ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bu tarz benim
-
şu an nothing else matters çalıyor.
ve nur yerlitaş klip çekiyor. allah belamızı hala vermiyor, ben şaşırıyorum arada.
debe editi: arkadaslar daha fazla oylamayin. kac yillik sozlukcuyum en begenilen entryim bu olmamali.
mehmet şimşek'in vergi tabana yayılacak demesi
-
daha neyi yayacaksınız. tabana değil de yanınızdakilere yayın önce.
20 tane evi olan adama yay önce.
yeter be!
edit: 300+ fav gelmiş. hayatımda ilk kez bu kadar insanın bana destek olduğunu ve anlaşıldığımı hissettim. hiçbirinizin yüzünü görmedim, tanımıyorum ama hepinizi çok seviyorum.
edit2: 400+ fav'ı geçtik. çok güzel insanlarsınız.
edit3: 500+ olduk. çok teşekkürler, iyi ki varsınız.
edit 4: 600 olmuşuz beyler bayanlar, cok seviliyosunuuuzzzzz...
edit 5: tam 700 kisi olduk... 700 ortak niyet, ortak fikir olduk.
mercimek çorbasının en iyi 3. çorba seçilmesi
-
doğru bir karardir.
mercimek çorbasi dünyada ki en reliable yemektir.
belki de yemeklerin toyota'sidir.
az acikmissiniz, cok acikmissiniz bir mercimek corbasi her zaman kafi gelir. caniniz birsey yemek istedi, yine ama emin degilsiniz mercimek corbasi her zaman safe bir seçimdir.
ve her ne kadar kotu yapilirsa yapilsin her zaman belirli bir standardi vardir.
depresyondaki birine yardımcı olmanın yolları
-
uzmanlardan destek almak hayli önemli. bu uzman desteği (ilaç tedavisini bir kenara bırakırsak) genel olarak terapiye, diyaloga, konuşmaya, kısacası dile dayanıyor. dilin geçmişi ise taş çatlasa 200.000 yıl; oysa insanın da üyesi olduğu primatların geçmişi 65.000.000 yıl! yani konuşmadan önce doğada hareket ediyorduk ve belki de depresondaki birinin öncelikli ihtiyacı harekettir.
hareketin, egzersizin depresyon ve kaygıyı azalttığına dair onlarca bilimsel kanıt var ki bunların bir kısmını entrynin sonuna bırakıyorum. bu çalışmalarda yazdığına göre mesela, doğal ortamında hareket eden ve grubu içinde düzgün bir statüsü olan bir hayvanın depresyona girdiği hiç görülmemiş. daha ilginci ise şu: evlerinin yakınında daha fazla doğal alan olan, yeşil alanların bol bulunduğu yerlerde büyüyen çocukların davranış bozukluğu, kaygı ve depresyon düzeylerinin, diğer yaşıtlarına göre önemli derecede düşük olduğu orta çıkmış.
dolayısıyla hareket etmeyen, belli bir süre doğada kalmayan çocuk veya yetişkinlerin tam olarak sağlıklı olması pek mümkün değil. işte bu yüzden depresyon, esasında hareketsiz yaşamın sonuçlarından biri. hareketin ağır depresyonlar üzerinde yoğun bir etki göstermesi elbette beklenemez; lâkin hareket, insanları depresyona sürükleyen nedenleri hafifletebilir. ideal olan açık havada, doğada, dağda, bayırda, kırlarda hareket etmek ama bu mümkün değilse spor salonları da olur. zira spor salonlarında koşanlarda, açık havada koşanlarda olduğu kadar olmasa da depresyonun azaldığı bulgulanmış.
üstelik sadece doğa manzarası bile insanın ruh sağlığı üzerinde büyük etkiye sahip. örneğin 1970'lerde güney michigan eyalet hapishanesi'nde kalan ve hücreleri açık araziye ve ağaçlara bakan mahkumların fiziksel ve psikolojik rahatsızlık yaşama risklerinin, hücreleri duvara bakan mahkumlardan % 24 daha az olduğu bulunmuş!
