hesabın var mı? giriş yap

  • sabah-akşam eşşek gibi çalışıp para kazanmayan, zar-zor geçinmeyen, kendi uydurduğu standartlara göre geçim mücadelesi falan vermeyen bir adamın, allah bilir klimalı ofisinde çayını yudumlarken gazetedeki köşesi için yazdığı cümle...

    "hayattan kaçıyorsunuz, profesör oluyorsunuz, devlet memuru olup, yan gelip yatıyorsunuz" diyen adam da sanırsın kankası haşmet ağayla beraber 25 seneden beri inşaatlarda amelelik yapıyor, ekmeğini taştan çıkarıyor...

    sömüren, resmen kan emen, 3 kuruş paraya sabah-akşam, cumartesi-pazar çalıştıran, kendini ve verdiği işi bi bok sanan fırsatçı işverenler suçlu değil de, akademik kariyer yaparak birilerinin tabiriyle devlete kapağı atmayı, kendini korumayı başaranlar mı suçlu oluyor?

    hayır bi de yüksek lisans yapanları "hayvan"a benzeten adamın, lisedeki lakabını bilmesek neyse...

  • yine gelmiş "masadayız" ekibi! isvicre'yi 3-5 farkla yeneriz hesabı yapan adamın nöronlarını parmakla sayarsın! defalarca söyledik, yine söylüyoruz "milli" diye bir şey yok bitti o devirler. para kazanmanın, cukkalamanın diğer adı oldu "milli, yerli" vb... kelimeler. parayı alana kadar her şey! 10 milyon euro verdin mi? verdin... o sırada futbolcular milliyetçiyiz pozları kesti mi? kesti... orada kapandı defter, şimdi tatil zamanı; enayi fransa, belçika, italya topçulari kıçını yırtıyor! onlar 35 derece sıcakta nefes alamazken bizimkiler karayiplerde partileyecek. yeni türkiye dedikleri buydu işte; hala anlamamanız sizin andavallığınızdan...

  • almanya'da bir arkadaşım, şehir içinde bir başka yere gitmek için otobüs durağında beklerken, otobüsün durakta olması gerektiği dakikada otobüs yerine üç taksinin geldiğini ve kendisi ile birlikte durakta bekleyenleri alıp gitmek istedikleri yere ücretsiz bıraktığını, çünkü otobüsün yolda gelirken bir kaza geçirdiğini ve bu nedenle belediyenin taksileri ücretsiz olarak gönderdiğini anlatmıştı.

    alın size medeniyet göstergesi, insana, vatandaşa verilen değer.

    tanım: bazen bir türk vatandaşı olarak alışkın olunmadığı için şaşırmanıza sebep olan detaylardır.

  • 10 sene once sahaftan aldigim kamelyali kadin romaninin icinden cikan, kadikoy arifpasa ilkokulu ogretmeninin 24 aralik eylemine iliskin 26.05.1980 tarihinde il disiplin kurulu baskanligina yazdigi savunma dilekcesinin fotokopisi. atamadim. umarim meslegini kaybetmemistir. hayattaysa hala ellerinden operim ogretmenim.

  • attila ilhan daha çok şair yönüyle tanınan, romancı tarafı hep sisler bulvarı'nın ardında sisli, puslu kalan bir yazardır.

    kişisel görüşüm; özellikle allah'ın süngüleri ve gazi paşa romanları benim diyen romancının kaleme alamayacağı kadar iyi kitaplardır. tarihi roman konusunda belki de dünyanın en büyük yazarlarından kemal tahir'in kitapları ayarında romanlar olduğunu düşünüyorum.

    attila ilhan her ne kadar kitaplarının başında, olaylar ve kişiler hayal ürünüdür, dese de mustafa kemal ve kurtuluş savaşı yıllarını konu alan bu iki romanını da belgelenmiş ve doğrulanmış tarihi bilgilere, kronolojik mantığa sadık kalarak kaleme almıştır. günümüzün üfürükten tarihçilerinden daha iyi tarih bilgisine sahip olduğu buradan bellidir.

    allah'ın süngüleri; mustafa kemal'in samsun'a çıkışından 1.tbmm'yi açtığı zamana kadar geçen dönemi, gazi paşa ise; meclisin kurulmasından izmir'in kurtarılmasına kadar geçen dönemi konu alır.

    attila ilhan, belgesel niteliğindeki tarihi romanlarını, sanırım dönemin koşullarını olduğu gibi yansıtmak için dönemin diliyle yazmış ve hiç alt bilgi, dipnot ya da sayfa sonu sözlük kullanmamış. bu durum ilk bakışta romanların okunmasını biraz zorlaştırıyor gibi görünse de zamanla romanların içine girip kitapları okumaktan öte bir film izlemek etkisi yaratıyor.

    yalnızca kurtuluş savaşı tarihimizin kırılma noktalarını, önemli olaylarını, yokluklara, cehalete, ihanetlere karşı verilen o mübarek mücadeleyi değil mustafa kemal'in insan yönünü, hislerini, hayallerini, ümitlerini, hayal kırıklıklarını da okumak istiyorsanız iki kitabı araya başka kitap sokmadan peş peşe okumasını tavsiye ederim.

  • yeni albüm çıkarmış fantaazi müzik icraacıları tarafından posterlerde, afişlerde, kaset kapaklarında sergilenen duruştur. kafanın italik duruşuyla satıştan beklenen gelir arasında çok doğru bir ilişki vardır. bu duruşun duayenleri arasında, mahsun kırmızıgül'ü, ibrahim tatlıses'i, özcan deniz'i ve yeni yeteneklerden bayhan'ı sayabiliriz. emrah dinçer hem italik hem bold olarak durur ki ayrı bir başlık konusudur, belki de değildir.

  • çöpe gitmesinden iyidir. bu tarz girişimler sadece türkiye'de değil avrupa'nın bir çok yerinde de mevcuttur. örneğin aldi, lidl gibi market zincirlerinde akşama doğru meyve ve sebze reyonlarında indirim olur. buruşan ürünler daha hesaplı satılır.

    siteminiz ülkenin ekonomik durumuna farkındayım. hepimiz şikayetçiyiz ama gıda israfı ülkemizde hat safhalarda. bu kadar fakir bir ülke olup da kaynaklarını hunharca savuran başka bir ülke örneği yoktur herhalde dünyada.

    edit. siteminizi indirimli fiyatlar üzerine yapmanız daha iyi olur kanaatimce. en az %60 indirimli sayılmalıdır.