hesabın var mı? giriş yap

  • rus 3000 kilometre menzilli anti-balistik füze erken uyarı radarı.

    adı konteyner olunca gemicilikle alakalı bir terim gibi duruyor ama değil. "durumu kontrol altında tutma" anlamında bir container bu. 2013'te prototip olarak sahaya sürülen ve rus ordusundan nato'ya bir şekilde* sızdırılan bilgilere göre çok beğenilen kabiliyetlere sahip bir ufuk ötesi radarı.

    ufuk ötesi radarları klasik radar'ın radar ufku ötesinde kalan alanı iyonosferi bir ayna gibi kullanarak görebilen çok uzun menzilli, yere sabit ve aşırı maliyetli sistemlerdir. 100 ve üstü sayıda anten kulesi yanyana inşa edililiyor. bunlar da kısa dalga sinyalleri troposfere atarak binlerce (bazen yüzbinlerce) km ötede uçan cisimleri saptayabiliyorlar. radar ölü alanı bırakmıyorlar ve balistik füzelerin kalkışı gibi hayati öneme sahip bilgileri edinmede çok avantaj sağlıyorlar.

    29b6 her biri 34 metrelik 144 anten kulesine sahip. bunlar 100 kilometre irtifada 3000 kilometrelik bir alanı tarayabiliyor. ilk sahaya sürüldüğünde natonun bunu soğuk savaş yıllarındaki hava keşfi uydu keşfi gibi yöntemlerle bulması belki on yıl alacakken çok beklenmeyen bir şekilde siviller tarafından keşfedilmiştir. hikayesi de şöyle ki amatör radyo istasyonları 9.2 ila 19.745 megahertz bandında gezinirken 2013 yılı sonbaharında ilginç bir puls yakalarlar. bu dalga kısa dalga bandının daha önce işaretlenmemiş bir noktasında seri aralıklarla saniyede 50 puls gibi korkunç bir tekrarda 14 megahertz aralığında çalışmaktadır. yok uydudur yok sputniktir yok israil atmosferde deney yapıyor derken evinin garajında oturup radyo bandı çeviren adamlar bunun ne olduğunu anlayamazlar. bir süre sonra bu aralığa ağaçkakan adını verirler. zira bandı saptayıp kulaklığı taktığınızda aynı seri bir şekilde ağaca girişen ağaçkakan gibi trrrrrrrrrrrr diye bir ses alınmaktadır. kendi forumlarında falan da uzun uzadıya teknik bilgilerine kadar bu şekilde yazarlar (sağolsunlar)

    bilahare spektrumda böylesi açıklanamayan bir husus tabii ki us eufor ve nato ncia sinyal istihbarat departmanlarının ilgisini çekiyor ve yeni bir rus erken uyarı radar platformuyla karşı karşıya olduklarını anlıyorlar. farklı ülkelerde senkronize çalışan iki radar alıcısının verilerini karşılaştırarak ortalama bir gps haritasında koordinat çıkartıyorlar ve radar alıcılarının yerini kısa bir arazi gezintisi ile googlemapste görebiliyoruz. şunu da aklınızdan çıkarmayın,francis gary powers u2'siyle sizin ekran başından böyle görebildiğiniz netliğin çeyreği kadar casus hava fotoğrafı çekebilmek için 1960'ta g.tüne füzeler yedi stratosferden paraşütle atladı sovyetlerde yıllarca hapis yattı, dünya nükleer savaşın eşiğine geldi falan. şimdi ise durum böyle, evinin garajında ham radyo ile uğraşan adamlarla ofisinde googlemaps inceleyen biri çok gizli tasnifli düşman istihbaratını elde edebiliyor.

    o kadar da değil, hattın alıcı sigint işlem merkezi de açıklayamayacağım bir yöntemle bulundu. o da burada

    google maps ile askeri istihbarata hoşgeldiniz. cetveli gönyeyi koyarsanız radar 240 baş* ile güney ucu varşova kuzey ucu norveç bodo arası bir alanı tarıyor. yani ruslar en modern array radarlarını oraya çevirdiklerine göre, o yaklaşma noktasından balistik füze bekliyorlar. o hattın tam ortasında da baltık kuzey denizi norveç açıkları var. büyük ihtimalle anti-denizaltı slbm kabiliyeti geliştirmeye çalışıyor diyebiliriz putin reyiz.

    radar platformunun ayrıntılı dökümü ve teknik tasnif dışı bilgileri (rusça) burada

  • bir fizik sorusu.

    "evrendeki limit hız, ışık hızıdır" derken ifade bir miktar eksik oluyor. "evrensel hız limiti, ışığın hızına eşittir" dersek bu biraz daha belirleyici olur.

    evren neden hıza bir limit koyar? çünkü evrende kaos oluşmaması için başlıca iki koşul vardır:

    1- nedensellik ilkesinin çiğnenmemesi
    2- yerellik ilkesinin çiğnenmemesi

    bu ikisinin ne olduğunu şurada kısaca açıkladığım için tekrar yazmayacağım:
    #162335589

    evren bu iki nedenden ötürü hıza bir sınır koyar ve sadece durgun kütlesi 0 olan parçacıklar bu hıza sahiptir. peki, neden mesela onun da durgun kütlesi 0 olduğu hâlde "gluon hızı" demiyoruz da "ışık hızı" diyoruz? bu tamamen foton ile gluonun keşfedilme tarihleriyle ilgili. foton daha eski tarihlerden beri bilinir olduğundan isim hakkını da o kapmış.

