hesabın var mı? giriş yap

  • savunduğu kişi: tarihin en büyük yolsuzluğunu yapmış olan adam.
    savunma yapılan program: o ses
    bu programın sahibi: acun
    savunma şekli: ajitasyon
    ajitasyonda kullanılan: çocuk

    başka eyyorlamam yok hakim bey.

  • cem yilmaz'in surprizi sahne almak, stand up yapmak degil. oyle olsa surpriz olmazdi zaten. ayrica zirvede ne stand up'i? zion partisi ortaminda? aklinizi mantiginizi kullanin. mantiksiz olanlar zirveye alinmayacaktir.

    ana akim medyanin (ozellikle dusuk oktanli fatih altayli ile calisan haberturk'un) eksi sozluk'le ilgili bu tur haberler uydurmasina da alisin lutfen. daha siddetlileri de gelir. sizlerin biraz daha elestirel bakan, biraz daha sorgulayan insanlar olmaniza ihtiyac var.

    hazir duyuru yapiyorken: 26 ocak'tan sonra yazar olanlara bu sene malesef davetiye gonderilmeyecek. kendilerini seneye dogumgunu kutlamamiza bekliyor olacagiz. hali hazirda yeterince kalabalik bir katilim bekleniyor.

    unutmayin: hep beraber daha guzel daha keyifli eglenebilmemiz icin gerekirse olucez!

  • biri:
    "kayak havuza merdivenle inmek board ise ters taklayla girmektir" demis
    bir digeri ise:
    "kayakta ayaginizi kirabilirsiniz ama boardda birsey olmaz" demis.

    yaklasin da anlatayim (milli takim duzeyinde sporcuydum, hala kayarim her firsat buldugumda)

    14 subat 1998 aksam saklikent'te sevgililer gununu kutluyoruz. arkadasin sevgilisi yaninda, annesi babasi ve ikiz kardesi de var. benim de kardesim var. yarin kayak yapacagiz diye heyecanliyiz. ertesi gun oluyor biz, arkadas ben ve kardesim tepeye cikiyoruz. kardesim ve ben kayak arkadas board yapiyor. tepede otururken (bkz: oturmak) arkadas bir anda kaymaya basliyor. buz oldugu icin duramiyor ve elim kaza gerceklesiyor. arkadasimin cesedine dakikalarca sariliyorum. cesedini asagiya indirirken saglik ekibine yardim ediyorum. asagida bekleyen sevgilisine, annesine babasina ve ikiz kardesine olan olayi ben anlatmak zorunda kaliyorum.

    eger yeterli guvenlik alinmamissa ve hava ve kar sartlari iyi degilse kayakta da boardda da olebilirsiniz.
    bakin bu iki spor da kis olimpiyatlarinin en cok izlenen branslarindandir. dunya kayak sampiyonasinin kuzey disiplini ayaklari her zaman alp disiplininden daha az izlenir. board icin de freestyle ayni sekildedir diyebilirim. ama bir gunden bir gune bu branslarda dunya rekoru ya da rekortmen sporcu diye bir ibare goremezsiniz duyamazsiniz. neden mi? cunku yarismalar da hava ve kar kosullari (tabi slalom kapilari da) degiskendir. siz bir gun once kayak ya da boardunuzun altina sert kar icin vax surersiniz ertesi sabah kalktiginizda pist buzdur ve durmak icin celiklerinize abanmak zorunda kalirsiniz sadece bir inisinizde 3 gun kaymis gibi yorulursunuz. buzda ise boardcular zaten cok zorlanir. mumkunse cikmasinlar. olumcul oldugunu yukarida anlattim.

    sabahtan aksama kadar bile hava degisebilir. bu yuzden ikisi de cok tehlikeli sporlardir.

    sikiciligina gelelim.
    15 subat 1999
    olen arkadasimizi anmak icin kazanin oldugu yere gelmisiz arkadaslarla. iki kisi board yapiyor ben hala kayak yapiyorum.
    duygulandik, cicek biraktik, konusmalar yaptik ardindan asagiya iniyoruz. yolun ortasinda durup bir rampa yapma fikri ortaya atildi. simdi dusunuyorum da arkadasimizin olumune uzulen bizler aslinda olmeye calismisiz herhalde. yoksa insan olan oyle rampa yapmaz. hizlanip rampaya girdim ve nose grab yapmaya calisirken yere yapistim, omzumu kiriyordum az kalsin. ama adrenalin yakamizi birakmadigi icin aciya katlanabildigimi anladigim an rampaya tekrar girip bu sefer method air denedim. oldu.

