hesabın var mı? giriş yap

  • 41 ilde 657 orta halli aile üzerinde yaptığım bir başka dev araştırma. bu ailelerin % 65'lik bir bölümünde babasının, dedesinin ya da büyük dedesinin zamanında hatırı sayılır bir serveti olduğunu, fakat daha sonra bu servetin kaybedildiğini söyleyen bir anne veya baba mevcut.

    servetini kaybeden büyük dedelerle ilgili anlatılarda öne çıkan faktör ise çok acı: kumar. "büyük dedem rahmetli'nin 3000 dönüm arazisi bir gecede gitmiş... bir gecede... dükkanlar falan hep gitmiş... bir tek ev kalmış, o da ananenin üstüne olmasa o da gidecekmiş" şeklindeki bu anlatılar 1913-1944 yılları arasında türkiye'nin farklı bölgelerindeki yaygın alışkanlığın kumar olduğunu gösteriyor.

  • ayrıntılı biyografisi için:
    http://www.biyografi.net/…siayrinti.asp?kisiid=2318
    virginia woolf adı, akla değişik resimler getiriyor. çoğu olumlu, bazıları olumsuz.
    virginia woolf, 28 yaşında, resmi görevlilere nanik yapan bir eğlence düşkünü; suratını isle karartmış, sakal-bıyık takıp, kaftan ve türban giyip erkek kılığına girmiş, habeşli prens taklidi yapıyor. güya çok ciddi bir diplomatik heyetin üyesi, hiç ağzını açmıyor, h.m.s. dreadnought gemisinde törenle karşılanıyor, suç ortakları erkek kardeşi adrian ve onun arkadaşı duncan grant. planladıkları bu şaka londra gazetelerinin birinci sayfalarına geçiyor. bu müziplik ingiliz donanması'yla onu kumanda eden subayları güç duruma düşürüyor, çünkü onların üniversiteli çoluk çocuk tarafından bile işletilebildiklerini gösteriyor.....
    http://www.wilsonsalmanac.com/…ges1/dreadnought.jpg

  • -sayın yolcularımız lütfen sevgili belediye başkanımız melih gökçek'i twitter'dan takip ediniz.

  • bu adam olimpiyat şampiyonu yani bir spor dalındaki dünyanın en önde gelen sporcusu.debedeki 20 yıllık mühendis de tutmuş kendini bir işi kendi branşında dünyada en iyi yapan kişiyle karşılaştırıp ah vah etmiş debeye girmiş vay amk.tanım:dünyadaki 20 yıllık mühendislerin hepsinden daha iyi ok atıp ülkeye olimpiyat altını getiren kişinin elektrikli araç satın alması.

  • - doktor bey benim kulunçlarımdan aşağı böyle elektrik gibi bir şey iniyor, sabah kalktığımda da döşlerime sanki böyle paslı bıçak sokuyorlar adeta... bir de boğazımdan...

    - faranjit. şunları yazıyorum. aç karnına günde üç defa...

    ***

    doktorların insanı hayata küstüren eğilimlerinden biridir bence bu. bakın yukardaki örnekte ne kadar güzel, ne kadar anlaşılır, ne kadar modern bir biçimde rahatsızlığımı anlatıyorum. daha hastalığımın en güzel kısımlarına değinmeden doktor sözümü kesiyor. lan ben o kadar hazırlanmışım, sırf sen sorduğunda etkili bir biçimde anlatayım diye içimden o kadar ezber yapmışım sen benim sözümü kesiyorsun. isyan edesim geliyor ama susuyorum.

    sonuçta doktor bu, ters düşmek olmaz. şimdi isyan etsen, sonra da "halı saha maçında ayağımı burktum, damar damar üstüne bindi herhalde" desen, ayak mayak dinlemez "üç ay boyunca günde 10 defa kullanacaksınız... antibiyotikli fitil yazıyorum" der, insanın spor sevgisini öldürür. buradan tüm doktorlara sesleniyorum: teşhisi koysanız bile, allahaşkına rahatsızlığımı anlatmayı bitirene kadar kesmeyin sözümü. ben de cahil insan değilim sonuçta... posta gazetesi sağlık sayfasını okuyorum. "120 yaşındaki nazife nenenin sırrı yoğurt" başlıklı haberleri iyice ezberliyorum ki size derdimi güzel bir şekilde anlatayım. allahaşkına kesmeyin sözümü... yalvarırım kesmeyin. lütfen kesmeyin. bak lütfen diyorum... lütfen...

  • memlekette son zamanlarda bu olay türedi. oğlum illa günlük güneşlik günlerde mi millet sipariş verecek. sen karlı , yağmurlu vs günlerde ona göre çalışanlarına tedbirini aldır. aldıramıyorsan hizmet verme bunun hizmet alanla ne alakası var. kimse internete girip restorantlar kapalı olunca çılgınlar gibi pizza söylemeliyim diye ortalıkta tepinmiyor.