hesabın var mı? giriş yap

  • tamam bu silah bu savaşta kullanılan belki de en etkili silah olabilir, fakat anlamsızca çok ön plana çıkarılıyor, hakkında marşlar yazılıp söyleniyor. umarım bunun altından başka bir şey çıkmaz .

  • bugün saat 15.00'da başlayacak, s sports 2'den şifresiz olarak yayınlanacak olan formula 1 yarışı.

    önce bi pisti tanıyalım. pist şu şekilde: istanbulpark pist
    ilk olarak 2005'te yapılan istanbul gp, toplam 58 turdan oluşuyor. yarış saat yönünün tersinde koşuluyor. toplam pist uzunluğu 5338 metre. pistin en meşhur virajı olan 8. viraj 640 metre uzunluğunda ve pilotlar bu virajı tam gaz dönüyor; yaklaşık 5g'lik kuvvete maruz kalıyor. pistin en hızlı turu bugünkü sıralama turlarına kadar 1:24.770 ile montoya'ya aitti. 2005 yılındaki yarışın 39. turunda en hızlı turu atan montoya'nın bu derecesi hamilton tarafından 1:22.868 ile geçildi, hamilton pist rekorunu ele geçirdi.

    tanımı yapıp pisti kısaca tanıttıktan sonra hem şöyle bir yarışa kadar neler olmuş bir özetleyelim hem de yarın yarışı ilk defa izleyecek olanlara formula 1 yarışlarının kuralları ile ilgili basit bilgiler verelim.

    formula 1'de yarıştan önce pilotlar ve takımlar cuma günü iki, cumartesi günü bir olmak üzere toplamda 3 defa antrenman turları atar; cumartesi günleri ise sıralama turları gerçekleşir. bu sıralama turlarında pilotlar hangi dereceyi elde ederlerse pazar günü(yani bugün) yarışa o sıradan başlarlar.

    antrenman seansları: iki tanesi cuma, bir tanesi cumartesi sabah olmak üzere toplamda 3 defa gerçekleşir. pilotlar bu seanslarda araçları, pisti ve lastikleri denerler. hangi set lastiği kullanınca hangi performansı alacaklarını bu seanslar sayesinde öğrenen takımlar sıralama turları ve yarışta hangi stratejiyi uygulayacaklarını öğrenirler.

    sıralama turları: üç aşamalı olarak gerçekleşir. ilk aşama 18 dakika sürer. bu sürede piste çıkan sürücülerden en iyi 15 dereceyi yapanlar ikinci aşamaya geçerken 16-17-18-19 ve 20'nci sırada yer alan sürücüler bu aşamada elenir. ikinci aşama 15 dakika sürer. piste çıkan 15 pilottan ilk 10 tanesi son seansa katılmaya hak kazanır, 11-12-13-14 ve 15'inci olan sürücüler elenir. üçüncü aşamada 12 dakika sürer. bu sürede piste çıkan 10 pilot turlarını atar, en hızlı pilot pazar günü yapılacak olan yarışa ilk sırada başlar, diğer pilotlar da derecelerine göre sıralanır.

    drs (drag reducing system): drs, yarışlarda drs tespit bölgesi denilen belli alanlarda öndeki pilotla 1 saniyelik zaman farkı olduğu durumda otomatik olarak aktifleşen, arka kanadın bir kısmının yere paralel konuma gelerek açılması sayesinde aracın daha az hava sürtünmesine maruz kalarak düzlüklerde daha hızlı gitmesini sağlayan bir sistemdir.
    drs açık/kapalı hali
    sadece geçiş yapan araç drs kullanabilir. önceki yani geçilecek olan araç bu esnada drs kullanamaz. drs, kullanımına izin verilen alanlar haricinde(yukarıdaki istanbulpark'ın pist haritasında drs bölgelerinin nereler olduğunu görebilirsiniz) kullanılamaz. drs sıralama turlarında önce herhangi bir araç vb olup olmadığına bakılmaksızın drs bölgelerinde serbestçe kullanılabilir.

    drs'nin yanında bir de ers var. nedir bu ers? kısaca özetlemek gerekirse, bir f1 aracı motoru ortalama 600 beygir güç üretir. ers ise motora ek olarak 160 beygir civarında güç üretiyor. nasıl sağlıyor? normal motora ek olarak egzozda ve frenlerde oluşan ısı enerjisini geri dönüştürerek oluşan bu ekstra gücü motora gönderiyor. böylece pilotlar hızlanırken veya geçiş yaparken bu ekstra gücü kullanarak kendilerine avantaj sağlıyorlar.

