ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yatalak hastalarla dalga geçen kadın komedyenler
-
bizim orada ağız ishali diye bir laf vardır. ona maruz kalmış kadınlar. ofansif mizah diye bir şey çıkardılar, ağzına geleni beyne uğratmadan söyleyince yapılır sanıyorlar. bir insanın, kendi seçimiyle olmayan eksikliğiyle dalga geçmek ve bunu mizah programı adı altında yapmak aşağılık bir davranış.
facebook'ta birbirlerini iltifata boğan kızlar
-
yaratıcı değiller. sürekli aynı kalıpları kullanarak birbirlerini gazlıyorlar.
- çok mu güzeliz ne..
- o senin güzelliğin canım..
- ee çekene de bakmak lazım..
- çok ösledim canım ya, bi ara buluşalım..
.
.
.
böyle gider bu..
herkes oy verdiği sandığın sayımını izlesin
-
az önce oyumu kullandım ve gördüğüm lüzum üzerine bu çağrıyı yapma gereği duydum. gördüğüm lüzumun nedenine gelince...
oy vermek için sırada beklerken görevlilere sordum:
- sayımı izleyebileceğiz değil mi?
- yoo, onu da nerden çıkardınız?
- ben şimdiye kadar çok seçim gördüm. sayım her zaman herkese açık yapıldı.
sonra lafa başka biri girdi:
- arkadaşım, ben sandık başkanıyım. saat 17:00'den sonra içeriye kimse alınmayacak. polis geldi böyle söyledi.
- yahu o zaman açık sayım ilkesi nerde kaldı?
- partilerin görevlileri var zaten.
- parti görevlisi olmak zor bir şey değil ki... ben de istediğim partiden görevli olabilirdim.
- valla bize söylenen bu.
başka biri:
- şüpheniz olursa itiraz edersiniz, yeniden sayım yapılır.
- itiraz hakkı şeffaflık sağlamaz. kaç kişi itiraz hakkını kullanır hem? şeffaflık herkesin izlemesine açık olmayla sağlanır. bakın ne diyorum, ben şimdiye kadar hep sayımların herkese açık yapıldığını gördüm.
sandık başkanı:
- demek ki yeni yasayla değişmiş.
oyumu kullandım. sandık başkanının yanına gittim:
- afedersiniz, vaktiniz varsa ve zahmet olmayacaksa, ysk'nın size gönderdiği kitapçıkta "sayıma görevlilerden başkası alınmayacak" talimatını bana gösterebilir misiniz?
- tamam.
gitti, kitapçığı aldı, geldi. kitapçığın arasındaki görevli kağıdını gösterdi:
- bakın bu sandığın başkanı benim.
- tamam onda sorun yok. görevlilerden başkasının alınmayacağı talimatını gösterebilir misiniz?
- ha o kitapçıkta yok. polis söyledi onu.
küplere binivermişim:
- arkadaşım sana polis talimat veremez. sen sandık başkanısın. sana sadece ysk talimat verebilir. sen bu kitapçıkta yazanları uygulamakla yükümlüsün. ben 17:00'de gelip kapıdan da olsa bu sayımı izleyeceğim. arkadaşlar! oyunuza sahip çıkın! saat 17:00'de sayımı izlemeye gelin. kapı kapatma hakkına sahip değiller.
***
polis hükümetin adamıdır. sandık başkanına bu tip talimatlar veremez. gerekirse sandık başkanı polise talimat verebilir. umarım münferit bir olaydır. ama aldığım kokular münferit olmayabileceğini hissettiriyor. akp, seçimin şeffaflığını gasp etmek isteyebilir. buna izin vermeyelim. herkes eline kalemini kağıdını aslın, oy kullandığı sandığa gitsin, sayımı izlesin, açılan her zarfta, çıkan partiye çentik atsın; herkes kendi sandığının sayım sonucunu birebir gözleriyle görsün.
***
ekleme: oy ve ötesi'ni aradım. 298 sayılı seçim kanununun 95. maddesine göre herkesin, seçmeni olduğu sandığın sayımını izleme hakkı olduğunu, engelleme olursa şöyle söylememi söylediler:
"bu sandığın seçmeni olarak sayımı izlemeye hakkım var. izlememi istemiyorsanız bu durumu birlikte tutanaklayalım."
tutanaklamaktan imtina etmesi de aynı kanunun 165. maddesine göre suçmuş. imza atmazsa sandık görevlileriyle tutanaklayın. onlar da atmazlarsa, şahitlerinizle birlikte tutanaklayın ve savcılığa suç duyurusunda bulunun.