şunu unutmayalım ki biz insanlar biyofiliyiz; yani doğaya yakın olmak içgüdülerimizde var. hatta biyofili hipotezinin ortaya atan edward o. wilson'ın dediği gibi “estetik, entelektüel, bilişsel hatta manevi tatminimizin dahi anahtarı doğanın elindedir.”
***
doğa, hareket, egzersiz ve depresyon arasındaki ilişki için okuma kaynakları:
richard louv, doğadaki son çocuk - çocuklarımızdaki doğa yoksunluğu ve doğanın sağaltıcı gücü, çev. ceyhan temürcü, 2012, s. 60.
johann hari- kaybolan bağlar, depresyonun gerçek nedenleri ve beklenmedik çözümler, çev, barış engin aksoy, metis yay, 2019, s. 153-163.
edward o. wilson, insan doğası, thales yay., 2017.
physical activity, exercise, depression and anxiety disorders
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18726137/
interacting with nature improves cognition and affect for individuals with depression
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/…/articles/pmc3393816/
more green space is linked to less stress in deprived communities
https://www.sciencedirect.com/…ii/s0169204611003665
longitudinal effects on mental health of moving to greener and less green urban areas https://pubs.acs.org/doi/10.1021/es403688w
the great outdoors? exploring the mental health benefits of natural environments
https://www.frontiersin.org/…/fpsyg.2014.01178/full
exposure to neighborhood green space and mental health
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24662966/
the nature principle (reconnecting with life in a virtual age)
https://www.amazon.com/…-life-virtual/dp/161620141x
green space: a natural high
https://www.nature.com/…and%20in%20washington%20dc.
engelli biriyle evlenmek
-
benim babama 14 yasinda tren carpmis, uzerinden gecerken iki bacagini da koparmis, yanindaki en yakin arkadasi oracikta vefat etmis. annem ile evlendiginde 31, ben dogdugumda 32 yasindaydi. babam memurdu, acik goruslu, okumayi seven ve nazik bir adamdi. annemle birbirlerini cok severlerdi, ikisi de birbirine hic kiyamaz, birbirlerinin isteklerini yerine getirmek icin yarisirlardi. beni cok seven ve bunu soylemekten cekinmeyen bir babaydi. etrafimda gordugum ailelerin cogundan daha iyi bir yasantimiz oldu. tabii ki hersey her zaman olumlu degildi. babamla bisiklete hic binemedim ornegin, kendi de doyasiya binememis. bazen bana bisiklete binmeyi cok ozledigini, istedigi kadar yuzemedigini anlatirdi. ama en kotusu diger insanlardi. mesela annem evlenirken komsulari alay etmis babamin yuruyusuyle, ben tum cocukluk yillarimda akran zorbaligina maruz kaldim. babamin neden oyle yurudugu ile ilgili bitmek bilmeyen sorular, sakalar vs. bu yuzden elalem ne der bizim evde hic onemli bir konu olmadi. cunku daha biz hicbir sey yapmadan elalem zaten konusuyordu. doyasiya gezdik, eglendik, babam bana hep en yakin arkadasiymisim gibi davrandi. bildiklerimin cogunu ondan ogrendim. ozetle engelli biri ile evlenmek kotu birsey degil, insanlar cahil, egitimsiz ve mankafa. eger secim sansimiz olsaydi annem de ben de yine ayni hayati secerdik.
köpeğinizi alır mısınız çocuk korkuyor
-
köpekten korkmak da suç oldu amk.
korkar, korkabilir; yaklaştırmayıver köpeğini. çok mu zor?
pardon ya, sokaklar köpeklerindi, fazlalık olan bizdik; unutmuşum.
bıktık lan hayvan faşizminizden; yeminle bak!
sevgi değil, faşizm dedim; ikisi ayrı şeyler.
demba ba
-
bu adamı olcay'ın sırtına bağlama gibi bir projem var. olcay bundan daha iyi pozisyona giriyor, daha çok kosuyor lakin bitiricilik rezalet olduğu için sonunu getiremiyor. tam pozisyona girdiği zaman sirtini dönüp demba ba'ya bırakacak topu, o da golleri atacak leblebi gibi. tabi lan..