    lastik çeşitleri:
    f1'de takımlar pistlerin, rakiplerinin ve hava şartlarına göre lastik seçiyor ve adeta birer lastik savaşına giriyorlar. f1'e sadece pirelli lastik sağlıyor. yarış günleri pirelli hangi set lastikleri getirirse takımlar onu kullanıyor. f1'de ağırlıklı olarak 3 olmak üzere toplam 5 çeşit lastik var:
    1- sert lastik(h): çevresi beyaz renk şeritlere sahip olan lastiktir. dezavantajı zor ısınması, diğer lastik setlerine göre pilotlar sert lastikle daha yavaş turlar atar. avantajı ise ömrü diğer lastiklere göre daha çok dayanmasıdır.
    2- orta hamur(m): çevresi sarı şeritlere sahiptir. takımlar ve pilotlar tarafından en çok tercih edilen lastik tipidir. dayanıklılığı ve performansı dengelidir.
    3- yumuşak set(s): çevresi kırmızı şeritlere sahiptir. avantajı yüksek hız sağlamasıdır. dezavantajı ise en çabuk biten/yıpranan lastik türüdür. bu lastikler çabuk tükendiği için pilotlar orta hamura göre daha erken pit-stop yapmak zorunda kalırlar.
    4- ıntermediate green(ı): çevresi yeşil şeritlere sahiptir. ıslak zeminlerde kullanılır. yoğun yağış yoksa ıslak zeminde maksimum yere tutuş sağlar. dayanıklıdır.
    5- wet blue(b): çevresi mavi şeritlere sahiptir. yoğun yağış ve aşırı kaygan pistlerde kullanılır.

    öncelikle cuma ve cumartesi günleri neler olmuş onlara bakalım.

    1- birinci antrenman seansı (cuma 11.30):
    geçen yıl türkiye'de gerçekleşen yarışta pilotların ve takımların en çok şikayet ettikleri şey, piste yeni atılan asfalt sebebiyle yol tutuşunun yoka yakın olmasıydı. hatta bu yüzden fia bu sene resmen eşeğini sağlan kazığa bağladı ve yarışa günler kala pistin özel sulama vb yoluyla asfaltı aşındırıldı ve yol tutuşunun daha yüksek olması hedeflendi.

    işte geçen yıldan kalan bu endişelerle başlayan birinci antrenman seansını ilk dakikalarında pilotlar piste çıktıklarında gördüler ki geçen yıla göre çok daha iyi bir yol tutuşu var. yumuşak set lastikler pistin yol tutuşu ile birleşince pilotlardan özellikle geçtiğimiz yıla göre çok daha hızlı turlar izledik.

    seans öncesinde hamilton motorunda yaptığı değişiklik sebebiyle(f1'de pilotlar öyle kafalarına göre motor ve motor parçalarını değiştiremiyorlar. her değişiklik sonrasında belli bir yaptırıma maruz kalıyorlar) 10 sıra geriden başlama cezası aldı. haliyle hamilton sırala turları sonunda kaçıncı olursa üzerine +10 sıra eklenecek ve bu şekilde yarışa başlayacak.

    seansın ve pistin açılışını fernando alonso yaptı, piste çıkan ilk isim oldu. seansta en yüksek hıza 332,4 km/h ile yaşlı kurt kimi raikkonen sahip oldu.

    bu seansın en hızlısı lewis hamilton olurken max verstappen ikinci sırayı aldı. ilk antrenman seansında detaylı sıralama ise şu şekilde oldu:
    birinci antrenman seansı sonuçları
    tabloyu biraz özetlemek gerekirse, ilk 5'te yer alan tüm pilotlar yumuşak hamur lastik kullanmışlar. hamilton bu seansta verstappen'den yarım saniye daha hızlı olmuş. pilotlar ilk seansta ortalama 25'er tur atmışlar. verstappen mi yavaştı yoksa leclerc mi hızlıydı bilinmez ancak bu iki pilot arasındaki fark sadece 0,051 saniye oldu.

