hesabın var mı? giriş yap

  • kayakoy'deki ilk izler, antik likya uygarliginin karymlassos kentine ait. kayakoy, kimi kaynaklara gore 11. yuzyilda, kimilerine gore ise 14. yüzyilda bolgede yasayan rumlar tarafindan likya uygarliginin kalintilari uzerine kuruluyor. evliya celebi'nin "seyahatname"sinde de sozu gecen ve rumca ismi levissi olan kayakoy'ün, 20. yuzyilin basina kadar zengin bir kent olarak yasamini surdurdugu biliniyor. 1912 yılında 6500 kisilik nufusa ulastigi bilinen koy, kilise, eczane, hastane ve hekimleri, okullari, postanesi ve zanaat atolyeleri ile yorenin en buyuk sosyal ve ticaret merkezi konumundaydi. ayni zamanda bir basimevi de bulunan koyde, tum guney ege'nin en guclu gazetesi olan "karya" cikartiliyordu.

  • bu ülkenin genelkurmay başkanını terörist ilan edilip, hapse atılmasını sağladılar. sizce öldürmelerine gerek var mı? ama yaparlar mı? sorusuna en iyi cevap, başka bir iddiada yatıyor.(bkz: esref bitlis suikasti)

  • yolcu uçaklarının kanatlarının ucunun resimdeki gibi yukarı doğru kıvrımlı olmasının nedenidir.

    bilindiği gibi kanat üzerinde kaldırma kuvveti oluşturabilmek için uçak kanadının alt* ve üst* yüzeyleri arasında basınç farkı oluşturulur. toplam basıncın bir streamline boyunca korunacağı varsayımında bulunulursa, kanadın hücum ve firar kenarlarını kesen doğrunun üzerindeki kanat kalınlığı altındakinden yüksek olacağından dolayı kanat üzerinde daha çok streamline birikir. dolayısıyla hız kanat üzerinde daha fazla olur. böylece kanat altı ve üstünde bir basınç farkı yaratılır ve taşıma kuvveti oluşur.

    mamafih, kanadın ucuna doğru gidildikçe kanat kalınlığının düşmesi neticesinde kanadın alt yüzeyinden üst yüzeyine doğru bir akış gerçekleşmeye başlar. uçağın yatay eksendeki hızı nedeniyle de bu basınç farkı bir girdap oluşturur ve uçağın üzerindeki kaldırma kuvveti düşer. literatürde bu girdaba, kanat ucu girdabı* denir. particle image velocimetry ile yapılan deneylerde hayli sempatik bir görüntüsü olmasına rağmen, bu girdap toplam basıncı farklı bir düzleme taşıyarak kaldırma kuvvetini düşürür ve bu durum da uçağın yakıt tüketimini artırıcı etki yapar.

    bu girdabın etkisini azaltmak için yolcu uçaklarının kanat uçlarında winglet adını verdiğimiz yukarı doğru kıvrılmış kanatçıklar vardır. böylece kanat altındaki yüksek basınçlı akış bu kanatçığın yaptığı blokaj sayesinde kanat üstüne daha zor akacak ve kanat ucu girdabının yakıt tüketimi üzerindeki olumsuz etkisi azaltılmış olacaktır. öte yandan, bu ek kanatçık drag coefficient üzerinde artışa neden olarak farklı bir artışa sebep olacaktır. bu nedenle wingtip winglet tasarımı da kendi içinde bir optimizasyon gerektirmektedir.

    meraklısına not: eğer bu girdabın etkisini görmek isterseniz, kağıttan iki uçak yapıp birinde kağıdın ucunu kıvırın, diğerinde kıvırmayın ve iki uçağı da aynı hızla ve hücum açısıyla fırlatın. kanat ucu kıvrık olan uçak daha uzun menzile ve irtifaya sahip olacaktır.

    edit: yanlış olarak savunulan kanat yüzey mesafeleri ile ilgili kısım güncellendi.

