hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaş ben anlamıyorum, hala one love-one love diyorsunuz lan!

    aga bu yavşaklar degil mi, milleti festival alanına doldurup, başlamadan on dakika önce bira satışı yok diyen?
    siz değil miydiniz lan gezi'de ntv'ye, garanti'ye, doğuş grubuna ana avrat söven? pozitif'i doğuş satın almadı mı olm? bu festivalde harcayacağınız her bir lira ferit'in cebine girmeyecek mi? o ferit değil mi; kolumuz, bacağımız, kafamız polis tarafından kırılırken, parktaki çadırları geziciler yaktı diye haber yaptıran adam?!
    sikmişim bonobo'sunu, omar'ını.. ali ismail'i ne çabuk unuttunuz lan? kaç disketlik hafızanız var? berkin'in kemikleri sızlıyor geçmişini s... hipstırları. adam hala kalkmış oh land diyor ya! oh ferit lan oh ferit!!
    cnbc-e yok demedik mi, radyo eksen yok, mado yok, saray yok!

    yapacağınız devrimi s... bi çay koyup içicem. sizin ipinizle kuyuya mı inilir...

    edit: moduna sokayım selektör.
    edit 2: son üç gündür çok fazla destek mesajı geldi, duyarlılığınız için teşekkür ederim. inanıyorum ki birçok kişi festivale gitmeyi çok istese de, protesto hakkını kullanacak... 100 kişi gitmese 10000 lira yapar, doğuş'a koyar mı diyeceksiniz.. önemli olan işlevi.

  • --- spoiler ---

    kusura bakmayin artik size sayin basbakan degil sayin recep tayyip erdogan diyorum, cumhurbaskani adayisiniz..

    --- spoiler ---

    evet aynen boyle dedi. dedikce kivrildi, egildi, bukuldu, kambur oldu..

  • camel sigara paketleri üzerinde bir deve vardır, hani arka plandaki piramitlerle poz verir profilden. hani altında da "turkish blend" yazar gocemen. en çok soru bu manzaradan çıkar işte. öyle bir kafaya kazınmış ki, "deve ile mi seyahat ediyorsunuz?", "çölde mi yaşıyorsunuz?" sorularının filan temelinde bu hafıza yatar.

    oraya deve yerine andromeda galaksisinin bir ilüstrasyonunu koysan gelip "uzay gemisine mi biniyorsunuz", "uzayda mı yaşıyorsunuz" filan diye soracak adamlar çıkar kesin.

    on tane eurovision kazansak bu imajı temizleyemeyiz herhalde.

    allah belanı versin camel.

    ..

    eurovision, allah senin de belanı versin.

  • öncelikle sigara içmeyiniz. yani hiçbir şekilde ozenmeyiniz ve bulaşmayınız. bunu tüm samimiyetimle söylüyorum.

    insan fiziksel, mental ve ruhsal olarak bir bütündür. kendinizi her açıdan geliştirmeye odaklanın lütfen. zengin ya da fakir farketmez, fiziginiz her zaman iyi olabilir arkadaşlar. düzenli ve sadece vücut ağırlığınızı kullanarak bile uzun vadede güzel ve sağlam bir vücudunuz olur. bu önemlidir. bazen psikolojik açıdan zayıfladığınızda güçlü bir fizik ve disiplin sizi ayakta tutacaktır/geri dönüşü kolaylaştıracaktir. *ayrıca erkekler temelde aldıkları tüm kararlari karşı cins ile etkileşimi maksimize etmek için alırlar. haliyle bu açıdan da faydasını göreceksiniz.
    -ayrica kişisel hijyene önem verin lütfen-

    gerekli, gereksiz demeden okumaya özen gösterin. mümkün olduğunca çok konu hakkında az da olsa bilgi ve birikim sahibi olunuz. hayatı da bol bol tecrübe etmekten kaçınmayınız. genelde boka sarıyor işler ama olsun, en azından anlatacak bir hikayeniz olur.

    ve sevmeyi bilin arkadaşlar. toprağı, ağacı, bayrağı, bir çocuğu, kediyi ya da kadını farketmez... sevgi yüreğinizi yumuşatır ve size farklı pencerelerden bakma imkanı tanır. belirli bir yaşa gelip, belirli bir güce kavustugunuzda sevgisiz ve ruhsuz, hayatını metaya endekslemis ucuz bir insan olmayın.

    iş, kariyer, para vs bu konulara girmiyorum. hayat basittir ya doğduğun ülke iyi olacak ya da ebeveynlerin zengin olacak. bu ikisi dışında kalan herkes için maalesef hayat her zaman zordur. bunları ana hedef haline getirip değersiz ve sevgisiz olmayın. bakın bir siyasi yaklaşım olarak algılamayin lütfen lakin bugün tüm yönetici kadroları bu tür insanlardan oluşuyor. hani diyoruz ya hiç mi şeref yok lan sizde diye... gerçekten şerefsiz bir insan olmayın. ben vaktinde gasp da yaptım, hırsızlık da yaptım. lakin bana torpilimiz var gel şuraya yerles dediklerinde içim ürperdi. ihtiyaç ya da zevk için bir anlık kötü kararlar verdim, evet bunu yaptım ama bir ömür boyunca bir insanın umutlarını, hayallerini çalıp üzerine yerleşmek mi? bu hayatımda bana korkunc gelen nadir şeylerden biridir.

