hesabın var mı? giriş yap

  • marmaray, istanbul'un avrupa ve asya yakalarındaki demiryolu hatlarını istanbul boğazı altından geçen bir tüp tünelle birleştiren 76 km lik bir demiryolu iyileştirme ve geliştirme projesidir. halkalı ile gebze arasında çalışması planlanan hattın boğaz geçişini de içine alan, ayrılıkçeşme ve kazlıçeşme arasındaki 14 km'lik bölümü 29 ekim 2013 tarihinde hizmete açılmıştır. açılan hatta 3'ü yeraltında olmak üzere toplam 5 istasyon vardır.

    proje, batırma tüp tünel (1.4 km), delme tüneller (toplam 9.4 km), aç-kapa tüneller (toplam 2.4 km), üç yeni yeraltı istasyonu, 37 yerüstü istasyonu (yenileme ve iyileştirme), yeni işletim kontrol merkezi, sahalar, atölyeler, bakım tesisleri, yerüstüne inşa edilecek olan yeni bir üçüncü hat ve temin edilecek olan 440 adet modern demiryolu araçlarını kapsamaktadır. üç etaba ayrılan bu işlerin "bc1 raylı tüp tünel geçişi ve istasyonlar" etabı 29 ekim 2013 tarihinde hizmete açılmıştır. 2015'te tamamlanması planlanan "cr3 banliyo hatları iyileştirmesi" etabı haydarpaşa-gebze ve sirkeci-halkalı banliyo hatlarının (elektriksel, mekanik ve yapısal) olarak iyileştirilmesidir. bu kapsamda anadolu yakasında, ortalama iki istasyon arası 4,5 km. olan 10, avrupa yakasında ise 2 ekstra istasyon açılacaktır. "cr2 demiryolu araç imalı " etabında ise 2014 yılına kadar bu hatta çalışacak 20 adet 5 vagonlu, 34 adet 10 vagonlu olmak üzere toplam 54 set, adapazarı’nda güney koreliler ile ortak kurulan hyundai eurotem fabrikası’nda yüzde 30 yerli katkılı olarak imal edilmekte hatta toplam 590 set çalısması planlanmaktadır.

    2005 yılında, boğaz geçişinin avrupa tarafından karaya çıktığı yerde bulunan, bizans imparatorluğu dönemine ait arkeolojik kalıntılar ve üsküdar, sirkeci ve yenikapı bölgelerindeki yapılan arkeolojik çalışmaların etkisiyle projenin "bc1 raylı tüp tünel geçişi ve istasyonlar" etabı planlanandan yaklaşık 4 sene geç tamamlanmıştır. kazılar sonucu 4. yüzyıl döneminde şehrin en büyük limanı olan theodosius limanı gün yüzüne çıkmıştır.

  • bu sabah minibüste en arkada oturan iki arkadaştan duyduğum diyalogtur.

    -yağmur yağıyor
    +yağsın banane amk.

    2 dakika sonra..

    -işe geç kaldık
    +kalalım sanki çok önemli insanlarız amk.

  • onbir, oniki yaşlarındayken arada annemle beraber gündeliğe giderdim. genelde büyük temizlik yapılacaksa ek yardım olarak. anneme beş veriyorlarsa bana da iki, üç verirlerdi. şimdi düşününce, çok küçükmüşüm ama erken gelişmiştim. bir de fakir fukaranın çocuğu pek çocuk olamaz. çocuk olmaya vaktimiz de paramız da yoktu. neyse bu bir başka entry konusu...ben aslında başka bir şey anlatacaktım;

    yine annemle gündeliğe gittiğimiz birgün, evini temizlediğimiz kadının eşi, mahmut amca, ertesi gün okuldan sonra onlara gitmemi ve bana kışlık ayakkabı alacağını söyledi. annem de okul çıkışı mutlaka gelmemi söyleyince gittim mecburen. mahmut amca ile kapıda buluştuk, sonra beraber yakınlardaki bir ayakkabıcıya gittik. annem gelseydi bari ama gelmedi. calismasi gerekiyordu çünkü. mahmut amca'yla ayakkabılara baktık. bir tane denedik, aldık ve çıktık. sanırım hayatımın en mutsuz günlerinden biriydi. ayakkabı alındıktan sonra da, eve geldikten sonra da sadece ağlamak istediğimi ama kendimi tuttuğumu hatırlıyorum. bir de sonradan mahmut amca anneme asık suratlılığımdan dem vurmuş. sanırım bunu, ayakkabı alındıktan sonra sevinçle bacaklarına sarılan bir çocuk hayal ettiği halde, eskisinden de mutsuz bir çocukla karşılaştığı için hayal kırıklığı ile söylemişti. aslinda cok iyi niyetli bir adamdi ve ailece cabamizi takdir ediyordu.

    buraya nereden geldim peki...dün nuri bilgi ceylan'ın kış uykusu nu izledim...orada da vicdanını (ki vicdan genelde korkakların sevdiği bir sözcüktür ve öncelikle güçlüleri dehşete salmaya yarar.)* rahatlatmak için fakir bir aileye para vermeye çalışan kadına kızarken hatıralar beni buralara getirdi galiba. kadın parayı açıklama yapmadan gizlice kapıya bırakabilirdi...ama hayır, o şık kıyafetleriyle yardım ettiği ailenin gözlerinde sevinç görme, minnet duygusuyla sarmalanıp sarılma ve başkalarının mutluluğuyla mutlu olma fikrinden ziyade, mutluluğu için teşekkür edilmesiyle tatmin olma yolunu seçtiği için.
    çoğu zaman insanlar egolarına yenik düşüyorlar, birilerine yardım etmek güzel de teşekkür beklemek niye? teşekkürü bırak da arkandan etsin. illa yüzüne edilince ne oluyor?

    bir çocuğu mutlu edecekseniz o çocuğa yapılacak yardımın gizli olmasına, hatta çocuktan bile gizli tutulmasına dikkat etmeniz lazım. eskiden bir laf varmış, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek diye, ne doğru laf.

    bana şükret, sayemde bak yine iyisin'le iyi edilemiyor. kış uykusu bunun gibi pek çok anımı canlandırdı. daha gelirim ben buralara.

    * filmden alıntı

  • bir erdoğan vecizesi. tamamı şu şekilde:

    "bakın şu anda ingiltere'de sterlin patladı, nereden nereye geldi, övünüyorlardı, ama şimdi patladılar"

    1 senede dolar karşısında yüzde 55 değer kaybeden türk lirasının kullanıldığı ve 1000 liranın 55 dolar etmediği türkiye cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı, sterlin dolar karşısında 1 senede yüzde 20 değer kaybetti diye sterlin patladı yorumunu yapmışi, ki sterlin halen dolar karşısında daha değerli.

    yorumsuz...

    edit: söylemeye gerek yok, ancak patlamış sterlin bile türk lirasının 20 katı değerinde ve tl son 1 senede sterlin karşısında yüzde 40 değer kaybetmiş.

  • operasyon beş gün önce yapıldı, ama nedense hulusi akar herkes uykudayken, gecenin bu vaktinde kameralar karşısına geçti. ben bu işin içinde büyük skandallar olduğunu düşünüyorum.

    erdoğan çarşamba günü ulusa sesleniş konuşması yapacağını duyurmuş, büyük bir müjde vereceğini söylemişti. kimileri o müjdenin rehine kurtarma operasyonu olacağını iddia ediyordu. aklımda deli sorular.