hesabın var mı? giriş yap

  • iyi de bunlar ankara'ya gece 12'den önce varamaz ki. dolayısıyla ankara'ya da alınmamaları lazım.
    ömürlerinin geri kalanını otobanda geçirirler artık.*

  • bir kere de ekmek için endişelenin be, bi bitmedi mağdurluğunuz. size akp müstehak, açlıktan ölene kadar oy verin.

  • dinin bug'ını buldum, artık çok rahatım;

    geçen gün tüm işlerimi bitirmiş evde boş boş otururken, yine acayip kötülük yapıp, delicesine günah işleyesim geldi. içimden bir ses "git tapu dairesine, görevli memura rüşvet ver" derken, başka bir ses de "konu komşunun kızına iftira at" diyordu. bu sorunlu içgüdüme sebep olan unsuru sorgulamak için mahalleden oldukça feyizli bir abimizin yanına gittim ve sohbete başladık.

    + feyizli abi, ben niye böyleyim, niye devamlı kötülük yapmak istiyorum?
    - bak canım kardeşim, şeytanla allah arasında asırlardır süregelen bir tatsızlık olduğunu biliyorsun di mi?
    + evet abi, biliyorum.
    - bu tatsızlık sebebiyle şeytan kendi gücünü gösterebilmek amacıyla insanları dinden, imandan çıkarmak için devamlı mücadele eder, imanlarını zayıflatmak için uğraşır. unutma ki şeytan devamlı seni kötülük yapman için kışkırtacaktır. bundan dolayı iradeni her daim güçlü tutmalısın.
    + peki şeytan neden benim kötülük yapmamı istiyor?
    - dinden çıkaramadıklarına en azından günah işleterek, cehennemin nüfusunu arttırmak istiyor.
    + peki ya dinden çıkanlar?
    - onlar sonsuza kadar cehennemde yanacaklar zaten.
    + bu durumda ateistler sonsuza kadar cehennemde yanacaklarsa, şeytanın ateistleri kötülük yapmaları için kışkırtmasına gerek kalmıyor.
    - evet lan!
    + bu durumda ben de ateist olursam şeytan yanıma bir daha uğramaz ve ben de asla kötülük yapmam.

    evrenin sırrını bulmuşçasına sevinçten birbirimiz sarıldık ve dakikalarca halay çektik. akabinde ikimiz de derhal ateist olduk. ne bir rüşvet verme isteği, ne de kafa kesme arzusu kaldı içimizde. planımızın son aşamasında, ölmeye yakın kelime-i şahadet getirerek, günah işlememiş müslümanlar olarak direkt cennete girmeyi garantilemiş olacağız. allah ne kadar süper bir şey lan.

  • akli başında olan erkektir. küçük yaşlardan beri boks yapıyorum defalarca maça çıktım ülke çapında madalya aldım, sırf antrenmanlarda kafama yediğim yumruğun sayısını bilmem, yumruktan darbeden kavgadan korkacak insan değilim ama ben sokakta kavga etmekten korkarım, burasi türkiye arkadaşlar uyanın. çevreniz kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlarla dolu. en ufak tartışmalar, trafikteki dalaşmalar ölümle sonuçlanabiliyor, adam yirmi lira için arkadaşını bıçaklıyor, ne baktın kavgasına insanlar birbirinin gözünü oyuyor. herkeste silah, herkeste bıçak var kimden ne çıkacağı bilinmiyor. bu kadar kendini bilmezin olduğu yerde siz siz olun uzak durun, alttan almak, arkanızı dönüp gitmek size bir şey kaybettirmez.

  • ''yakın tarihimizden o kadar bihaber büyüdüm ki, geçen seneye kadar adnan menderes'i bir çeşit bulvar zannediyordum. havaalanıymış.''

  • sokak kedilerinden insana salgın hastalık geçeceğini sanan cahillerin üşüştüğü başlık.

    kedilerden insana geçen en yaygın olarak iki hastalık vardır: birincisi kuduz, ikincisi kedi tırmığı hastalığı. fakat kediler kuduz taşıyıcısı olamazlar, ancak kuduz bir orman hayvanı tarafından ısırılıp, hayatta kalırlarsa kuduzu bulaştırabilecekleri birkaç günlük kısa bir aralık vardır. son yıllarda veteriner müdürlüklerinin köpekleri aşılaması ve ormanların da şehirlerden uzaklaşması sayesinde kuduz hastalığı kırsal bölgeler hariç ortadan kalkmış gibi. ikinci hastalık olan kedi tırmığı hastalığı ise basit bir bakteri hastalığıdır, çoğu kimse farkında bile olmadan atlatır, nadiren antibiyotik gerekebilir ama bağışıklığı normal biri için gripten daha tehlikesizdir. ve en önemlisi, bu hastalıklar havadan uçarak geçmez insana, ancak derinizin çizilmesi durumunda geçer.

    kısacası, yanınızda oturan insandan hastalık kapma ihtimaliniz kediden kapma ihtimalinizle kıyaslanamayacak kadar yüksektir. "ama parazit" dediğinizi duyar gibiyim (ayrıntılı liste aşağıda), kediye elinizi sürdükten sonra o elle yemek yiyorsanız bu sizin hatanız. kaldı ki o paraziti kötü yıkanmış sebze-meyveden veya piknikte topraktan esen rüzgardan bile kapabilirsiniz. ama tabii yine de inanmak istediğinize inanacaksınız.

    marketlerde kedinin yiyecek üzerinde gezmesi ise, evet, kabul edilemez.

    öte yandan, tüm bakımsızlığına rağmen istanbul'da sokaklarda, metrolarda, otoparklarda, çimenliklerde ve marketlerde geceleri fare sürüleri akmıyorsa bunu sokaktaki kedi nüfusuna borçluyuz. zira cahilce inanışın aksine siz kediyi tıka basa yaş mama ile de besleseniz, hayatında açlık görmemiş bile olsa, kedi hala yarı vahşi bir avcıdır ve bu içgüdüsünü karşılamak için avlanır. bu konuda bbc'nin bir belgeseli var, hani inanmak değil de bilmek istiyorsanız izleyebilirsiniz.

    gelen liste üzerine ayrıntılı edit:

    - lyme kediden insana geçmez (google it), keneden geçer.
    - salmonella'nın en yaygın kaynağı tavuk ve yumurta olmakla birlikte kedinin kakasından bulaşabilir. yine dediğim gibi kediye dokunduktan sonra elini yıkamayan suçludur.
    - kedilerdeki giardiasis suşu insanlardan farklıdır, geçiş ihtimali sağlıklı insanda çok düşüktür.
    - leptospirosis yine havadan geçmez, kedi çişi ile temasta geçer. yalnız kedi çişinin suya bulaşması risklidir, tüm diğer çişler gibi. neyse ki kedi çişini farelerin aksine toprağa yapmayı tercih eder, zira leptospirosis fare çişinden de bulaşır.
    - uyuz parazit, saçkıran mantar hastalığıdır, elinizi yıkayınız. spor salonunda başkasının havlusunu kullanmayınız.
    - toxo havadan bile geçer, piknikte de kaparsınız, salatadan da, iyi pişmemiş etten de. toxo'yu kedi parazitine indirgemek belki de toplumsal farkındalığı düşürüyor. kediyle temas etmeyen kendini korunmuş sanıyor.

    sonuç olarak, doğanın içinde yaşıyoruz ve steril bir ortamda yaşamak sandığınız kadar sağlıklı değil. kediyi denklemden çıkarısanız fare çişi ile sorununuz daha fazla olacaktır. ama açık yiyecek de hiçbir hayvanla temas etmemelidir.