hesabın var mı? giriş yap

  • 2030'dan geldi ise şu anda da yaşıyor olması gereken kişi, şimdiki haliyle yan yana gelsin, inandırsın bizi, yalan detektörü manipüle edilebilen bir cihaz sonuçta.

  • abd'den veya avrupa'dan donenler arasinda gercekten boyle biri yok saniyordum. yazilanlardan gordugum kadariyla var oldugu soyleniyor ama var olan kisiyi/kisileri anlatirken kullanirken tek sifat zengin olmasi. yani cok parasinin olmasi yani turkiye'nin onbin'de biri icinde olmak gerekiyormus. turkiye'nin geri kalan cok buyuk cogunluguyla muhattap olmayip, onlarin buyuk sorunlarini onemsemeyip, bana dokunmayan bin yasasin mantigiyla kendi hayatini yasamasi gerekiyormus.

    "istanbul hicbir yerden geri degil" demis bir zengin. bunu demek icin cidden etiler ve bebek'ten disari adim atmamak gerekiyor. ben de istanbul'da 10 yil yasadim, baya cok eglendigim, istanbul'u cok sevdigim zamanlar da oldu ama "geri degil" demek baska birsey. sehirde bu kadar buyuk gelir adaletsizligi varken, bu kadar cok suc istatistikleri yuksekken, toplu tasima denen olay 2013 yilinda bile halen yari yariya bile cozulmemisken, bir yagmurda/karda tum sehir iptal olurken, trafik kaza orani bu kadar yuksekken, trafikte bir yere gidip gelmek icin 3 saatlik sureyi normal goruyorken, surekli kesilen sorunlu bir internet altyapisina sahipken, elektrik kesilmeleri halen cok sik yasaniyorken, insanlari halen sokaklara bu kadar cop atiyorken, trafik kurallarina hic uyulmuyorken, herkes digerini nasil ezerim derdindeyken ve daha sayilabilecek binlerce etmen varken geri degil demek icin cidden polyanna'nin soyundan gelmek gerekiyor.

    guzel diyebilirsin, cok eglenceli diyebilirsin, 24 saat canli diyebilirsin, iki kitayi birlestiriyor, bogazi var diyebilirsin, insanlari yardimsever diyebilirsin de geri degil demek cidden bambaska bir olay.

  • gıda zehirlenmesi kökenli ishalin tanımı ile ilgili reddit'te çok güzel ve eğlenceli bir anlatım okudum. o kadar beğendim ki türkçeye çevrip biraz da yorum katarak buraya paylaşmak istedim:

    bağırsaklarınız uzun bir tren yolu gibidir, aldığınız gıdalar da raylarda giden tren vagonlarına benzer. a noktası, yani ağzınız ile b noktası yani anüs arasındaki yolculuk süresi zaman zaman değişkenlik gösterebilse de genel olarak hep planlı bir sürede gerçekleşir.

    bir şeyler yediğiniz zaman, vagonları raya koyar ve b noktasına gönderirsiniz. bu vagonlar b noktasına ilerlerken ince tünelde (ince bağırsak) çeşitli noktalarda yolcular (besin maddeleri) inmeye başlar. yolculuk henüz bitmez ve bu yolculuk vagonların şeklini de oldukça değiştirerek paslı bir renge bürünmelerine sebep olur. tünelin geniş kısmına geldikleri zaman (kalın bağırsak) vagonların içinde uyuyakalmış yolcu olup olmadığı kontrol edilir (kalın bağırsağın tekrar emme özelliği) ve vagonların şekli inceltilerek b noktasından çıkışın sıkıntılı olmaması sağlanır. çoğu zaman bu tren vagonları b noktasının çıkış kapılarının tam önüne park ederler ve operatörün (tuvalet) uygun zamanda geçit vermesini beklerler.

    ancak tüm bu süreç, a noktasından bozuk bir tren seti gönderdiğiniz zaman karmakarışık olur. rayların her yerinde sensörler mevcuttur ve bu sensörler içerideki bozuk vagonları algılar ve süpervizöre (beyin) acil yardım çağrısı gönderirler. süpervizör raylarda çıkan saçma durumu yöneticiye (bilincinize) haber vermeden halletme taraftarıdır, aynı zamanda raylarda bir sorun olduğunu bilmenizi de istemez. bir seçim yapmak zorundadır: ya a noktasına büyük bir şiddetle geri gönderecek ve rayları parçalama riskini göze alacak, ya da mümkün olan en hızlı biçimde b noktasına gönderecektir. sorunun rayların neresinde yakalandığına göre bu konuda seçimini yapar.

