ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
izmirli kızlar
-
burda bu başlıkta yazılanları okuyunca, anamın da izmirli olduğu için, yollu olduğunu öğrendim. gideyim bıçaklayayım da yiğit has anadolu erkeği olduğum belli olsun.
tanım; diğer anadolu kızları gibi iyidirler hoşturlar.
picasso'nun 1500'lü yıllarda yaşamamış olması
-
bellek ve şablonlarla ilgili bir süreç olduğunu düşündürüyor. hakkında detaylı bilgiye sahip olmadığımız konularda bellek boşlukları dolduruyor; ama elbette genel kanılarla ve yüzeysel bilgilerle dolduruyor. mesela ressamların o tarihlerde yaşamış olduğu fikri bütün ressamlara yapıştırılmış gibi; mevcut şablona, mevcut şemaya uydurulmuş gibi.
oysa ki picasso fotoğraf çekinmeyi çok seven, hatta her anını kaydetmeye çalışan, çılgın pozlar veren biri. eldeki veriler başlık sahibinin söylediği gibi değil; picasso o tarihlerde yaşamış bir ressam görüntüsünde değil kesinlikle. çünkü bir çok fotoğrafı var :)
ama bellek yamulmuş ve eksik bilgiyi şablonlarla tamamlayarak hata veriyor. gerçek bilgiyle karşılaştığında kafa kaşındırıyor.
kendiliğinden yanma
-
ani insan yanmaları. paranormal olayların en önemlilerinden...
bazı kişiler 6,000 derece santigratta birdenbire, birkaç saniye içinde yanıp kül oldular. geriye sadece portakal rengine bürünmüş ve küçülmüş bir kurukafa kalıyor.
henüz bilimsel bir açıklama bulunmuyor. otopsi uzmanları bu insanların çok kısa zamanda yüksek ısıda yandıklarını söylüyorlar. bilinen kadarıyla senelere göre olay adedi: 1950'de 11 olay, 1960'ta 7 olay, 1970'te 13 olay, 1980'de 22 olay. bazı ortak noktalar var; olay kurbanlarının büyük çoğunluğu yaşlı, şişman ve yalnız yaşayan kadınlar. önemli olaylar ise şöyle sıralanabilir:
1673
french fiery death
1725, whit monday
nicole millet's fiery demise
1744, apr.
grace pett's combustion
1749
madame de boiseon's fiery death
1802, mar.
massachusetts fiery death
1847, june
countess of goerlitz's fiery death
1852, july
john anderson's fiery death
1860
mrs. pully's fiery death
1864
unnamed woman's fiery death
1885, dec.
mrs. patrick rooney's fiery death
1888
aberdeen soldier's fiery death
1904
gladys cochrane's fiery death
1908
wilhelmina dewar's fiery death
1916, dec.
lillian green's fiery death
1930, jan.
nora lake's fiery death
1938, aug. 27
phyllis newcombe's combustion
1938, oct.
maybelle andrews'combustion
1949, dec.
ellen coutres'fiery death
1951, july 1-2
mary reeser's strange death
1953, may
esther dulin's fiery death
1957, may
anna martin's fiery death
1959, jan. 31
jack larber's fiery death
1959, dec.
billy peterson's fiery death
1960, nov.
pike county fiery deaths
1964
london fiery death
1964, oct.
olga worth stephens'combustion
1966, mar. 13
john greeley's combustion
1966, mar. 13
george turner's combustion
1966, mar. 13
willem ten bruik's combustion
1966, dec.
dr. john irving bentley's fiery death
1980, jan. 6
blackwood fiery death
1980, oct.
jenna winchester's combustion
1982, aug.
chicago fiery death
sitede oturan basketbol seven kıvırcık ergen irisi
-
kapüşonlu sweatshirt giyer. cümleleri hep "abi, kanka, moruk" bezelidir.