    2- ikinci antrenman seansı: (cuma 15.00)
    seansın açılışını perez yaptı ve piste çıkan ilk isim oldu. 12 ve 14'ün virajda pilotlar istanbul trafiğini resmen piste yansıttılar ve pilotlar zaman turlarına başlamadan önce bu bölgede yavaşladılar, bu da bir trafik oluşmasına sebep oldu.

    latifi seansta tur derecesine atarken 9'uncu virajda spin attı ve pistin ilk aksiyonu da böylece gerçekleşti.

    leclerc 1.24.102'lik derecesiyle seansın en hızlı turunu atsa da arkasından turunu tamamlayan hamilton 1.23.840'lık turuyla en hızlı turu atan pilot olma unvanını leclerc'ten aldı.

    bu kez spin atan isim 6'ncı virajda gasly oldu.

    tüm bu durumlarla birlikte ikinci antrenman seansı tamamlandı ve hamilton ilk sırayı alırken leclerc ikinci sırada yer aldı. detaylı sonuç tablosu şu şekilde:
    ikinci antrenman seansı sonuçları

    grafiği değerlendirmek gerekirse pilotlar bu seansta piste orta hamur lastik setleriyle çıktılar ve yumuşak hamur lastik setlerine göre daha hızlı turlar attılar. yine ilk 5'te yer alan isimler aynı tip lastik tipini tercih eden pilotlardan oluştu. ilk seansta verstappen'den sadece 0,051 saniye yavaş olan leclerc orta hamur lastiklerle birlikte verstappen'de 0,225 saniye daha hızlıydı.

    bu seansta raikkonen'in su içtiği düzeneğin arızalanması ve ayaklarına su gelmesi ve takımla bu konuda yaptığı telsiz konuşmaları izleyiciler için seansın eğlenceli anlarıydı. o anlar: video

    devamını piste gireyim yazarım. yazmam belki de. bakıcaz.

  • zamaninda tam tersini yasamistim. hatunun biri benimle muhabbet acma yoluna girmisti.

    -selam:)
    -s ss selamm
    -muzik cok iyi degil mi?(ayni zamanda hafiften oynuyo)
    -evet. burasi her yonuyle iyidir:)
    -sana katiliyorum:)
    -evet
    -ya yanlis anlamazsan bir sey diyecem sana
    -niye yanlis anlayayim ya soyle soyle :)
    -ya biz 6 kisiyiz sen teksin. rica etsem masalari degistirebilir miyiz?
    -taam. olur. ok. peki.
    -tesekkurr:)

    dosdogru eve gitmistim amk.

  • bol gollü bir maç olur.
    fenerbahçe ilk yarının başında caner erkin'le gol bulur. ardından galatasaray, penaltıyı gole çevirir burak yılmaz'la. ilk yarı 1-1 berabere sonuçlanır.
    ikinci yarıda galatasaray "önde basma" diye tabir ettiğimiz oyun felsefesinden taviz vermez ve 2 gol daha bulur. goller sneijder ve hakan balta'dan gelir. son dakikalarda yüklenen fenerbahçe'nin sow ile atacağı bir golle maç 3-2, galatasaray galibiyetiyle sonuçlanır.
    şaka lan şaka, fener duran toptan bir tane takar bize. maç 1-0 biter amk.

  • meselenin sadece süpürge olduğunu zannedenlerce yerden yere vurulmuş müzisyen/şarkıcı.
    özet geçiyorum: türk aile yapısında çocuk ebeveynin uzantısı olarak görülür. kişisel alanına saygı gösterilmez, ders çalışmasına izin verilmediği halde okulu dereceyle bitirmesi beklenir, parayı bile kendin için kazanamazsın.
    bunun nedeni de hayatın her alanına sızan muhafazakar toplum yapısıdır.
    bunda anlayamacak, meseleyi oda toplamaya indirgeyecek, ergen diyecek ne var? kadına ergen diyorsunuz da daha soyut düşünme yetiniz bile yok.
    ayrı eve çıkamadıysan bir yolunu bul be denizim.

  • görsel

    ilgili tweet

    "netflix siyahi ukraynalı bir adamın cinsiyet değiştirmiş rus askerine aşkını anlatan filmin çekimi için savaşın bitmesini bekliyor"

    adam netflix denen oluşumun saçma salak sjw'lerin hoşuna gidecek filmlerini makaraya almış. escobar reyisi de fotoşoklamış :)

    bir tweettir.

  • ben bu yazıdan mutlaka dolar alın yakında şakkadanak 12 olacak anlamı çıkardım.

    biliyorsunuz 3 lirayken verdiği dolar düşürme taktikleri neticesinde şakkadanak 9,80'e geldik.

