hesabın var mı? giriş yap

  • erdoğan: "tırlarda insani yardım malzemeleri vardı."
    erdoğan: "camide içki içtiler."
    erdoğan: "kabataş'ta türbanlı bacıma saldırdılar."
    erdoğan: "papa'nın özel uçağı var."
    erdoğan: "mercedes 330 bin lira."

    adamın en kral iddiası 1 yıl dayanmıyor.

    midem bulandı.

  • isteyen müşterilerin kullanabileceği "koşer netflix" uygulaması sansür değildir. orada istemeyen sansürsüz olarak izleyebiliyor.

    kendi yobazlığına kardeş arayan, bunu ararken de güya en nefret ettiği toplumu örnek gösteren entry.

  • elektrik ücretinin bedavadan da öte eksiye düşmesine neden olan faktörler haberde açıklanmış özetle şunu söylüyor;

    teksas elektrik açısından diğer eyaletlerden bağımsız bir sisteme sahip ve elektriğin hangi üreticiden alınacağı maliyetine göre gerçek zamanlı olarak belirleniyor. bu durumda da üretici elindeki imkanlara göre verebileceği en düşük fiyattan veriyor elektriği.

    peki nasıl oluyor da eksi oluyor. yani bir malın maliyeti eksi değerde olamayacağına göre e bir de bunu üreten adam üzerine kar koyacağına göre nasıl eksi fiyatla satış yapılacak.

    bunun cevabı devletin rüzgardan üretilen elektriğe destek olması. haberde belirtilene göre federal hükümet temiz kaynaktan üretilen elektriğe kilovat başına 2.3cent destek oluyor. bu da megavat başına 23 dolar ediyor.

    yani adamlar üretimin çok talebin az olduğu anlarda (çok rüzgarlı geceler) devletten aldıkları desteğin bir kısmını halka verebilecek kadar düşük üretim maliyetlerine erişebiliyorlar.

  • devlet mevlet kalmamis ortada. kurumlar curumus gitmis, meydan at hirsizlarina kalmis.

    5 bin yillik devlet geleneginin geldigi son nokta.

    ha bir de kilicdar halkini dinlemiyur amk

  • - birşey mi var beyefendi??
    - pardon?
    - neden bakıyorsunuz sürekli??
    - pardon çok özür dilerim, birine benzettim sizi...
    - ...
    - ve ben onu çok özledim...
    - ...
    - sizin gibi renkli kocaman bakan gözleri vardı onun da... saçları sarıydı, teni beyazdı... gerçi son gördüğümde saatlerce kucağımda uyuttuğum için onu, doyamadığım için oynamaya onlarla, dağınıktı biraz saçları mesela, ama her zaman bakımlıydı...

    gülünce dişleri kocaman görünürdü, ve hiç sevmezdi bunu; çok düşkündü güzelliğine... oysa ben de tam tersine, en doğal zamanlarında, gerçekten içten güldüğü anlarda aşık olurdum ona... şimdi düşünüyorum da, hep ima etmişim, hiç söylememişim onu "çirkinken" daha çok sevdiğimi... inanmazdı muhtemelen, ama söyleseydim keşke...

    gülünce tombullaşırdı yanakları, işte tam da o anda avuçlarımın içine alırdım güzelim yüzünü; gözlerimi gözlerine dikerdim, kırpmadan bakardım ona... gözlerimiz dalarken koyu sohbete, biz susardık... sahi, ne kadar da "bir"mişiz aslında...

    gizli saklı haberleşirdik, kimselere belli etmezdik... telefonu açtığımda "naapıyosun sen bakiim" derdim çocukça, "sen yaapıyosun" derdi... havadan sudan konuşurduk, hep kaçak oynardık, ertelerdik asıl söylenmesi gerekenleri, söylemek istediklerimizi...
    bir sessizlik olurdu konuşma arasında tam yeri geldiğini belli eden... "özledim seni" derdi, "burnumda tütüyorsun" derdim... inanırdım, inanırdı...