    amaciniz ne? havuza merdivenle girmek ile takla atarak girmek arasinda fark var ama olayin asli havuzun icinde oluyor. eger gun boyu slalom yaparak kayacaksaniz kayak da snowboard da isinizi gorur... eger dag tas rampa atlayip ziplayacaksaniz onda da ikisi de yeterli.

    hayir ben ozgur ruhlu bireyim, ben pist disina cikip kaybolup kartlar tarafindan buyutulmek istiyorum derseniz o zaman kayak tercihinizi yaparken en azindan %30 off pist gibi alirsaniz o zaman bol kar falan sizi durduramaz. normalde one otururken bol karda arkaya oturup slalomunuzu belinizden degil dizinizden yaparsiniz o zaman herkes mutlu olur.

    coolluk orani
    suphesiz board kayaktan daha cool. abi ben yillardir kayak yapiyorum (28 senedir) ama her zaman boardculara biraz daha imrenerek bakmisimdir. ipne cocuklari butun guzel dizaynlari onlar icin yapiyorlar. herifler dagda kayarken acayip guzel gorunuyorlar. ben de istiyorum ama yanlarindan hizla inerken kucuk slalomlar yapiyorum (onlar yapamiyor :)) karilar gene bana bakiyor. cunku o kadar kiyafetin icinde gobegim gorunmuyor...

    yalniz dikkatimi birsey cekti. son 5 senedir yurtdisinda yasadigim icin burada kayak yapiyorum, anladim ki turkiye'de kaymaya baslayan insanlar seceneklerini bu orana gore yapiyorlar ve genel olarak boardu tercih ediyorlar. burada o orana pek bakilmiyor. insanlar tercihlerini 'ne kadar cool gozukurum' diye dusunerek yapmiyor. siz de yapmayin.

    pahalilik.
    benim anladigim kadariyla board biraz daha pahali. kiyafetleri ozellikle. ama bu konuda daha once decathlon basligina da yazdigim bir durum soz konusu. eger baslangic seviyesini biraz gectiyseniz ve artik board ya da kayak kiralamak istemiyorsaniz decathlon gercekten iyi fiyatli.
    ozellikle kayak yapmak isteyenler icin bir tavsiyede bulunabilirim: ayakkabi cok onemli. eger maddi durumunuz tum takimi toplamaya ilk anda imkan vermiyorsa once ayakkabinizdan baslayin bir sene daha kiralik kayak ile idare edin, ekonomik durumunuzu toparlayinca kayak alin. bu konuda board icin birsey soyleyemeyecegim.

    malzeme bakimi
    ikisinin de zordur. ikisinin de alti ayni malzemelerden yapiliyor. iyi bakmaniz gereken taban ve celikler ikisinde de yipranabilir. tabanlari sezon bitiminde tamir ettirin, oyuklari parafinle kapatin, siz yapabilirsiniz. yeter ki gerekli malzemeleri temin edebilin. gerisi eski bir utuye bakar. ama gene decathlon bu hizmeti de veriyor. celikleriniz yipranmissa malzemenize veda edin...

    kullanmadiginiz zamanlarda malzemelerinizi cantada tutmak omur uzatir.

    malzemenin yasantiniza etkisi
    boardculari kiskandigim bir diger konu. adamlarin ayakkabilari benim sokakta giydigim 4 mevsim botla ayni amk.
    adam ayakkabiyi bir giyiyor, kosturuyor, atliyor zipliyor ickiliymis bilmem ne...
    ben ayakkabilari giydikten sonra attigim her adim bana iskence...
    pist disina cikinca ise kayak bariz ustun bence. cok daha rahat hareket edebilirsiniz. hatta yurumeniz gereken yerlerde kayagi cikarmaniz bile gerekmez. kayalarin ya da agaclarin arasinda dikkatli bir sekilde hareket edebilirsiniz. batonlar zaten avantaj saglar.

