hesabın var mı? giriş yap

  • savaşın sebebi tamamen bizans entrikaları yüzündendir.

    bu zavallı gotlar hunların baskısından çoluk çocuk bizans' a sığınmış, imparatorluk sınırlarından geçiş hakkı istemişlerdir. başlarda işler iyi giderken bizanslı bölge valileri gotların liderlerini öldürmeye kalkar. daha türlü türlü ibnelikler yaparlar.

    gotlar da sonunda bizans' a karşı ayaklanır. bir dizi küçük çatışmadan sonra edirne yakınlarında iki ordu karşılaşır. got süvarisi bizans ordusunun eline verir.

    savaş bizans için sonun başlangıcıdır.

    edit: evet bizans azalarak bitmiş.

  • muhtemelen biz türklerin biyolojik düzenini tanımaya çalışırken sıçacak telefon..

    gece 02.30'da üç çeyrek ekmek kokoreç gömen adamın biyolojik özelliklerini hesaplamaya çalışsan ne olur amk.

  • tarih çabuk unutulan bir kavramdır, ayrıca gençleri de şuçlayamıyorum yaşam standartlarını arttırma derdinde herkes. bu gözler kefen giydik bizi cepheye gönder rte, bahçeli reis diyenlerin bedelliye en önde başvuran olduğunu da gördü. =)

  • çok istiyorsa kendine entegre etsin.

    bizim entegre olmuş daha önemli sıkıntılarımız var.
    yüksek vergiler, ahlak sorunu, yolsuzluk, rüşvet, vb.

  • "memleketim" olmasi bunda pay oynar mi bilemem ama turkiye'deki sehirler icinde istisnasiz en sevdigim sehirdir ve turkiye'de yasasaydim kesinlikle burada yasardim. cocuklugum buyuk olcude burada gectigi icin gecen gun biraz da merakla google earth vasitasiyla antalya'nin sahillerine bakayim dedim ve kucuklugumde hatirladigimdan cok daha farkli bir sehirle karsilastim. sonra sehrin sahil seridi boyunca bazi "fotograflar" cekerek sehirde son yillarda gerceklesen ranti ve talani belgelemek istedim. bu sekilde hazirladigim 2003 ile 2015 arasindaki sahil seridini karsilastiran 57 sayfalik belge su linkten gorulebilir: https://goo.gl/onuumg (edit: telefondan baglananlar icin alternatif link: http://docdro.id/kluetv4 -yuklenmesi 20 saniye kadar surebilir).

    adamlar sahil seridi boyunca bos bulduklari her yere tesis dikmisler. iki otel arasindaki ufacik bosluklara bile yeni oteller dikilmis. bunun takipcisi olup seneye 2016 uydu goruntuleri ortaya cikinca onlari da eklemeyi dusunuyorum. aslinda baslangic olarak 2003 yerine 1995 filan alsak cok daha kapsamli sonuclar elde edebilirdik ama google earth'in antalya'daki uydu fotograflari en fazla 2003'e kadar gidiyor. 90'li yillarin uydu fotograflarina bakma sansimiz olsaydi verilen zararin gercek boyutunu gorebilirdik.

    bununla birlikte yine google earth vasitasiyla bir de hesaplama yapmaya calistim. antalya'nin toplam sahil seridinin ne kadarinin otellere ait ne kadarinin halka acik oldugunu tespit etmek icin uydu goruntulerini inceledim ve google earth vasitasiyla cesitli olcumler yaptim. antalya'nin toplam sahil seridi 650 km civari ve bunun 228 km'lik kismi kumsallardan ve plajlardan olusurken geri kalan kismi kayaliklardan olusuyor. bu 228 km'lik kisminin da 110 km'lik kismi yani %48'i otel ve cesitli isletmelerin arka bahcesi seklinde ayrilirken hemen dibinde otel olmayan ve "halka acik" oldugunu soyleyebilecegimiz seridin toplami 117 km. yani antalya'daki plaj ve kumsallarin yarisi otellere ayrilmis durumda. bu kotu bir sey gibi gozukmeyebilir ama bundan 10-15 sene onceki uydu fotograflarina baktigimizda bu oranin %70-30 seklinde oldugunu goruyoruz. bu hizla giderse antalya'da oteller tarafindan el konulmamis hicbir plaj ve kumsal kalmayacak gibi.

