hesabın var mı? giriş yap

  • - dur meri dur! 350000 kere büyüt görüntüyü!
    - aman yarabbi!
    - aman yarabbi ya... bak işte, katilin dna'sı ile samuelin dna'sı aynı... gördün mü spirali...
    - dna, yanı deoksiribonükleik asit. aman yarabbi!
    - evet, katil samuel.

  • sözde muhalif olup reza'ya loca satılmasına olsun ama paramız yok şeklinde bakan beşiktaş taraftarını göstermiştir.
    muhaliflik böyle bir şey değil. bu tarz adamlara loca satıp, kurula almaya niyetlenip halkın takımıyız biz muhalifiz ulan diye ortalıkta dolaşmayın gülerler.

  • ben size en kısa yoldan nasıl alınacağını anlatayım.

    öncelikle şunu bilin, vizeyi konsolosluktan almanız gerekmiyor ve bunun için güvenilir aracı kurumlar var. konsolosluğa gitseniz bile görevliler sizi bu kurumlara yönlendirebilir. fakat insanlar genelde şöyle bir hata yapıyorlar; google'a girip "rusya vizesi" yazıyorlar ve karşılarına çıkan ilk linklere tıklayıp başvuru yapıyorlar ve sonu genelde hüsran oluyor. en doğru bilgiyi, bölgenize en yakın konsolosluğun web sitesinden öğrenebilirsiniz. örneğin antalya için yetkili kurum bu. konsolosluğa da gitseniz buraya yönlendirme yapacaklar. bu arkadaşlar da maksimum 7 güne vizenizi hazırlayıp verecekler.

    ilk olarak hazırlamanız gereken şey geçerli bir pasaportunuzun olması. bunun yanına iki adet fotoğraf ekleyip, şu linkten ulaşacağınız web sayfasındaki formu da doldurup çıktısını aldıktan sonra direkt olarak bu kurumların yolunu tutuyorsunuz. bu kurumlara 80 dolar vize bedeli ve 35 dolar hizmet bedeli ödedikten sonra işlemler bitiyor mu? hayır bitmiyor.. genelde yine aynı yerde olan başka bir kuruma otel voucher'ı almak için yönlendiriliyorsunuz. bu voucher'ı almak zorunlu. gerçekten bir otel rezervasyonunuz var ise zorunlu değil. çünkü sınır polisleri sizi sorguya alırlarsa, oteli gerçekten arayıp teyit edebilirler isminizi. öyle sahte rezervasyon yapan web sitelerine güvenip elinde kağıtla geri gönderilen çok insan oluyor. rezervasyon tarihleri ile vize tarihleri birbirini karşılamalı.

    pasaport ve evrakları verdikten sonra birde sms bilgilendirmesi için sizden 10 lira daha alıyorlar (antalya için) pasaport başına. vizeniz hazır gelin alın gibisinden bir sms işte.

    vizeniz üç aylık geliyor ve süre başvuru yapıldığı gün itibariyle başlıyor. bundan sonra yapmanız gereken tek şey bir uçak bileti bakmak. fakat şöyle tehlikeli bir durum daha var; rusya sizden pcr testi istiyor ve bunu her yaştan çocuklar ve bebekler için de talep ediyor. eğer ki test sonuçları pozitif çıkarsa yandı gülüm keten helva. bileti almışsanız uğraşır durursunuz evde eliniz kolunuz bağlı.
    bu test için kişi başı 175 tl alıyor devlet hastanesi ve uçak bileti ile pasaport talep ediyor. sağlık sigortası istenmiyor! rusya sizden herhangi bir sağlık sigortası talep etmiyor!

    pcr test sonuçlarını ingilizce olarak alıyorsunuz ve rusya'da sınır görevlileri bunu sizden istiyor. istemeyebilir de. türkiye tarafında fiziksel olarak hiç sorulmuyor fakat belki görevliler bilgisayardan falan görüyordur.

    türk tescilli bir havayolu ile gidiyorsanız işiniz kolay fakat rus tescilli bir havayolu ile gidiyorsanız işiniz zor. uçakta size bir form veriyorlar ve doldurmanız talep ediliyor. bu formu rusya'da teslim ediyorsunuz havalimanı yetkililerine. dikkat etmeniz gereken nokta; formda konaklama adresinize gidip kız arkadaşınızın evinin adresini yazmayın. voucher'da neresi yazıyor ise orayı yazacaksınız.

