hesabın var mı? giriş yap

  • başlık altında şaka kasan herkesi istinasız eksiliyorum.
    ben bu başlığa sektör ortalamalarını görebilmek için bakıyorum, bir sürü yrrk kürek başlık var git s2k esprilerini orda yap.
    sabah sabah agzımı bozdurdunuz nalet gitsin.

  • müsait bir yerde atlayabilir miyim?

    bunu diyen de bir teyze.
    teyze inerken şoför dönüp yanında oturana "paraşütü açıldı mı?" diye sordu.

  • "kadınlar kendilerini güçsüz olana bir idol, güçlü olana bir eşya gibi sunarlar."

    cesare pavese

  • bundan yakınan insanın ciddi bir sorunu olduğunu düşünüyorum.

    yurtdışına çıkmanın bir numarası, insanı özel bir statüye getirmesi gibi bir şey yok. dolayısıyla yurtdışına çıkmakla hava atmak, bunu herkese duyurmak istemek gibi bir şey de yok. sadece bazı garip insanların kulakları seçici geçirgenlik yapıyor. yurtdışından bir şehir / ülke ismi duyulduğu anda kulaklar dikiliyor, nefes alma sıklaşıyor, dişler bileniyor, salyalar akıyor, yumruklar sıkılıyor, "bir tane ağzına çarpacam o olacak" diye düşünceler geçmeye başlıyor.

    bu ne lan?

    adam gezmiş görmüş, bir şeyler tecrübe etmiş. bunu da paylaşıyor. sırf anlatılan şey yurtdışında geçiyor diye garip garip tepkiler veriliyor. şu iki diyalog arasında (-) tarafından verilen saçma sapan cevaplar dışında bir fark yok mesela:

    - abi saraçoğlu'ndaki atmosfer başka bir yerde yok.
    + ya bırak allah'ını seversen, inönü'ye gel de öyle konuş.
    - hadi len ordan.

    vs.

    - abi saraçoğlu'ndaki atmosfer başka bir yerde yok.
    + abi öyle deme, anfield'da gol oldu mu tribünler kendinden geçiyor.
    - hıamnısktmn.

    veya:

    - olm bu kahve çok iyiymiş ya. hayatımda içtiğim en iyisi olabilir.
    + valla baya iyi evet. ama yine de bence en iyisi bizim evin iki sokak aşağısındaki kafedeki.
    - aa, deneyeyim bi ara.

    vs.

    - olm bu kahve çok iyiymiş ya. hayatımda içtiğim en iyisi olabilir.
    + valla baya iyi evet. ama yine de roma'da bizim otelin oradaki meydanda içtiğim gerçekten bambaşkaydı.
    - hıamnısktmn.

    gibi. bu ne şiddet bu ne celal arkadaş?

    muhabbet dönüyor, konuyla alakalı insanlar başından geçmiş şeyler anlatıyor. herkes konuyla alakalı birşeyler anlatıyor, bir şey yok. birisi konuyla alakalı yurtışında geçen bir şey anlatıyor, auuuvvv.

    anlatmasın o zaman insanlar. bu olaya kıl olan insanlar da mutlu mesut yaşamaya devam etsin, sanki dünya türkiye'den ibaretmiş gibi.

    - ee sen ne yaptın tatilde, nasıl geçti?
    + yoktum ben tatilde falan. hiç var olmadım. aynı seninki gibi çok sıkıcı geçti. haydi benim zamanım keyifli geçmediği için mutlu ol.

  • özgüvenine hayran olduğum erkek. adam kendinden o kadar emin ki; türbanlı kadın isteyip, türban kullanmayan kadınlarla iletişim kurup, bu kadınların kendisi için tesettüre gireceğinden şüphesi yok.

    ulan o kadın tesettüre girecek olsa kendi için girer, sen kim oluyorsun? hayat arkadaşı değil evde kullanacağı kendine özel oyuncak arıyor yavşak. madem türbanlı bir kadın istiyorsun, git öylesini bul. niye milletin vaktini çalıyorsun ulan? bunlara oyuncak olan, inancını buna alet eden kadınların da aq.

  • yo yo gol atan futbolcu gibi değildir bu adamın hissettikleri, yaşadıkları. 25 metreden sert ve falsolu vurduğu şut direkte patlamış, seyirciyi gaza getirmiş, rakip defansı korkutmuştur artık bu oyuncu. vuruştan sonra şannsızlara, ezilmişlere sıcak bakan bütün insanlar bu topçuyu destekler. izleyen herkes "ah koçum bi dahaki sefere, zaten bu da harikaydı, arkandayız, seninleyiz" mesajını verirken, top direkten döndükten sonra bir saç düzeltme, bir dudak bükme, kafayı hafif yana çevirme, talihe küsme hareketleri görülür ki bu oyuncuyu daha da yüceltir.

    o şuttan sonra kafasını yavaşça öne eğip defansa doğru yavaşça hareketlenirken herkese yeni ümitler doğurur, koşmaya başladıkça siyah beyazlaşan ekranda kalan tek renk o futbolcudur. sımış olduğu yumrukları, geniş omuzları ve kendinden emin koşuşuyla görev yerine dönerken kendisine çarpan omuzları hissetmez.. kader ona vurmuştur ama yıkamamıştır... artık daha kararlı daha isteklidir. parmak uçlarında koşacak bir aslandır adeta.. o emindir herkesin kendisine baktığından ve inandığından... o sırada kendisine seslenen takım arkadaşına kulak verir:

    -pas versene ororspuuuuu çocuğuuuuuuuuuuuu

  • hoşlandığınız çocuğu okulda görmek. evet bu kadar basit. 26 yıllık ömrümde bu kadar heyecandığım an sayılıdır.

    üniversitedeyim o zamanlar.

    yıllar evvel baya* hoşlandığım çocuğa uzun bir stalking sürecinden sonra bulup facebooktan mesaj atmıştım. o zamanlar facebookta ekli olmadığın kişilerin mesajları diğer kutusuna düşüyordu ve okuyup okumadığını bilemiyordun, tik işareti ya da okundu bilgisi yoktu. neyse. ben buna biraz komik biraz romantik bir şeyler yazmıştım kendimce. üzerinden bir gün geçti tık yok.

    mesajı gönderdiğimin ikinci günü okul çıkışında gördüm ben bunu uzaktan ama mesajını almadan onu görmeye hazır değilim ve hiç olmadığı kadar heyecanlıyım. nabız 120-130 kesin. kalbimin sesinden başka ses duyamıyorum. ondan başka kimseyi de seçemiyorum, önüme koca bir duvar koysalar duvara tek başıma girerim o derece. ayaklarımın bağı çözüldü titriyor resmen, topuklu da giymişim zar zor yürüyorum. bayılıp kalacam ondan korkuyorum, kaldı ki ben soğukkanlı diye geçinirim ama inme geldi o an. neyse ki farketmedi bu beni arkadaşlarıyla geçip gitti yanımdan.

    ama şimdi evliyiz ve çok mutluyuz. iyi ki atmışım o mesajı.. demek isterdim ama diyemiyorum amk. acayip g.t oldum, bir insan ne kadar g.t olabilirse ben daha büyük g.t oldum. yıllar geçti üstünden hala gelen giden mesaj yok. mal. mal diyorum çünkü o mesaja ancak bir mal kayıtsız kalabilirdi.

    debe editi: ay yine bi heyecanlandım. sayesinde ilk debem. bi işe yaradı sonunda :)