hesabın var mı? giriş yap

  • çok naif, samimi bi' hareket. bilgisayar uyku moduna geçiyor ama sizin bilgisayarla yapacak bazı işleriniz var. ne yapacaksınız bu durumda? bilgisayarınıza bi' buse kondurup uyandıracaksınız. kaba davranmak yok... evet.

  • insanların bel bölgesine diz sokmaktır. dalga geçmiyorum. minibüs, servis gibi araçlarda, sırtınızda iki adet diz hissediyorsanız mesela, 'önde insan oturuyor' algısına sahip olmayan bir anadolu çomarı arkanızda oturuyordur.

  • dışarıdan bakıldığında güzel bir şeymiş gibi duran ancak uzun vadede can sıkıcı olan özellik.

    30 yaşındayım. çalıştığım hastaneye gelen hastalar beni stajyer sanıyor. haliyle müdahalelrini bana yaptırmaltan kaçınan oluyor. her biine ayrı laf anlatıyorum.

    trafikte polisler zamanında farkederlerse sürekli durdurup ehliyet soruyorlar. hatta bazıları ehliyetsiz bir ergen yakalımış edasıyşa -delikanlı ehl.yet vardır umarım diyor.

    bu sene tekrar üniversiteye başladım. çocuklar muhabbette girerken kendi aralarında yaptıkları gibi biraz -lan -lun diyorlar. yaşımı fark edince özür dileyip sizli bizli konuşmaya başlıyorlar.

    ama sanırım en komiği bir kaç sene önce babaannemin mezarı başında yaşandı. mezarın yakınlarından geçerken bi uğrayim dedim. mezar başındayken köy ahalisinden bi amca geldi yanıma.
    -evladım nerden geldin sen
    -şehir merkezinden
    -nası geldin
    -arabam var amca
    -sen araba koşabiliyor musun yaşın kaç senin
    -28 amca
    -vah vah sen niye böyle kaldın evladım
    -?!@:!?
    (oysa normal bou ve kilodayım güdük değilim sadece genç gösteriyorum)

  • ''hazırlık aşamasında kaldığı ve teşebbüs aşamasına ulaşılmadığı” vurgulanmış.

    yargıtaya saygı duymuyorum ve tanımıyorum dememize neden olacak abikli gudikli açıklama.

    merakım hep şu konu para olunca ;

    bak kredi çekmiş ama iyi niyetli ödeyememiş diyemeyen kapitalist düzen sevdalısı kurum indirime gitmezken neden konu insan olunca bir beyin felci yaşıyor.

    edi..

  • böyle tatlı su milliyetçiliği yapanlara da kıl oluyorum. yarın ülke karışsa oğlunu alıp ilk uçakla avrupa ya da amerika'ya gider. hiç boş yapmasın.

  • eğer almanya'ya taşınmanızın üzerinden 3 yıl geçmemiş ve elinizde hali hazırda geçerli bir türk ehliyeti var ise aşağıdaki adımlar izlenmesi mümkün olan sistem;

    öncelikle aşağıdaki belgeler hazırlanır;

    - türk ehliyetinizin yeminli tercümandan almanca çevirisi (yaklaşık 10 eur) ve ehliyetin aslı
    - ehliyet sınavı için göz testi yapan -ki çoğu optik yapmaktadır- bir optikten göz testi (yaklaşık 7 eur)
    - pasaport fotokopisi
    - almanya'da ilk ikamet ettiğiniz şehirden onaylı ikametgah belgesi
    - 8 saatlik bir "acil yardım kursu" sertifikası -ki deutsches rotes kreuz'dan alınabilir- (25 eur)
    - bir ehliyet kursuna yazıldığınıza dair belge (ders almayacaksanız 75-150 eur arasında kayıt ücreti alırlar muhtemelen)

    bu hazırlanan belgeleri, ya sürücü kursu ya da siz bizzat sürücü kursunun bağlı bulunduğu kaymakamlığa (landratsamt) teslim edip 45-50 eur para yatırırsınız. iş yoğunluğuna göre kaymakamlık 3-8 hafta arasında sürücü kursuna, ehliyetinizin gerçekten geçerli bir ehliyet olduğuna ve ders almaksızın sınavlara girebileceğinize dair bir yazı gönderir. sürücü kursu size durumu bildirir ve hazır olduğunuz zaman ilk önce yazılı sınavı alabileceğinizi söyler.

    siz de elinizde bulunan 60 adet 30'ar sorudan oluşan soru kağıtlarını bitirdikten sonra, kursu arayıp sınava girmek istediğiniz tarihi söylersiniz ve sınav merkezinde yer var ise sınava kaydınızı yaparlar (86,10 eur). sınavlar tüv -alman teknik denetim kurulu- merkezlerinde yapılır. sınavda 110 puan üzerinden en fazla 10 hata puanı yapma şansınız vardır. sorular 2-3-4-5 puan olmak üzere önem sırasındadır ve her sorunun altında sorunun kaç puana denk geldiği yazar. 10 hata puanı yapıp sınavı geçememenin tek bir ihtimali vardır, o da 5 puanlık 2 soruyu yanlış yapmaktır. 5 puanlık sorular en önemli sorulardır ve genel olarak kolay sorular, o yüzden panik yapmamak lazım. bu sınavı en fazla 3 kere alma hakkı verirler eğer 3 kerede alamazsanız bütün ehliyet alma prosesi en baştan başlar.

