ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dipsiz göl'ün eski haline gelmesi
-
suyu koyunca ekosistem de anında oluşuyor zaten. helal olsun emeği geçenlere.
koç üniversitesi'ndeki pikachu
-
(bkz: je suis pikachu)
bal porsuğu
-
kendisi guinness rekorlar kitabı'na (2004) göre "dünyanın en korkusuz hayvanı" imiş.
arı sokmalarına karşı olan dayanıklılığı da tabii bir yere kadarmış bu hayvanın.
yine de "namını" yeni duyduğum bu canavar iki dakikada kimyamı bozdu benim! şuraya baksanıza "hayvan herif" sanki kıskaçlarla, iğnelerle, zehirle dolu bir akrebi mideye indirmiyor da maç seyrederken fındık fıstık atıştırıyor:
http://www.honeybadger.com/…ges/smalls/scorpion.jpg
gözü de ilerlerde, allah bilir, bir sonraki mesaisine bakıyordur o sırada da! (link uyarıları için oinone, kafasiguzel ve alainderon'a teşekkürler)
geniş aile
-
ulvi, öpücük için sırnaşmakta, sevim nazlanmaktadır.
vatandaş1: hoop kardeşim! eviniz yok mu sizin?
vatandaş2: ulan ailemizle şuraya geldik. size katlanmak zorunda mıyız!?
ulvi: şşşt! hacı. eğer ailenizle geldiyseniz ev boştur. versene anahtarı bi.
28 ağustos 2021 rock'n rolla rezaleti
-
(bkz: dayak nedir neden atılır)
mekandan ziyade alkollü müşteri rezaleti olması gereken başlık
hakkını vereyim ama kendi haksızlığını bu kadar açık açık yazan rezalet başlığı görmemiştim. genelinde başlık sahipleri melek gibi insanlar olur, durduk yere dayak yerler hep.
yaran fıkralar
-
adamın biri omuzunda maymunla bara girmiş. barda içkisini yudumlarken maymun da ordan oraya zıplayıp bulduğu herşeyi yiyormuş. bir ara bilardo masasına zıplamış ve herkesin şaşkın bakışları arasında bi tane bilardo topunu yutmuş. barmen "hey! maymununun ne yaptığını gördün mü?" diye bağırmış. "yoo, ne yaptı ki?" diye sormuş adam. "bilardo topumu yuttu!" demiş barmen. adam "hiç şaşırmadım. bu pezevenk gördüğü herşeyi yer" demiş ve hesapla, maymunun yediği herşeyin parasını ödeyip çıkmış.
iki hafta sonra aynı adam maymunuyla yine gelmiş bara. barda içkisini yudumlarken maymun yine ordan oraya zıplamaya başlamış. barda bulduğu bir yeşil eriği önce kıçına sokmuş, sonra çıkarıp yemiş. bunu gören barmen iğrenerek "hey! maymununun ne yaptığını gördün mü?" diye bağırmış. "yoo, ne yaptı ki?" diye sormuş adam. "barda bulduğu eriği önce kışına soktu, sonrada çıkarıp yedi" demiş barmen. adam "hiç şaşırmadım. bu pezevenk hala gördüğü herşeyi yiyor. ancak bilardo topunu yuttuğundan beri herşeyi önce ölçüyor"
sunny side up
-
anladigim kadariyla gene bir seyler olmus ve bir takim insanlar yumurta uzerinden sosyal statu yarisina girismis. fazla uzatmadan seyyapmak gerekirse bu tur pisirilen yumurtaya bazi yerlerde sunny side up derler, bazi yerlerde de fried eggs derler. annem sahanda yumurta der, ama scrambled ile sunny side up ayrimini yapmak icin sarisini dagitma diye tembihlemeniz gerekebilir.