    şimdi uçaktan indiniz ve sınır polisleri yarı yarıya ihtimalle sizi sorguya alabilir. pasaport polisi ufak tefek sorular sorabilir ve aldığı yanıtlar onu tatmin etmezse direkt sorguya gidersiniz. sorguda ülkeye geliş sebebiniz sorulur, ülkeden kaçtınız mı, iltica mı edeceksiniz, kurye misiniz vs soruşturma yapılır. vizenizin amacından farklı bir geliş sebebi söylerseniz geri gönderilirsiniz. turistik vizeyle gidip, iş bulmaya geldim diyen mallar çıkabiliyor. veya otel voucher'ından farklı bir yerde konaklama yapacağım diyenler de çıkabiliyor.. sırıtarak "kızlar çok güzel yaa, onları görmeye geldim" derseniz maalesef geri gönderilirsiniz.
    paranızı sorarlar, kılık kıyafetinize bakarlar, geri dönüş biletinizi, otel rezervasyonu kontrol ederler ve hatta hatta telefonunuza bile bakabilirler ansızın isteyip.
    eğer ki istenmeyen bir durum olan geri gönderme olayı başınıza gelirse, size uzattıkları hiçbir kağıda imza atmayın. geri göndermek tamamen onların sorumluluğu altında. karnınızı doyuracak ve biletinizi alacaklar. bağırıp çağırmak fayda etmiyor, elinizde telefon bir o yanı bir bu yanı aramak da nafile.. geri dönüyorsunuz..
    fakat müsterih olun, öyle kolay kolay kimse geri gönderilmiyor ve her geri gelen yolcu için karşılığında türkiye'de bir rus vatandaşını geri gönderiyor. umarım anlatabilmişimdir..

    az biraz şanslı iseniz bu olayları hiç yaşamadan, tek kelime bile sormadan mühürü basarlar ve geç de diyebilirler.

    rusya'ya hoşgeldiniz.

    dipnot: benim rusya'da oturma ve çalışma iznim var ve bu sebepten vizesiz geliyorum. yukarıda anlattıklarım turistik vize içindi. diğer vize türleri konusunda pek bir bilgim yok.

  • efsane geri dönmüş. yayını biraz geri alınca geldiğim ilk sahnesi:

    kadın: tekneyi de sen yaktın değil mi?
    kürşat: evet, yakhhtımm, ben yaktım. önce malını yaktım, şimdi de canını yakacağım.
    kadın: yaktın ya! daha ne yapacaksın! bana baksana sen..
    kürşat: şşşşşş.. sakin ol yenge, bilmemkimi kastetmiyorum. sen şimdi şunu düşün; kendi kanımdan birine bunu yapabildiğime göre, senin kanından birine neler yapabilirim...

    helal olsun be reyiz. 15 sene geçti ama itlikten, puştluktan bir adım kaymamışsın. adamsın adam!

  • mezarlıktan korkmak saçma bir duygu değil, milyonlarca yıllık evrimsel süreçte atalarımızdan bize miras olarak kalmış bir hayatta kalma stratejisidir. tıpkı ağaçlarda uyudukları için rüyalarında yüksekten düşüp öldüğünü görerek uyanan atalarımızın yükseklik korkusu gibi, etraftaki tehlikeleri diğer vahşi hayvanlar gibi koku ve ses yoluyla algılayamayan ve hayatta kalması görme duyusunu en iyi şekilde kullanabilmesine bağlı atalarımızın ilkel yaşamlarından bize kalmış bir korkudur bu.

    sadece mezarlıklardan da korkmaz insanlar. ıssız ormanlardan, iyi ışıklandırılmamış sokaklardan, çevrenizde saklanmanın ve pusu kurmanın kolay olduğu her türlü alandan korkarlar. bundan kırk bin yıl önce tek bir yerleşim yerinin bile bulunmadığı, aslanlardan, kurtlardan, sırtlanlardan, çakallardan korunmak zorunda olduğunuz bir ortamda yaşadığınızı düşünün. eğer bu ortamda siz geceleri sağınızı solunuzu göremediğiniz yerlere gitmekten korkmuyorsanız büyük ihtimalle kurda kuşa yem olur ve neslinizi devam ettiremeden ölmüş olursunuz. bu durum yıllarca devam eder ve korkusuzlar kurda kuşa yem olurken temkinli olanlar hayatta kaldıkları için insan türünün bireylerinin geneli genetik olarak bu korkuyu taşıyan bireylerden oluşur. bunun kadın ya da erkek olmakla ilgisi de yoktur.

