hesabın var mı? giriş yap

  • hem swatch'a hem de omega'ya kazandırmış saattir. tam bir win win durumu. bu olay omega'ya prestij kaybettirmediği gibi (speedmaster serisi daha da değer kazandı) akıllı saatlerin popülerleşmesiyle, üzerine ölü toprağı serpilen swatch'u küllerinden doğurdu. "keşke şöyle olsaydı." denilecek birçok nüans var. örneğin quartz değil de mekanik olabilirdi. ya da mika değil de safir cama sahip olabilirdi. seramik bezel, metal kasa gibi detaylarla çoğaltılabilir. ancak öyle olsaydı bu fiyat seviyesinde kalabilir miydi? en nihayetinde 265 dolara, içinde omega logosu olan bir saat satın alıyorsunuz. insanlar da buna kapıldı. üzerine son zamanlarda gerek elon musk ve nasa gerekse sinema endüstrisinin pohpohlaması sonucu popülerleşen uzay teması eklenince tam bir arzu nesnesi doğdu.

    bence bu kadar ilgiyi swatch da beklemiyordu. web sitelerinde "satın alma sınırını bir sonraki duyuruya kadar kişi başı bir saat alacak şekilde güncelliyoruz." şeklinde bir bilgi mevcut. öte yandan "limitli sayıda olmadığı için önümüzdeki haftalarda seçili swatch mağazalarında saatlerin tekrar satışa sunulacağını hatırlatmak isteriz." demişler. yani sarı sitedeki fırsatçılara paranızı kaptırmanıza gerek yok. önümüzdeki aylarda swatch mağazalarını geçtim, alışveriş sitelerinde bile satışa çıkacaktır.

    tüm modelleri incelemiş biri olarak mars ve satürn temalı olanlar en güzelleri. diğer modellerin kadranları, renkler dışında aynı. mars ve satürn temalı olanlarınsa ayırt edici görselleri var. mars modelinde iki tane roket şeklinde imleç yer alırken, satürn modelinde satürnün halkası yer alıyor. bu bağlamda spor giyinenler için mars modeli daha doğru bir tercih olacakken, smart casual giyinenlerin satürn modelini tercih etmesi yerinde olur.

    bence tüm modellerin en olmamış yanı, kayış tasarımları. cırt cırtlı yapı ve göze sokulan logolar ucuz saat algısı yaratıyor. "zaten ucuz!" demeyin, swatch'un çok daha uygun fiyata satılan modelleri var. eğer olur da alırsam, ilk yapacağım şey daha sade ve zarif bir kayış almak olur. bence swatch da boş durmayacak ve bu modeller için özel kayışlar tasarlayacaktır.

    toparlamak gerekirse sevin ya da sevmeyin, swatch inanılmaz bir pazarlama stratejisi yürüttü. ömrü hayatım boyunca hiçbir saat için izdiham yaşandığını görmedim mesela. üstelik bu izdiham, türkiye özelinde değil, dünya çapında yaşandı. "swatch bu hamleyle dünyalığını yaptı." desem, abartmış olmam herhalde.

  • çok ilgi çekmemiş konu ama 11 yıldır 2 polis koruması ve koruma aracı olmasıyla vergilerimizden kaç milyon tl'nin buraya gittiğini düşünebiliyor musunuz? kim abi bu ne tehditi 11 senedir koruma verecek kadar. kocaları tarafından alanen tehdit edilen kadınlara verin bu korumaları. bu şahıslar da çok tehdit hissediyorlarsa özel güvenlik şirketlerine gitsinler. 1 sene falan neyse de 11 sene nedir ya yazık...

  • ahaha sahtekarlik yalan dolan ve propaganda platformu desene suna sen

    misal ornek vereyim

    gazetenin tekinde 13 tane rehinenin sehit edilmesi bir fiyaskodur yaziyor dogru mu?

    el cevap: hayir yanlis 13 tane rehinenin sehit edilmesi bir basari oykusudur, bir kurulus dirilis saha kalkilistir dunya liderligidir.

