ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
biz osmanlının değil yoksul köylülerin torunuyuz
-
sonuna kadar savunulması gereken beyandır. osmanlı'nın kapısında köpek bile olamazdı şimdiki çomarlar.
edit: uyarı üzerine anlamlaştırma çalışması yapıldı.
şımarık afganın amel defterini kapatan esnaf
-
iş disiplini konusunda oldukçta etkileyici bir davranış segilemiştir. kafasına çaktıktan sonra, dondurma şovuna devam etmiştir.
bim'de kasiyerin daima diğer kasaya çağırması
-
benzer bie örnek;
(ismini hatırlamıyorum) a havaalanında yolcuların uçaktan indiği andan bagaj alanına gidene kadar geçen süre 10 dakika. 15 dakika da bagaj bekliyorlar ve yolcular hep bu bagaj bekleme esnasında sinirleniyorlar.
norveçli balıkçılar notregina el kremlerini sürüp bu duruma el atıyorlar. uçakla bagaj arasını kısaltmak yerine daha da uzatıyorlar. insanların toplamda 25 dakikası uçaktan bagaja gelene kadar sürüyor. lakin geldikleri anda bagajları hazır olduğu için hiç sinirlenmiyorlar. yani insanlar aslında aynı süreyi harcamalarına rağmen hareket halinde oldukları için sinirlenmiyorlar.
bim'in sistemi de bu olabilir. kuyruktaki insanlara "bu tarafa alalım" deyince beş saniye kazandıkları için daha az sinirlenmelerine sebep oluyorlar.
bilgi lan işte. al ve devam et.
içinde marka ismi geçen şarkılar
sevgilisi olmayan yazarlar toplanıyor zirvesi
-
(bkz: askerlik şubesi)
ezel
-
--- spoiler ---
havaalanındaki anonsta "istanbul'dan ispanya'ya gidecek uçak" deniliyordu. hangi şehri lan ispanya'nın? ada vapuru mu bu be, şehir şehir dolanacak mı uçak ispanya'yı??
--- spoiler ---
metroda inenlerin beklenmesini sağlayacak formül
-
iş-okul başlangıç ve çıkış saatlerinin dengeli dağılımını sağlayarak pik saatlerde oluşan kalabalığı önle ve yolcuların kalabalık içerisinde ayakta kalacağım korkusunu yok et
erkan can
-
236 promil alkol direksiyon başına geçen arsız herif. allah'tan kimsenin canına mal olmamış.
edit: direksiyon başına.
corona virüsü sayesinde fark edilen gerçekler
-
normal yaşam düzenimin insanların karantina olarak değerlendirdiği yaşam düzeni olduğunu fark ettim ben.
sözlük yazarı olduğunu açıklamak
-
a- deh$et bir site, herkes bi sey giriyor
b-tanim midir nedir
c- entry onun adi (1 dk sessizlik)
a- nerden biliyon sen abi
b-sonra bulusuyorlarmis surekli, cesitli organizasyonlar duzenleniyormus piknik filan yapiyorlarmis
c-zirve.. onun adi zirve (isinle mesgul olmaya devam eder)
a-abi sen nerden biliyon
b-sürekli birbirlerine laf filan sokuyorlarmis
c-ayar.. ayar onun adi.
a-iste ayar midir nedir cok onemliymis
b-kendilerine bi sey diyorlar bunlar kuser midir suser midir
c-yazar yazar onun adi
a-abi sen herseyi biliyon ajanmisin
c-hayir ben.. ben eksi sozluk yazariyim.!!
a-vaaaaay..
b-vay munagoyum bea.. cekilin cekilin
a-abi yazarmis.
c-oyleyim.. mesgul etmeyin beni, yarinki entrylerimi hazirliyorum.
a-kusura bakma, bilemedik.. cay getiriym mi abi..
rıdvan dilmen'le kız istemeye gitmek
-
- güntekin emin misin bu kız olduğuna? bank asya'da 60 tane buluruz bundan...
medeniyetsizlik göstergesi küçük detaylar
-
yoldan 15 cm yuksek rogar kapagi.
münevver karabulut
-
böyle saf, sürekli gülen çocuklar olur ya, münevver öyleydi işte. suratından gülücük eksik olmazdı.
tanıyan tanımayan herkes melek diyor ya hani, gerçekten melek gibiydi. bir tövbe tövbeee demesi vardı, sırf onu söyletmek için sınıfta saçma saçma şeyler söylerdim. he bir de sürekli saçlarıyla oynardı, bir parmağı sürekli saçlarının uçlarındaydı. elleri de minicikti. sonra hadi fal bakalım diye tuttururdu, meraklı melahat derler ya münü'ye uygun bir lakaptı bence. konuşmaya başlayınca yanaklarını sıkası gelirdi insanın. böyle bıcır bıcır... bir gün sınıfa elimde browni falan girdim sırada oturuyordu, pislik yapayım dedim. gittim yanına bak münü şimdi ne yapcam dedim, baktı, browniden koca bir parça ısırdım çiğnedim, o da meraklı gözlerle bakıyor, sonra açtım ağzımı ööö diye, bir ıyy diyerek kaçışı vardı kopmuştuk sınıftakilerle.
o kadar iyi niyetliydi ki, herkesi kendi gibi sanardı. kuşummm kuşumm diye ortalıklarda gezinirdi. parça parça bunları hatırlayıp, onu düşününce bir gülümseme yerleşiyor suratıma. unutmuyor insan sesini, gülüşünü. keşke diyoruz ama...
okuldaki son günü de dün gibi düşününce.
doğum günü için yer ayarlamaya gideceklerdi onunla birlikte. yine o parlak sarı ugg'larını giymişti. çok dalga geçerdim o ayakkabısıyla da. o gün geldi kuşum dedi sence pantolonumu ugg'ların içine sokayım mı yoksa üstünde mi kalsın. bende dalga geçtim yine kızım o ne ayakkabı ya çıkar bence komple diye. ya söyle hadi dedi. söyledim. meğer son kez dalga geçmişim münü'yle. hayatında ilk kez, sevgilisi dediği adamla doğum günü için yer ayarlamaya gidecekti. içi içine sığmıyordu, mutluydu, nişantaşında olacak, bir yer var diyip duruyordu. sürekli sırıtıyordu. sonra ders bitti. okuldan çıktık. o çıkışta bekliyordu, taksi geldi, binip gitti...
insanın aklının alamayacağı şeyler vardır ya hani, bu da onlar biri. böyle bir insana, böyle bir kader mi diyim ne diyeyim bilemiyorum... ama bildiğim tek bir şey var, onu tanıyan biri kesinlikle onu unutmayacak. hep gülücükleriyle hatırlayacak.