hesabın var mı? giriş yap

  • ya kardeşim amk grafitisini marmarayın camlarına kadar yapmış annesizler. kalkmış saygıdan bahsediyorsun. devletin malına zarar vermek bu. kimden izin aldın be amk evladı desen bunu yapan kişiye alınır.

    yap kadıköydeki gibi koca binaya izin alinmiş bir şekilde bizde geçerken hayranlıkla bakalım. gece vakti suikast düzenler gibi vagonlara abuk subuk isim yazmak sanat değil.

  • sesler daha gür çıkmaya başladı. insanlar artık ne olursa olsun diye düşünüyor. sanatçısı da halkı da aynı. gidişin ayak sesleri

  • --- spoiler ---

    behzat ç: şerafettin senin deden mi lan?
    cevdet: evet. nerden bildiniz?
    behzat ç: söylesin nereden bildiğimi.(harun'u gösterir)
    harun: benim de ebemi tanıyor. bu işler böyle.

    --- spoiler ---

    sandalyeden düşürtmüştür.

  • her biri bir bilimdir. içerdikleri bilgilerle her biri kocaman bambaşka dünyalardır.

    senin yaşadığın ülkede bu meslek erbapları iş bulamıyorsa, sektör gelişmemişse, bu senin ülkenin dandikliğidir. bölümlerin değil.

    bilime saygı duyun biraz.

  • ilk olarak buna harcanacak paraya acımayın. motorunuzun yapacağı hız, tipi vs farketmez. bütçenizi sonuna kadar zorlayıp en iyisini alın; scooter diye bütçe varken misal shoei, arai schuberth filan almaktan imtina etmeyin.

    kaskınız idealde full face (tam kapalı) olmalıdır ancak en üst segmenteki bir marka alacaksanız çeneden açılır da olabilir. bu kişisel tercih ve aldığınız risk ile alakalıdır. kişisel tercih kısmı, çeneden açılır kasklarda şehir içi düşük hızlarda kafanızın daha az pişmesi, gözlüğü daha rahat takıp çıkarma vs gibi nispeten önemsiz lükslerden kaynaklanır. risk kısmı da, yere yapıştığınızda çok yüksek ihtimalle çene civarı bir bölgenin zemin ile ilk temas edecek yer olması ve kaskın açık olması ya da mafsal/kilit mekanizmasının işlevini yerine getirmemesi durumunda çıkacak sıkıntılar olarak ifade edilebilir.

    kaskın ağırlığı önemlidir. biraz uzun yol yaparsanız, boynunuzda bir kaç yüz gram ağırlığa bile bir yerden sonra tahammül edecek haliniz kalmaz.

    bir diğer sorun güneşin gözünüzü alması olacaktır. bununla başa çıkmanın üç yolu var. birincisi güneş gözlüğü takmaktır. bu çözüm, ışık kırılmasında araya bir katman daha girdiği için bazı önemli detayları kaçırmanıza neden olabilir. ayrıca kask içinde bağımsız ekstra parça olması çok hoş bir şey değil. ben normal gözlük kullanmak durumundayım ve bunun riskini alıyorum. güneş gözlüğü kararı tamamen sizin risk alacağınız risktir.

    ikinci çözüm, gölgelikli bir kask almanızdır. schuberth, shoei ve nolan bu tarz çözümle sunarken, arai kaskın bütünlüğüne zarar verdiği için bu çözümden uzak durmaktadır. tünel ya da güneş batışı sonrası yolculuğa ara vermeden gölgeliği ortadan kaldırıp devam ediyorsunuz yola. ancak burada da arada güneş gözlüğü gibi bir başka katman girmesi sorunu var.

    üçüncü çözüm ise koyu vizör taşımak ve gün içerisinde değişiklik yapmak. bence en ideal çözüm bu. öyle ya da böyle bir çanta taşıdığımızı var sayarsak, bir şeffaf ya da bir koyu vizörü içine atabiliriz. dezavantajı, gündüz tünele girdiğinize vizörü açmak zorunda kalabilirsiniz ve hava karardığında vizörü değiştirmeniz zaruridir.

    kaskı alırken kafa çapınız yeterli olmayabilir. şakak tarafının geniş olması, çıkık elmacık kemikleri vs gibi bir ton problem gördüm bu güne kadar. üç üst düzey kaskın hiç bir modelinin uymadığı kişiler bile var ve bir sebepten japon markalarının buraya gelmeyen ürünleri ile şifayı bulabiliyorlar.

    ses yalıtımı schuberth'te iyidir diğer ikisine (shoei ve arai) nazaran ancak huzur tıkaç kullanmakta yatar. 3m'in tıkaçları işinizi rahatlıkla görür.

    hava kanalları düşük sürat ile seyirde asla yetmeyecektir; işin doğasında var diyelim.

  • hmm çoktan seçmeli sınav sorusu.

    tipe önem veririm. boy pos kaş gözü geç, el önemlidir. güzel el müzel el diye şeyler çıkarmışlar, onlar tırı vırı. el önemlidir, maharetli mi misal. çalışmış el mi. ne yapmış? topraktan anlamış mı? hayır. peki taş taşımış mı? çekmece tamir etmiş mi? kablo mu bağlamış, çiçek mi sulamış, ağaç yontmuş, rahmaninof çalmış, kare kare havuç doğramış?? bi at çizmeyi mi denemiş yahut kire pisliğe bulanıp buji değiştirmiş? tip tip el var. güzel eller... yoksa pıtı pıtı akıllı telefon ekranından twit atıp durmuş anca ama yok uzun parmaklıymış, yok kemikliymiş zart zurtmuş. geç, dandik el o.

    paraya da önem veririm. hiç iflas etmiş mi misal. burnu dibine kadar boka batmış mı, aç karna bi tost alıp yiyecek meteliği bile olmadan dolaşmış mı.. tekrar geri çıkabilmiş mi bundan? nasıl çıkmış? beş parasız ve çok paralıyken karakteri değişmiş mi? tapınmış/ tapınıyor mu paraya, onu kendisini daha önemli, üstün ya da daha değersiz yapan bi varlık olarak mı görüyor? bakışı ne paraya, kendini konumlayışı ne?

    zekaya da bakarım. görebilmek zeka. hele en üst seviyesi kendini görebilmek. yoksa isterse 3'le 5'i parmaklarıyla toplasın, isterse 6 nobel dizsin, bana gelişi bir.

    noldu bak, hepbiri çıktı... kadınlar azı beğenmez işte, böyle bunlar.

    çok pis çarpık, çizik çuzuk bi binary mercekle bakıyorsunuz şu mevzulara. kötüsü, zaman dışında kimse de size gösteremez o merceği. kaybettireceği onca yıla cidden yazık.

  • elinin hamile kalacağından korktuğu için liseli genci son derece haklı bulduğum hareket.