ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
4 aralık 2018 haluk levent'in instagram paylaşımı
-
başlık “haluk levent’in 4 aralık 2018 tarihli instagram paylaşımı” olacaktı
abi sen nasıl bir kralsın yaaa
valla sendeki bu mütevazılık keşke tüm sanatçılarda şarkıcılarda, kendini ünlü diye nitelendiren herkeste olsa
adammmmm
üşenenler için ekran görüntüsü
edit: ulan ne at kafalılar var ya.. yok gündemmiş yok reklammış. kıçını başını açarak reklam yapsa, ona buna sataşarak reklam yapıp magazine çıksa bu sözlük yıkılır...
murat palta
-
kult film minyatur calismalari bir haftadir empire, io9, the 501st legion ve bilimum diger organizasyon - yayin kurulusu - sirketin facebook sayfasinda paylasilan, onlar tarafindan tweet edilen, bu sekilde beni de (gereksiz yere belki ama olsun, bana ne oluyorsa) gururlandiran eleman. helal olsun.
soz konusu calismasinda en sevdigim nokta da, sadece basit bir sekilde filmleri minyatur tarzinda cizmis oldugunu degil, gercekten iki farkli kulturu sentezlemis oldugunu hissettirmesi (en azindan bana).
aklina, emegine saglik.
satın alınan ürünlerin çoğunun gereksiz olması
-
eduardo galeano'dan alıntıyla, bir epigrafla başlayalım:
"büyüyün ve çoğalın dedik, makineler de büyüyüp çoğaldılar. bizim için çalışacaklarına söz vermiştiler. şimdi biz onlar için çalışıyoruz. gıda miktarını artırsınlar diye icat ettiğimiz makineler açlığı çoğaltıyorlar. kendimizi savunmak için icat ettiğimiz makineler bizi öldürüyorlar. hareket etmek için icat ettiğimiz otomobiller bizi hareketsiz hale getiriyorlar. buluşmak için icat ettiğimiz şehirler bizi yalnızlaştırıyorlar. iletişim kurmak için icat ettiğimiz öncü büyük iletişim araçları, ne bizi dinliyorlar ne de bizi görüyorlar. biz makinelerimizin makineleriyiz. onlar masum olduklarını iddia ediyorlar. ve bunda haklılar."
tüketim toplumu da bu yolla oluşturulmadı mı zaten?! bence tükettiğimiz şunca ürün(hatta hizmetleri de katabiliriz) gereksiz ve boş beleş. insanlar neden buna uyanamaz anlamış değilim. her şeyi ihtiyaçmış gibi, ne bileyim olmazsa ezik kalırmışız gibi ya da egomuzu okşamak adına bize kakalamıyorlar mı?!
mesela şişelenmiş meyve suyu diyelim. bakıyorsun bunun reklamları oluyor. olağanüstü estetik portakallar havada uçuşuyor; mandalinaları, narları ninjalar ortadan ikiye ayırıyor. bembeyaz dişleriyle sağlıklı bir kadın, öğle sıcağının altında bunu yudumluyor falan filan. sonra da adam gidip bunu satın alıyor. bu kadar salakça bir şey olabilir mi? biz şişelenmiş, paketlenmiş meyve suyundan önce de vardık. ben portakal seviyorsam giderim, onu alırım; istersem basit bir aparatla bunun suyunu da çıkarırım. senin "renklendirici içermez" sempatikliğine gerek duymadan, zaten benim için gerekli olan formda onu tüketirim.
şöyle güzel bir söz var; "insan nedir biliyor musun? ağaçları kesip kağıt yapan, sonra o kağıda, ağaçları koruyun, yazandır.'
insanlara bu tarz tüketim alışkanlığı kakalanıyor. neden? belki de sürekli sistemin çarkları arasında kalsın diyerek. doğanın bana sunduğu şeyleri, basit dönüşümlerle tüketmek varken, neden bu çeşitlendirilmiş, üstelik temsil ettiği gıdanın, kıyafetin yerini tutamayan işleri tüketeyim ki? bir insanın ihtiyaçları genel olarak bellidir; kapasitesi de öyle. şurada kaç litre kapasiteli miden olduğu; günlük kalori ihtiyacın belliyken; boyun posun ortadayken neden bu tüketim çılgınlığı.
