hesabın var mı? giriş yap

  • garson da insan olduğu ve işini yaptığı için, normal davranmış olan kadındır. ne demek garsonla muhatap olmamak? şu kullandığınız kelimelere bir dikkat edin. bu platformda her meslekten insan var. kimse birbirinden üstün değil. bunu anlayın, öyle konuşun. tek başına yemek yerken garsonla iletişim kuran kadın, masada erkek varken neden kurmasın? sizin sapık ortadoğulu zihniyetinizi seveyim.

  • öyle bir videodur ki, çok büyük bir gerçeği yüzümüze vurur.

    "yol yabdı" diye övdüğü partinin yaptırdığı yolun projesini çizen mühendisler,
    "togg yabdı" diye övdüğü partinin "yaptırdığı" aracın üretiminde çalışan mühendisler,
    "hürkuş, mmu, vs. uçak yaptı" diye övünülen uçakların üretiminde çalışan mühendisler,
    ve hatta bayraktar'ın da çok iyi bildiği gibi, baykar'da çalışan mühendislerin çok büyük kısmının verdiği oy belli.

    akp mitingine gidip bu çocukların fotoğrafını göstersen, size oy vermeyecekmiş desen "bunlar vadan hayini yavvv" diyecek tiplere göre bunların tamamını yine akp seçmeni yapmıştır.

    15 mayıs'ta bu aydın gençler-yüzler kalkıp dese ki "madem biz vatan hainiyiz, kovun bizi videonun tamamında osmanlı mosmanlı diye öten dayıları getirin. onlar yapsın bunları." değil uçak yapmak, yapılmış uçağı bozmadan tozunu alamayacak tiplerin sürekli halkın akıllı kesmine bu lafları etmesine sebep olanlar da gün yüzü görmesin.

  • mesele, öğretmenliğin kötü-akademisyenliğin iyi olmasından kaynaklanmıyor. nevi farklı. farkını bilerek söylese amenna ama ikisinin de aynı iş zannedilmesi acı.

    bu fark olmasa, çırağa marangozluk öğreten adama da usta değil öğretmen demek lazım. aynı sektör şartı mı var? o hâlde hemşirenin işi de hasta, cerrahın işi de hasta. neden ikisine de hekim denmiyor sizce? işte bu fark tam da böyle bir şey. bu sorunun cevabını bulduğunuzda, başlıktaki tespitin de cevabını öğrenmiş olacaksınız.

    herhangi bir bölümden lisans düzeyinde mezun olup pedagoji eğitimi alıyorsun. ilköğretim ve lise düzeyinde ders verme yetkinliğine sahipsin ve unvanın "öğretmen" oluyor. gerçi devlete atanamayanlara da öğretmen demiyorlar ya artık, o başka bir saçmalık.

    bu eğitimin üzerine minimum sürelerden hesaplarsak 2 yıl master, 4 yıl doktora yapıyorsun. ve artık üniversite düzeyinde ders verme, metodoloji bilerek bilimsel araştırma yapma, en önemlisi yeni bilimsel içerikler üretme kabiliyetine sahip oluyorsun. bunun adı da akademisyenlik. ve emin olun hiç de öyle üniversite okumaya benzemiyor bu iş.

    şimdi bu ikisi aynı şey mi?

    yani iki meslek arasında gerek muhteva gerekse pratikte dağlar kadar fark var. her ikisinin de işi yalnızca "öğretmek" değil. en büyük yanılgı burada başlıyor. biz lisede, onlar üniversitede ders veriyor gibisinden basit bir düzeye indirgeniyor olay. tam tersine akademisyenlerin ilk görevi bilimsel içerik üretmek. araştırmak, sorgulamak, keşfetmek ve en son bunları aktarmak yani öğretmek.

    ayrıca akademisyenlik, spesifik bir alanda uzmanlık gerektiriyor. örneğin; türk dili ve edebiyatı mezunu bir öğretmenin bu anabilim dalının geneline hâkim olması gerekir. bu hakimiyet bilimsel veri üretecek düzeyde değil, yalnızca belirli bir zümreye aktaracak-öğretecek düzeydedir. yüksek lisans yaptığında, bu alanın içindeki özel bir bilim dalına da hâkim olur ve bu konuda içerik üretme kabiliyetine erişir. türk dili ve edebiyatı: eski türk edebiyatı gibi. yani çember daralır. doktora ise başlı başına bilimsel bir yeterlilik düzeyidir ki bana göre on üniversite diploması eder. bu sürecin sonunda kişi; evrensel değerlere uygun araştırma yapmayı, içerik üretip hakemli dergilerde yayımlamayı, özgün çalışmalar ortaya koymayı ve bunları akademik mecralarda aktarmayı öğrenir. bir bilim dalının belirli bir kısmına tam anlamıyla hakimiyet kurar. ki biz bunu; "yeryüzündeki hiç kimse, o işi senden daha iyi bilemeyecek düzeye ulaşmak" olarak tanımlıyoruz. türk dili ve edebiyatı: eski türk edebiyatı: ıv. yüzyıl türk edebiyatında manzum eserler gibi.

