hesabın var mı? giriş yap

  • ne başarısı kardeşim. sürü bağışıklığı. salgının ilk ve orta periyotlarında her iletişime geçtiğimiz pozitif çıkıyordu. bahsettiğim dönemlerde rekor seviyede vakalar vardı burada. 500 daireli sitemizde olmayan 40-50 hane kalmıştı. eğer mutasyon mevzusu etkili olursa veya antikorlar zamanla kaybolursa bu rekorlar kırılmaya devam eder.

    edit: yukarıda halk bilinçli, hukuka ve devlete saygılı falan yazan kişiye patlamalı kahkaha attım ahahahahha....

  • doğru kişi diye bir şeyin olmadığını ve günümüzde herkesin her şeye katlandığını, evlilerin hepsinin mutsuz olduğunu fark eden insan dolayısıyla hiç evlenmeyecekmiş gibi hissediyor. kötü bir duygu değildir, evli olup mutsuz olmak mı yoksa hiç evlenmeyecekmiş gibi hissetmek mi deseler kuşkusuz hiç evlenmeyecek gibi hissetmeyi seçerim

  • gercek maliyeti 76 milyon lira, aradaki 800 milyonu sen ben cengiz insaat aramizda kirisiriz. ooooh ooooooh. paramiz teroristlere gitmiyor, milletin evladina gidiyor!! kutuphaneyi de partili aydinlarimizin (!) kitaplariyla doldururuz, memurlari da partililerden seceriz oooooooh. bu ekonomik krizde iyi geldi, kitap bile okumayalim istiyorsunuz, hepiniz vatan haini teroristsiniz.

  • 10 dakika önce kapı çalındı. 70'li yaşlarda olan apartman yöneticisi amca.
    ''tabak ver bi tane, tatlı koyayım'' dedi.
    ''hayırdır amca, bir şey mi kutluyoruz?'' dedim.
    ''evlilik yıldönümüz bugün, 51 yıl oldu'' dedi.

    tabağı alıp aşağı indim amcayı yormamak için. apartmanın yarısı, amcaların kapının önünde, herkesin elinde bir tabak. eşi gülümseyerek tatlı dağıtıyor herkese.

    10 dakikadır tatlı yiyorum gülümseyerek.
    inşallah 51 yıl daha birlikte gülümsersiniz be kemal amca ve beyhan teyze.

  • doğru demiş. sen kopya cekemeyesin, sınava sen mi yoksa başkasi mi giriyor diye kontrol amaçlı açılıyor.

  • tuzlasporlu futbolcunun ayağına basıp, bir de tükürmüş sonra da umreye gidip instagramda fotoğraf paylaşmıştır. adam ülkedeki müslümanlığı bir hafta içinde özetledi. helal olsun.

  • afroamerikan müziğidir. amerikanın sahraaltı afrikadan getirttiği zenci kölelerin çalışırken ritim tutarak söylediği bi çeşit deyişlerdir. hatta amerikaya ilk zenci köleler 1619 yılında getirilmiş dolayısıyla blues'un doğuşu olarak 1619 yılı kabul edilir. köleliğin kaldırılmasıyla beraber beyazlar tarafından da benimsenmeye başlanmış ve buradan tüm dünyaya yayılmış bi müzik türüdür.

    blues barları takip eden ve blues parça hayranı biri olarak türkiyede blues kültürünün olduğunu düşünmüyorum. hatta bi çok kişi rockn roll, rock ve blues'u karıştırmaktadır. detay:

    ilk blues örneklerini ben şahsen sevemedim. blues'dan ziyade jazz diyebileceğimiz parçalar. blues'un bu dönemi yaklaşık 1900 ila 1930'lu yıllara kadar devam eden dönem. bu dönemi en iyi tanımlayan örnek w.c. handynin şu parçasıdır.
    daha sonra blues'u jazz'dan keskin bi şekilde ayıran kendine has ritmini aldığı ve popüler olmaya başladığı 1940 dönemi eşlik eder. bu dönemin en popüler blues'cusu tabi ki louis armstrong dur. aynı şekilde king oliver band'da o dönem meşhurmuş ama parçalarını aşırı jazz vari bulduğum için paylaşma gereğinde bulunmadım.