    sen erkeksin sen korkmuyorsun geceleri dolaşırken diyen bir sürü üniversiteli kız arkadaşım oldu. onlar için aşağıya bir şarkı bırakıyorum.

    https://www.youtube.com/…b_channel=ironmaiden-topic

    --- spoiler ---

    ı am a man who walks alone
    and when ı'm walking a dark road
    at night or strolling through the park
    when the light begins to change
    ı sometimes feel a little strange
    a little anxious when it's dark
    fear of the dark
    fear of the dark
    ı have a constant fear that something's always near
    fear of the dark
    fear of the dark
    ı have a phobia that someone's always there
    have you run your fingers down the wall
    and have you felt your neck skin crawl
    when you're searching for the light?
    sometimes when you're scared to take a look
    at the corner of the room
    you've sensed that something's watching you
    fear of the dark
    fear of the dark
    ı have a constant fear that something's always near
    fear of the dark
    fear of the dark
    have a phobia that someone's always there
    have you ever been alone at night
    thought you heard footsteps behind
    and turned around and no one's there?
    and as you quicken up your pace
    you find it hard to look again
    because you're sure there's someone there
    fear of the dark
    fear of the dark
    ı have a constant fear that something's always near
    fear of the dark
    fear of the dark
    have a phobia that someone's always there
    fear of the dark
    fear of the dark
    fear of the dark
    fear of the dark
    fear of the dark
    fear of the dark
    fear of the dark
    fear of the dark
    watching horror films the night before
    debating witches and folklore
    the unknown troubles on your mind
    maybe your mind is playing tricks
    you sense and suddenly eyes fix
    on dancing shadows from behind
    fear of the dark
    fear of the dark
    ı have a constant fear that something's always near
    fear of the dark
    fear of the dark
    have a phobia that someone's always there
    fear of the dark
    fear of the dark
    ı have a constant fear that something's always near
    fear of the dark
    fear of the dark
    have a phobia that someone's always there
    when ı'm walking a dark road
    ı am a man who walks alone
    --- spoiler ---

  • [6/9]
    fatih in gemileri karadan yurutmesi hadisesine geliyoruz. bazilari bunun gerceklesmedigini, gemileri oracikta yapip halice indirdigimizi soyluyorlar. zaten burada gemi dedigin de ufacik seyler, hatirlayalim. fakat yabanci kaynaklarin dahi cogunda karadan yurutmeden bahsediliyor bildigim kadariyla. elbette bize sisirile sisirile anlatildigi gibi degil. ilkin bu fatihin orjinal fikri falan degil, cok uzun zamandir denizci uluslarin yaptigi birsey. hatta cok yakin bir zamanda venedikliler lombardiya diyarlarinda savasirlarken, donanmalarini karadan yurutmusler; yani bir ihtimalle bir italyanin tavsiyesiyle girisilmistir. yelkenleri filan da acmis bizimkiler, artik ruzgarla daha kolay gitsin diye mi, dalga gecmek icin mi bilemem.

    tabii bu is yunanlilarin moralini bozuyor ama yine bize anlatildigi gibi kusatma dengesini bir anda altust etmiyor. hatta bu gemiler biraz zayif durumdalar ve yunanlilar bunu degerlendirmek icin geceleyin gizli bir saldiri yapmayi planliyorlar. karanlikta araya sizacak birkac gemiyle atese verecekler donanmayi. fakat plan bir gun gecikince cenevizlilerin kulagina gidiyor, onlari da bu ise ortak etmek gerekiyor. fakat onlarin bir gemi hazirlamasi birkac gun daha suruyor ve sultanin peradaki casuslarindan biri olayi ogreniyor. turkler cinlik yapmak icin haberleri yokmus gibi davraniyorlar ve gemiler donanmaya dogru yollandiginda peradan birileri bir fener isigi cakiyor (ampulle tabii, neon hem de) gemiler tam yaklasmisken karadan bizim toplar atese basliyorlar. gun agarana kadar carpisma suruyor ve yunanlilar birsekilde geri cekilmeyi basariyorlar ama arada bir gemi batiyor ve 40 kadar denizci yuzerek karaya cikiyor. tabii cikmasalar daha iyi olurmus cunku bizimkiler hava iyice aydinlanana kadar bekliyorlar sonra da surlardan gorunecek sekilde hepsini olduruyorlar. yunanlilar da zaten saldirilarinin ise yaramamasina da dellenmisler, 260 tutuklunun kafasini kesiyorlar surlarin ustunde.

