hesabın var mı? giriş yap

  • istanbul 'da sivil zabıtalarla yapılan denetimlerde, taksimetre açmayan ve kısa mesafeye yolcu almayan taksicilere ceza yağdı.

    pandemi dönemiyle birlikte taksicilere yönelik şikâyetler artınca sivil zabıtalar denetim yaptı. zabıtalar denetim için turist gibi taksilere binip istanbul'u dolaştı.

    ekipler uygulamada, taksimetre açmadan yüksek fiyat isteyen taksicilerden, “değişim saati” diyerek bahane üretenlerle de karşılaştı. elinde valizi ile yabancı dilde yakın mesafedeki bir adrese gitmek istediğini söyleyen ibb zabıta daire başkanlığı’nın personeli h. t.'den 15 tl'lik yola taksimetre açılmadan 40 tl ücret istendi. turist rehberleri ise turistleri taksimetre açtırmaları konusunda uyarılarda bulunduklarını belirtti.

    taksicilerin o anki yüz ifadeleri de görmeye değermiş.

    haberin tamamı

  • - ne oynuyorsunuz öyle ?
    - basket baba, ben yeniyorum oglunu...
    - verin biraz da ben oynayayim bari...
    - baba cok heyecanli, ya sonra oynatiriz seni...
    - olm iki dakka oynayayim, neymi$ merak ettim
    - babaaaaa
    - bu yüzden gelmiyorum, ilgilenmiyorum i$te, sizin gibi ewlatlarin ben anasini... nerde annen ?

  • bir yıl kafa izni almanın gavurcası. bu ingilizler olsun abdliler olsun aussieler olsun üniversiteye başlamadan önce 1 yılı kendilerine ayırıp vuruyorlar kendilerini yollara. tabi ille genç yaşta olmuyor adam 30una gelmiş bir finansçıyken atıyor sigortalar, basıyor istifayı düşüyor yola. bir de israilliler var ki mutlaka parantez içinde anlatmam lazım: bu arkadaşlar genç yaşta askerlik yaptıkları için daralıp yine yollara vuruyorlar kendilerini ama biraz da mecburiyet olmuş. girin mesela khaosan road'a bir sürü israillinin işlettiği acente görürsünüz kapısında camında ibranice ilanlarla; ha bu vayandaşlar alır bu turları gidip orman, börtü, böcek göreceğine uyur arabada, neyse...
    bu durum o kadar yaygındır ki hosteller bu gap yearcı arkadaşlarla kaynamaktadır. ha sen dersen yarın öbür gün "dünya önümde diz çök, ben tavafa geliyorum seni" indiğin ilk havaalanında zaten bu işi yapan yüz tane sarı kafayla karşılaşırsın. bizde gezme kültürü açık büfe, tur rehberi, heşey dahil kapsamında olduğundan ters gelir bu gap year bize. hostelde mi kalınırmış?, sokaktan mı yenilirmiş? ne kadar pis...

    bilgi notu: oneworld alliance 1 yıllık kombine uçak bileti hizmeti vermektedir: http://oneworldrtw.innosked.com/

  • eser yenerler espri algoritması: biri eser’e bir cümle kurar, eser de bu cümleyi soru cümlesi haline getirip espri yaptığı sanar.
    örnek:
    x: abi yakıyorsun
    eser:yakıyor muyum?hahaha
    komik olmayan zatın showu.

  • hayatınızı değiştirir.

    gün gelir canınızdan çok sevdiğiniz insanlara kan bulmanız gerekir.
    eşten dosttan bile önce, ekşi sözlük yetişir.
    ya bu ameliyat ben çaylakken olsaydı ne yapardım der, ürperirsiniz. sonra da artık benim ailem on binlerce kişilik dersiniz.
    gözlerim dolu dolu sözlük, iyi ki varsınız, her biriniz..

  • bırakın en iyi çizgi roman uyarlaması film olmasını bana göre gelmiş geçmiş en iyi 5 filmin arasındadır. bunun asli sebebi filmde -belki çizgi romanda da aynı şekilde işlemiştir bilmiyorum ama filmde bu çok iyi yansıtılmış- net bir şekilde iyi karakterler veya kötü karakterler olmamasıdır.

    her karakterin mantıklı, empati yapabileceğiniz bir motivasyonu vardır ve bu çizgide hareket ederler. izleyici bu karakterlerin yapmak zorunda kaldığı seçimler, verdikleri kararlar ile kendi iç dünyasını bağdaştırabilir. film seyirciyi taraf seçmeye zorlamaz. karakterleri ve motivasyonlarını tanıtır ve izleyici bunların arasından seçim yapar.

    filmde ana karakterler aslında birbirinden farklı bir ahlaki düşünce şeklini veya felsefi görüşü temsil eder. film izlenirken bu şekilde izlenmelidir. örnek vermek gerekirse;

    (spoiler alert-------------------------------spoiler alert)

    rorschach: deontolojik etik

    deontolojist bakış açısına göre bir eylemin "ahlaka" uygunluğu(yani doğruluğu diyebiliriz) o eylemin sonuçlarına göre değil eylemin kendisinin doğru veya yanlış olmasına göre belirlenir. eylem sonucu ortaya çıkan sonuç önemli değildir. yani "amaca giden yolda her şey mübahtır" bakış açısının tamamen zıttı bir düşünce.