kan stoğu olmadığı için ameliyatların ertelenmesi
-
düşünün tüm ülke sizden nefret ediyor. ama ülkedeki tek adam, reis sizi seviyor ve sayıyor. sırf bu sebeple size hiçbir şey olmuyor ama insanlar canından oluyor. işte niye akp’nin oyları düşmüyor diye merak ediyorsunuz ya? reis’in iyi tarafında olmak bu kadar karlı bir iş. sizin ufak çıkarlarınızın insanların canından daha değerli olduğu bir düzen, bencil ve cahil insanlar için cennettir.
kalbi kıran adamın iyi biri olduğunu kabullenmek
-
bir kadinin omru boyunca karsilasabilecegi en buyuk hesaplasmalardan biridir muhtemelen kendisini istemeyen bir adamin aslinda iyi biri oldugunu kabullenmek.
asik oldugu erkegin hicbir zaman kendisini istememis oldugunu ya da artik istemedigini ogrenen kadinin kabullenme sureci uzundur. elisabeth kubler-ross'un tanimladigi 5 stages of grief yani sevdigini kaybeden insanin gectigi 5 asamanin tamamini gecer kadin. yani
- inkar* --> "olamaz boyle bir sey. o beni hala seviyor. benden vazgecemez."
- ofke* --> "allaan salaa! ben fazlaydim ona. cok fazlaydim. degerimi bilemedi."
- pazarlik* --> "belki de yeterince anlayisli olamadim ona. daha anlayisli olacagimi soylesem kesinlikle yeniden beni ister."
- depresyon* --> "ben onsuz ne yaparim?"
- kabul* --> "ne yapalim. beni sevmiyor."
bu asamalarin bazen bir ikisini atlar kadin. ya da bazi asamalari hizlica gecer. bu asamalarin hangi hizda gecilecegi, kaybedilenin yoklugunun ne kadar belirgin olduguyla baglantilidir genelde. nihayetinde bittigini, adamin onu istemedigini kabul eder.
adamla kadinin karsilasmalari ya da kadinla adamin cevresinin karsilasmalari mumkun degilse, kadin artik pacayi kurtarmistir. mutlu mesut devam edebilir hayatina. arada hatirlayip uzulse de daha fazla hirpalanmaz artik. adam hakkinda kafa yormaz, kendini suclamaz, adami suclamaz. oldu da bitti masallah...
butun bu asamalari gecip rahata kavustuktan sonra bazen hayat kadini rahat birakmaz.
bir gun bir arkadasi ile bir cafede oturup kahve icerken, yanindaki arkadasinin bir arkadasi gelir masaya mesela. laf doner dolanir adama gelir. kadinin adamin tanidigini bilmeksizin bu arkadasin arkadasi adamdan bahsetmeye baslar. ne kadar iyi kalpli, ne kadar sevecen, ne kadar duygusal,... oldugundan. adamla yasadiklari guzel anilardan ornekler verir ustune. kadin susar.
bir kac gun sonra baska bir ortamda yine kadinin adamla yasadigi maceradan habersiz insanlar adamin bahsini acar. yine o mukemmel adam, yine o dunya sekeri, dunya zekisi, dunya yeteneklisi, dunya duygusali adam... kadin yine susar.
kadin, kendisini uzen, kendisinin kalbini paramparca eden adamin aslinda kendisini taniyanlarin bahsetmekten hoslandiklari o mukemmel adam oldugunu duydukca daha da uzulur.
herkese karsi anlayisli, herkese karsi vicdanli, herkese karsi yardimsever olan adamin dunyada canini yaktigi, uzdugu, kirdigi tek insanin kendisi oldugunun ayirdina varir sonunda. diger insanlardan ne eksigi oldugunu dusunur. dusunur de bulamaz. herkes dr. jeckyll ile karsilasmistir da mr. hyde'la karsilasmis tek insan kendisidir yeryuzunde.
kendisine yasattigi onca acidan sonra onun aslinda "iyi" biri oldugunu kabullenmesi gerekir. o bes asamadan bir tur daha gecer. ama bu sefer kaybettigi adam degildir aslinda da kendine olan guvenidir. nihayetinde yasadiklarinin ana fikrini bulur, ki bu da cogu zaman "ben sevilecek kadin degilim." olur.