***
ekleme-2: adıyaman, ağrı, artvin, bingöl, bitlis, diyarbakır, elazığ, erzincan, erzurum, gaziantep, giresun, gümüşhane, hakkari, kars, malatya, kahramanmaraş, mardin, muş, ordu, rize, siirt, sivas, trabzon, tunceli, şanlıurfa, van, bayburt, batman, şırnak, ardahan, ığdır ve kilis’te 16.00, bu illerin dışında kalan illerde ise 17.00'da oy verme işlemi bitecek, sayım başlayacak. sayım saatini kaçırmayın.
one more cup of coffee
-
yatarsın yatakta ya
sıcacık nefesin,
gözlerin gökyüzündeki bulunmaz iki mücevher
endamını bırak kenara, saçların bile yumuşacık
ama nerede muhabbetin?
nerede aşk, nerede minnet?
senin sadakatin bana değilmiş ki
gökyüzündeki yıldızlaraymış.
aşağıdaki vadiye gitmeden
ah bir fincan kahve daha...
yolluk niyetine ah bir fincan kahve daha...
haydut senin baban kızım.
boş gezenin boş kalfası işte.
ama sana nasıl bulup seçeçeğini
ve bıçak kullanmayı öğretecek elbet
o yabancı eller sana bulaşamayacak.
haydut senin baban kızım.
ama yine de bir tabak yemek daha isterken
titrer sesi
aşağıdaki vadiye gitmeden
ah bir fincan kahve daha...
yolluk niyetine, ah bir fincan kahve daha...
annen ve sen gibi
geleceği görür kızkardeşin, kızım
ama sen öğrenemedin okumayı, yazmayı.
bir kitap bile yok raflarında
yine de keyfin sınır tanımaz.
sesin çayır kuşu kadar munis, tatlı
ama kalbin var ya kalbin!
okyanusların dibi kadar kara ve gizemli.
aşağıdaki vadiye gitmeden
ah bir fincan kahve daha...
yolluk niyetine, ah bir fincan kahve daha...
diye çevirdim.
facebook'un kasiyer kızı önermesi
-
alakası yoktur. kasacı kızın yakasında isim soyisminden hemen elindeki telefondan facebooka girip bakıp kızın manitası olduğunu gören suser, bir kac hafta sonra ayyyy kız benim önerilenler listemde kartıma bakmış bla bla.. sie.
bitmeyecek bir evliliğin 10 basit kuralı
-
1- yaparız hayatım.
2- gideriz hayatım.
3- çıkarız hayatım.
4- alırız hayatım.
5- olur hayatım.
6- nasıl istersen hayatım.
7- sen daha iyi bilirsin hayatım.
8- aaa çok iyi hayatım.
9- özür dilerim hayatım.
10- tabi ki hayatım.
bulgarların kurduğu tc yağmalama facebook grubu
-
suratına tükürmediğimiz bizim paramızın 3-4 katı ettiği günlerden nerelere. bulgaristan gibi cücük kadar ve fakir bir ülkenin para birimi bile bizimkini sekize katlamış.
emeği geçenler gün yüzü görmesin!
iki aşağıdaki mal için editliyorum.
burada bahsettiğim ülke insanı değil direkt ülkenin kendisi ve bu ülkeye bakış açısı. olayı insanlara indirgeyip salak salak demagoji yapıp bir de destan yazmış. okuduğunu anlayacak kadar beynin olsun yeter.
bursasporsuz süper lig
-
valla sen söyleyene kadar fark etmemiştim.
t: bursasporlu ligden farkı olmayan lig.
