ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
40 km'lik konvoyla başkente giren lider
-
esenboğa - ankara merkez arası 25 km olduğundan mümkün olmayan olaydır.
13 kasım 2022 imamoğlu'nun yine ortadan kaybolması
-
üst edit: "yalancıyı sikmiyorlar ki" dedirten anlamsız ve ahlaksız bir iddia. zira kaybolsa ne olacak?
haber
görsel
benim dışımda kimse yazmasın. ahlaksızlar pirim görmesin.
ekleme: bizim insanımızın sorunu bu arkadaş işte. bir tane kansız burada trollük yapıyor, muhalifmiş gibi görünün alçaklar başlığa girdide bulunuyor, muhalifler de gelip sövüyor. sorarım, böylesi bir günde böyle bir başlığı açacak kadar aşağılık, vicdan yoksunu, alçak ve düşük zekalı birinin sözlerine argümanlarla cevap vermek kime ne fayda sağlar? bu gibi kansızların amacı zaten cevap almak değil, kansızlık yapmak. illa zor yoldan mı öğreneceksiniz yani?
ikinci girdide yazmışım işte, neyini uzatıp ite köpeğe prim verme derdindesiniz ki? iki fav kasmak için iki beğeni almak için bir tarafınızı yırtmanıza değer mi?
ekleme2: başlık gündeme girmiş... allah sizi ıslah etsin.*
sevgilisi türbanlı diye boğazda mekana alınmamak
çeviren eşekherif iyi seyirler dilerim
-
eğer ki bu yazıyı okuyorsanız, devamında izleyeceğiniz film ya da dizinin kötü olma ihtimali yoktur.
kendi işini kurmazsan ölene kadar alarm kurarsın
-
kendi işin olsa bile o alarmı kurmazsan, o kurulu işi de kaybedersin. sonra başkalarının işi için alarm kurmaya devam edersin.
75'lik ajda pekkan'ın nefes kesen pozlar vermesi
-
anneanne.. nene... gibi yorumlar yapanlar donup baksinlar anneannelerine nerede ne yapiyor. bu kadin bugun son albumunu cikardi, icinde muthis sarkilar var. konserinde saatlerce ayakta sarki soyluyor dans ediyor. harika klipler cekiyor vs.
ajda pekkan'i da kiskanmazsin ya.
taksim'de taksicilerin zıplatılması
-
otelde müsterim var, onu alacagim diyor. bunu söylemek yirmi saniye elleri titredikten sonra aklina geliyor. polis arabasini baglarken calistigi taksi duragini arayip "beni polis durdurdu. falanca otele yeni taksi gönderin" demek aklina gelmiyor. nereden baksan saygisizlik, nereden baksan düsük zeka.
taksiyi yol kenarindan durdurmaya calisan müsteriyi cani istemedigi icin almadi. adamlar taksicilik degil rakipsiz tekel olarak "vip tasimaciligi" yapmak istiyorlar. aracin her tarafina "lüks taksi" yazmis olmalari bile "normal müsteri almayiz" sinyali veriyor. bir insanin "ben polisleri kandiririm" demeden önce kendi zekasini tartmasi sart.*
yaran facebook durum güncellemeleri
-
bakkal'da 10 kuruş eksiğim çıktı, cebimdeki sakızı uzattım... afalladı!!. gün intikam günüdür :))
oha dedirten fm olayları
-
celta vigo teknik direktörlüğünden istifa etmemden sonra aradan 5 sezon geçmesine rağmen takımın hala kendine bir teknik direktör bulamaması, bunun neticesi hiçbir oyuncu satın alamaması ve sözleşmesi sona eren oyuncuların da üçer beşer başka takımlara gitmesi... en son baktım takımda iki oyuncu kalmış onlar da birbirlerinden nefret ediyorlar. biri diyor ki falanca kendini fazla beğeniyor, öteki de filancanın tutumu takımın* ahengine zarar verebilir diye düşünüyor... manyak olmuşlar...
galatasaray uefa kupasını alırken forveti kimdi
-
(bkz: hakan şükür)
fetocu olmasi büyük topçu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. bu adam ve ahalisi seni 2002 dünya kupasında 3. yaptı. bu adam ve arkadaşları bu ülkenin sahip olduğu tek avrupa kupasını getirdi. boş yapmayın amk.
dedenin ölmesi
-
dokuz yıl önce soğuk bir bayram tatiliydi. her fırsatta kaçtığım yer olan köye, dedemin yanına gitmiştim. tatilimin son günü, evde yalnız kaldığımız bir anda dedem bana seslendi. koştum gittim, "gel dedi, yanıma otur" oturdum. kolunu attı, sarıldı, iki damla yaş düştü gözlerinden. şaşırmıştım. çerkes ihtiyarları sert olur. sert adamdı benim dedem de. neredeyse altmış yıl aynı yastığa baş koyduğu babaannem öldüğü gün bile tek damla gözyaşı görmedim ben bu adamın gözlerinde. bana yakında öleceğini, bir daha görüşemeyeceğimizi söyleyerek vedalaştı ve helalleşti benimle. o an tek düşündüğüm şey dedemin bunamaya başladığıydı ama çok geçmeden ölüm haberini aldım. ölürken bile kendini bozmadan öldü. durup dururken " oğluma (babama) haber verin, ben ölüyorum" demiş, yatmış ve ölmüş. bir daha asla ne bir bayramın tadı oldu eskisi gibi, ne de köyün. evin direği yok o öldüğünden beri ve kimse yıl 1934, ağustosunun 26'sı diye başlayan hikayeler anlatmadı bir daha. ve eminim ki dünyada bir kez daha bu kadar saygı duyacağım bir insan olmayacak.