    (coolluk kisminda belirtmeyi unuttum, bu batonlar karizma puanindan 6 falan goturuyor, gecenlerde gondola binerken karinin birinin gozunu cikariyordum. ayrica sabahtan aksama kadar at yarragi gibi seyi elinizde dolastiriyorsunuz... amaaaa, eger batonunuzu kullaniyorsaniz -ki iyi bir kayakciysaniz batonsuz slalom yapamazsiniz- o batonlar aldigi karizma puanlarini misliyle geri verir. bir de batonlarla uzaktaki arkadasinizin gotune falan pandik atabilirsiniz ki lutfen yapmayin)

    gerisi hemen hemen ayni arkadaslar. bunlarla vakit gecirmeyin. kayak ya da board, hangisini iyi yapabileceginize inaniyorsaniz onu yapin. acin interneti baslangic videolarini izleyin size hangisi kolay geliyorsa onu secin...
    zaten turkiye'de bu sporu yapmak asiri pahali.

    ben artik musabik degilim, isi sadece zevk icin yapiyorum. cuma aksami bir arkadasim gelecek ve planimiz su: cuma aksam havalimanindan brasova 2 saatlik yolculuk. ardindan icmeye baslama. sizma. sabah 8 kahvalti 9.30 pist basi. aksama kadar icmeli kayma.
    adamlar dagin tepesine de kafe yapmis, ortasina da en asagiya da. sehirde ictigin birayi kahveyi burada da ayni fiyata iciyorsunuz. yani "abi biz sezonluk isletmeyiz bira bizde tabi pahali olur" bahanesiyle bir biraya 25 lira vermek zorunda degilsiniz. bir gunluk ski pass 75 liraya denk geliyor (butun romanyada gecerli).
    eger kar azsa adamlar yapay kar ile destekliyorlar. her aksam snowtruck cikip pistleri tekrar eziyor, kar kalitesi daha iyi hale geliyor. eger bu tarz durumda kayacaksaniz snowboard vs kayak anlamsiz her halukarda zevk alirsiniz.

    ama boardcu bebeler daha cool gozukuyor.

  • bu kadar zaman bu başlığı takip ettim ve daha yeni yazabilmeye cesaret ediyorum. bipolar teşhisini 11 yıl önce koydular bana. ilk doktorum aileme hayatımın geri kalanında iyi şeyler yapamayacağımı söylemişti. en çok da bir ilişkisi olması imkansız demişti. kısmen haklıydı. ilk ilişkim ancak 18 yaşındayken oldu. bana o kadar kötü davrandı ki, bırakamadım buna rağmen. ikinci ilişkim de aynı oldu. hiçbirine eziyet etmedim, kıyamet koparmadım, polis kapıya gelmedi, sesim bile yükselmedi. sevgi bizim gibilere çok iyi geliyor çünkü. insan ilişkilerimizdeki başarımız ancak bir hayvan içgüdüsü kadar. ilacım, doktor takibim, terapim devam ediyor. hayatımı böyle sürdüreceğimi biliyorum. ancak sizin bahsettiğiniz gibi kötü biri değilim ben. şımarıkça bipolarım demeden önce bir sürü teste girdim. her ay lityum düzeyime göre dozum ayarlanıyor. son ilişkim ise yeni bitti. doktora sevgilim olduktan sonra gidip "ilaçlarımı ihmal edemem. beni dengesiz sevmez, takibim sıkı olsun." demiştim. o da gördü nasıl heyecanlı olduğumu. mani mi başka bir şey mi çözemedim. sonra o korkunç depresif dönemim geldi yani bu son birkaç ay. normalde daha durgun olmalıydım. doktora söyledim ama ilaçlarım yerindeydi. "sevilmek seni canlı tutuyor" dedi. hayatımda ilk defa bir kış dönemi evde duramadım. deliler gibi gezdim ve sevgilim bundan rahatsızdı. "hani kışın duruluyordun" dedi. sürekli yüksek enerjimi kaldıramadı. kendini çekti. o çektikçe ben çöktüm. şu anda ise yerimden kalkacak gücüm yok. biz ilişkilerde iyi değiliz. bizden kurtulmak için böyle başlıklar açmayın, atıp tutmayın. bizi alın karşınıza, tutun elimizi, güven verin. sakinleştiğimizi göreceksiniz. hissedemeyiz sizin kafanızdan geçenleri, anlatın. sevgiliniz bipolar diye ona hayvan muamelesi yapmayın. sizden daha yoğun yaşıyoruz hislerimizi. ama birini görünce öncekini unutacağımız falan yalan. böyle şeylerle aşağılamayın.