    1940'lı dönemlerde hortlayan armonikanın(dinlemeden geçme) blues'ta kullanımı artık o kendine has ve isyankar ruhunu blues'a kazandırmıştır. dönemin güzel örneklerinden biride sonny boy williamson'dır.

    vee benim en çok sevdiğim dönem aynı zamanda blues'ın babalarının ortaya çıktığı 1950-1970 arası altınçağ dönemine geliyoruz. burada armonika ve gitar ön plana çıkarken o güne kadar akustik gitar kullanımı yerini elektro gitara bırakarak sırasıyla, ritim blues, armonika blues, delta blues, chicago blues ve akabinde elektro blues'un doğması ile sonuçlanmıştır. bunların hepsini örneklendireceğim.

    bu altın çağda muddy waters, little walter, willie dixon, walter horton, howlin wolf, chuck berry ve daha nice chicago blues'çu tayfa yetişmiş ve bu tayfa ile rockn roll, r&b, pop ve rock müziğin temelleri atılmıştır. hatta beatles grubu o dönem müziklerine blues ile başlamış özellikle muddy waters hayranı bi ergen imiş. yine roling stone grubu adını muddy waters'ın roling stone parçasından alır. bu plaklar çekilirken bi yandan da yetişen beatles gibi gruplar blues müziklerine yeni enstrümanlar ekleyip çıkartarak ve müziklerinde nota uygulamalarını biraz değiştirerek rock, rockn roll, r&b gibi müzik türlerini oluştururlar. yani blues bugün bi çok müzik türünün doğmasında özellikle rock ve rockn roll'un temelinde yer alan bi müzik türüdür.

    gel gelelim tarihle beraber blues'un gelişip değişimine:

    armonika blues: armonikanın kullanıldığı ve delta blues ile aşırı benzerlik gösteren bir blues türüdür. bu blues türünün temel enstrümanı armonikadır. normalde gitar ile atılan solo bu türde armonika ile atılır.armonikanın en ünlü temsilcileri little walter ve walter harton'dır. bunlardan en sevdiğim ve armonika blues'ı özetleyen şu parçayı dinlemenizi öneririm. yine big walter'dan gideyim. şuda bazı çevreler tarafından gelmiş geçmiş en iyi armonikacı kabul edilen little walter.

    delta blues: bu blues tarzında gitar ön plandadır. ve genelde düz bi şiir eşlik eder. aslında blues'ın en saf ve pamuk tarlalarındaki halidir. en tipik ve meşhur örneği tabi ki robert johnson'dır. yine muddy waters'ın şu parçasıda delta blues'u net şekilde temsil eder.

    birde blues'un misisipi blues, texas blues, doğu kıyısı blues'u vs vs gibi blues'un alt türleri mevcut. ama bu bizim pek algılayabileceğimiz türler değil. bu alt türleri algılayabilmek için o kültüre dahil olmak gerekir diye düşünüyorum. hemen şu aralığa ritim blues yani diğer adıyla r&b türünün detayına çok girmeden ray charles reizden bi örnekle noktalayayım.

    country blues: ben nedense bu blues türünün rockn roll'un atası olduğunu düşünüyorum. zira ritimleri oldukça benzerlik gösteriyor. country denince akla tabi ki akustik gitar gelir. bu blues türünde de gitar ön planda olmakla beraber genelde akustik gitar şarkıya eşlik eder. en ilkel şekli akustik gitar ile olsada zamanla piyano, saksafon vs vs dahil olmuş. en meşhur örneği tabi ki lightning hopkins'tir. buda alın size tipik country blues. bunuda şimdi keşfettim ama baya hoşmuş. normal amerikan country müzik ile karıştırılmamalıdır.

    chicago blues: bu blues türünü duyduğumda aynen şöyle sesler çıkarttığım doğrudur.gerçekten blues'u blues yapan bu türüdür sanırım. ve şimdi diğerlerinden ne kadar farklı ve kulağınıza tanıdık geldiğini göreceksini. öncelikle bu grubun ilk örneklerini muddy waters vermiştir desek yeridir. kendisi bluesta bi efsanedir. ve bi çok saydığım sanatçıya babalık yapmıştır. bu blues'ın en ilkel örneklerinden biri şudur. yine sesinden testosteron akan howlin wolf amcamızda bu blues türüne katkılar sağlamış efsanelerdendir. şuda yine atarlı abimizin eserlerindendir.

