hesabın var mı? giriş yap

  • sosis diye verilen maddenin büyük ihtimalle yeryüzündeki herhangi bir hayvanın eti olmadığına dair herkes hemfikirdir herhalde. yani öyle çift tırnaklı, tek tırnaklı, tırnaksız falan değil, işte ne bileyim çin'de konfeksiyon atıklarından falan sosis yapıp satıyorlardır. onu da ihaleye girip 4-5 ton alarak yurda sokuyorlardır.

    ekmek+ayran'ın parasını nasıl çıkarıyor o konu hakkında da başkası saçmalasın benden bu kadar.

  • testosteron seviyesi sürekli düşüyor.

    80lerde 60 yaşında ölçülen testosteron seviyesi bugün 40larda ölçülüyor

    https://www.healio.com/…estosterone-levels-observed
    https://academic.oup.com/…/article/92/1/196/2598434

    https://cdn-images-1.medium.com/…vx9sprdi1uduq.jpeg

    özetle evet eski erkekler daha çok erkek idi. bugün normal kabul edilen testosteron seviyesi, 30-40 sene önce "yetersiz" denerek tedavi ediliyordu.

    edit: oo nays debe. debeye layık bi entry olsun madem.

    dur az daha bilgi verelim.

    bakın mesela -

    20-34 yaş arası erkeklerin "grip strength" yani bir şeyi tutup sıkma gücü ölçüldüğünde, 1985'te 53 kg güç uygulayabildiği görülürken günümüzde bu ortalama 44kg.

    yaw sıkmayıversin ne olacak? diyeceksiniz ama sıkma gücü ve genel olarak sağlık arasında güzel bir korelasyon var. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18489802/ - 45 makaleye bakan meta-araştırma diyor ki ne kadar kuvvetli sıkarsan o kadar sağlıklısın, prematüre ölüm riskin düşük, ameliyat olursan komplikasyon olasılığı daha az vs. vs.

    ya da sperm sayısı - 17% daha düşük 1980lere kıyasla 2014te yapılan araştırmaya göre.

    bunların sebebi olarak ne gösteriliyor?

    işte orası karışık.

    obezite zaten bir faktör. ne kadar egzersiz, ne kadar rekabetçi spor (dota değil), ne kadar fiziksel efor, testosteron o kadar yükseliyor.
    bunun en büyük katkıda bulunanı ise yediklerimiz.
    özellikle 80lere gelirken kabul edilen kolesterol-kalp hastalığı arasındaki (gerçekte olmayan ve ancel keys isimli bir akademiğin hatalarla dolu 7 ülke araştırmasına dayanan) bağa dayalı diyet değişiklikleri ile azaltılan hayvansal gıdalar ve yerine konan basit karbohidratlar, şekerli gıdalar ve hidrojenize yağlar obeziteyi ve alakalı hastalıkları uçurdu.

    https://eathropology.files.wordpress.com/…giant.jpg

    konuyla ilgili daha önce yazmıştım (bkz: epidemiyoloji/@moresk)

    bu hakim görüş sebebiyle et yemenin sağlıksızlığına, vejeteryan beslenmenin sağlığına dair kampanyalar sebebiyle daha çok tüketilmeye başlayan soyalı ve mısırlı gıdaların tüketiminin artması obeziteye katkıda bulundu.
    konuyla alakalı biraz da (bkz: veganizm/@moresk) de yazmıştım.

    öte yandan beslenme bu işin tek suçlusu değil.

    zira şöyle bir bulgu var - testosteron seviyesi ortama göre tepki veren bir hormon.

    dışarıdaki insanlarla benzer bir diyetle beslenen erkek mahkumların testosteron seviyesinin yükseldiği görülüyor. rekabet, stres arttıkça hormonun arttığını düşünürsek, günümüzün sosyal kültürü bu tür davranışları "toxic" olarak belirlediği için erkeklerin testosteron hormonu salgılamasına gerek kalan durumlar da azalıyor. bunu iyi ya da kötü olarak değerlendirebiliriz tabi ki.

