ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hayatını plazada sabit maaş uğruna hiç etmek
-
"derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur." kelamının kanıtıdır bu durum.
şişli etfal'de ayaküstü sıçan teyze
-
(bkz: bok ettin bayan)
keanu reeves
-
adam 3 yaşındayken babası evi terk etmiş.
kız bebeği ölü doğmuş, ardından çok sevdiği eşi trafik kazasında hayatını kaybetmiş.
insan olmak için travmalara ihtiyacımız yok, hepimiz onun gibi sade bir hayat sürebiliriz, mutluluk sahip olduğumuz eşyalar değil, çevremizdeki insanların kıymetini yaşarken anlayalım.
edit 1 : lösemi hastası kız kardeşine yıllarca bakmış.
edit 2 : @phoarbix ekledi, gençliğinde sevdiği arkadaşı river phoenix birlikte eğlenirlerken hayatını kaybetmiş.
ferrari enzo kullanmanın zorlukları
hoşlanılan erkeğin regle regli demesi
-
megri megri demesinden iyi olandır.
havaalanında we need hotel sloganı atılması
-
şu rezalete bakar mısın ya? dünyaya ülkece rezil oluyoruz. sosyal medyada imamoğlu algısı yapmaya çalışmalarının sebebi bu işte.
abd'den tüm ülkelerdeki sağlık çalışanlarına çağrı
-
atanamayan sağlık çalışanı varsa değerlendirebilir.
bir sandıkta 25 bin geçersiz oy tespit ettik
-
(bkz: malı arap faik'ten alıyorduk)
brutalizm
-
brutalizm pek bilinen bir mimari akım değil. ankara'da bazen önünden geçip gittiğimiz, bazen de bakıp garip bulduğumuz binaların türkiye'nin en iyi brutalist mimari örnekleri olmaları ne kadar ilginçtir değil mi?
hani ankara için soğuk, gri, kasvetli şehir derler ya. o kasvetin içinde brutalizm göğe kaldırılmış devasa bir yumruk gibi yükselir adeta.
eski türkiye iş bankası genel müdürlüğü, bugünkü bddk binası. koray inşaat firmasının kuruluş projelerinden olan, mimarlık ve inşaat fakültelerinde ders niyetine okutulan bu bina, göğe dikilmiş 5 tane devasa beton dilimi gibidir. şehrin anıtkabir ve atakule ile birlikte 3. sembolü sayılabilecek bu binanın kıymetini pek bilmiyoruz gibi...
http://static.panoramio.com/…s/original/3718373.jpg
emekli sandığı'nın 1970'de tamamlanan otel projesi; stad oteli, doğan tekeli, sami sisa ve metin hepgüler ortak çalışmasıdır. brutalist mimarinin ankara'daki önemli ve ödüllü örneklerinden biri olan projenin, cumhuriyet döneminin ilk mimari eserlerinden, vedat tek ve mimar kemaleddin'in gözde çalışması, ankara palas gibi art nouveau eserle neredeyse dip dibe olması şehir görselliği açısından bir kaos yaratmıştır. birbirinden tamamen farklı iki mimari eserin neredeyse 250 metre mesafede olması bilinçsizce yapılmış bir tercih olsa da, bu brutalist bir çalışma olarak stad oteli'nin güzelliğine göle düşürmez. bina, klasik brütalizme yakın bir tasarımdadır. simetrik, sıralı balkonlar, birbirini tekrar eden öğeler mevcuttur.
otel günümüzde satılmış ve radisson sas olarak hizmet vermektedir.
https://upload.wikimedia.org/…adisson_blu_hotel.jpg
diğer ikisi mimariye ilgisi olanlar tarafından fark edilse de, diğer birçok kişinin önünden geçerken neredeyse hiç fark etmediği tunalı mevkiindeki tübitak binası sıradışı dizaynıyla brütalizm mimariyi takip edenler için ilginç bir deneyim olsa gerek. dışı boyanmamış, beton görsellik bu yapıda biraz daha geride kalmış. özellikle kule bölümün simetri bozan mimarisi brutalizmin şaşırtan yönünün altını çizmiş.
http://galeri3.arkitera.com/…merkez-binası.jpg.jpeg
devam edecek...
neden pahalı olduğu anlaşılamayan şeyler
-
çilingirlik hizmeti.
iki tık tık bi şık şık bedeli 50 tl.
türklerin psikolojilerinin bozuk olmasının sebebi
-
özellikle 80'den sonra doğanlar için geçerli olan ruhi sıkıntıların sebepleri;
- milleti olduğundan farklı tek tip bir şekle sokmayı amaçlayan tedrisat sisteminden geçirilmiş olmak,
- çocukluğundan beri her gün haberlerde terör ve şehit haberleri izleyerek ile büyümüş olmak,
- 10-20 yaş arasını anadolu lisesi, fen lisesi ve son olarak da üniversite sınavı stresi içinde geçirip, akranlarını arkadaş olarak değil, sahip olmak istediği geleceğe giden yoldaki rakipler olarak görmek,
- yolsuzluk içinde kıvranan bir ülkede büyümenin getirdiği, sürekli "hakkım yenecek" kaygısı yaşamak,
- hayatı boyunca birden fazla iktisadi buhran görüp, mevcut durumu iyi olsa bile gelecek kaygısı yaşamak,
- küçüklüğünden beri basın-yayın yoluyla yapılan ahlaki saldırılara maruz kalmış ve ciddi manada etkilenmiş bir toplumun ferdi olmak.