    ayrica bu is sadece sahilin boyutu degil kalitesine de bakiyor. antalyalilarin yasadigi, halkin rahatca ulasabilecegi, toplu tasimayla veya yollarla rahatca ulasilabilecek yerlerdeki plajlar genelde oteller tarafindan kapatilmisken etrafinda otel olmayan plajlar genelde kus ucmaz kervan gecmez yerlerde veya ulasilmasi cografi olarak cok zor yerlerde. tabi ki hesaplamalarimda bazi hatalar olabilir. ornegin otellerin kapattigi plajlara halkin parayla veya parasiz bir sekilde girip giremedigimi bilmiyorum. ayrica etrafinda otel olmayan plajlarin da halka acik olup olmadigini tam olarak bilmiyorum. bunlar tamamen tahmine dayali hesaplamalardi ama ufak bir hata payiyla yaklasik sonuclar aldigima inaniyorum.

    bir de su var, antalya'nin batisina gidildikce ve mugla'ya yaklasildikca otel sayisi gittikce azaliyor. bunun sebebini merak etmiyorum desem yalan olur. neyse, merakimi yenemeyip boyle bir arastirma yaptim ve sonuclarini paylasayim dedim. bu konuda merakli olan baskalari da varsa umarim islerini gorur.

    kisaca konuya donmek gerekirse antalya dunya'nin en guzel sehirlerinden biri ama daha uzun yillar boyunca boyle kalabilmesi icin koruma altina alinmasi lazim.

    edit: ozelden gelen bilgilere gore antalya'daki tum plajlar uzerinde otel olsa da olmasa da kanunen halka acikmis.

  • merak edenler için sözlükte bulunsun dediğim cv'dir. yalnız kapladığı alan bakımından sözlük serverlarını zorlamaktadır. okuyan çıksın bi zahmet, sözlük kasıyor.

    -1969 yılında ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi'ni ve ankara üniversitesi dil, tarih ve coğrafya fakültesi'nin tarih bölümünü bitirdi.
    - viyana üniversitesi slavistik ve orientalistik bölümü'nde öğrenim gördü.
    - yüksek lisans çalışmasını chicago üniversitesi'nde yaptı.
    - ankara siyasal bilgiler fakültesi'nde "tanzimat sonrası mahallî idareler" adlı tezi ile 1974 yılında doktor, "osmanlı imparatorluğu'nda alman nüfûzu" adlı çalışmasıyla 1979'da doçent oldu.
    - 1982 yılında devletin akademik politikalarına tepki olarak görevinden istifa etti. bu dönemde viyana, berlin, paris, princeton, moskova, roma, münih, strazburg, yanya, sofya, kiel, cambridge, oxford ve tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı.
    - 1989'da türkiye'ye dönerek profesör oldu ve 1989-2002 yılları arasında ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi'nde idare tarihi bilim dalı başkanı olarak görev yaptı.
    - 2002 yılında galatasaray üniversitesi'ne, iki yıl sonra ise bilkent üniversitesi'ne konuk öğretim üyesi olarak geçti.
    - şu anda galatasaray üniversitesi hukuk fakültesi ve bilkent üniversitesi hukuk fakültesinde türk hukuk tarihi derslerini vermektedir.
    - galatasaray üniversitesi senato üyesidir.
    - uluslararası osmanlı etütleri komitesi yönetim kurulu üyesi ile avrupa iranoloji cemiyeti ve avusturya-türk bilimler forumu üyesidir.
    - ilke eğitim ve sağlık vakfı kapadokya meslek yüksekokulu mütevelli heyeti üyesidir.
    - 2005 yılında topkapı sarayı müzesi başkanı oldu.

    ortaylı; türkçe;
    ileri seviyede almanca, fransızca, ingilizce, italyanca ve rusça;
    orta seviyede kırım tatarca, slovakça, romence, sırpça, hırvatça, boşnakça, arapça, farsça, latince, ibranice, bulgarca, antik yunanca, ve yunanca bilmektedir.

    kaynak: vikipedia.

