ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
baba kız diyalogları
-
lise dönemleri.. baba elinde bir kutu doğum kontrol hapı karşıma dikilir;
baba - bu ne?
sehrazat - bilmem, ne?
baba - bu ne?
sehrazat - ilaç galiba?
baba - ne ilacı?
sehrazat - bilmem (kutuya bakılır) doğum kontol hapı mı?
baba - evet. ne işi var bunun bu evde?
sehrazat - bilmem.
baba - ne işin var senin doğum kontol hapıyla?
o sırada babaanne gelir yanımıza;
babaanne - o benim!
sehrazat - ne?
baba - neden?
babaanne - çiçeklerin toprağına karıştırıyorum, daha güzel açıyorlar..
o kız bana bakmaz
-
bunun daha kötüsü o kız bana bakar dediğin kızın da sana bakmamasıdır.
maltepe mitingi imamoğlu'na zarar verecek
-
"bugün orada toplanan kalabalık, binali yıldırım’a oy vermiş yüzde 48’e ne hissettirecek?"
%48 olunca nasıl hissediliyormuş biraz da siz hissedin dedirten makale.
polis nasıl sabrediyor anlayamıyorum
-
recep tayyip erdoğan 23 mayıs 2014 tarihli ak parti genişletilmiş il başkanları toplantısı’nda "polis eli kolu bağlı mı kalacak, bir şey yapmayacak mı? nasıl sabrediyorlar anlayamıyorum." diyerek vuran ve vuracak polislerin yanında olduğunu bir kez daha gösterdi. resmi bir vur emri de denilebilir.
babaların garip huyları
-
zamansız ölmeleri...
5 dakika geç kaldı diye öğrencisini döven öğretmen
-
ulan bende dövüyo diyince tekme tokat girişiyo zannettim. bunun neresi dövme lan?
ayrıca hemen bilmeden hocaya bok atmayın yaptığı şeyi kesinlikle savunmuyorum ama görüntüler muhtemelen sürekli gerçekleşen bi durumda -derse geç girip konsantrasyonu dağıtma- hocanın artık sabrının bittiğini gösteriyor.
maalesef meslek liselerinde hocaya saygı duymayıp ondan çekinmeyen tiplerin işi abartarak hocalara kahır yaşattığını hepimiz çok iyi biliyoruz.
not: işbu entry tüm linç ihtimalleri göze alınarak yazılmıştır.
oscar alabilirdi denilen türk filmleri
-
(bkz: bir zamanlar anadolu’da)
tasdikten başka çare yok
-
`1976 yılı haziran ayında cumhuriyet savcılığından hakimliğe geçmiştim. çaycuma'ya tayin olmuştum. adli tatilden önce göreve başlamıştım. her yeni atananlar gibi adli tatilde nöbetçi kalacaktım. hukuk hakimi arkadaş tatile çıkacaktı. adli tatilde asliye hukuk davalarına çok az bakılır. kadastro davaları adli tatilde görülürdü. bana " iki dava var,ikisi de kararlık." dedi. kadastro davalarını hiç bilmiyorum.ne yapacağım dedim. "davanın kabulüne karar ver,ben tatilden dönünce gerekçesini yazarım" dedi.o kadar süre karar bekler mi,taraflar kararı temyiz edecekler diye itiraz edecek oldum. "bizim mahkemelerde temyiz süresi kararın tebliğinden itibaren başlar,merak etme " diyerek yatıştırdı beni.
derken günü geldi ,o iki davanın duruşmasını yapıp " davanın kabülüne" karar verdim.adli tatil bitti. hukuk hakimi arkadaşa " kararları verdim gerekçelerini yaz" dediğimde "kararı sen verdin arkadaş,sorumluluk senin kararları gerekçeleri ile senin yazman gerekir" deyip kestirip attı. kadastro davaları uzmanlık işi.ben savcılıktan yeni geçmişim hakimliğe .ceza davası olsa kolay. ama bu davalar öyle değil. meğer arkadaşım bana şaka yapıyormuş. kararları gerekçesi ile yazdı. kararlar temyiz edildi.
aradan epey bir zaman geçti. çevreye,arkadaşlara,davalara alıştım. asliye ceza mahkemesi duruşmalarını bitirmiş çay içiyordum odamda.hukuk hakimi arkadaşım uğradı. "gözün aydın" dedi. ne için dedim." kararların tasdik geldi" dedi. hangi kararlar dedim." kadastro kararların" deyince hatırladım.kararları yazan o idi ama ben imzaladığım için kararlar benim oluyordu.
"yalnız nasıl oluyor 9 kiloluk bir dosyayı 14 ayda inceleyip karar verebiliyor yargıtay anlamadım " dedi. bu defa şaşıran ben oldum ; karar sırasında normal dosyalar vardı.aşırı hacimli dosya görmemiştim. ben o kadar kalın bir dosya filan görmedim dedim. "dosyanın büyük kısmı bir çuvalda duruyor,sadece duruşma tutanaklarını ayrı bir dosyaya koymuştuk,taraflar ve vekilleri durumu biliyor" diye cevapladı. merak ettim.yargıtaydan dönen dosyayı gördüm.gerçekten bir çuval dolusu evrak vardı içinde. yargıtayın onama kararını gösterdi arkadaş. o arada eski yazı (arapça harfler) ile yazılmış bir takrir notu düştü.demek ki dosyayı yaşlı bir yargıtay üyesi incelemiş. medeni kanunun kabulünden (1926) önce ölenlerin mirası eski yasaya göre çözüldüğünden (o tarihte bu tür davalar vardı elimizde) eski yazıyı bilen bilirkişimize (müftü) müracaat gerekti. bilirkişi eski harfle yazılmış notu okudu : "dosya çok hacimli,tasdikten başka çare yoktur"
hatay'daki yıkık bina müteahhitinin savunması
-
sana binayı sorarlar o binanın hesabını da sorarlar sen rahat ol
stephen curry
-
ilk sene böyle oynasa finaller mvp'si, geçen sene böyle oynasa 2. kere şampiyon olurdu.
zevk verdi...
lebron'u karşısına alıp 2 metre açıktan üçlük sallamana kurban
hayatta en hakiki mürşit hızlı hücum üçlüğüdür
dans et lebron
point in the paint
playoff'lardaki 300. üçlüğü
--- --- ---
bonus: hepimiz insanız
tb2'nin rus yakıt trenini imha etmesi
-
bunlar vurduğu her rus savaş aracını "x ülkeden gelen/alınan y silahıyla vurduk" diyorlar mı yoksa bu haberler sadece bayraktar'a özel mi yayılıyor? bu yapılan büyük yanlış.
akp'li seçmene eksik seçim pusulası verildi
-
valla partim bana bu kadar gerizekalı muamelesi yapsa bırak oy vermeyi önlerinden geçmem bir daha..