    yanyana geldiğimizde iki yabancı gibi bakardık birbirimize... yasaktık sanki nedense... mesafeli kalırdık başka insanların yanında, heyecanla yalnız kalacağımız anı beklerdik... ilk fırsatta dokunurdu dudaklarımız... öyle ateşli öpüşmeler değil, eşsiz dokunuşlardı bizimkisi, benzeri olmayan...

    günler birktirirdim ona, anlatılması gereken hikayelerle geçen günler... hepsini anlatmaya vaktimiz olmazdı hiç, çoğunlukla onu dinlerken, onu izlerken öldürürdüm zamanı... vazgeçmek ne kolaydı, ucunda o olunca... hep anlatan ben, hep ketum oluverirdim onun yanında...
    yanıbaşında...
    ne güzeldi hep onunla olmak, yanıbaşında... nefesini kıskandıracak kadar yakınında, omuzlarımız birbirine dokunacak kadar dipdibe... parmaklarını parmaklarıma dolayabileceğim kadarlık mesafede...

    "senden de, senin sevginden de vazgeçemiyorum, ne olur sen de vazgeçme benden" demişti son defasında... vazgeçtiğimi söyleyecek cesareti toplayamamıştım ona, yapamamıştım;
    meğer ne kadar zordu sadece onun için herşeyden vazgeçmeyi göze aldığımı söyleyebilmek...
    hep yazdıklarımı, ancak yazarken anlatabildiklerimi kulağına fısıldayabilmek isterdim, yapamadım...
    "seni seviyorum" diyordu," özledim" diyordu... "eskiden olduğu gibi günün bilmemkaç saatini birlikte geçirebilmek için neler vermezdim" diyordu...
    ama sadece "geliyorum" dese yeterdi bana;
    demedi, diyemedi...

    hani siz az önce telefonla konuşurken gülümsüyordunuz, gözleriniz kısılıyordu ya, ne bileyim, ona benzettim sizi birden fena halde... ne kadar canlıymış anılarım, ne kadar tazeymiş yaralarım, ne kadar kırıkmış hayallerim meğerse...

    * * *
    - birşey mi var beyefendi??
    - pardon?
    - neden bakıyorsunuz sürekli??
    - pardon çok özür dilerim, birine benzettim de sizi, dalmışım biraz... çok özür dilerim...
    - herneyse, önemli değil...
    - tekrar özür dilerim, iyi günler...

  • başlangıçtan beri var olmalarına rağmen neden "hamam" gibi çok sonradan ortaya çıkan bir isimle anıldıkları tarafımı şaşırtmaktadır. atalarımız böcekleri sınıflandırma ihtiyacı duymamış demek ki.
    - o ne?
    - böcük...
    - bu ne?
    - o da böcük..

  • ingilizceyi ikinci dil olarak ogrenenlerin ogrendigi sira, genellikle gramer-reading-writing-listening-speaking.
    ama ana dili ingilizce olanlarin izledigi yol ise listening, speaking, reading, writing ve gramer.
    dolayisiyla, ana dili ingilizce olanlarin ogrenirken en son yaptigi eylemleri, biz bu dili ogrenirken ilk; onlarin ilk yaptiklari eylemleri, biz son eylem olarak yaptigimiz zaman sikinti oluyor. grameri biliyoruz ama konusamiyoruz.

    ana dili ingilizce olanlarin bu konuda yaptigi tavsiyeleri su sekilde kisaca siralayabiliriz:
    1) kelime kelime asla ezberleme. phrase veya cumle icinde kelimeleri kullanarak ogren.
    kagida yaz ve tekrar tekrar et.
    ornek:
    john hates ice cream.
    sonra hate kullanmak istersen sadece john'u veya ice cream'i kaldir. x hates ice cream. x hates y gibi.