ben kendimce bu ürünlere "ürün gereksinim oranı" ile yaklaşıyorum. gereksinimim olmayan şeyleri satın almıyorum. mesela kişisel olarak otomobil sahibi olmak aptalcadır. ama tabii konfor satın alıyorsun; araban kapının önünden kalkıyor diyeceksiniz. "bas düğmeye, bak keyfine" diyerek kontralar yapacaksınız. zaten bu yüzden eduardo galeano'nun sözlerini paylaştım yukarıda. size konforunuz karşılığında bir adet eylemsizlik kakalıyorlar. pekala işlerinizi toplu taşıma araçlarıyla da halledebilirsiniz. "ama orada ebemiz belleniyor" diyeceksiniz. işte araba satın alıp, hayatla mücadeleye girmek size zor geliyor. kendi doğanıza ters düşüyorsunuz. bizlerin nefsini, egosunu okşuyorlar.
insanlar birbirlerine caka satmak derdinde. halbuki şöyle dikkatlice baksak, dünya ekonomisi her an resesyona girebilecek, kritik bir çizgide dönüşüyor. şöyle bir hayatıma baktığımda bir çok üründen çok kolayca vazgeçebileceğimi, hatta bunlar olmayınca, bir miktar iyileşeceğimi de öngörüyorum.
senin için geçmiş kardeşim, diyebilirsin. belki de öyledir. ama artık bu salaklığa başkaldırmak istiyorum ve bu yazdıklarım ideolojiler üstü bir yazıdır dünyanın aptal gidişatını kaldıramıyorum. başkasının ağzıyla konuşan bu yüzeysel toplum; ucuz zevklerin yönlendirdiği bu barkod karşılığı değiş edilmiş canlı etten tiksiniyorum adeta.
http://www.youtube.com/…vyhvt_jebg&feature=youtu.be
haklıyken haksız konuma düştük benden bu kadar
-
maaşlı şakirt troll'lerin son zamanlarda sarıldıkları yeni tür cümlelerin ortak paydası.
bir de uzun ve süslü entry'lerle pekiştiriyorlar güya düşüncelerini.
sanırsın ki her gün gaz yemiş, her gün ıslanmış, özgürlük ve demokrasi için parkta sürünmüş, evine gidip yatmamış bile..
"ben oraya ağaçlar için çıktım ama apo posteri açılınca nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
"ben oraya ağaçlar için çıktım ama polise taş atılınca nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
"ben oraya ağaçlar için çıktım amaesnaf siftah yapamayınca nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
"ben oraya ağaçlar için çıktım ama borsa çakılınca nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
"ben oraya ağaçlar için çıktım ama mitinglere 1,5 milyon kişi katılınca nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
"ben oraya ağaçlar için çıktım ama iş dükkan boykotuna gelince nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
"ben oraya ağaçlar için çıktım ama ab desteğini görünce nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
"ben oraya ağaçlar için çıktım ama cnn 8,5 saat yayın yapınca nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
"ben oraya ağaçlar için çıktım ama kabul edelim beyler, yenildik ve ben nasıl bir oyunun parçası olduğumu anladım"
he gülüm he..
ben o başlığa düşüncelerimi yazmak için geldim ama senin troll entry'ni görünce nasıl bir oyunun parçası olduğunu anladım..
eyeliner
-
düzgün çekebilmek için 2 ay hat ve tezhip kursuna gittiğim şeydir.
game of thrones
-
8. sezon 1. bölüm başlangıcı ve bitişi direkman 1. sezon 1. bölüm'e selam çakar vaziyetteydi:
--- spoiler ---
- ilk bölümde robert baratheon devasa ordusuyla geldi. bu bölümde daenerys targaryen devasa ordusuyla geldi.
- robert'in yanında cersei lannister, jamie lannister, sandor clegane(the hound) ona eşlik ederken arya stark da kenardan onları izliyordu. daenerys'in yanında jon snow, sandor clegane ve gendry waters vardı ve yine arya onları kenardan izliyordu.