    öte yandan görece daha yüksek testosteron seviyesinin daha düşük kalp hastalığı riski ile ilişkisi var https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18040028/

    düşük testosteronun algı ile ilgili testlerde daha düşük performans gösterdiğine dair araştırma var
    https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/9647934/
    https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/10523014/

    yine alakalı olarak alzheimer riskini artırmasıyla ilgili araştırma var :
    https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26154489/

    şu araştırmada da testosterone tedavisinden sonra düşen depresyon belirtilerine dair : https://www.ncbi.nlm.nih.gov/…/articles/pmc5209560/

    "ee ne yapacaz?"

    tedavilik durum olup olmadığını öğrenmek için test yaptırın.
    tedavi lazımsa zaten doktor yapar.

    dogal olarak artırmak için önce "aromatase ınhibition" kavramını öğrenin. bu mekanizma östrojen üretimini azaltan bir mekanizma. ilaçlarını yapıp kadınlara veriyorlar vs.

    bunu en cok yapan doğal yiyeceklerin başlıcaları kırmızı şarap, yeşil çay, kakao, kahve.

    kaslı olmak testosteronu artırıyor bunu demiştik.
    agır şeyler kaldırın. protein yiyin. kaslarınız büyüsün.

    d vitamini.
    güneşe çıkın, gerekirse yağlı fısfıs d vitamini takviyesi alın.
    şimdi burada önerilen miktar aslında düşük gibi
    https://www.mayoclinic.org/…le%20over%2070%20years.

    yetişkinler için 600 iu diyor

    ama testosteron yükselmesi açısından da bakan şu araştırmada 1 yıl boyunca 3000 iu alınmış.
    https://www.thieme-connect.com/…1055/s-0030-1269854

    özetle elinizi korkak alıştırmayın. zaten 1 fıs 1000 iu genelde. 3 tane bas bişey olmaz. zaten korona morona o açıdan da lazım.

  • enerji enerji enerji deyip de bu kadar fizikten anlamayan birisini ben ilk defa görüyorum.

  • kurumun bilgi işlem bölümüne gidilir, ortalıkta kimse yoktur. bu sırada telefonlardan biri çalar. eski bir bilgi işlemci olan bendeniz telefonu açıp yardımcı olmak ister.

    - buyrun bilgi işlem?
    + beyfendi bilgisayarım çalışmıyor kitlendi hiçbir program çalışmıyor.
    - hımm, hanfendi şunları bunları yapın, bıd bıdı bıdı.
    + yok ya yapamadım, kitlenmiş.
    - en iyisi kapatıp açalım makinayı*, düzelir o zaman. power tuşuna basılı tutun biraz kapanır o.
    + peki teşekkürler

    bu sırada bilgi işlemden birkaç arkadaş gelir. 10 dakika kadar muhabbet edildikten sonra birime dönülür. telefon çalar, arayan bilgi işlemdeki arkadaşlardan biridir.

    - ahahah, lan olum hatuna parmağını powera basılı tut demişsin, çeksin mi lan, ahahahah?
    + ahahahah, lan hakkaten hatunlar güce tapıyormuş, ahahah

    (dakikalar önce yaşanmıştır, hatunun parmağı hala sıcaktır)

  • aynı cesareti kongrelerde de görmek isteriz. "arka ayak" diyerek hakaret ediyor bir de. vatandaşın yerinde olsam hakaret davası açarım.

    bacak bacak üstüne atmak yasak mı? kaymakamsın diye vatandaşa hakaret etme hakkını nereden alıyorsun?

    buyur kendi ilçende yapılan bir toplantı: görsel

    hadi bassana burayı da.

  • hatalı tek bir kelimesi olmayan açıklamadır. bir şu açıklamaya bak bir de sabah kanzuk'un açıklamasına. şimdi bu yazar mı çamur entry giriyor ya da yetersiz?

  • zamanında benim aldığım patito'nun içinden elinde patates altında şalvarla mevsimlik ırgat çıkmıştı. bim olm orası şaşırmayın bu olaylara...