    yanılmıyorsam 1960'larda bütün plak şirketleri chicagoda açılmaktadır. ve bu şirketler stüdyolarına köylerden bluescuları toplayıp kendi tarzlarını yaratarak sanatçıları piyasaya sürmektedir. işte bu sayede chicago blues türü doğmuş ve ismini oradan almış diye biliyorum. şuda tam bir chicago eseridir.

    blues'un 60'lardan sonra hızlı gelişimi ve mantar gibi türeyen sanatçılar ile blues hem yeni şeklini almış hemde farklı türlere evrilmeye başlamış. özellikle blues'un ilk eseri olarak rockn roll kabul edilir. ve rockn roll'un ilk temsilcisi ise ünlü blues'çu chuck berry'dir. şu parçası ilk rockn roll örneği kabul edilir. ve rockn roll doğar.

    yine chuck beryy'nin iddaasına göre elvis presley'nin şu parçası kendisine aitmiş. ve elvisin ondan arakladığını idda etmiş. bu parçada rockn roll akımının önde gelen parçalarındandır. chuck berry'nin iddasına göre amerikan hükümeti zenci egemen müzik dünyasına beyazları sokabilmek adına elvisi ön plana çıkarmak ister. elvis, chuck berry'nin mekanlarda söylediği parçaların söz veya müziklerini kendine uyarlar. ve chuck berry'nin koltuğuna oturur. chuck berry bu işin peşine düşer.. ama berry'nin beyaz kadınlarla yatmak gibi bi takıntısı varmış. e tabi o dönem özgür olmayan ve dışlanan zencilerin böyle bi eylemde bulunması ömür boyu hapis cezasını gerektirir. ve abd hükümeti chuck berry'i beyaz ve reşit olmayan kadınlarla yatmaktan hapis cezasına çarptırır. bu sayede elvisin önü açılır. tabi bu zenci bakış açısı. olayın aslı nedir bilemeyiz ama işin içinde amerikan hükümeti olduğu için ben inanmayı tercih ettim.

    lafı uzatmayayım. çok fazla sanatçı blues'a katkıda bulunmuştur.
    john lee hoker
    b.b. king
    blues brother
    janis joplin hanım kızımız
    the doors
    elmore james
    zz top (heavy blues)
    tabi liste genişletilebilir, şimdilik aklıma gelen ve sektörün önde gelenleri bunlar diyebiliriz.

  • sözlükte uzun süredir böyle önemli konularda başlık açıldığını görmemiştim. nihayet hakkında yazmaya değecek bir konu var.

    dünkü büyük tartışmamız çok lüks bir hayat yaşayan mankenin gelir kaynağı konusunda kadının kapitalizmdekini yerini ve bunun insan ilişkilerinin ne hale geldiğini lümpen lümpen konuşmuştuk . konunun fular gerektiren seviyeye yükselmesi iyi olmuş.

    evet:
    ilk kez ortaokul zamanlarımızda, orta asya türkleri ve çin arasındaki rekabette duyduğumuz ''böl ve yönet'' politikası aslında dünya'da en güçlü ve etkili şekilde kapitalist sistem tarafından kullanılmaktadır. işçi sınıfının küresel düzeyde örgütlenmesini engellemek ve maksimum düzeyde kullanabilmek için toplumlar içerisinde her zaman ırk ve cinsiyet temelinde farklılaştırmalar ön plana çıkarılmış ve ayrımcılıklar körüklenmiştir.

    mesela sanayi devriminden önce kadının üretimdeki yeri evlerinin içindeki el tezgahlarının başıydı...