    işte böyle azizim. bilmeyen insanlar da en azından öğrenmiş oldular aradaki farkı. umarım, meselenin de yalnızca klasmanlar arası öğretme farkı olmadığını idrak etmişlerdir. bu yüzdendir ki nadir sayıda olan doktoralı öğretmenlere farklı bir saygı duyuyorum. ne kadar izah etsek de yaşamadan anlaşılması güç olan işler bunlar. yap-gör tekniğinde işliyor maalesef bazı mesleklerin itibarı. imkanların kısıtlı olduğu dönemlerde akademiye kapak atmış ve araştırma-geliştirme işini bırakmış dinozor hocalara bakılarak itibar biçiliyor akademisyenliğe. işin daha vahim kısmı, bu konudaki en büyük darbeyi de -sözde- eğitimli kişiler vuruyor. akademisyenliğin öğretmenlikle aynı şey olduğunu düşünen insanlara özellikle bir tavsiyem var:

    yüksek lisans ve doktora şöyle dursun, branşınızda kendinizi yetkin gördüğünüz herhangi bir konuda makale yazın. (tabi önce bir fikriniz ve tesbitinizin olması gerekiyor. sonra kaynak taraması nasıl yapılır, bilimsel makale nasıl yazılır, nasıl yayımlanır öğrenmek gerekiyor.) sscı indeksinde taranan hakemli dergilerden birine gönderin. ve deyin ki "ben x branştan mezun oldum ve şu işi yapıyorum." cevap gelir mi bilmem ama gelirse, size dönüt olarak verilecek cevaplar/düzeltmeler emin olun "ben bu bölümü bitirdim mi yahu" tarzında bir tepki vermenize sebep olabilir. işte akademisyenlik böyle bir üst ligdir. işin içinde olmadan kıyaslama yapmak, gol kaçıran topçulara televizyon başından verilen tepkilerden farksızdır.

    sgn : bu tartışmanın sadece türkiye'de olduğunu zanneden zevat için feyzalabilecekleri muazzam bir kaynak : academic and professional ıdentities in higher education

  • 1535 yilinda panama piskoposu fray tomás de berlanda peru'ya seyahat ederken gemisinin akintiyla acik denize suruklenmesi sonucu kesfedilen takim ada. ekvador ulkesi'ne bagli olup ayni zamanda ekvator da adanin uzerinden gecer. galapagos isminin anlami "buyulenmis ada" dir, kaplumbaga adasi kendilerine ilk verilen isimdir. adalarda avrupalilarin kesfetmesinden once yerlesim olmamistir, garip yuzlu insan suratlari paskalya adasi'nda bulunurlar. bugun adalarin tamami milli park statusundedir.
    daha fazla bilgi icin: http://www.galapagos.org/ adresine gidilebilir.

  • serie a: ertelendi
    avusturya ligi: ertelendi
    la liga: ertelendi
    ligue 1: seyircisiz
    premier lig: seyircisiz
    avrupa ligi: seyircisiz
    şampiyonlar ligi: seyircisiz
    süper lig: zabaha gadar burdayıkk

  • yoklukla imtihan edilmekten iflahi kuruyan x kuşağının sonuç olarak ürettikleri yanlış politikaların yanı sıra teknoloji çağına geçişe maruz kalmış nesildir.

    ne tam anlamıyla x olup monoton yaşamayı, azla yetinmeyi, teknolojiden uzak olmayı becerebilmiştir ne de tam bir z gibi makinelerin, yazılımların çocuğudur.

    kafası hem nostaljik çalışır hem de modern çağın koşuşturması ve yabancılaşmasına duhul olmuştur.

    yine de en iyi bu nesil hayal kurmasını bilir. geçmişi ve geleceği harmanlamak sancılıdır ama görmesi/görebilmesi haz verir.

  • bir yandan dna, kamera ve daha bir suru kanit olmasina ragmen tutuklanmayan hala sokakta dolasan tecavuzcu, tacizci ve katiller. diger yanda da tek bir bulgu bile olmadan, hic bir sorgulama yapilmadan direk hapise giren baba.
    ulkede gram ayar yok.

  • bir türlü kıvamını tutturamadığım tatlıdır.

    sanırım benim cihazlarda bir sorun var aq

  • dersaneden yeni çıkmış, ellerinde test kitapları olan mezun çiftimiz durakta otobüs beklerken kız sevgisini kaynaştırma harfleriyle süsleyerek sevgilisine göstermekte.

    k: aşkımın gözüsüü..
    e: ^^
    k: aşkımın burnusu..
    e: *iyice gevşeyen smiley*
    k: aşkımın testisi..
    e: ?!!
    durak: *error*

    hep eğitim sisteminden oluyo bunlar.