28 mayıs 2019 ekrem imamoğlu'nun esnafla diyaloğu
-
videoda tam bir safkan çomar görüyorum. başkanın bu tiplerle muhatap olması üzücü biraz, ama yine de sakinliğini ve sabrını ayakta alkışlıyorum.
o videonun yalan olduğunu en iyi sen biliyorsun çomar esnafcık. bu satırları sana ve senin gibiler için yazıyorum. muhtemelen oruçlusundur. bu ramazan ayında attığın iftira ve yediğin kul hakkı yanına kalmaz umarım. o inandığın allah varsa eğer, ilk önce seni yakar zaten.
ateist halimle beddua ettirdin bana aşağılık herif.
et pişirme teknikleri
-
öncelikle iyi bir et pişirmek için kaçınılmaz olan şey dinlenmiş kaliteli bir et olmasıdır. etiniz kötü olduğu taktirde istediğiniz kadar uğraşın iyi bir sonuç elde edemezsiniz. kasaptan alacağımız bonfileyi en az 1 parmak kalınlığında seçmeliyiz ve kesinlikle dövme denilen o alçak işleme tabii tutmamalıyız. bu işlem eti inceltmekte ve bütün suyunu kaybetmesine neden olmaktadır. bir diğer husus ise dinlenmiş et almak gerekliliğidir. bu işlem en doğru şekilde kasap tarafından yapılacağından etimizi alırken buna dikkat etmek gerekmektedir. dinlendirilmiş iyi bir eti aslında (bkz: marine etmek) gibi bir işlem gereksizdir ancak riske atmamak için etimizi marine edersek daha iyi bir sonuç alabiliriz. marine sırasında dikkat edilecek husus ise en iyi sonucun bir gün bekletilerek alınmasıdır ve marine sosunun içine tuz konulmamasıdır. marine edilmiş etimizi dolaptan çıkardıktan sonra oda ısısına gelmesini bekleyip pişirme aşamasına geçmeliyiz. et pişirme işleminde diğer önemli husus ise (bkz: dökme tava), ancak dökme tavanız yok ise teflon tava da işinizi görür. marine işlemi sırasında yağ kullandığımızdan etlerimizi deniz tuzu ile tuzlayıp tavamıza atabiliriz. etimizi marine ettik ve kızdırdığımız dökme tavada pişirmeye başladıktan sonra kilit nokta ise pişirme süresidir. bütün dünyada kabul görmüş 6 aşamalı bir pişirme derecesi vardır;
1. blue: kanlı
2. rare: az pişmiş, içi kanlı, dışı pişmiş görüntüde.
3. rare-medium: biraz daha az kanlı, dışı pişmiş.
4. medium: kan kaybolmuş, etin pembeliği duruyor
5. medium-welldone: pembelik yarı yarıya azalmış.
6. weldone: pembelik tamamen kaybolmuş.
bu aşamada http://www.youtube.com/watch?v=hc89yrlpsgg linki işinizi görebilir.
bu sonuçları elde etmek için süre vermek pek doğru değildir ancak kızdırılmış yüksek ısılı tavada 4 5 dakika bir tarafını 3 4 dakikada diğer tarafını pişirmek bize rare-medium sonucunu vermektedir. etin piştiğini anlamak için çatal batırmak ya da kesmek gibi işlemler etin suyunun dışarı akmasına sebep vereceğinden bütün emeğinizin boşa gitmesine neden olacaktır. unutmayın ki ete lezzetini veren içindeki suyudur ve çok pişen et gitgide su kaybedeceğinden lezzetini de kaybeder.
mario balotelli
-
gol attıktan sonra sevinmiyorum, çünkü sadece işimi yapıyorum. postacı mektup dağıtırken seviniyor mu?
demiş, güldürdü piç.
düğünlerde takı çantasına yakın duran nypd teyze
-
genellikle gelinin anane veya babanesi olan teyzedir.
bu teyze taki cantasinin guvenliginden sorumludur, ayrica "kim ne takti database"ini de tutarlar. taki toreninin ba$ladigini ve bittigini de bu teyzeler anons ederler. taki toreni bitince taki cantasini alip bir bilinmeze dogru, carpik, sallanmali ancak hizli adimlarla ilerlerler.
canta "kaybolana" kadar devamli taki cantasina bakarlar... yuzlerinde bir huzursuzluk vardir. boyle her an birisi gelip cantayi kaparak ko$arak kacacakmi$ gibi bir gerilim vardir hallerinde. bir vazife bilinci, bir gorev ciddiyeti. devamli ogutler ve emirler verirler.
- getir burada dursun.
- ortusunu alma cantanin.
- bilezikleri bana ver.
- cekil goremiyorum!
- agzini bagla, agzini.
gibi konu$malar yaparlar.
ka$lari gozleri hic durmaz. o'na bu'na ka$ goz yaparlar.
(bkz: dugun teyzeleri)
(bkz: dugun amcalari)