  • bu dile yatırım yapmak isteyenler için hem kaynak hem de yöntem açısından tavsiyelerim var. en önemli tavsiyem: hemen öğrenmeye başlayın, kullanmayacak olsanız bile çünkü çoğu kaynak dilin halihazırda en güncel versiyonunu ile oluşturulmuş, ileride yeni sürümler çıkar, öğrendiğiniz falan değişir, hiç gerek yok. en azından yeni versiyon değişikliklerine bakar, neyi neden yaptıkları hakkında bir fikir sahibi olursunuz. öğrenme süreci uzun değil android'çiler için; hafta sonu projesi olarak görün, çok zamanınızı almayacaktır temelleri kavramak. ok, neler yapmalı?

    adım 1- google i/o 2017 konuşmalarını izleyin, alkışlarla falan biraz gaz alın:
    - introduction to kotlin: dilin üreticisi jetbrains'ten kotlin'i her fırsatta tanıtan hadi hariri'nin konuşması. keyifli, demolu, giriş seviyesinde ve yüzeysel ama izleyin.
    - life is great and everything will be ok, kotlin is here: android camiasının çok yakından tanıdığı, projesinde kendisi tarafından üretilen library kullanmayanların işe alınmadığı, efendimis jake wharton reyiz ile pinterest'ten christina lee'nin konuşması. jake hızlıca android developer'ların işine yarayacak örnekler veriyor hadi'nin konuşmasına göre daha advanced ve pratik örneklerle. asıl bomba ise google i/o'da hiç görmeyeceğiniz tarzda bir konuşma ile christina şirketinizde böyle büyük değişikliklerin nasıl sağlanacağına dair rant ile karışık tavsiyelerde bulunuyor. en az teknik detaylar kadar ilginç bir olay, mutlaka izlenmeli. bu konuşma ile ilgili dikkatinizi çekmek istediğim bir başka şey ise bu konuşmayı yapan kişiler hadi gibi google'dan değil, community'den gelen kişiler. kotlin'e resmi destek verilmesinde community'nin etkisinin simgesi gibi.

    ok, bu konuşmaları izlediniz, hadi'nin clap yerine crap demesine güldünüz, gözlerinizi kapatıp null pointer exception'ların olmadığı bir dünya hayali kurdunuz, jake reyizin örnekleri ile karmaşık ve boilerplate kodla yapılan şeylerin ne kadar elegant bir şekilde yapılabildiğini gördünüz(jake kadar iyi olmadığınızı, jake'in 10x performansla çalıştığını hesaplarınıza katmayı unutmadınız ) ve artık öğrenmeye hazırsınız.

    adım 2 tamamen kendinizi verimli hissettiğiniz öğrenme şekline göre şekilleniyor. dökümanyasyon okurum, bana yeter diyorsanız kotlin'in resmi sitesindeki referans bölümü güncel ve pratik https://kotlinlang.org/docs/reference/

    daha sonra kotlin koans'a geçerek, teker teker unit testleri geçerek dilin temellerini kavrayabilirsiniz. takıldınız yerde referanslar yine en büyük dostunuz.

    bir diğer alternatif ise video ile daha iyi öğrenirim, daha çok senaryoyu gözlemlerim diyenler için. google i/o konuşmasını keyifle dinlediğiniz, kotlin'i sevdikten sonra talking kotlin podcastiyle düzenli olarak kulağınıza erişecek olan hadi hariri yine karşınıza çıkıyor. hadi'ni o'reilly üzerinde ekim 2016'da şu anki güncel versiyon v1.1 de hesaba katılarak yayınlanmış iki video serisi var:
    - ıntroduction to kotlin programming (5 saat)
    - advanced kotlin programming (3 saat)

    bu yolu seçenler için tavsiyem ise önce introduction videolarını izleyin. game of thrones'un 11. sezonunu izler gibi izlemeyin ama, videoyu durdurup "bi dakka lan, şu şöyle olsa ne olur" diyerek arkada bir şeyleri kırıp dökün, temelleri kavrayın. bunlar bittikten sonra kotlin koans'a saldırın, syntax'a alışın, takıldığınız yerde referanslara bakın, sonra advanced videolarını izleyin.

    bu adımlardan sonra az çok kotlin öğrendim, artık uygulamaya başlayayım diyorsanız. advent of code olur, project euler olur, bir şekilde gerçek problemler üzerinde çözümler için dili kullanmaya başlayabilir ve en önemlisi derin bir nefes alıp yeni yeni kotlin class'larını projelerinize ekleyip dönüşümün fitilini ateşleyebilirsiniz. unutmayın, google tarafından resmen destekleniyor bu dil. örneğin şurada android o örneklerinin tümünde kotlin alternatifi var. google nasıl yapıyor, nasıl yapmıyor falan biraz merak edin, clone edin, açın, değiştirin falan, yapın bir şeyler.