  • sahte yollanan kulaklığı iade talebimi "kutusunun açıldığı" gerekçesiyle reddeden usulsüz firma. elektronik ürünler kutusu açıldığı anda ikinci el statüsüne düşüyormuş, bu sebeple satıcı da artık o ürünü satamıyormuş.

    yani ben 1000 liraya airpods satın aldığımda evime 50 liralık sahte airpods gelirse bunu iade edemiyorum. kutusunu açtım ya bir kere, satıcı onu satamaz artık. yazık satıcıya.

    sizin ben mantığınızı yolunuzu yordamınızı seveyim rezil herifler. aynı şey amazon'da olsa o satıcının ticaret hayatını bitirirler. bizimki hala müşteriyi nasıl silkeleyeceğinin hesabını yapıyor.

    aklınız vicdanınız varsa bu siteden alışveriş yapmayın.

  • liverpool, nottingham ve sheffield'da her 15 nisanda gökyüzüne 96 kırmızı balon bırakılır. saat tam 15.06'yı gösterirken. bu balonlar bir daha böyle olaylar yaşanmasın diyedir.. acıyı hala dün gibi hissederler içlerinde.. faciada hayatını kaybeden 96 kişiden biri de steven gerrard'ın kuzenidir. gerrard; liverpool için bu kadar kıçını yırtmasının nedenini kuzeninin annesi ve babasının acısını hafifletme çabası olarak gösterir ve yürek burkar. attığı her golde burnumun direğini sızlatır. onun gole sevindiği kadar kendince ödediği bir borçtan kurtuluşuna da şahitlik etmek yorar insan kalbini...

  • ekip mahallede volta atmaktadir. ufukta hostes'in belirmesiyle kursat'tan oldurucu replik gelir:
    - abi masallah yengem de aygaz arabasi gibi butun gun sokaklarda..

  • polonya'dan almanya'ya geçtiğim sırada pasaport göstermek için bir ton sıra bekledikten sonra ilgili memura zorla pasaport göstermeye çalışmam, ikna olmayıp havalimanı polis şefliğine çıkmam ve avrupa ülkeleri arasında geçiş yaparken buna gerek olmadığını öğrendiğim sırada yaşadığım şeydir muhtemelen.
    bu kadar mı serbest dolaşmak avrupa'da ya, sanki suriye'den türkiye'ye geçiyorum.

  • bu anti-nedensel hipotez, insanoğlunu alışık olduğu zaman algısından kurtaran türden. zaman okunun belirli bir yönü olduğunu düşünmemiz, uzayda "yukarı" ve "aşağı" gibi kavramlardan söz etmemiz kadar irrasyonel olabilir. belki de; zamanda sebep ve sonuçlar değil, yalnızca ilişkili olgular vardır. bu durumda dede paradoksunun ortaya atılışının gelecek dediğimiz kozmik anlarla geçmiş dediğimiz kozmik anların zaten birbiriyle iç içe geçmiş dengeli bir bütün olduğunu henüz özümseyememiş oluşumuzla ilişkili olduğunu söylemek mümkün olacaktır. tabii konuyu felsefi açıdan ele almak her ne kadar keyifli olsa da, gözlemcinin geleceğinin geçmişi üzerinde gerçekten bir etkisinin olup olamayacağı nihayetinde yüksek enerji fiziğinin cevaplayabileceği bir sorudur.

  • kamil'in hapishaneye sürekli mükemmel bir otomobille gidip, hapishaneden dolmuşla eve döndüğü dizi. yazık lan koskoca emekli komiser... zaten adama rol vermiyorsunuz arada yalandan çıkıp "şimdi n'apıcaksın ezel?" diyor sonra bir iki direksiyon sallıyo... bari arabadan indirip durmayın adamcağızı.