not: bu entryye katkilarindan dolayi alright isimli sarkisi icin zap mama'ya, i'm a fool to want you yorumu icin lisa ekdahl'a, yazarken ictigim bir paket parliament sigarasini philip morris products s.a.'nin verdigi lisans kapsaminda ureten philsa as'ye ve tabii ki adama* tesekkuru borc bilirim.
ahmet kaya şarkılarında geçen acımasız sözler
-
"soytarılık etmeden güldürebilmek seni
ekmek çalmadan doyurabilmek
ve haksızlık etmeden doğan güneşe
bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun"
eylem tok ve oğlunun new york'ta ortaya çıkması
-
gote focuslandim allahim affet
ibb sosyal tesislerinde bira satışı
-
öncelikle (bkz: #140710271)
amk uçan sineği bile ekrem'den bilecekleri kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.
lan bu neyin kafası. adamlar ne yapsın. ellerinde havluyla akşama kadar sinek mi kovalasın?
vay amk.
ravenclaw
-
bilinen üyeleri şunlardır;
helena ravenclaw
basil fronsac
myrtle
filius flitwick
gilderoy lockhart
raymond
penelope clearwater
roger davies
bradley
chambers
duncan inglebee
felicity eastchurch
grant page
hemani roshan
jason samuels
jeremy stretton
latisha randle
marcus belby
s. fawcett
cho chang
eddie carmichael
marietta edgecombe
anthony goldstein
kevin entwhistle
lisa turpin
mandy brocklehurst
michael corner
morag macdougal
padma patil
stephen cornfoot
su li
terry boot
andrew
luna lovegood
rebecca
orla quirke
stewart ackerley
sabah 9 akşam 5 hafta sonu tatil 2500 tl maaş
-
neredeyse tüm batı avrupa'nın çalışma şartlarında, hatta daha fazla, çalışıp 2500 lira para kazanmaktır. bir de buna asalaklık, rahatlık, tembellik, ücretli işsizlik diyen çıkabilir bu memlekette. çünkü bizim ülkemizde patron arkadaşlar bir insana üç kuruş maaş veriyorsa gece gündüz, haftasonu çalıştırmalı, asgariden sigorta yapmalı - ya da hiç yapmasa daha iyi, 2500 lira verdiği için ruhunu bile satın alabilmeli. yoksa ne olur? hop başka ülkeye taşınır, sizi işsiz bırakır, ekmek vermez. ekmek parası kazanacaksanız evinize makul saatte dönmeyi, ailenizle de vakit geçirmeyi düşünmeniz asalaklıktır, tembelliktir, işe yaramazlıktır.
14 temmuz 2020 man adası kararı
-
kılıçdaroğlu'na yolsuzluğu belgelediği için 197 bin lira tazminat cezası verilen karardır..
https://halktv.com.tr/…avasinda-karar-cikti-429429h
ekleme: davanın hakimi, 16 temmuz 2016'da hsyk tarafından fetö üyeliği şüphesiyle açığa alınıyor, 20 temmuz'da 7 fetö'cü hakim ve savcıyla birlikte yunanistan'a kaçarken yakalanıyor. bunun üzerine tutuklanıyor. sonra her nasılsa serbest bırakılıyor, görevine iade ediliyor ve bu davaya atanıyor. bunca insan khk'lerle açığa alınıp suçsuzluğu ispatlanmasına rağmen görevine iade edilmezken, gerçek ve kullanışlı fetö'cülere yapılan muamele bu işte. olayın detaylarını linkte halk tv paylaşmış.
trabzon'un bu ülkeye faydası
-
en azından istanbul gibi zararı yoktur. faydası olmasa nolur...
bütün ülke birleştik istanbuldaki 3. köprü, 3. havaalanı için çalışıyoruz. sırf istanbulda daha çok insan yaşasın diye dünyanın ormanı katlediliyor. daha da trabzonun faydası ne diye soruyor at kafalılar.