    2) gramer'e kesinlikle odaklanma. 3 yasindaki ana dili ingilizce olan cocugu dusun. cocuk gramer bilmiyor. kelimeleri tek tek ogrenmiyor. cumle icinde kura kura ogreniyor. gramer ogrenirsen yazarken rahat olacaksin, kurallari dusunursun. yazarsin silersin. ama konusurken boyle bir imkanin olmaz kurali dusunemezsin. hangi zamandi, hangi edat veya zamir vs diye. dil ogrenirken grameri sonlara at. ortaokulda veya lisede native speaker gramer ogrenir. neden? writing icin. konusmak icin boyle kural yoktur. peki grameri nasil ogrenirsin? tek yol dinleme. listening.

    3) ingilizceyi gozlerinle degil, kulaklarinla ogren. dinle ,dinle, dinle. listening, listening, listening.
    devamli text book'a odaklandin. native spekers ilk basta dinleyerek ogrendi. kitaplari okuyarak degil. en az %95 anlayacagiz kolay seyleri dinleyerek basla. listen listen, listen, mp3, yemekte, yolda , her yerde dinle. dinledikce geliseceksin. listen listen listen. dinlemek super etkili, dinlemeye odaklan.

    4) asla bir konuyu derinlemesine ogrenemedin. bir dersi gordun ve gectin. o yuzden tekrar et. repeat repeat repeat.
    surekli tekrar et. belki bir hafta tekrar et. onu iyice ogrenene kadar. 1 veya 5 kere yeterli degil. 30-40-100 veya daha fazla tekrar et. kafana kazinana kadar. ana dili ingilizce olanlar boyle ogrendi. otomatik olarak konusana kadar tekrar tekrar tekrar et. konusman hizlanacak. ornegin, past time ile ilgili 1 hafta hikayeyi dinle sonra baska hikaye sonra baska hikaye. dinlemeye devam et ve surekli tekrar et. boylece ana dili ingilizce olanlar gibi konusmaya baslayacaksin. ve surekli genel kelimelere ve cumlelere odaklan. sonra otomatik olarak konusmayi ogreneceksin.

    5) past, present ve future: bu zamanlarda hikaye dinle. grameri boyle ogrenirsin.

    6) basit ingilizce roman oku veya dinle. text book okuma & text book cd'si dinleme. gercek chat yap. haber dinle. real english ogren. gunluk hayatta kullanilan ingilizceyi takip et. talk show, dizi ve film izle. audio book, pod cast ve sarki dinle. son donemlerde sosyal aglarin video kanallarinda populer olan social experiment** programlarini izle. gercek hayatta kullanilmayan ama gramer kitaplarinda gecen kaliplara ve konulara odaklanma. gunluk hayat ingilizcesine odaklan.

    7) listen and answer mini stories. kisa hikayeleri dinle, soru sor ve cevapla. ayri iten, ingilizce gazete oku ve yorumla. farkli kelimeleri ve yapilari gor. ingilizce gazetelere internetten kolayca ulasabilirsin.

    8) dil ogrenmeye ne kadar erken baslanirsa dil daha kolay ogrenilir. ornegin 2-3 yasinda dil ogrenmeye baslayanla 12-13 yasinda dil ogrenmeye baslayan arasinda ucurum farki vardir. belki 12-13 yasinda ogrenenler, iyi bir egitimle dilin kurallarini ve gramerini 2-3 yasinda ogrenmeye baslayanlara gore daha iyi bilebilirler. ama konusma acisindan 2-3 yasindan itibaren ingilizce ogrenenler gibi dogal ve gercek ingiliz aksaniyla konusamayacaklardir. cunku kritik donemleri es gecmislerdir. o yuzden aksanlara takilma. ana dili ingilizce olanlar bile aksana takilmiyor. seni anliyor ve olay bitiyor cunku adamlarin felsefesi yararcilik**, adamlar kila tuye odaklanmiyor*, anlamasi ve odaklanmasi gereken yere bakiyor. ingilizce aksanlari tek sorun edenler emin olun ki ana dili ingilizce olmayanlar.* gec kalmadan ingilizce ogrenmeye basla veya ingilizceni gelistirmeye devam et.* (bkz: kritik donem/#43727114)
    "stop wishing, start doing"

