ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gökyüzündeki esrarengiz parmak izi
-
videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
bkz: esrarengiz parmak izi
edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
uber
-
cuma akşamı şişlide taksi beklerken yanıma gelen taksinin nereye sorusuna "maçka" dememle cevap bile vermeden basıp gitmesi örneği aklıma geldiğuinde desteklediğim uygulama. sırf bunlar memnun olsun diye kısa mesafeyi 10 tlde sabitlediler,herifler hala yol/müşteri seçiyor sonra da ağlıyorlar. beter olsunlar
700 liraya alınan montun üşütmesi
-
700 dur tahmin edeyim. senin 700 lira verdiğin mont amerika'da max 80$ ya da 100$'a satılıyor. hele bir de black friday'de yakalarsan 50$'a bile rahatça alabilirsin.
yani sen kendini zengin sanan ortadoğulu bir fakirsin.
debe edit: (bkz: oyuncaklar otostopta)
vişne süt bımbık deyince uyuyan kuzunun kaybolması
-
arkadaşlar geçen bölümü kaçırmışım tavşana ne oldu bilen varsa yeşillendirsin.
debe editi: hepimiz sandro'nun hayal dünyasının birer karakteriyiz.
şahsen ben; bebek patiği yediği için köyden dışlanan civciv'im. saygılar.
türk tarihinin en büyük beş lideri
-
(bkz: kenan komutan)
anneanne evindeki 30 kiloluk beton yorgan
-
bunlardan birinin tam olarak altına girilip 8 saat uyuyulduğu takdirde sabah vakti taze basılmış tost gibi hissettirir insanı.
korsan böyle giderse albüm çıkmaz
-
bir enstrumanist ve ses mühendisliği öğrencisiyim. ayrıca kompozisyon alanında yüksek lisans için çalışmalarım var. yani sektörden ekmek yahut bok yeme ihtimali fazlasıyla yüksek biriyim. iki saat kadar evvel güngören'de ailemle yaşadığım evime dönmek için kullandığım zincirlikuyu metrobüs istasyonuna, indirimli taşıma kartımda tek bir aktarma ücreti kalmaması ve cebimde para olmamasından mütevellit, levent'ten yürüyerek ulaştım. hak verileceği üzere bu korkunç bir garibanlık hikayesi değil. pek çoğumuz belki haftanın çoğu günü böyle takılıyor bile olabilir, sadece az evvel oldu diye söyleme gereği duydum.
enstrumanistliğimi biraz açacak olursak, pek fazla bilinmeyen bir enstrümanın icracısıyım ve yurt dışında onlarca farklı ülkede onlarca netlabel tarafından yayınlanmış bir de solo albümüm var,
aha da ilk bulduklarımın linki;
http://magyar.walltapper.com/?page_id=410
http://www.bfwrecordings.com/…urgatoryspendulum.php
http://verynicenoise.com/release/vnn-028
devam edeyim, babam oto boyacısı, evin hemen karşısında dükkan. küçükken okumam, adam olmam için kendini örnek gösterirdi. zımpara yapmaktan bütünüyle nasır tutmuş sağ elini ve diğerine oranla daha yumuşak olan yahut öyle sandığı sol elini yüzüme sürter, okumazsam benim de ellerimin böyle olacağını söyleyip dururdu. yaptığım işlere hala akıl sır erdiremiyor. geçenlerde satın aldığım lisanslı albümlere göz atarken kabaca bir hesap yaptım, çoğu underground müzisyen ve grupların kendi piyasasını kurduğu kanada'dan gelme 2500 liralık cd ve kafayı drone, noise işleriyle kırdığımdan ötürü günümüz deneysel müzik sanatçılarının toplamda en az 1000 lira eden plakları var. benim, yani 35 kuruş aktarma ücreti olmayan adamın...
söylediklerime bakılacak olursa bi dolu ajitasyon yapıp, "korsan cd almayın, mp3 kullanmayın, emek hırsızlığı bikbikbik edeceğim sanılabilir. lakin tam tersi, korsan'ı mp3ü çıldırmış gibi savunuyorum. öyle ki netlabel'a beleş yayınlamalarını istiyor, etkinliklerimde kendi albümümü korsan satıyorum.
okuduğum konservatuvara düzenli olarak mezunlar gelip para kazanamadıklarını, piyasanın battığını, iş yapamadıklarını yahut çok ucuza bir yerlerde çaldıklarını büyük bir patırtıyla anlatıyorlar. kendine has duruşu, icrası olmayan ya da üretim, yaratım, fikir eserleri sergilemeyen bu tiplerin her birinin altında araba var, halk oyuncusunun bile... bir ekmek kapısı olarak tahayyül etmediğim müzik işi üzerine tahsil yapan bu insanların açgözlülüğünden tiksiniyorum ki az biraz sesi, duruşu güzel diye albüm yapılan kişinin zırlamasına hiç tahammül edemiyorum. toplumumuz müzikle ilgilenen kişinin lüks içinde yaşaması gerektiği gibi fantastik yargılara sahip. eğer geçmişte değilse bile şimdi böyle olmalı; herkes bazen aktarma ücretinden yoksun kalıp yürümeli.
korsan böyle giderse albümler daha az çıkar, giderek daha da azalır, giderek daha da, giderek... ancak çok iyi, çok kitleli müzisyenler sayıları binlerle ifade edilen kalabalıklara konser verebilecektir. öyle de olmalı zaten! kendisini yere göğe sığdıramayan kof starların açgözlülüğü ile körüklenen müzik piyasası maddi kaygılardan arınmış gerçek seslere kalır böylece.
ben, yani garip gureba bir çalgının icracısı, ses mühendisi adayı, kendi albümünü bedava dağıtan sanatçı, boyacının oğlu, bazen otobüs biletine para bulamayan adam... 2 tb üzerinde illegal mp3 var harddiskimde, gelin tutuklayın beni!
kurtlar vadisi'nin en gereksiz karakteri
-
ömer baba ve deli hikmet karakterleri aslında dizinin anlatmak istediklerini, vermek istediklerini dile getiren karakterlerdi.
ömer baba dizideki öğretici rolüyle, gerek aslan beye gerek alemdar polat'a çok güzel rehberlik etmiştir. polat bazı raconlarını direkt ömer baba karakterinden duymuş veya görmüştür. dizide bu da yer yer gösteriliyor zaten.
deli hikmet ise, yine gerek aslan bey gerek polat alemdar tarafından ciddiye alınan, tespitleri mantıklı ve tutarlı bulunan bir karakter. hatta bazı zamanlarda yaptığı tespitler fazla doğru olduğu için de, aslan akbey ve polat tarafından şakayla karışık bu tespitler bertaraf edilmeye çalışılmıştır.
elif eylül denmiş. kardeşim bu ülke aşkı elif ve polat aşkıyla gördü. tertemiz bir ilişkiydi. en ufak detaylara olan saygıları bile bu aşka saygı duydurur.
benim nezdimde eren eylül ve nazife ana karakterleri dizinin gereksiz karakterleriydi olarak kararımı bildirdiğim anket başlığı.
edit: düzeltme.
acemi asker komutan diyalogları
-
askerlikte kazinmis sacin yasak oldugundan bihaber acemi birligine teslim olan ilgili suserin yemekhanedeki ilk aksam yemeginde :
astsubay- ne bu kafa boyle, hangi takimdansin sen ?
beerdust- fenerbahce , siz ?
neden yabancı dil öğrenemiyoruz
-
ingilizce öğretmenlerimizin sürekli hamile kalmasından olabilir mi?