    debe editi: bu kadar çok destek mesajı beklemiyordum. hepinize ne kadar teşekkür etsem azdır. içini açanlar, bipolar sevgilisi olduğu dönemde yaşadıklarını paylaşanlar, kızanlar. hepiniz iyi ki varsınız. tek bir kesim beni kırdı. son sevgilimle ilgili yazdıklarımı okuyup ona kızanlar. x ben kötüyüm desem her zaman yanımda olur. ilişki dinamiklerinden bahsetmek gerek diye onu örnek verdim. kötü biri değil. sadece olmadı demek. bu ikimizi de kötü yapmaz.

  • bir insanın hayatında yaşayabileceği en büyük acıdır.

    sevgiliniz kollarınızda can verir ama onun için dünyayı yok edebilecek siz onu geri getirmek için hiç bir şey yapamazsınız. yavaş yavaş gözlerinizin önünde eriyişini izlersiniz. bilincinin nasıl yavaş yavaş yok olduğunu görürsünüz. "anne" diye bağırır. "annen geliyor bitanem yolda" dersiniz. ondan aldığınız cevap dünyanızı yıkar "benim annem sensin, benim babam sensin, benim arkadaşım, dostum.. her şeyim sensin. kimseyi istemiyorum."

    duvarlar üstünüze gelir. hemşireleri dakika başı çağırırsınız. saniye saniye olanları anlatırsınız. bişeyler iyi gitmiyordur ama anlamazlar. üstelik uyumanızı isterler. çok yorulduğunuzu söylerler. siz yorulmamışsınızdır. saatler geçer. sevgili yanına çağırır.
    -aşkım ben çok kötüyüm
    -hayatım her şey çok güzel olacak, sabret biraz.
    -aşkım.

    bir anda düşüverir sevgili, suratı mos mor olur. kalbine bakarsınız atmaz, boynuna bakarsınız nabız yok. doktor çağırmak istersiniz beceremezsiniz. ne olduğunu anladığınızda çığlıklarınız sarar tüm hastane binasını. doktorlar yağmaya başlar odaya. çıkmaya çalışırsınız. bir an önce müdahale edilsin istersiniz. tüm doktorlara tek tek çarparsınız. kapının dışında size bakan onlarca meraklı kadın. "dua et" derler. siz "nefes al" diye tekrarlarsınız. kalp cihazının sesleri gelir. beyniniz o kadar darmadağın olmuştur ki anlayamazsınız o sesin ne sesi olduğunu.

    bir hemşire çıkar odadan "yaşıyor mu?" diye sorarsınız. "yaşıyor" diyen hemşireye inanamazsınız ama. biraz sonra kapıdan çıkarırlar sevdiğinizi. oksijen tüpü bir tarafta. solunum makinesine bağlı sevgiliniz çıkar kapıdan.

    evet nefes alıyor. evet o yaşıyor. yoğun bakıma kaldırıyorlar. yarım saatte bir doktorun yanına gidiyorum. nasıl olduğunu soruyorum. "bıçak sırtında" diyor doktor.

    görmeye gidiyorsunuz onu. uyuyor karşınızda bebek gibi. onu yaşatmak için güzel anılar dolduruyorsunuz yoğun bakıma. kızınızdan bahsediyorsunuz, doğmamış kızınızdan.

    çıkartıyorlar sizi. tekrar giriyorsunuz, tekrar çıkıyorsunuz.

    uyanıyor. sizi nasıl sevdiğini anlatıyor. yaşayacağını anlatıyor. iyiye giden 9 gün yaşanıyor. odaya çıkmak istiyor. beni özlediğini söylüyor.

    doktor geliyor bir sabah. çok zor bir gece geçirdi diyor. defalarca yanına gidiyorum. defalarca "gece"yi anlatıyorum. tık yok. hiç bir değişiklik olmuyor. doktor yanına çağırıyor. tek tek yanına giriyoruz.