  • eskiden böyle anlaşılmaz konuşup sonrasında zzt erenköy diyenleri akla getiren röportajdır. ingilizcen yetersiz olabilir ama kendi açığını kapatmak için karşındakine ne diye çamur atıyorsun.

  • üst edit: etiyopya türkiye ile aynı saat dilimindedir. saat farkına sebep olan meridyenlerden veya buna benzer bir etkiden söz edilmeyen bu fark kültür kaynaklıdır.

    etiyopya'da gün bize göre sabah 6'da ağarır. ekvatora yakın olduğundan bu saat yıl boyu pek değişmez. bu arkadaşlar tutmuşlar, sabah 6'da gün başlıyorsa biz saati de bu saatten başlatalım demişler.

    etiyopya'da bize göre sabah 06:00 olan saate onlar 00:00 demektedirler. bu nedenle de bize göre 12 olan öğlen onlara göre 06:00'dır. biz akşam 18:00'de paydos ederiz. onlar için ise gece yeni başlıyor bebeğim, yani saat tekrar 00:00. (bkz: sabahlar olmasın)

    tekrar yazıyorum. bu fark bir saat farkı değildir. kültürel bir şeydir.

    başka başka şaşırmak için (bkz: etiyopya takvimi)

    karşılaştırmalı tabloyu da ekliyorum. amme hizmeti olsun:

    dünya etiyopya
    00:00 06:00
    01:00 07:00
    02:00 08:00
    03:00 09:00
    04:00 10:00
    05:00 11:00
    06:00 00:00
    07:00 01:00
    08:00 02:00
    09:00 03:00
    10:00 04:00
    11:00 05:00
    12:00 06:00
    13:00 07:00
    14:00 08:00
    15:00 09:00
    16:00 10:00
    17:00 11:00
    18:00 00:00
    19:00 01:00
    20:00 02:00
    21:00 03:00
    22:00 04:00
    23:00 05:00

    edit : başlığın etiyopya'da öğlen saatin 6 olması ya da etiyopya'da öğle saatinin 6 olması seçeneklerinden biri olması gerekir. tutturamamışım.

  • ölülerin yakıldıkları, sanayi tipi ekmek makinesine benzeyen bir cihazdır. tabii bu cihazı "ölülerin yakıldığı cihaz" diye tanımlamak bazı yanlış anlaşılmalara sebep olabilir. zira ilgili makinenin içine canlı insan koysan, o da aynı şekilde yanar. ama burada kast edilen, krematoryumların toplumsal hayat içinde ifade ettiği mana ve gördüğü işlevin mananın ölülerin yakılması ile olduğu.

    ölülerin yakılması, neredeyse insanlık tarihi ile eşit olan bir uygulamadır. ancak bir ölünün krematoryumda yakılması ile açık alanda ateşe verilmesi arasında önemli bir fark olduğunu da belirtmek gerekir. zira açık alanda ateşe verilen bir ölünün nihayette etleri tamamen yansa da, kemikleri ortadan kalkmayacaktır. krematoryumu işlevsel kılan yönlerden biri de budur. zira krematoryum ölüyü çok yüksek ısıda yakarak kesin çözüm sağlar. mevta, adeta cehennemi dünyada iken yaşar! yakma işlemi sona erince, kalıntılar, bir öğütücüden geçirilerek mevta tamamen toz haline getirilir.

    son olarak da, küller, fiyatları arasında büyük uçurumlar bulunan vazolardan birine konarak, ölünün yasal varislerine teslim edilir. bu kimseler de yakınlarının küllerini bu vazo içinde saklarlar. külleri gömen ve bu küllerin gömülü olduğu yeri mezar belleyerek ziyaret edenler de az değildir. bazı küller ise ölü için bir şekilde bir mana ifade eden herhangi bir yere serpilir. kişinin yakılıp yakılmayacağı ve yakılacaksa küllerinin ne yapılacağı konusunda vasiyetler de doğrudan belirleyici olur.

    krematoryum öncesi aşama için (bkz: funeral home/@derinsular)

    tema:
    (bkz: islam dinine göre defin işlemi/@derinsular)

    ana tema:
    (bkz: islam/@derinsular)