    9) ingilizce siniflarinda bircok ogrenci stres icindedir. "ingilizce konusamam veya ingilizce'de iyi degilim." der. ek olarak, "bu sorunun bir tane dogru cevabi veya bir tane dogru soylenisi var."diye dusunur. bu negatif dusunce tarzi, mukemmelliyetci yaklasimlar dogru degildir. bir cumlenin 3, 5 veya 10 farkli tarzda soylenisi vardir. dusuncelerini basit ve yalin sekilde aktar. farkli bilindik fiiler, farkli yaygin kelimeler senin konusmani gelistirecektir. kelimelerin yerini degistir, kelimelerle oyna. boyle boyle daha karmasik cumleler kurmaya baslayacaksin. sadece rahat ol, iletisime gec. unutma sadece bir dogru cevap yok. onlarca farkli anlatim sekli var. gramer hatasi yapabilirsin. hic onemli degil. ana dili ingilizce olanlar bile gramer hatasi yapabiliyor. listen, speak and enjoy.
    cem yılmaz | sultanahmet
    cem yılmaz | fatal error

    10) ihtiyaciniz veya ilgi duydugunuz bir alani secin. daha sonra video sitelerine gidin. burdan ilgi duydugunuz konuyla ilgili videolari izleyin. basamaklar soyle olsun:

    a) once turkce alt yazili ingilizce videoyu izleyin. ( bir kac video sitesi bu hizmeti sagliyor.)
    b) sonraki asamada ingilizce altyazili videoyu izleyin. (bu hizmeti de saglayan video siteleri var.)
    c) daha sonra alt yazisiz videoyu izleyin.
    d) sonraki asamada video ayarlarindan ses ayarini 1.2x goturup hizlandirin. daha sonra 1.5x, sonrasinda 1.8x ve sonunda 2x hiza zamanla cikarin.
    e) 2x hizinda yeterince uzman olduktan sonra cok hizli konusan birinin ingilizce videosunu seyredin. normalde bir kelimesini bile anlamayacaginiz adamin tum cumlelerini anladiginizi goreceksiniz. bu yontem dinlemenizi gelistirmek icindir. basamaklar arasinda ne kadar zaman harcayacaginiz size baglidir.

    not: 2x'te herhangi bir konuda turkce podcastleri uzun bir sure dinledim. hemen sonrasinda 1x'te gunluk ingilizcenin konusuldugu podcastleri dinledigimde ingilizce konusmalarin tane tane anlasilir oldugunu farkettim. dil farklı olsa da beyin mod 2x'e alistigi icin 1x'teki ingilizce kelimeleri slow motion gibi algiliyor. bu da ingilizce anlamanizi kolaylastiriyor.

    11) bir kelime veya ifadeyi ogrendikten sonra onu konusma icerisinde kullanarak uygulama yap. boylelikle o kelime veya ifadeyi en etkili sekilde ogrenmis olacaksin. (bkz: yasanti konisi/#36939781)(bkz: yaparak yaşayarak öğrenme)
    diyelim yeni ogrendigin kelime beautiful olsun.
    bunu sadece tek sekilde uygulama yapma. bu kelimenin diger turlerini de ogren ve cumle icinde onlari kullanarak pratik yap.
    ornegin,
    adjective=beautiful
    noun=beauty
    adverb=beautifully
    verb=beautify turlerini cumlede kullan. sonucta dort yeni kelime daha ogrenmis oldun.
    ilgilendigin ve sevdigin konularda ingilizce dinlemeye, konusmaya, okumaya, yazmaya ve ogrenmeye araliksiz bir sekilde devam et.
    unutma
    "use it or lose it"
    "never stop learning"

    kaynak 1
    kaynak 2
    kaynak 3
    kaynak 4
    kaynak 5
    kaynak 6
    kaynak 7

    ayrica

    (bkz: a.j. hoge)
    (bkz: effortless english)