  • neden bu kadar eleştiriliyor anlamadım.
    babam 18, annem 17 yaşında imiş evlendiklerinde.
    erken evlenmenin en güzel kısmının çocuk sahibi olmak olduğunu düşünüyorum erkenden. evet geri kafalı deyin ne derseniz deyin ama düşünüyorum şimdi.

    bizi tanımayanlar hiçbir zaman inanmıyorlar baba oğul olduğumuza. bir de ben sakal bırakıyorum, iyice yaşıt gibi duruyoruz.
    mahallede halı saha maçı yaptığımızda defansa da dikiyoruz babamı. yani ben oğlumla halı saha maçı yapmayı çok çok isterim. hangimiz istemeyiz?

    evet çok sıkıntılı günler de yaşadık ben çocukken. yani düşünün ben ilkokula başladığımda babam 25 yaşında falandı!
    lâkin bunların yaş ile ilgili olduğunu sanmıyorum!

    sevgi ve saygı!

    babam, annemin başında yıllarca ağladı hastalık yılları geçene dek. görüyordum.
    şimdi de arada bir tartışıyorlar tabii. ama ne bileyim çocuk kavgası gibi geliyor lan bana*

    " valla çekeceğim kulaklarınızı! " diyorum hatta.

    yani hayata bu kadar negatif bakmayın arkadaşlar. bu hayatta iyi örnekler de var.

    bir evde olması gereken ilk şey huzurdur. gerisi hikâye.

    dipçe: kırıcı bir mesaj aldım! yumuşatarak söylemem gerekirse " evlenmişler de ne olmuş? neden okumamışlar! "

    arkadaşlar, buradan nasıl görülüyor bilmiyorum ama herkesin şartları aynı değil. önceden de değildi. babam, babasının yani dedemin cenazesine gidememiş bir insan askerde iken. bu yüzden içinde iki acı vardır:

    baba hasreti ve okuyamamak!

    yoksulluktan okuyamamış köy yerinde ne annem ne babam. fakat bu adam sırf bana yeni önlük alabilmek için hamallık yapmış bir adam. o yüzden laf ettirmem.
    okuyamadılar belki fakat beni öğretmen yapan ikisidir. siz dilediğiniz kadar bu hayattan nefret edin ve etrafınıza da bu nefreti kusun. bu hayatta iyi şeyler her daim olacaktır.
    ikisine de minnettarım.

  • güzel çiçeklerin, hava kararıncaya dek sokakta oynamış çocukların, annelerimizin pişirdiği akşam yemeklerinin, sevimli sokak hayvanlarının ve yazın tatlı sıcağında kalabalıklaşan sokağın kokusunu ihtiva eder yaz akşamı kokusu..

    toprağın sıcağının kokusu dahi dolar burunlarımıza. koyu yeşil yaprakların, minik minik açmış bahar dallarının salınan naif kokusu da yazın habercisidir illaki. hepimiz bir defa solusak tanırız seni yaz akşamı kokusu..

    ah yaz sen ne güzelsin, keşke hep kalsan bizle.

  • bu bayram bir tek babamla görüşerek bayramlaşabildim. onun da elini öpemedim, doya doya sarılamadım.. zaten o da bana bayram harçlığımı vermedi.

    ben yine de toprağındaki otları yoldum. mezar taşını temizledim.

    ailesi olanlar bunun değerini bilsin lütfen.
    herkese iyi bayramlar.

  • benim kaynımın kayınpederi bu. aydın abi.

    dükkana raf yapılacak, ne yaptı ne etti marangozu saf dışı bırakıp sabah ezanıyla dükkanın önüne, elinde alet çantası, su terazisiyle damladı. raflar sik gibi oldu.

    çanakkale'den yazlık alacağız, aydın abi ekspertiz kesildi başımıza. 2 yıl oldu hala bir yazlık alamadık.

    rakı sofrasındayız, aydın abi hancı. rakıya buz atılmaması gerektiğini anlatıyor. rakı şalgamla içilmez, onunla içilmez, bununla içilmez. arsenikle içebilir miyiz aydın abi?

    balık yiyeceğiz, aydın abi atlıyor hemen, yılların balık pişiricisi.

    bir arkadaşımız araba alacak, nereden duyum aldıysa aydın abi ışık hızıyla araba pazarında ortaya çıkıyor. çocuk vw isterken bunun gazıyla fiat albea aldı. ağlıyo şimdi köşelere çömelip.

    aydın abi çıkan omzu yerine oturtur, et terbiye eder, mangal yakar, mangalı söndürür, avize monte eder, mobilya cilalar, balkonda yasemin yetiştirir, gül budar, ütü yapar, mantının yapımını bilir, şarap eksperidir, boğa güreşcisidir, astronottur, tuvaldeki kadındır. hiç susmaz, herşeyi bilir, ölümüne tartışır.

    yaşıtları hacıya gidiyor. keşke bu da gitse biraz.