    kusatma surdukce sehirdeki yemek sikintisi had safhaya ciktigindan, papa ile venediklilerin soz vermis olduklari kuvvetli filoyu iyice merak etmeye basliyor yunanlilar ve hizli ufak bir gemi yolluyorlar filoyu bulmak icin. imparator bu gemiden haber beklerken, sultan iyice sabirsizlanmis, tuneller kazdiriyor, ahsap kuleler yaptiriyor surlara dayamak icin, saldirilar duzenliyor. bu iki kara saldirisi da puskurtuluyor ama daha kotusu, tunel savaslari esnasinda (yunanlilar da karsidan tunel kazip, bizimkilerle cakistirinca ya iceri su basiyorlar ya da yikiyorlar) bir osmanli tuneli basilip, kidemli bir asker rehin aliniyor. eleman da iskence sirasinda tek tek tum tunellerin yerini anlatiyor ve ertesi gun hepsi yokediliyor. hatta buyukce bir tanesinin girisi, fatihin yaptirttigi o ahsap kulelerin tekinin altinda cikiyor. o kuleler de yikiliyor.

    fakat yunanlilarin bu ufak tunel zaferini elde ettikleri gunun aksami, gonderdikleri hizli gemi civar adalardan donuyor; ortada filo yok yardim yok, tek baslarinalar. bu geminin murettabina da ayrica saygi duymak lazim. herifler adalarda demirlemis, duzgun ruzgar bekleyen veya oyalanan bir filo gormeyince, yani artik istanbulun dusmesinin an meselesi oldugunu farkedince, basip italyaya kacabilirlerdi. anlatilana gore iclerinden sadece birisi bunu onermis ve istanbula donus yolculugunda can sikintisini gecirmek icin murettabatin geri kalani mutemadiyen adami dovmus. zaten bunlar elleri bos donunce herkes cokmus ama imparator murettabati bizzat tebrik etmis dondukleri icin.

    imparatora gelince, konstantinin de sehirden kacma imkani var bu sekilde bir gemiyle. zaten millet artik felaket tellalligini azitmis, omenlere, bulutlarin sekline filan bakip “yarin olmadi oburgun biteriz” gibi yorumlarda bulunmaya baslamislar. meger bu eski kehanetlerde istanbulun ve imparatorlugun dususu anlatiliyormus ve herkes o anin geldigini dusunmeye baslamis. dolayisiyla imparatorun yanindakiler, onun kacarak avrupada destek bulup sehre geri saldirmasini, olmazsa yonetimini surgunde devam ettirmesini filan soyleyip duruyorlar. muhtemelen kendi got korkularindandir. ama imparator, giderse sehrin savunmasinin zayiflayacagini ve moralin cokecegini dusunerek halkini yalniz birakmiyor.

    osmanli cephesinde de sabirsizlik had safhada. mayisin sonunda kusatma 7. haftasina girmis, ardiardina gelen yenilgiler milleti supheye dusurmus. sultan mehmet de tum prestiji kaybetme ve isyan tehlikesine karsin, cekilmeyi goze alamiyor. savasa karsi olan halil pasa sesini tekrar yukseltse de sultan’in diger danismanlari son bir genel saldiridan yanalar ve mehmetin de duymak istedigi zaten bu. yunanlilar da durumu anliyorlar ve saldiridan onceki gunler sehirde durmadan kilise canlari caliyor, torenler yapiliyor, latin ve yunan herkes birbirine veda edip, bir nevi haklarini helal ediyorlar. osmanli kampi ise son gun sessizlik icinde...(in in in innnn)

  • 454tl hasılat elde etmiş. hepsini oyuncular paylaşsa 16tl eder. filmden kazandıkları parayla filme gidemezler. ya da belki promosyon ile hafta içi gidebilirler.