  • sanat güneşimiz uğur ışılak'ın kalitesini ve müzikle olan alakasını anlamak için yeterli saçmalık. 2-3 ay kadar önce rastlamıştım bu talihsiz beyana ama her seçim zamanı hortlayan uğur ışılak yine gündem olunca aklıma geldi.

    http://www.youtube.com/watch?v=uitumxxbmpg

    uğur efendi, burayı okuyorsan sana tek bir şey söyleyeceğim; sen kimsin ya? sen bilir kişi misin, sen eksper misin, sen kimsin arkadaş? kim ünlü yaptı seni?

    bir yol sonra gelen edit: (bkz: #49488994)

  • kaza ve sonrası üzerinde hem politik hem de çevresel/istatistiki açıdan sağlam bir değerlendirme üzerinde kafa yorulduğunda, daha da vurucu şekilde zihnimize işleyen felaket. aşağıda time 'dan derlediğim ve bolca sayı içeren uzun bir değerlendirme mevcut. ayrıca serhii plokhy imzalı ana kaynak olan "chernobyl the history of a nuclear catastrophe", tavsiye edilesi bir kaynak.

    kaza ile direkt olarak ilişkili ölüm sayısı açısından değerlendirildiğinde, çernobil nükleer felaketi, çok fazla yıkıma neden olmamış gibi gözükecektir. örneğin; hiroşima ve nagazaki'de 200.000'e yakın kurban varken, bunların 100.000'den fazlası öldü ve geri kalanlar yaralandı. çernobil patlaması sırasında 2 direkt ölüm varken, sonraki üç aylık süre zarfında akut radyasyondan ölüm sayısı sadece 29'du. çernobil'den moskova'ya 237 kişi sevkedildi ve burada özel klinikte tedavi edildiler. bunlardan 134'ü akut radyasyon zehirlenmesi belirtileri göstermişlerdir. toplam 50 kişinin akut radyasyon zehirlenmesinden öldüğü bilinmektedir ve radyasyonla ilişkili nedenlerle daha sonra bu rakam 4,000 kişi olabilir. fakat gerçekte çernobil ölüm oranı, tahmin edilmesi zor olsa da; çok daha yüksek oranlardadır. mevcut tahminlere bakılırsa; 2005 yılında birleşmiş milletler tarafından tahmin edilen rakam 4.000 ölüm ve greenpeace international tarafından öne sürülen rakam ise 90.000 ölü şeklindedir.

    ukrayna'da, felaketten sonraki ilk beş yıl içinde, çocuk kanserleri yüzde 90'dan fazla artış göstermiştir. kazadan sonraki ilk yirmi yıl boyunca rusya, ukrayna ve belarus'ta yaklaşık 5.000 tiroid kanseri vakası kaydedildi. bu insanların hepsi patlama sırasında 18 yaşından daha küçük yaşa sahiptiler. dünya sağlık örgütü, kanser nedeniyle yaklaşık 5.000 ölümü, çernobil kazasıyla ilişkilendirmektedir, ancak bu rakam uzmanlar tarafından sorgulanmaktadır. 2005 yılında ukrayna'da, 19.000 aile, aile reisinin çernobil ile alakalı ölümü nedeniyle devlet yardımı alıyordu. diğer bir sonuç ise, felaketten sonra doğan insanlarda genetik hasarlar bulunmasıydı. bilim adamları, özellikle kaza sonrası radyasyona maruz kalan babaların çocuklarında tespit edilen dna'nın kendini kopyalayabilme ve tamir edebilme yeteneğini etkileyen bir durum olan microsatellite instability (msi) hastalığını öne plana çıkarmaktalar. benzer değişiklikler nükleer testler sırasında radyasyona maruz kalan sovyet askerlerinin çocuklarında daha önce zaten bulunmuştu.

    felaketin bedeli aslında çok ağırdı. üç doğu slav ülkesinin her biri bu felaketin bir şekilde üstesinden gelmek zorundaydı. ülkeler, büyük ölçüde benzer çözümler oluşturdular. yerleşim bölgesi veya yardım ihtiyaç durumu bakımından en kontamine bölgeleri belirlediler ve vatandaşları kategorilere ayırdılar. bu da bazı vatandaşları, tazminat alabilme ve sağlık hizmetlerine ulaşım açısından ayrıcalıklı hale getirdi. toplamda 7 milyona yakın insan çernobil'den kalan radyoaktif serpintinin neden olduğu etkiler için bir miktar tazminat aldı. ancak, ekonomik koşullara bağlı olarak, devlet yardımları ve tazminat miktarları 3 ülkede farklılık göstermiştir. çernobil krizinden sonra, rusya'nın petrol ve doğal gaz zenginlikleri, ukrayna ve belarus ile kıyaslandığında, büyük resmi görmek zor olmayacaktır.