    sanayileşme ile birlikte ev ve iş arasında hızlı bir iş bölümü oluştu. erkek para kazanan unsur iken kadın da doğurganlığı sebebiyle çocuk ve ev işlerinin mecburi elemanı oldu. kadınlar sadece ekstra iş gücüne ihtiyaç duyulan savaş gibi durumlarda kullanılabilecek yedek ve ucuz iş gücü kaynağıydı. aksi durumlarda ise mesela ekonomik durgunluk ve işsizlikler başlar başlamaz da tasviye edilip, işten çıkartılıp evlerine geri gönderilirlerdi. en büyük örneği ülkemizde ! neoliberal yeni sağ devlet politikasını uygulayan akp ekonomik krizlere teğet geçtiğimiz dönemlerde bunu yapmaya çalışmış, kadının yerinin evi olduğunu söylemiştir. yıllar sonra hatırlanmayacak ama ben not düşeyim. lehman brothers'ın batmasıyla başlayan 2008 ekonomik krizinde ülkemizde yükselen işsizlik oranı yüzünden çalışma bakanımız 'kadınlar da iş aradığı için işsizlik yüksek görünüyor. kadının yeri evidir' demişti. sonrasında ise: *

    bakınız çok enteresan
    kadınların ucuz iş gücü olarak görülmeleri sebebiyle durum öyle bir boyuta gelmişti ki 19. yy'nin başlarında maden işçilerinin çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktaydı. hatta çok da ilginç olarak bu süreçte kadınların da erkeklerle aynı emek ve iş gücü kapasitesine sahip olduğu anlaşılmıştı. ve maden gibi bir ortamda!
    ancak madendeki ağır şartlar nedeniyle kadın işçilerin güzelliklerinden ve kadınlıklarından eser kalmaması ve hamilelik sorunlarından dolayı 19. yy'nin ortalarında kadınların madenlerde çalışması yasaklandı. çünkü kadınların emek piyasasında yoğun olarak çalışmasının sonucunda uzun vadede nüfus azalacak dolayısıyla da gelecek nesillerdeki işçi sayısı azalacaktı. sonucunda işçi maaşlarının yükselmek zorunda kalacağı, işverenin daha az kâr barizdi. kapitalist iktisatçılar yüksek ücret uyarılarında bulunmuştu. bundan endişe eden kapitalist güçler çalışan kadın sayısının yüksekliği yerine evinde oturup çocuk yapan kadını tercih etmişlerdir. böylece yüksek hızlı artan nüfus ve bol işçi sonucunda düşük maaşa çalışabilecek daha çok işçi bulunabilecek ve iş verenler/kapitalistler daha çok kâr edebilecekti. şimdi anladınız mı neden en az 3 çocuk?`şimdi anladınız mı neden 2 milyon suriyeli müşteciye kucak açıyoruz?` ( hükümet, ülkemizi ucuz iş gücünün maksimum seviye olduğu ve küreselleşme adı altında işçilerin sömürüye açık halde olduğu bir piyasaya dönüştürmek istiyor )
    çalışan az orandaki kadının ise iş dünyasında kadınsılığıyla/güzelliğiyle metalaşabilen, bu şekilde marjinal katkıda bulunabilecekler arasından seçilmesi tercih edilmiştir (presantabl diyorlar artık buna)

    sonuç olarak kadınların madenlerde çalışmasının yasaklanmasının sebebi, kadınlara pozitif ayrımcılık değil, bir kıyak değil; erkeklerin ailevi, kapitalistlerin de kâr endişelerinden kaynaklanmaktadır. bu da kapitalizmin kadına kötü bakış açısını gözler önüne serer.

    peki kadına yönelik bu muamele nasıl düzelecektir?

    aslında erkeğin kadın üzerindeki egemenliği, erkeğin ilkelliğidir. kadına hükmeden, onu ezen ve aşağılayan erkek, bozulmuş ve ilkel bir insan demektir. kadına hükmetmenin keyfi ve rahatlığı içindeyken biz erkekler farkında olmasak bile erkeğin asıl durumu da budur. o yüzden bence öncelikle kadın ve erkeğin birlikte bir aydınlanma yaşaması gerekmektedir.

    her neyse...
    kafanızı şişirdiysem özür dilerim, hızımı alamadım entry yazayım derken manifesto çıkardım. hadi şimdi evde mor olan ne varsa giyin...

  • annenin annesinin becerisi yanında sönük kalan.

    fotoğraf makinesi ile dışarı çıkan toruna:

    - dikkat et, gazeteci sanarlar!

    1.5 yıl sonra: haklı olabilir kadın.