ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
toma'nın üstüne su deposu atan halk
-
aynı zamanda gaz yiyen çocuklar kendilerine maske yapsınlar diye başlarındaki tülbentleri camlardan aşağı atan halktır. en başından beri başörtüsü ile türban arasındaki fark buydu.
ekşi sözlük'teki kötü insanlar
-
var bu insanlar.
basbaya kötüler.
bakıyorum bazen yazarın yazdıklarına, direkt "kötü lan bu adam" diyorum.
insanları birbirine düşürmeye kasıyor, birilerinin başlıklarının altına düşmanın başına gelmesin diyeceğin şeyleri inşallah diye yazıyor. başka yazarların nick altında ilkokul oyunları döndürüyor. mesajla küfrediyor. insanlığa imtihan ibne. ve troll'de değil. bunları eğlencesine falan yapmıyor. gerçek hayatta sahip olduğu kişiliği neyse o adamın. *
şu güzel ortamı bozuyor.
inşallah gerçek hayatta böyle bir insanla karşılaşmam dedirttiriyor.
basbaya kötü.
matematiksel notasyonla yazılabilen atasözleri
proton pompası inhibitörü
-
ilk gordugumde "hasktir ilac diil atılgan'ın yedek parcası mubarek" dedigim ilac
anıtkabir'in sırları
-
"tapınağından" sonrasını ciddiye dahi almadığım sırlardır. bir lider düşünün ki kabri bile birilerini kudurtuyor.öyle işte.
türgev'in 400 bin kişilik üniversite projesi
18 nisan 2022 galatasaray yeni malatyaspor maçı
-
ev sahibi takımın yönetim kurulu yok. kongrede devrildi. seçime gidiyor.
deplasman takımının yönetim kurulu yok. istifa etti. seçime gidiyor.
maçı yönetecek hakemin bağlı olduğu kurul istifa etti. haftaya atanacak hakemleri kim atayacak, belli değil.
ligi organize eden federasyonun başkanı istifa etti. kongre ne zaman, adaylar kim belirsiz.
sahada hakem auta giden topa gol verse, itiraz edecek taraf yok, itirazın muhatabı kurul yok, başında federasyon yok.
sonra diyorsun ki, bu yayıncı kuruluş ihalesi neden bir türlü son bulamadı? neden bu kadar az para veriliyor? bence kim para verdiyse kabul etsinler. gerisini düşünmesinler.
pide yaptırmak
-
çocukluk yıllarımda çoğu zaman yaptığım güzel eylem. annenin hazırladığı o hijyen dolu içi, kaba koyup pidecinin yolunu tutmak. pideciye ''abi ne kadar çıkarsa o kadar olsun diyip, pidenin içindeki kıyma oranını onun insiyatifine bırakmak. karşı masaya geçip, ustanın kıvrak hamur hareketlerini izleyip, biran önce pişmesi için sabırsızlanmak...
herşey bittikten sonra ''eve gidince hemen poşetten çıkar, hamur olmasın'' öğüdünü aldıktan sonra koşar adımlarla eve gidip buz gibi ayran eşliğinde aile fertleri ile günün en güzel anını yaşamak.
herşey çok güzel, herşey daha samimiydi belki o zamanlar.
edit: şimdilerde de çoğu kişinin yapabildiği bir eylem olabilmekle beraber, yalnız yaşayan bir erkeğin yapması zordur.
sözlük yazarlarının süper güçleri
-
şemsiyeyi evde bırakarak yağmur yağdırabildiğim gibi şemsiyeyi yanıma alarak yağan yağmuru da durdurabiliyorum..
cam kenarı bilet almayıp cam kenarına oturan insan
-
aralarında,kibarca "sanırım cam kenarı benim beyefendi" şeklinde uyarı aldıktan sonra hala "ben cam kenarı istemiştim, cam kenarı benimki olması lazım" şeklinde manasızca inatlaşan cinslerinin de bolca olduğu güruha mensup şahıs.
o adam cam kenarından kalktıktan ve kendisine ait olan koltuğa geçtikten sonra yolculuğun sinir harbine dönmesi de bonustur.
uyarmasan "sünepe miyim lan ben, niye hakkım yenilince sesim çıkmıyor benim?" diye kilometrelerce insan kendi içini kemiriyor.
uyarsan yolculuk boyu yan koltukla ilişkiler ikinci katip düzeyine iniyor.
ne var be arkadaşım senin olmayan yere hiç oturmasan da sağlıklı psikolojilerimiz yolluğumuz olsa.