hesabın var mı? giriş yap

  • yobaz, cemaatçi, şeriatçı birini 100 metreden tanırım. atam tanımakla kalmazdı gerçi ama bendeki de fena özellik değil.

  • muzaffer izgu'nun su an adini hatirlayamadigim bir oykusunde anlatilmistir bu.

    kahramanimiz, otobuse biner. otobus kalabaliktir. yer bulup oturur, kitabini acar. ancak oturacak yer arayan yaslilar ve kadinlarin hedef tahtasi olur, "biz yer ariyoruz, bu oturmus kitabini okuyor" minvalinde soylenirler. bu kez ayaga kalkar, ayakta durdugu yerde rahat okumak icin pozisyon bulmaya calisir, bulur bulmaz da bir eliyle askiya tutunur bir eliyle de kitabini tutar. bu sefer de diger insanlara yaranamaz. "burasi kutuphane mi, git evinde oku, amma israr etti canim" laflari havada ucusur. itiraz etmeye kalktiginda da soforun ve diger baska herkesin tepkisini ceker, darp edilmek uzereyken otobusten kendini zor atar.

    otobuste ondan baska kimse kitap okumamaktadir. buyuk ihtimalle hayatlarinin akisinda kitap okumaya yer de yoktur. bu nedenle adama, belki kendilerinin dahi bilmedigi bir nedenden oturu tepki gostermektedirler.

  • mesela trafik kazası yaptınız, aradınız, ekip yönlendirildi dendi. o ekip 2 saaten önce gelmez.

    ya da evinize hırsız girdi, "hiçbir yere dokunmayım, kurcalamayım, doğru inceleme yapsınlar" dediniz, hemen polis çağırdınız, 3-4 saat sonra gelip sizi suçlu yerine koyan cümleler söyleyip giderler.

    kapınızın önünde arabada içip içip havaya ateş eden magandalar vardır, içerler, bağırırlar, kusarlar sonra arabalarına binip giderler. yürüme mesafesinde olduğu halde şikayete rağmen gelmeyen polis, ekip otosu yıkamaktadır.

    ama her nedense kahraman polisimiz üç kişi yan yana gelince daha slogan atamadan basar suyu gazı. toplumsal olaylardaki hızı fizik kurallarına aykırıdır adeta.

    hırsızlık olayına müdahale aracı var mı mesela?

    toma var.

  • rusya'yı filan bilmem de, bizim 1967'de bulgaristan'ın alelade bir kasabasında yapılmış olan apartman dairemiz dış boya dahi gerektirmeden bu zamana kadar ayakta durmuşken, türkiye'de 1990'larda aldığımız apartman dairesinin içi, dışı komple dökülmektedir. şimdi kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmesi gündemdedir.

    bulgaristan'daki apartman dairesi binanın en üst katında. fakat bilir misiniz ki düz çatıyla arasındaki yalıtımı sağlamak için 1967 yılının teknolojisi ve kafasıyla binanın en üstüne 1 metre hava boşluğu olacak şekilde güvercinlere ve diğer kuşların girebileceği ebatta kuş yuvaları yapılmıştır. balkonda yemeğinizi yerken bir yandan da tepenizden geçip yuvasına giren, yuvasının önünde dolanan renkli renkli güvercinleri izlemektesiniz.

    dış duvarlar yan yana iki kalın tuğla konularak örülmüştür. yaz aylarında bile serindir. kış aylarında da ısınma sorunu yoktur. yandaki dairede 2 küçük çocuk vardır, daha çocukların tek bir kez sesini duymamışımdır. oysa türkiye'deki evimizde gürültü patırtı yüzünden papaz olmadığımız komşu kalmamıştır.

    kısacası: lafa, şekle şemale değil; icraata bakarım.

  • istanbul sıcağı falan değildir. adana mı, antalya mı artık kiminse gelip alsın lütfen.

  • bağırmak çocuğun kendini ifade etme tarzıymış. onu da öğrenmiş olduk. o zaman bırakalım sizin çocuklarınız kendini bağırarak ifade etsin. biz çocuğa daha sağlıklı bir biçimde kendini nasıl ifade edebileceğinin yollarını öğretmeye çalışalım.
    konuya dönecek olursak;
    ebeveyn çocuğuna sağlıklı yani istediği olana kadar bağırmadan, tepinmeden, yırtınmadan iletişim kurma becerisini katmakla yükümlüdür. bunu bile sağlamaktan aciz bir ebeveyn zaten ulu orta kuduran çocuğuyla da ilgilenmez.

  • bu kadınla ilgili şöyle tuhaf bir durum var:

    1987-1994 arasında orhan gencebay'ın kanatları altında 7 albüm yapmış. her albümde orhan ona bir iki parça vermiş. bütün bu albümler orhan'ın müzik firmasından çıkmış. o dönem piyasada tutunabilmiş, belirli ölçüde beğenilmiş. biraz da güzelliği sayesinde popüler olabilmiş. ama tam olarak star olması 1997'de orhan'ı bırakıp serdar ortaç'la çalışmaya başlaması sayesinde olmuş. padişah adlı şarkıyla bir uçmuş tam uçmuş. birkaç albüm boyunca serdar ortaç şarkıları sayesinde milyon satmış. sonra starlığı oturunca sezen aksu, nazan öncel, tarkan, kenan doğulu vs... de el vermiş.

    tuhaf olan şu ki orhan gencebay gibi bir müzik dahisinin elinde 7 senede star olmayı başaramayan sibel can, serdar ortaç gibi müzik tüccarının elinde memleketin bir numaralı kadın şarkıcısı olmuş. serdar ortaç bu kadının imajını nasıl oturtacağını doğru görebilmiş demek ki. ilginç.

  • amca mamca diyerek yaşlandırmak istemiyorum ama babam abi bu. 3 4 günlük tatile gidersin, son gününde öğlen yola çıkılacaktır, sabah 7'de kalkar bir kahvaltıdan önce girer, kahvaltıda bu cümleyi sarf eder, sonra iki posta da öğlene kadar girer denize. bu tespiti buraya armağan eden arkadaşı can-ı gönülden kutluyorum.