john wick'in saatini bilek içine doğru takması
-
john wick’i 3 tane müthiş filmde izledik. filmler ile ilgili yeterince yazı yazıldığı için o konuya girmiyorum. bu yazının konusu başlıkta da görüldüğü üzere 3 filmde de john’un kullandığı otomatik, deri kayışlı carl f. bucherer saatini bileğinin içine dönük takması.
bir sebebi var mı çok merak ediyorum. çünkü filmin aynı zamanda sponsorlarından biri olan bu saati 3 filmde de gözümüze gözümüze soktu chad stahelski. kendim diyorum zaten sponsor diye değil mi? peki neden ters?
söz konusu saat
evde ters takıyor
işte ters takıyor
bir başka görsel
farklı bir açıdan
göze sokmaya devam
saati çok net görüyoruz
parabellum'dan bir sahne
edit: linkler güncellendi
eşinin üstsüz güneşlenmesine izin vermeyen erkek
-
#123803429
oğlum sen kayınvalidene anne demediğin için boşanmıştın zaten daha önce.
ayrıca sen bazen itü, bazen odtü mezunu bir erkeksin. neden erkekle evlenip bikini giyiyorsun.
tamam madem giydin, neden çıkarıyorsun*
debe editi: sözlüğün bu trollerden temizlenmesi çok önemli. çeşit çeşit troller türedi.
çeşit çeşit demişken türkü severlere de insan kısım kısım türküsünü bırakıyorum.
facebook messenger
-
yüklemiyorum çünkü facebook kullanım desenimle örtüşmüyor. ben feyse giriyorum news feed'e göz gezdirip gelen mesaj varsa onları mail gibi okuyup yanıtlıyorum. gruplarda olay varsa bakıyor ve çıkıyorum. chat her daim kapalı.
facebook messenger benim kontrolümde olan bu mesajlara müsait olduğumda bakabildiğim döngüyü feys arkadaşlarımın tetikleyebileceği türden rahatsız edici bir dinamiğe dönüştürüyor. bu değişimi istemiyorum. bundan rahatsızım. zorla ikinci uygulamayla üstüme atılmasından ayrıca rahatsızım. ayrı uygulamaya geçirip sırf rahatsız etmek için bildirimleri hala ana uygulamada gösterme çakallığından ayrıca rahatsızım.
bunun sonucu olarak yaşadığım rahatsızlıkların ötesinde facebook mesajları benim en geç yanıtladığım mesajlar olmak durumunda kalıyor. haliyle bir de bana hemen ulaşabileceğini düşünen arkadaşlarıma geç yanıt atarak onları da bilmedikleri bu sebeplerden dolayı rahatsız ediyor, rahatsız ettiğim için ekstra rahatsız oluyorum.
feysin mesaj ayarlarıyla alakalı çok sıkıntım vardı zaten. istemediğim halde tanımadığım insanlardan mesajlar alıyorum. bunlar other yerine bilmediğim sebeplerden inbox'a düşüyor. bunlara tıklayınca facebook karşı tarafa mesajı okumasam bile "görüldü" diye ispiyon yetiştiriyor. bu insanlarla paylaşmak istemediğim bir bilgiyi paylaşıp beni zora sokuyor. facebook tarafından taciz ediliyorum, özel yaşamım ihlal ediliyor. bu uygulama ayrışması, mobil taciziyle birlikte iyice artık hayat döngümü bozmaya başladı. tüm aile bağlantıları ve gruplardan dolayı hesabımı tümden kapatmak da istemiyorum.
neticede bu uygulama dahil olmak üzere mesajla ilgili politikalarından dolayı feyse daha az giriyorum. daha çok twitter kullanıyorum, daha çok sözlük okuyorum. mesajlarına neden zamanı dönmediğime dair meraklanan, kırılan arkadaşlarla paylaşmak için de bunu buraya kaydediyorum.
kızlık zarını diktirirken dikkat edilecek hususlar
-
ten rengi iplik kullanın.