baska bir entryde de belirtildigi gibi ozellikle new york yoresinde sunny side up tabiri kullanilir. bunu yumurtanin sarisi altta kalacak sekilde tavada ters cevirirseniz adi over easy olur, sarisi da hafif kizaracagi icin daha lezzetli bile diyebiliriz. bunu yaninda hash browns'la servis ederler, katran gibi bir kahveyi de sinirsiz refill ile dayadiniz mi tebrikler, artik siz de bir nuyorkersiniz. nasil bilmezsiniz cahiller diye gelip eksisozlukte ahkam kesebilirsiniz. yalniz dikkat edin, coffee diyeceginiz zaman kooooffiiii diye telaffuz edeceksiniz, ava giderken avlanmayin.
almanlar ise efektif olmak adina tabii ki tum bunlari tek bir potada birlestirip adina da bauernfrühstück demistir. yarin bir gun bu konuda da bir kavga cikarsa aklinizda bulunsun diye soyluyorum.
iş görüşmesinde let's continue in english denen an
-
(bkz: şu güzel ortamı bozuyorsun)
protesto için burger king kuryesini eve çağırmak
-
burger king kuryeleri bildiginiz gibi yonetime cok yakin adamlardir. protesto edilen kurye direk bu sikayetleri direk burger king ceo'su daniel s. schwartz'a iletmistir. cok ise yaradi yani kisacasi.
yozgat'ta kaza yapan sebze kamyonunun yağmalanması
-
şimdi bu insanlar aç mı?
hayır.
sadece karakter yoksunu her biri.
bizim asıl handikapımız da bu maalesef.
aşık olunmaması gereken birine aşık olmak
-
"aşk; görmekten çok özlemeyi sever, dokunmaktan çok düşlemeyi.. ve aşk öyle haindir ki; nerde imkansız varsa gider onu sever".
özdemir asaf
türkiye'de evlerde veranda olmaması
-
öncelikle, veranda ne amk diyecekler için; (bkz: veranda)
ya ben köy evlerinde bile çok az gördüm bunu. geçenlerde bi çiftlik evinde görür gibi oldum onu da pimapen ile kapatmışlardı amk. bir de teoman kafası iyiyken bir kır evinde görmüş bunu ama nası uçuyorsa orada bi rüzgar gülüne rastlamış konuşmuş falan. yani o da görmemiş..
her neyse bence amerika'yı amerika yapan şey aha bu verandadır arkadaşım. babanla bir sorunun mu var, otur veranda da konuş. ananla mı var gel verandaya bağır çağır, düşmanın mı var al silahı verandaya otur...
sen bildin onu filmlerden, beyaz boyalı, sallanan koltuk var orada en yaşlı insan oturuyor. 20 sene sonra gelmiş evlat hesap soruyor,şurada bana tokat attın, orada beni mahçup ettin burada bok ettin diyerek.. tanıdın tabii.
türkiye de veranda olmayınca ne oluyor, salon var babaya hesap sormaya geliyorsun altı ay sonra ( bizde öyle 20 sene 25 sene ayrılık olmaz en babası bi bayram arası) ülke tv açık. salondaki büfe enerjini alıyor kafadan, büfe ne amk diye düşünürken az yumuşuyorsun, koltuk örtüsünün üstündeki kırlent, bardakların üstündeki dantel, ülke tv spikerinin naif ve mıymıntı sesi derken odaya girdiğinin 10. saniyesinde yumuşuyorsun. bir de anan poğaça viriyim ayrana katık eden mi diye sorunca ne oluyor, hesap soramıyorsun. ömrünce taşıyorsun o ağırlığı.
amerikalı o verandadan zıpkın gibi çıkıyor. sorunlarını halletmiş, herkes bir diğerini bağışlamış diyor ki sorunum yok madem gideyim afganistan'ı işgal edeyim diye süper güç oluyor, uzaya çıkıyor adam. onun için veranda mecbur tutulmalı. 38 katlı apartmanın hemen giriş kapısının yanında bi veranda olsa fena mı olur?
neyse bi şarkı ile bitireyim, bir kır evinin verandasında bir rüzgar gülüne rastladım, insanmışçasına konuşmaya lay lay lay..