ?
    3 kuruşluk sms gönderirsin,
    vatandaştan 3,15 tl alırsın !

    bir koyup 105 almak yani !
    evet bu da bir entry konusu olsun.

    --- parantez kapa ----

    insanları borç sarmalına dolayıp, gelecek aylarını, yıllarını ipotekleyip, ödedikleri paranın her daim bir kısmını faiz adı altında yiyerek, dönem sonunda kocaman kocaman kârlar açıklamaya utanmıyorsunuz !

    bak sayın okur, öyle küçümseme...

    bir bankanın 10 milyon mudisi olsa,
    bunların yarısına, geciken kredi kart ödemesiyle ilgili bir sms gönderseler,

    olmaz ama mesela adedi 0,03 tl olan sms bu bankaya 300 bin tlye mal olur !

    peki bizim hesaba ne kadar geçiriyorlar ?
    sms le haber verme bedeli (ya da bunun gibi bişey) 3-5 tl !

    yani 5 milyon x 3 tl = 15 milyon tl !

    bir ayda sadece bir küçüçük detaydan, bankanın iç ettiği para !

    küçümsediğimiz bu 3 liralar, yıl sonunda utanmadan açıkladıkları ;

    "bak ! bankamız şu kadar milyar tl kâr etti ! işte bu kadar güvenilir, sağlam bankayız !"

    argümanının özetidir sayın okur.

    özetle önerim şudur:

    1. olabildiğince az bankayla hatta kişisel bişeyseniz (ne bileyim şirketlerin felan yoksa) tek bankayla çalışın

    böylece ay boyunca mali işlemleriniz daha büyük olacağından, bankaya karşı daha güçlü konumda olursunuz...
    şöyle ki,

    2000 tl kazanıyorsun, 5 bankadan kartın var. esasen bu bi maharet değil, yapmayın, almayın bu kadar kart.
    her birinden azar azar harcıyorsun.
    yıllık üyelik bedeli geçirmeye kalktıklarında "kapat hesabımı kardeşim !" dediğinde
    5'i birden pek ciddiye almayabilir.

    ama çalıştığın tek bankaya kapa kardeşim kartı, başka banka mı yok gider onunla çalışırım dersen tavuk gibi yolmazlar.

    2. küçük paraların peşine düşün !

    trilyonluk banka senin 50 kuruşunun, 3 liranın peşine düşüyorsa...cebindeki paranın peşindeyse, sen neden cebini korumayasın ?

    ne diyor banka genel müdürü ?

    "babamın oğlu musun ? masrafı ödersin !"

    bak seeen...

    salaklık etmeyin, bu bankalara 3 kuruş 5 kuruş paralarınızı kaptırmayın !

    bu arada bak sevgili uyanık genel müdür !
    sana buradan sesleniyorum:

    parayı biz çekerken değil, yatırırken ücret alırsan daha kısa zamanda daha çok kazanırsın !

    zîra insanımız genelde para çekmiyor atmden. yatırıyor...mütemadiyen kart borcu, fatura felan diye.
    üstelik parça parça yatırıyor.

    hesabın tamamını kapatamıyor gariban, maaşını aldıkça, oradan buradan buldukça gömüyor atmye.

    benden söylemesi doyumsuz kanka ! pardon banka !

  • "hiçbir erkek birlikte olmak istemeyeceği bir kızla yakın arkadaş olmak istemez." tespitiyle freud amcamızın yıllar önce cevapladığı sorudur.

    aksini iddaa eden hatun kişilere de sorular hazırladım.

    "çok yakın bir arkadaşınız olan soner'le film izliyorsunuz? soner bir anlık hatayla dudaklarınıza yapıştı ve sizi öpmeye başladı. tepkiniz ne olurdu?

    cevabı biliyorum.

    - evet tokat atardınız.
    - ağzına sıçardınız.
    - doğduğuna pişman ederdiniz dimi? *

    pekii. '' bir anlık hatayla soner'in dudağına yapışan siz olursanız? soner tokatı nereye atar? ''

    konu kapanmıştır.

  • düzenli rakı içen biri olarak yurt dışında tutmamasının en büyük sebebinin rakının basit ve niteliksiz bir içki olmasından kaynaklandığını rahatça söyleyebilirim.

    babam, içilebilir etil alkolün satışı durdurulana dek rakıyı kendi yapıyordu: etil alkol, anason yağı, şeker, su. rakıyı yapması sanırım beş dakika falan sürüyordu ve yeni rakı'dan daha güzel bir rakı ortaya çıkıyordu. bu verdiğim örnek bile rakının ne kadar niteliksiz olduğunu kanıtlamaya yeter.

    damıtılmış başka bir içki olan viskiyle kıyaslayayım: bir iskoç viskisinin üç seneden daha az fıçılarda bekleme ihtimali yok (kanunen yasak), 50 yılın üzerinde yaşlandırılmış viskiler bile var, günümüzde ulaşılabilir ve güzel tek maltlar 12 yıl civarında seyrediyor. yapımdaki emek ve ustalığa, viskinin yapıldığı coğrafyanın önemi gibi konular da cabası.

    alkollü içeceklerin her türlüsüne ilgi duyan, mümkün olduğunca farklı türleri ya da aynı türlerin farklı yorumlarını deneyen biriyim. rakının da tekel'den sonra çıkan her türünü denedim, denemediğim yok (en çok mest rakıyı severdim damla sakızlı) buna karşın şundan eminim ki, eğer türk olmasaydım rakıyı ikinci kez denemezdim.
    türk olmak neyi değiştiriyor? arkadaşlarla buluşulduğunda, dışarı çıkıldığına, yemek yeneceği zaman, mangala gidildiğinde insanların aklına rakı geliyor, çünkü aklımızın erdiği zamandan bu yana çevremizde-ailemizde rakı gördük. şimdi hala bu tür organizasyonlarda rakıyı keyifle içiyorum, ancak her türlü içkiyi evde içmeme karşın rakıyı evde içesim gelmiyor. nedeni "rakı muhabbet ister" tarzı iğrenç rakı edebiyatı değil, aslında rakıyı sevmiyor oluşum.

    yine niteliksiz bir içki olan votkanın ise dünya çapında tutulma nedeni tadının olmaması. her türlü kokteyle baz olabildiği ve karıştığı bileşenlerin tatlarını bastırmadığı için votka popüler olabiliyor. aromalı versiyonları da cabası. ruslar dünyanın kalanı gibi meyve suları ya da enerji içecekleriyle karıştırmayıp içiyorlar çünkü onların da alıştığı kültür bu. rakı ise bu elastikiyetten uzak, hiçbir kokteyle dahil olamadığı gibi sek ya da su ile tüketimiyle insanları etkileyecek bir lezzete de sahip değil.

    zaten hepsi bir yana, rakı pazarlanabilecek bir ürün olsaydı yunanistan bunu çoktan yapardı, onlar bile rakıya nazaran daha yumuşak içimli uzolarını kimseye içiremiyor.