    o zaman gelelim soruya: ışık hızını geçersek ne olur?

    bir kere her zaman aynı cümle gelir karşınıza: geçemeyiz.

    ama insan meraklı bir varlık. üsteler: "ya tamam, olmaz ama hayal kurmak da mı yasak? geçebilseydik ne olurdu?"

    olacağı şu: yukarıda yazdığım 2 ilke de çiğnenirdi. ışık hızını geçebilmeyi hayal etmek demek, bir fizik yasasını çiğnediğimizi hayal etmek anlamına gelir. eğer bir yasayı çiğnersek, hepsini çiğnenir hâle getiririz çünkü fizik yasaları bir bütünlük içerisinde çalışır.

    dolayısıyla ışık hızını aştığımızda, hayali de olsa geleceğe ve hatta geçmişe gidebiliriz ama evren bizim bildiğimiz evren olmaktan da zaten çıkar. yani bu durum birtakım paradoksları beraberinde getirir. ne gibi? mesela:

    ışıktan hızlı gittik ve yerellik ilkesini çiğnedik diyelim. bu durumda evrenin bizden çok uzak bir köşesindeki bir gama ışın patlaması, dünyamızı da silip süpürdü. oysa biz, var olması gereken o dünyada, var olması gereken biri olarak aşmıştık o hızı. şimdiyse dünya tamamen yok oldu. "gidecek başka yer bulurum" diyorsunuz belki ama nedenselliği de çiğnemiştik az önce. yani dünya belki de siz daha var olmadan önce yok oldu.

    görüldüğü gibi bu tür konular, düşünce deneyi yapmamız konusunda bile bizi zora sokuyor. ayrıca ışık hızını geçmenin tek sonucu geleceğe gitmek olmazdı. bu hızı bir şekilde manipüle etmenin yolunu bulmuşsanız, geçmişe de gidebilirsiniz demektir.

    biliyorum bunlar, üzerinde düşünüp fantastik hayaller kurmak için çok tatlı konular ama düşünce deneylerinin doğru çalıştığı konular, fizik yasalarını çiğnemediğiniz konulardır.

  • 10 şubat 2010 galatasaray antalyaspor maçında, durum 1-1'ken, ilk yarı sonunda (ki değişikliklerini genelde 60-70 arası yapan bir teknik direktördür kendisi) gio yerine emre çolak'ı almıştır, hemen ardından emre durumu 2-1'e getirmiştir.
    yine aynı maçta durum 2-2 iken, mehmet topal yerine hakan balta'yı oyuna alıp, caner erkin'i sol bekten, sol açığa kaydırmıştır. bir kaç dakika içinde galatasaray 3-2'ye yine caner'in golüyle ulaşmıştır.
    son değişikliği uğur uçar yerine servet çetin'i almak olmuştur, ama kimilerinin düşündüğü gibi defans yerine defans almak şeklinde olmamıştır. servet'i ileri koyup (bildiğiniz bayağı ileri, santrafor falan) defansı 3'lemiştir. servet kalan dakikalar içinde ceza sahasını karıştırmış ama galatasaray'a turu getirememiştir.

    futbolu "öne geçince yere yatın, geriye düşünce tekme atın" mantığıyla değil de, satranç oynar gibi hamlelerle oynamaya çalışan, bunu da bütün asaletiyle yapan bir adamdır. onun galatasaray'ın başında olmasından ve onu oraya getirebilenlerle gurur duyuyorum.

  • müslüman olduklarını düşünen bir kitledir .

    anladıkları dilden söylersem daha net olur. hani diyorsunuz ya hem müslüman hem laik olunmazz diye. benimde size lafım şu hem müslüman hemde kul hakkı yiyicisi destekçisi olunmaz .

    alnınız haram, sırtınız çıkar, ruhunuz kör.

  • insanı ezik hissetiren şey. yani tamam bolca okuyorum ediyorum ama bunların arasına kendi orijinal fikrimi koyamıyorum, varsa yoksa sağda solda beğendiğim insanların fikirlerini paraphrase etmeç. inanır mısınız benim bu şikayetim bile orijinal değil, reddit'te gezerken gördüm "harbi lan ben de böyleyim" dedim o yüzden açtım bu başlığı. ya...

  • her hafta birilerine ''izlemeyin kardeşim'' diyen murat bardakçı da bu lafı duydu*

    m. bardakçı: nurhan hoca minyatür anlatmasın, konuğun sözünü kesme, konu dışına çıkmayın, erhan bir sus konuşayım, işimin gücümün arasında sizi izliyorum.

    e. afyoncu: izleme kardeşim, otur kitabını yaz.

  • annesi hastaymış adresi bulamamış ilacını alamamış.

    bu da hayırlı evlat olarak gelmiş ve başka kadınlara sizi s.kerim, senin kafanı koparırım, öyle televizyonda gördüklerinize benzemem gerçekten s.kerim hepinizi diye tehdit ediyor hem de sağa sola yumruk atıyor dağıtıyor ortalığı.

    tebrikler delikanlı. annene selamlarımızı ilet senin gibi bir yaratık yetiştirdiği için.

  • hakkında okuduklarım doğruysa şu an teknoloji diye kullandığımız şeylerin hemen hepsinde imzası bulunan deha.

    edison, sen de şarlatansın, topsun ibne.