    bunları 20 yaşına varmadan yaşadığı şehrin adeta içinden geçmiş, deli dolu günleri arkasında bırakmış biri olarak söylüyorum. egildikce büyüdüğümüzü umarım benim kadar geç anlamazsınız.

    son olarak iş ve gelecek anlamında dijitallesebildiginiz kadar dijitallesin. farklı bir gelecek inşaa ediliyor ve baş aktörleri arasında sizler de olacaksınız. sermaye hızlı bir şekilde genç kuşaklara kayacaktir. kesinlikle zanaat öğrenin fayans ustası olun, marangoz olun... bu teknolojik gelişmelerden uzak kalmanızı gerektirmez arkadaşlar. aksine kendinize kaynak yaratmanız, zihninizi ve bedeninizi güçlü tutmanız için güzel bir zemin hazırlar. saygılarımla.
    *herkes yabancı dil öğrenin demiş genelde. kesinlikle haklılar, büyük bir avantaj ama ülke gerçekliklerinden biraz kopuk buluyorum. aktif kullanım alanları bulamamak ile beraber ciddi bir vakit ve enerji istiyor. ben kendi adıma buna harcanan vakit ve enerjide dijital katma değer üretimine yönelmenizi tavsiye ediyorum.
    *bir başka başlık altındaki girdimden alıntıdır.

  • sene 1998 ali sami yen'de galatasaray - trabzonspor maçı.. trabzonspor bize 5 tane çaktı, haliyle isyan eden galatasaray taraftarlarının arasında 5-6 saniye kadar, özellikle beni çekmiş cine 5. buraya kadar her şey güzeldi ancak şöyle bir sorun vardı; ağzımda sigara ile isyan eden ben, ilk kez canlı yayında babasına sigara içerken yakalanan mal olarak tarihe geçmiştim.

  • ön bilgi: bu dört sayılı entry'dir. ilk yazanlar yazdıklarını silerse diye peşinen yazıyorum.

    1. parti binası önünde cılız bir kalabalık "kaybetsen de seviyoruz." içerikli gösteri yapacaktır.
    2. akp merkezinin ışıkları erkenden sönecek ve herkes evine gidecektir.
    3. erdoğan aynı gece ankara'dan üsküdar'daki evine geçecektir.
    4. kısıklı'da da bir iki kişi sevgi gösterisi yapacaktır. ama uzatmadan onlar da evlerine dönecektir.
    5. sonra türkiye'de her şey çok güzel olacaktır.

  • pekmezli simide alışmak demektir. hatta 2 simide bir ayranı yetiştirmek. hele baharsa mevsimlerden, kızılday'dan bulvara vurup kendini soluğu meclis parkında almak. hiçbir şeyin olmadığı o parkta gelip geçeni izlemek.

    hayat boyu kullanmadığın sokak isimlerine alışmak demek ankara'da öğrenci olmak.

    + sevgilim burası neresiydi?
    - karanfil
    + peki burası?
    - burası da yüksel
    + şurayı biliyorum konurdu değil mi?
    - evet orası konur. peki dostun olduğu sokak neydi?
    + hangi dost? şaşırtmalı soru bu : )

    ezberlemeye çalışırsınız sokakların adlarını. buluşma yerleriniz kısıtlanır ankara'da. ya karanfil sokakta dost'un önünde buluşursunuz arkadaşlarınızla ya da ziya gökalp'te gima'nın önünde. her seferinde gima'nın hangi tarafı çelişkisini yaşarsınız. hoş gima falan da kalmadı ya artık.

    paranın geldiği gün sokaklara atarsınız kendinizi. kızılay'dan tunalı'ya kadar yürür, kıtır'da oturup bir kumpir yer, üstüne 2 de bira içersiniz. bazen kuğulu parkta kuğulara simit atarsınız. banklarda kuşlar üzerime pisleyecek diye korkup oturamaz, sonra oradan esat'a, oradan da kurtuluş'a eve kadar yürürsünüz.

    limon'a gidip manga, gölge'ye gidip raindog* dinlersiniz. ssk'da dolanıp çıkışta midye dolma yemek şarttır. sonra belki bir taksiyle esat. soluğu aspava'da alıp 1 dürüm döner, soslu olsun! dersiniz. yemeği yerken ayılıp, sonraki gün girilecek vizeyi hatırlar, boşver deyip kahkahalarla gülmeye devam edersiniz.

    odtü'lü değilseniz odtü şenliklerine özenirsiniz. giriş yasak diye yolun ortasında inip dolmuştan, tanımadığınız arabalara otostop çekersiniz. beytepe'de rektör kar küreme makinası almış geyiği yapar, gülersiniz. olgunlardan kitap alır, güven park'ta otobüs ararsınız. dolmuşların tek fiyat uyguladığını öğrenir ve alışmaya çalışırsınız.

    kış geldiğinde atkı kullanmaya alışırsınız ankara'da. soğuktan ciğerleriniz yanar, hatta sürekli tekrarlayacak bir hastalık kaparsınız. ellerdeki çatlaklara alışırsınız bir süre sonra. birbirini ısıtmayı öğrenir insanlar ankara'da. tek çift eldiveni paylaşır ve saçları kısa olan bereyi takar.

    ankara'da öğrenci olmak hayatta hiç unutamayacağın bir deneyim yaşamak demek. ve ne kadar geçerse geçsin, bahsi her geçtiğinde gözlerinin dolması demek...