- ilk bölümde en yakın 2 arkadaş, eddard stark ve robert baratheon, winterfell mahzenlerinde lyanna stark'ın mezarı başında robert's rebellion'u sona erdiren olayları ve başını konuştular. bu bölümde ise en yakın 2 arkadaş, jon snow ve samwell tarly, winterfell mahzenlerinde lyanna stark'ın mezarı başında robert's rebellion'un başlamasına vesile olan olayı ve jon'un gerçek kimliğini konuştular.
- ilk bölümde karı koca eddard stark ve catelyn stark, winterfell balkonunda güneye gitmenin akıllı bir seçim olup olmadığını konuştular. bu bölümde ise eski karı koca tyrion lannister ve sansa stark, güneyden medet ummanın akıllılık olup olmadığını tartıştılar.
- ilk bölümde ned stark ve catelyn, weirwood ağacının dibinde başbaşa kalıp sevgilerini ve geçmişi minnetle andılar. bu bölümde ise jon ve daenerys, şelalelerde başbaşa kalıp sevgilerini ve geleceğe olan umutlarını gösterdiler.
- ilk bölüm, jamie lannister'ın bran stark'ı kuleden aşağı atmasıyla bitmişti. bu bölüm ise jamie ve bran'ın tüm sezonlardan sonra en nihayetinde göz göze gelmesiyle bitti.
--- spoiler ---
konstantinopolis'e istanbul diyen türk
-
byzántion'a konstantinopolis diyenlere dert olmuştur.
not: dorylaeumsporluyum.
bir kızla yaratıcı tanışma yöntemleri
-
okulda bir arkadaş anlatmıştı böyle bir yöntemi. kız epey bir güzel. eleman çekingen bir fotoğraf öğrencisi. kızın uzaktan fotoğraflarını çekiyor. bunun için ciddi bir mesai harcıyor.
günlerce, haftalarca kızın yolunu gözlüyor.
bazen kar yağıyor, sırf onun beyazlar içinde bir kardelen gibi yükseldiği bir kare için bekliyor.
bazen yağmur, fırtına hiç dinmiyor, eleman yılmadan bekliyor...
en sonunda kızın çok güzel bir karesini yakalıyor. çok doğal ve kızın tüm güzelliği, fotoğrafa yansımış... eleman o kareyi çerçevelettirip hediye paketi yapıyor.
kız bir gün okulda yürürken, tüm cesaretini topluyor ve karşısına çıkıyor.
şaşıran kızla hiç konuşmadan elindeki paketi veriyor.
kız paketi açıyor, kendi fotoğrafına bakıyor...
bir süre sonra kız hüngür hüngür ağlamaya başlıyor.
"hiç kimse benim için böyle bir şey yapmadı" diyor...
olayı dinleyenler, heyecanla soruyor;
ee peki sonra, eleman kızla sevgili oldu mu?
anlatıcı yanıt veriyor...
bizim eleman çok çirkindi laa, kız kabul etmemiş...
kıssadan hisse: önemli olan yarışmaktı...
oha: 500 küsür favori ve 2015'in en beğenilen entry'lerinden biri olmuş. emeği geçenlere sevgiler.
fazıl say'ın survivor hakan'a verdiği müthiş ayar
-
belki de ayar verme amacı falan yokken sadece basit düşünerek merak ettiği için yazdı bunu fazıl say, ama bu sayede hem hakan hatipoğlu'na hem de bize çok güzel bir şey gösterdi;
kendisi bile ne işle uğraştığını bilmeyen insanlarla dolu etrafımız. bir yeteneği olmayan, bir meşguliyeti olmayan, bize kattığı bir şey olmayan insanlar o kadar çok hayatımızda ki. hem de tam karşımızda.
1971'den istanbul fotoğrafları
-
boston üniversitesi arşivinden alıntı yapılmıştır. daha fazla fotoğraf için : https://open.bu.edu/handle/2144/7960
-------------------------------
galeri tarzı bakmak isteyenler için :
https://yadi.sk/d/urhhhe8bdssxw
-----------------------------
2023 seçimlerinde kan akabilir
-
evet. hırsızlardan kan alınacak.
adil ışık
bir erkek olarak yaşanılan en büyük kız tacizi
-
bir keresinde yolda biri "merhaba" demişti.
"oha sikseydin" deyip oradan uzaklaştım.
insanda biraz utanma olur. tesadüfen yaşıyoruz yemin ederim.