    rorschach de olaylara ve hayata bu şekilde bakar. ayrıştığı yerler olsa da kant'ın ödev ahlakına benzetilebilir. rorschach, filmin anlatmak istediğinin aksine çok katı ve hayata siyah-beyaz bakan bir karakterdir. ünlü sözünü hatırlayalım; "ı will not compromise. not even in the face of armageddon" yani meali "kıyametin eşiğinde olsak bile asla uzlaşmam/ödün vermem" gerçekten de kıyametin eşiğine gelindiğinde düşünce şeklinden ödün vermemiş ve bu ölümüne sebep olmuştur.

    hatırlarsınız filmin sonunda adrian veidt milyarlarca insanın kurtulması için şehrin ortasında dr. manhattan'ın eylemiymiş gibi nükleer bir patlama yaratarak milyonlarca insanı öldürmüş, rusya ve amerika'nın birbirlerine karşı savaşması yerine ortak bir düşmanları olduğu yanılgısına kapılmalarını sağlayarak büyük bir yalan üzerine kurulmuş bir barış sağlamıştır. eylem her ne kadar yanlış olsa da (tartışılır) sonuç olumludur. dr. manhattan bunu anlar, veidt'e seni affetmiyorum ancak anlayabiliyorum der.

    ancak deontolojist rorschach sonuç her ne kadar iyi görünürse görünsün "neden" veya "eylem" ahlaki olmadığı için bunun doğru olmadığını, herkesin gerçeği -aslında bu yanlışı,yalanı- bilmesi gerektiğini söyler ve bunu gerçekleştirmeye çalışmaktan -öleceğini bile bile- asla ödün vermeyeceğini gösterir. bunun üzerine dr. manhattan tarafından atomlarına ayrılır. rorschach felsefi görüşüne göre tutarlı hareket etmiştir ve bu uğurda karakterine uygun olarak hayatını vermiştir.

    the comedian: absürdizm/nihilizm

    absürdizm, insanlığın evrende bir anlam bulmasına yönelik uğraşlarının boşa bir çaba olduğunu ve önünde sonunda bu anlam uğraşının başarısız olacağını söyleyen felsefi düşünce akımıdır.
    nihilizm ise sade bir anlatımla, her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunan felsefi görüştür. nihilistler tanrı'nın varlığını, iradenin özgürlüğünü, bilginin imkânını, ahlakı ve tarihin mutlu sonunu reddederler.

    the comadian da böyledir. devamlı tekrarladığı bir söz vardır. "its a joke, it is all a joke" yani her şey bir şakadan ibaret. komedyen her şeyin boş olduğunu, hayatın bir anlamı olmadığını düşündüğünden ona göre hiçbir şeyin önemi yoktur. yaptığı pervasız hareketleri, muhtemelen kendi çocuğunu ve annesini vurması, tecavüzü, şiddet eğilimi vs. hepsinin sebebi bu.

    adrian veidt/ozymandias: yararcılık/sonuçsalcılık

    yararcılık kısaca, en doğru ahlaki eylemin faydası en yüksek olan olduğunu söyler.
    sonuçsalcılık ise kişinin davranışının sonuçlarının, söz konusu davranışın doğruluğu veya yanlışlığı hakkındaki herhangi bir yargının nihai temeli olduğunu savunur.

    yani yapılan "eylem"in ne olduğunun, nasıl yapıldığının bir önemi yoktur. asıl önemli olan ve o eylemin ahlaki (doğru) olup olmadığını belirleyecek şey "sonuç"tur. filmle ilgili en sevdiğim şey de ozymandias karakterini klasik "filmin kötü adamı" şeklinde işlememiş ve öyle de yansıtmamışlar.

    ozymandias, amerika ve rusya arasındaki soğuk savaşın karşılıklı nükleer savaşa dönüşeceğini, milyarlarca insanın öleceğini öngörür ve kendi düşüncesine göre bunu engellemenin tek yolu iki ülkenin ortak bir düşmana karşı savaşmasını sağlamaktadır. bu sebeple dr. manhattan'ın asıl düşman olduğuna inandırmak için patlattığı bomba ile milyonlarca insanı öldürür ancak bu sayede milyarlarca insanı da kurtarır. sonuç: milyarlarca insan kurtuldu, milyonlar da öldü ama bu eylemi yanlış yapmıyor. bir önemi yok. hareket ahlakiydi.

    rorschach ile tamamen zıt bakıyorlar hayata diyebiliriz ozymandias için. rorschach için ortaya çıkan sonucun bir önemi yok önemli olan eylemin kendisinin ahlaki olması, ozy için de tam tersi, eylemin kendisinin bir önemi yok önemli olan ortaya çıkan sonucun yararlı olması.

    dr. manhattan için bir şey demek biraz zor. filmin sonunda laurie'nin milyonlarca ihtimal içinde doğmasını, tanışmalarını ve birbirini sevmelerini mucize olarak tanımlamasa; kendisi için materyalist veya determinizm denilebilirdi.

    diğer karakterler de başka etik kurallarla bağdaştırılabilir. ama ana hatlarıyla bakarsak film (tabi ki çizgi roman uyarlaması ama film çok iyi anlatmış) gerçekten muazzam. kendinizi filmdeki herhangi bir karakterle özdeşleştirebilirsiniz veya karşınıza alabilirsiniz. karakterler siyah veya beyaz değil (rorschach'in bakış açısının aksine) hepsi gri.

    saçma sapan marvel filmlerinin 8 puanlarda gezdiği imdb'de bu filmin puanı maalesef 7.6
    çok daha fazlasını hak ediyor.