    çıkan kimse bişey söylemiyor.

    ben giriyorum. sevgilimin üstünü naylon kaplamışlar. nolduğunu anlamıyorum. anlatıyorum. onu nasıl sevdiğimi anlatıyorum. onsuz olamayacağımı anlatıyorum. doktora dönüyorum
    "yaşayacak dimi?" doktor göz yaşları içinde. ne ara duygusallaştı bu kadın böyle. bakıyorum gözlerinin içine, "son dakikaları diyebilirim" diyor. "biraz daha kalayım o zaman", "yalnızca bi kaç dakika"

    şimdi veda konuşması zamanı işte. "işte terkettin beni. hani hep yanımda olacaktın. hani beni hiç yalnız bırakmayacaktın. sen beni çok erken terk ettin ama ben seni asla terk etmiycem. bitanem bunu bana yapamazsın. kalk, bu çok erken." buna benzer bir sürü cümle daha çıkıyor ağzımdan. doktor çıkarıyor. dizlerim tutmuyor. babam destek olmaya çalışıyor. olamıyor.

    şimdi 11 ay geçti. acı zamanla geçmiyor da azalmıyor da. acı hep artıyor. hasret hep büyüyor. anılar yetmiyor o zaman. bu ölümün tek iyi yanı, eğer onu kurtarabilseydim ben ölecektim. o bu acıları yaşayacaktı. ben senin yerine acı çekmeye razıyım sevgilim.
    edit: şimdi 5 buçuk yıl geçti. ama o benden hiç geçmedi. hayat onsuz çok zormuş..
    edit2: aradan 8 yıl geçti. o yaşadıklarım, benden gidişi, hala saniye saniye aklımda. hala aynı anı yaşıyorum her anlattığımda. hala çok seviyorum, hala çok özlüyorum, hala yanıyorum içten içe. zaman bazı şeyleri değiştirecek kadar güçlü değilmiş. şimdi 28 yaşımdayım, onu kaybettiğimde 19'dum. mfö'nin hep yaşın 19 şarkısı onu 19 yaşında kaybettiğim hafta çıkmıştı. ben hala 19 yaşında, sivilceli, sakalları tam olarak çıkmamış o çocuğa aşığım. 28 yaşında olsaydı nasıl görünürdü hiç bilemeyeceğim. şu an başka bi adama da aşığım, onun vasiyetinin ilk maddesini yerine getirmiş oldum. o zaman öğrendim ki, başka birine de aşık olsam hep o sevgiliye aşık kalıcam. 80 yaşıma geldiğimde torunumun yaşında bi adama hala aşık olacağım ve öyle öleceğim.

  • ümit milli takımında tolunay kafkas tarafından bir kez dahi oynatılmayan çocuk, çok değil 2 sene bile olmadan real madrid, barcelona ve diğer çoğu avrupa kulübünü birbirine düşürüyor. buradan tüm kulüp scoutlarına sesleniyorum. tolunay kafkas'ın kadroya sokmadığı oyuncuları takip edin, başka bir şey yapmanıza gerek yok.

  • yhaa canım ölmüşsün de mesajını şimdi gördüm. bundan farkı yoktur gözümde. rezil kadın. böyle tipler hep vardır ya biri ölür diğeri çıkar der ki yarım saat önce konuşmuştuk nasıl olur yhaa. anlatır da anlatır herkese onun ölümünden önce konuştuğunu. sahneye çıkmak ister .prim yapmak ister. soma madencilerinin ölümünde yüzüne kömür sürenlerden şu kadarcık farkı yoktur. kepazesiniz.

  • fonlandığı açık olmasına rağmen bunu dile getirmenin suç olduğu site. alanya'da türk bayrağı'nın afganlar tarafından indirilmesi haberinde tarafını açık bir biçimde belli etmiş, rezil olmuş, attığı twiti de silmiştir. evet foncudur. ne oldu zoruna gitti mi gerçekler?

    ilgili olayda; zaten afgan bayrağı plajda gönderdeydi, diğer birçok ülke bayrağı gibi afganistan bayrağı da hali hazırda orada vardı demiştir. milleti aptal yerine koymuştur. allah'tan insanlar zeki de hemen ilgili yerin görüntüsünü paylaşmış, orada bayrak olduğunu ancak bunların ülke bayrakları olmadığını, afganistan bayrağının da zaten bulunmadığını, iki piç kurusu tarafından sonradan göndere çekildiğini ispatlamıştır. ulan sene olmuş 2021. artık cehennemin dibindeki bir kasabanın bile kamera görüntüsü ya da resmi var. siz çok zekisiniz de milleti aptal yerine koyup; yeaa yok böyle bir şey deme cesaretini nereden alıyorsunuz?