    bu iki ülke daha sonra 1990'ların başlarında özel bir çernobil vergisi getirmiştir. bu, belarus'ta tarım dışı sektörde ödenen tüm ücretlerin yüzde 18'ini oluşturuyordu. bununla birlikte, genel olarak belarus hükümeti, büyük felaketlerle ilgili soruşturmaların bastırılması konusundaki sovyet geleneğini sürdürdü fakat büyük bir zorlukla karşılaştı. beyaz rusya'nın çernobil'den en çok etkilenen sovyet ülkesi olmasına rağmen, anti-nükleer hareketi hiçbir zaman ukrayna'daki oranlara ulaşmadı. belarus parlamentosu ve hükümeti, siyasi iradeden ve daha da önemlisi, felaketin tüm etkilerini kabul etmek ve sonuçlarıyla etkin bir şekilde mücadele etmek için gereken kaynaklardan yoksundu. 1993 yılında, belarus parlamentosu, insan yerleşimi için tehlikeli sayılan toprak kirliliği seviyelerini azaltan yasaları kabul etmek zorunda kalmıştır. bu da ayrı bir gülünesi-ağlanılası bir durumdur. çözüme felakat ile çözüm oluşturmaya çalışmak ya da bilimsel manipulasyonla insanları kandırmak mı daha doğru bir yakıştırma olur bilemedim.

    batının yardımlarına gelince, ukrayna, çernobil nükleer santrali ve felakete sebep olan ünite 4'den dolayı yardımın çoğunu aldı. çernobil'de ukrayna'nın batı yardımına ihtiyaç duyduğu ilk öncelikli alan inşaattı. çünkü patlamadan sonraki ilk aylarda hasarlı dördüncü reaktör, alalacele ve çok yetersiz bir şekilde örtülmüştü. 1997 yılının haziran ayında, g-7 ülkeleri toplam maliyetinin 760 milyon dolar olarak tahmin edildiği projenin gerçekleştirilmesine yönelik 300 milyon dolarlık bir yardım sözü verdi. paranın geri kalanını toplamak için avrupa imar ve kalkınma bankası özel bir çernobil fonu oluşturdu. ancak sorunlar burada bitmedi.

    başlangıçta, yeni barınağın 2005 yılına kadar inşa edilmesi bekleniyordu. ancak 2007 yılına kadar vinci construction grands projets ve bouygues construction'ın da dahil olduğu french novarka consortium (şirketler birliği olarak çevrilebilir) 30.000 ton çelik kemer inşa etmesine yönelik sözleşmeyi ancak 2007 yılında kazandı. 100 yıl gibi bir süre dayanıklılığını koruması beklenen kemer inşaatı 2010 yılında başladı; başlangıçta 2005 için planlanan son teslim tarihi, daha sonra 2012'ye ve ardından 2013, 2015, 2017 ve son olarak 2018'e ertelendi. aslında projenin toplam maliyeti 3 milyar euro'yu geçmektedir.

    sscb'nin düşmesinden sonra çernobilde nükleer reaktörü kapatmak 9 yıl alırken, hasar gören reaktör üzerinde yeni bir koruma inşa etmek, çeyrek asırdan fazla zaman aldı.

    aslında; sahnede çernobil dramı sonrasında 2 ana aktör vardı: batı fon kuruluşları ve ukrayna hükümeti. bu ikisinin arasındaki ilişkiler, "daha fazla para verildiğinde tehlikeli davranışlar sergilemeyeceğine söz veren bir gencin ailesiyle olan ilişkisinden" farksızdı. bakın burası önemli bir nokta: bazı akademisyenler bunu, "çevresel şantaj" olarak değerlendirmiştir.

    ancak çernobil nükleer santralinin kapatılması ve yeni korumanın inşası, zengin ülkelerden fakir bir ülkeye giden nükleer bir fondan daha fazlasıdır. her şeyden öte çernobil felaketi, nükleer güçlerin politik ve ekonomik gerilemesinin imparatorluk sonrası devletlerin belirsiz geleceğine oluşturulan tehditin hikayesi olmasının yanı sıra ekonomik kalkınma-dünya güvenliği için münferit ulusların talepleri arasındaki çatışmanın öyküsüdür.