    yazılı sınavdan geçmeniz durumunda önünüzde artık son bir engel kalmıştır. pratik sınav (205 eur). bu sınava girmeden önce bir tavsiyem, eğer türkiye'de büyük şehirlerde özellikle de istanbul'da araba kullandıysanız, yaptığınız tüm alışkanlıkları unutun ve ben yaparım diyip delikanlılık yapmayın, efendi efendi 1-2 sürüş dersi (yaklaşık 35eur/45 dakika) alın. sınava gireceğiniz bölgeyi öğrenin, zorlukları öğrenin, ve özellikle "dur" tabelasının önündeki çizgide durmayı öğrenin ve 40 km ile giderken acil fren debriyaj yapmayı öğrenin. pratik sınav 1-45 dakika arasında bir süre içinde tamamlanır. eğer yaya geçidine birileri yaklaşırken durmazsanız, kenara çek lütfen komutu ile 1. dakikada sınavınız bitebilir ya da aynı şekilde bisikletli birini 1.5 m açıktan sollamazsanız, ileride sağda müsait bir yerde komutunu duyabilirsiniz.

    pratik sınavda kesinlikle unutmamanız gereken şeyler;

    * sinyal vermeden önce aynadan trafiğin akışını kontrol etmek- sinyal vermek- doğru şeride geçmek- dönmeden yaya ya da bisikletli gelip gelmediğine bakmak ve omuz üzerinden kör noktaya bakmak- döndüğünüz sokaktaki karşıdan karşıya geçen yaya ya da bisikletli kardeşlerimize yol vermek

    * göbek çıkışlarında mutlaka sağa sinyal vermek

    * stop tabelasının önünde kesinlikle 4 tekerin sabit şekilde durması ve yol müsait ise tekrar devam edilmesi

    * kırmızı ışıkta durmadan ve yeşil ışıkta kalkmadan aynadan arkadaki trafiği kontrol etmek

    * geçiş üstünlüğü olmayan yollarda, sağdan sola geçiş hakkını unutmamak, her sokak çıkışında sağdan gelen trafiği kontrol etmek için yavaşlamak

    * otoyoldan çıkmadan 300m önce sinyal vermek ve kesik çizgiler başladığı anda sağ şeride doğru girmeye başlamak

    * kornaya basmamak

    * ara yoldan ana yola çıkarken en az 2 şerit boş olmadan trafiğe dalmamak

    bunlara dikkat etmeniz durumunda ehliyeti cebinizde bilebilirsiniz. eğer sınavları başarı ile tamamlarsanız, ya anında ehliyetinizi alırsınız ya da size bir belge verir sınavı yapan amca ve ertesi gün tüv'den alman ehliyetinizi alırsınız. hayırlı olsun.

    (bkz: çok mutluyum be sözlük)

  • insanlar algılama problemi yaşıyor, ya da olağanüstü derecede taşak geçme potansiyeline sahipler. okan bayülgen net bir şekilde tolga çevik'in insanlık tarihiyle neredeyse eşit olan tuluat kavramını sanki kendisinin bir icadıymış gibi göstermesine karşı çıkıyor. ve bunun izahını da çok güzel özetlemiş zaten:

    "bunu sahne sanatlarının doğasına aykırı bulduğum için, sahne sanatları yapmış bir kişiye bir fikrin, gece yatıp sabah gelemeyeceğini, bunların ancak yaşayan veya yaşamayan sahne adamlarının yaptıkları işlerin tekrarı ya da esinlenmesi olabileceğini düşündüğüm için bu mücadeleyi başlatıyorum"

    yani ne diyor? kırk yıllık pancar kıçımda sancar. tolga çevik bu fikrini bir icat olarak öne süremez, bunun patentini alamaz, tekel yaratmaya çalışamaz. ahde vefa denen şey var. "harici komutla doğaçlama hareket eden oyuncu" formatı bizim meddahlık kültürümüzün bile özünde var yahu. hatta hadisenin özüne tekabül eden tuluat, bizim bin yıllık geleneğimizdir. okan bayülgen bu değere sahip çıkıyor, bunun mücadelesini veriyor. her şey bu kadar basit ve ortadayken "peki ya okan kimden çaldı ehehe" cinliğiyle ortalama zekaya bile hitap etmeyen emsallerle yazılı olanı bambaşka mecralara çekmek de neyin nesi oluyor ben de onu anlayamıyorum işte...