hesabın var mı? giriş yap

  • "columbia" sevdiğimiz ve kullandığımız markalardan biri fakat yurtdışında 1 birime satılan ürün, türkiye'de 2-3 birime satılıyor. bu durum sadece vergilerle açıklanamaz. konu, x'te de tartışılıyor bkz.link.
    columbia merkez ofisi, türkiye distribütörünün belirlediği fiyatlara karışamayacağını belirttiği bir mail attı. kısaca ya boykot edeceğiz ya da 3.000 tl'lik mala 10.000 tl ödemeye devam edeceğiz. umarım columbia türkiye bu uyarıyı dikkate alır.

    edit: amazon'dan daha ucuza alabileceğimi ben de biliyorum. columbia dünya çapında pahalı bir ürün değil. tüm dünyada insanlar makul fiyatlarla ulaşabiliyorlar. bu duruma tepki göstermek en doğal hakkımız.

  • 68 yıldır sıcak çatışma görmemiş bir orduda nasıl oluyor da bu kadar çok subay, bu kadar çok madalyaya sahip olabiliyor?
    tenis oynarken mi aldınız oğlum o madalyaları?

  • balon patlayınca çocuğun ölebileceğini bilmediği için cahillikle suçlanan bir ailenin başına gelen korkunç olay.

  • ön edit 2: “ben didom sana” nickli çaylak yazar pek manidar bir diğer noktaya değinmiş: bilinmezlik. (bkz: #78191677) evet, argümanın desteklediği öğreti bundan ibaret sanırım: henüz bilmediğimiz her şey orijinaldir. nazım hikmet’in o mükemmel şiirindeki “güzel” ifadesinin yerine “orijinal”i koysak yeter nitekim:

    en güzel deniz:
    henüz gidilmemiş olandır.
    en güzel çocuk:
    henüz büyümedi.
    en güzel günlerimiz:
    henüz yaşamadıklarımız.
    ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
    henüz söylememiş olduğum sözdür!

    ön edit 1: ”jderuan” nickli yazar çok önemli bir konuya parmak basmış.(bkz: #78183300) zira bu argümanı yanlışlamak için orijinallik kavramını irdelemek gerekmekte. aksi halde ne chopin’in nocturne’ları ne de schrödinger’in denklemlerini orijinal olarak nitelendirebilir insan. öte yandan konunun felsefi temelleri hakkında eser ve yazı paylaşan tüm yazar ve çaylak arkadaşlara teşekkürü bir borç bilirim.

    ———————————————————————————

    sadece düşünerek bir çeşit tanrı olmayı arzulayan bireyler için rezalet gibi rezalettir. insan zihni hiçbir zaman, hiçbir koşulda orijinal bir şeyler hayal edemez. daimi olarak beş duyu organıyla hissettiği olguları kopyalar veya geliştirir durur.

    bundandır ki tanrı var olan her şeyi yalnızca düşünerek var ediyorsa şayet birey: “o halde ben de bir tanrı olabilirim” diyemez. zira hep kopyalamakta, hep çalmaktadır.

    tamamen orijinal hiçbir şey zihinde var olamaz. yepyeni bir dünya, evren, yer hayal edeyim dersiniz; söz konusu yerde illa ki bir gökyüzü, toprak, atom, hava olur. asla ama asla mutlak orijinali yakalayamazsınız. kim bilir belki yakalarsanız tanrının zihninden kurtuluverirsiniz!
    bundan dolayı insan bir tanrı olamaz. sonra da nefret ettiği immanuel kant’a sempati duymaya başlar. hiç şüphesiz ki bu, yaşlanmanın en büyük belirtisidir.

  • net söylüyorum bu işin ustası kuyumcudur.

    sene 2011 evlilik teklif edeceğim için antalya'da kuyumcuları dolaşıyorum, bir tanesine girdim bir yüzük beğendik fiyat sordum 3800 tl dedi ama dedi eğer akşama kadar almaya karar verirsen, hesap makinesiyle ilişkisine başladı işte o an. 1,5 dakikalık işlem sırasında nasıl yaptı nasıl etti bilmiyorum ama 3800 tl'yi 1650 tl'ye indirdi.

    işin ustasının kuyumcu olmasının bir sebebi de işin içinde çok parametre var, kar marjı, altın fiyatları, altının döviz karşısındaki durumu, maliyet gider çizgisindeki yeri. türkiye ekonomisi bence bir kuyumcuya teslim edilmeli o hesap makinesiyle altından kalkacağına eminim.