    hasarlı reaktörden sorumlu sovyet imparatorluğunun başkenti moskova, adeta rusya fedarasyonun sınırlarda inzivaya çekilmiş, ukrayna ve uluslararası toplumu, dağınıklığı temizlemeye bırakmıştı.

    burada önemli bir ayrıntı var o da rusyanın ukrayna işgali. 2014 yılında rusya ukrayna işgalini, altı reaktör işleten ve avrupa'nın en büyük santrali olan zaporizya nükleer santralinin sınırları içerisinde olan enerhodar kentinin 322 kilometre ilerisinde başlattı. savaş ayrıca nükleer enerjiyi kesintiye uğrattı. 2016 yılında, ukrayna kendi yakıt tesisinin inşasına başlamış ve ihtiyaçlarının yüzde 40'ını abd merkezli westinghouse electric company'den yaptığı alımlarla karşılayarak neredeyse rus yakıtına toplam bağımlılığının tamamını azaltma planlarını açıklamıştır. savaş ve nükleer döngünün bozulması, ukrayna ekonomisine karşı yeni zorluklar getirirken, çernobil topraklarını içine alan bu ülkenin nükleer endüstrisi, yeni atılımlar yapma çabasına girişmiştir.

    radyasyonun maruz kalmanın popülasyonun sağlığı üzerindeki gerçek etkisi hala tartışılırken, toplumun bir bütün olarak on yıllar boyunca travmaya uğradığı konusunda zaten şüphe duyulamaz. her altı ukraynalı yetişkinden birinin sağlık durumunun kötü olduğu, dahası komşu ülkelere oranla çok daha yüksek oranda sağlıksız olduğu ve çernobil radyasyonundan etkilenenlerin daha az istihdam ve refah düzeyine sahip olduğu bildirilmektedir. ve daha önemlisi çevre var: 4 no'lu hasarlı reaktörün üzerindeki yeni korumaya rağmen, nükleer santral etrafındaki alan en az 20.000 yıl boyunca insan yerleşimi için güvenli olmayacaktır. bu bilimsel gerçek karşısında insan kendini ve hırslarını sorgulamalıdır.

    nisan 2016'da, dünyada felaketin 30. yıldönümününde rahat bir nefes almanın belirtileri mevcuttu. ancak bu hususta kimya bilgileri devreye giriyor: kaza sırasında açığa çıkan en zararlı maddelerden biri olan sezyum-137'nin yarı ömrü yaklaşık otuz yıldır. bu madde, dış maruziyet ve sindirim yoluyla insan vücudunu etkileyebilen sezyumun en uzun ömürlü izotopudur. felakette bulunan diğer ölümcül izotoplar, yarı ömür aşamalarını geçmişlerdir: sekiz gün sonra iyot-131 ve iki yıl sonra sezyum-134. burada sezyum-137, ölümcül üç izotopunun sonuncusudur.

    diğer yandan kazanın zararlı etkisi hala çok fazla. çernobil çevresinde sezyum-137'nin tahmin edildiği kadar çabuk bozulmadığını gösteren testlerle, akademisyenler izotopun çevreye en az 180 yıl zarar vermeye devam edeceğine inanıyorlar; bu da sezyumun yarısının etkilenen bölgelerden uzaklaştırılması için gereken süre. diğer radyonüklitler belki de bölgede sonsuza kadar kalacaktır. burada yine can alıcı bir ayrıntı mevcut: mesela; isveç kadar uzaktaki bir ülkede izine rastlanan plütonyum-239'un yarı ömrü 24.000 yıldır.

    kısaca; çernobil'de ve çevresinde 26 nisan 1986'da olanlardan ders alınması gereken çok çok fazla şey vardır. belki de öncelikle kişisel hırsları ve çıkarları bir köşeye bırakarak işe başlayabiliriz. umarım hiçbir zaman şurada (bkz: #79553873) bahsettiğim teknolojiyi kullanmak zorunda kalmayız.

    sezyum-137 hakkında ayrıntılı bilgi için: https://www.enkon.com.tr/…yum-137-sezyum137-cs-137/

    kaynak: http://time.com/…ernobyl-disaster-book-anniversary/
    orijinal kaynak: https://www.hachettebookgroup.com/…l/9781541617094/