    b noktasını ele alalım. süpervizör panik butonuna basar ve raylardaki (vücuttaki) tüm tren vagonlarının hızını maksimuma çıkarır. vagonları hızlandırmak ve oldukları yerden en hızlı şekilde atmak için bütün tüneller (bağırsaklar) suyla ve kayganlaştırıcıyla dolar. vagonlar birbirleriyle çarpışır, daha önce son derece muntazam düzende olmalarına rağmen hepsinin içini su ve kayganlaştırıcı basar ve böylece eski hallerinden geriye sadece eriyik püre gibi bir şekil kalır. bu sadece bozuk vagonları değil, o anda rayda olan diğer tüm vagonları da mahveder.

    medya (ağrı), içerideki vagon kazalarını bir yerden duyar ve derhal kontrolden çıkmış olan süratli vagonları çekmeye başlar. medya tabii ki bu bozuk vagonları raylara kimin koyduğunu öğrenmek ve birilerinin bu dikkatsizlik sebebiyle cezasını çekmesini görmek istemektedir.

    yönetici (yani siz) olan biteni korkuyla televizyonda canlı yayından izler ancak elinden hiçbir şey gelmez, zira süpervizör sağır kesilmiştir ve ofis çalışma saatleri dışında onunla iletişime geçmenizi sağlayacak bir cihaz bulundurmamaktadır.

  • bir twitter kullanıcısı tarafından ortaya çıkarılmış, henüz doğruluğu kanıtlanmamış iddiadır. algida'nın ingiltere ve türkiye'de satışa sunduğu twister isimli dondurmasında içeriklerin tamamen farklı olduğu ifade ediliyor. türkiye'deki twister'da yağsız süt oranı %1 iken bu oran ingiltere'de %13'e tekabül ediyormuş. aynı şekilde meyve püresi oranı türkiye'de %0,4 iken ingiltere'de satışa sunulan üründe %11'miş. twit şurada

    böyle bir farklılık doğruysa, yani algida türkiye'de çok daha sağlıksız formülasyona sahip ürünler piyasaya sürüyorsa büyük rezalet. söz konusu rezalette sadece algida firmasının değil, bu bariz farklılık içeren formülasyona okey veren bizdeki yetkilerin de payı var elbette.

    edit: konu genel hatları itibariyle şununla ilintiliymiş. (bkz: aynı ürünün türkiye'de daha kalitesiz olması) (bkz: türkiye'de ürünlerin kalitelerinin düşmesi)

    edit 2: konuyu gündeme getiren kullanıcı gıdadedektifi'dir. emeğe saygı açısından ismini paylaşmam söylendi. şahsım adına ben de teşekkür ediyorum gösterilen çabalar için.

    algida konuyla ilgili bir açıklama yapmış. onu da paylaşmak boynumuzun borcudur. link

    edit 3: uzman birisinin görüşleri şu şekilde. paylaşmakta fayda gördüm. (bkz: #91287805)

  • 15-16 yaşındaki 'çocuk' eline roketatar, uzun namlulu silah alabiliyorsa, ölümü göze almıştır zaten. askeri öldürünce kahraman, geberince çocuk oluyo değil mi bunlar?

    herkes artık dürüst olsun birbirine. acıtasyon yapmayın, sıktınız kimse yemiyor. biz 15-16 yaşında top peşindeydik, gelip bana coğrafya şartlarından bahsetme, her insanda vicdan duygusu var beyin var. eline silah alıp, adam öldürmeye dağa çıkanın gözümde beş paralık değeri yok.

    şu da gözden kaçmasın,

    şu valiliğin açıklaması; ''12 ağustos 2015 günü saat 21.00 sıralarında bölücü terör örgütü pkk mensupları tarafından diyadin ilçe jandarma komutanlığı'na roketatarlı ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlenmiştir.''

    şu da pekaka yanlısı bir ajansın; ''ağrı'nın diyadin ilçesinde dün gece saatlerinde ilçe jandarma komutanlığı'na yapılan saldırının ardından özel harekat timleri, jandarma komutanlığı'nın karşısındaki bölgeyi rastgele taradı.''

    kimi kandırıyosunuz?