hesabın var mı? giriş yap

  • kirli siyasete bu denli angaje olmak için motivasyonunun ne olduğunu çok merak ettiğim kişi. onca yıl sanatınla halkın zihninde ve kalbinde bir yer edinmişsin, dünyalığın yerinde, paran pulun bol ve 80 yaşındasın; ömrünün son demleri. kafası minimum system requirements seviyesinde çalışan biri tüm manzarayı görür; buna rağmen nedir hocam senin motivasyonun?

    çok garip, çok.

  • fi tarihinde kordondayız, çimlere yayılma muhabbetin belini kırma vaziyetindeyiz. gelen geçen kalabalık baya yaz günü idi. bir izmir dilberi yan taraftaki potansiyel ismail yk fanatiği tiplerin yanındaki banka oturur. tabi bu yağız delikanlılar hemen pazar keyfi tadında bir kıyafet yorumuna girişirler. derken o muhteşem laf atma gelir la haso bir yeşillik bulsak da üstüne otursak. şair burada dilberin yeşil ağırlıklı kıyafetine dikkat çekmektedir. derken dilber işitir bu sözü. elini çantasına atar ve bir milyon çıkarır ve gençlere atar. alın bunla salatalık alın o da yeşil üstüne oturursunuz. ayar konusunda ankaralı namık'la yarıştığı tarafımızca tescil edilir. ayakta alkışlanır derken gözden kaybolur.

  • sayın suserler öncelikle aramaya inanmama rağmen bu başlığı açmamın sebebi (bkz: trafik kazası geçirmiş sözlükçüler) başlığından farklı olarak bu başlıkta yaşadığım kazanın şeklinden çok yaşadığım tecrübeyi paylaşmak istememdir.

    birkaç gün önce, bize (eşimle) yeşil yanması sonucunda normal şekilde en fazla 40-50 km hızla giderken (o caddedeki limit 70 km/s) bir anda ne olduğunu anlamadan solumda bir beyazlık hissetmemle soldaki perde ve yan hava yastıklarımın açılması bir oldu. kaza geçirdiğimizi ancak 1 saniye sonra sürüklenirken anladık. daha sonra zeminin de yağmur sebebiyle ıslak olmasından dolayı 24 m sürüklenerek (trafik kaza raporunda o kadar ölçülmüş) durakta yolcu indiren koca bir otobüse ve metal aydınlatma direğine öncekinden daha şiddetli şekilde çarptık ve tabii ki o sırada sağ tarafın perde ve yan hava yastıkları çoktan açılmıştı. emniyet kemerimizi her zaman takmamız, hız limitini aşmamamız nedeniyle tamamen aracın sağladığı güvenlik sebebiyle birkaç önemsiz morluk ve kas ağrısıyla kazayı atlatabildik. kaza raporunda karşı tarafın kırmızı ışıkta geçtiği ve %100 suçlu olduğu belirlendi.

    gelelim tecrübe kısmına,

    1) öncelikle kesinlikle ben bilmem kaç yıllık sürücüyüm mottonuza güvenmeyin, 15 yıllık sürücü olmama rağmen frene dahi basamadım. tüm kurallara uymama rağmen kurtulamadım kazadan!

    2) toplam kaza süresi 2-3 saniye olduğu için “ben olsam şöyle yapardım, ah be abi şunu da mı yapamadın” gibi bir düşünceye kapılmayın.

    3) hava yastıkları açılırken etrafa yoğun bir ısı yayıyor (ekzotermik bir tepkime, kimya hocam sağ olsun) ve ortalık toz duman oluyor, üstüne bir de çıkan sesten dolayı araçta yangın çıktı diye düşünüyorsunuz o an. ancak bu sadece hava –yastığının normal çalışma prosedürüymüş, bunu sonradan idrak ediyorsunuz.

    4) hemen ambulans sizi alıyor ve röntgen, kan-idrar tahlili, ultrason vs gibi birçok tetkikten geçirilerek 4-5 saat müşahede altında tutuluyorsunuz.

    5) perde hava yastıklarını bir kez daha vurgulamak isterim çünkü çarpma sırasında hem eşimin başını vurmasını (kemerin de katkısıyla) engelledi hem de patlayan camın bizlere o hızla sıçramasını önlemiş oldu. dolayısı ile 4 hava yastığı (sürücü, yolcu ve yanlar) kesinlikle yan darbelerde yeterli değil, bunu maalesef uygulamalı şekilde öğrenmiş oldum ve şükrettim.

    toparlayacak olursam kesinlikle bu kaza bana perde hava yastığı olmayan bir araç almamam gerektiğini öğretti, tecrübeli olmanızın kaza anında işe yaramayabileceğini gösterdi ve tabii ki bir klişe olarak hayatın ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu hatırlattı. umarım bu bilgiler işinize yarar. sağlıklı günler efenim.

  • pahalı diye bu marketleri boykot edip daha pahalı olan bakkallardan alışveriş yapalim diyorlar.
    güzel kafaymış, güle güle kullansınlar.

  • fiyatlardan daha cok dellendiren "zorla genis kapsamli hizmet dayatmasi". örnegin, bir cay icmek istiyorsunuz "efendim, cayin yaninda kurabiye servisimiz var". istemiyorum deyince "mecbur servis ediyoruz efendim, yemeseniz de getiriyoruz. hangi kurabiyelerden koyalim?"

    bakiyorsun mönüye, siyah cay 35 tl yazmis, aklinca iki unlu kurabiye ile masayi dolu göstermeye calisiyor. ben bir cay bir parca da ispanakli börek alayim diyorsun. on dakika sonra masana kocaman kurabiye tabagi, kocaman yogurtlu salata tabagi, havyvana verilecek kadar büyük bir börek parcasi ve corba tasi gibi bir cay bardagi geliyor. kalkarken "85tl efendim". aferin size.

    tek basina börek alamiyorsunz, "efendim, müsteriler genelde yogurt ve salata da istedikleri icin servisi öyle aciyoruz". oglum, siz manyak misiniz? cay ve börek isteyen adama kurabiye ve yogurtlu salata getirilip zorla parasi istenir mi?

    türkiye'de cok acaip seyler oluyor, battigini kabullenemeyen irrasyonel esnaf isi cakalliga vuruyor. köpek gibi batacaksiniz, zevkle izleyecegim. kis aylarinda kiyi seridine giden insanlari neredeyse silah cekip soyacaklar. ac köpekler.

  • üniversite sınavlarının yapıldığı güneydoğu'daki bazı merkezlerde pkk'lı veya pkk sempatizanı salon amirlerinin/gözetmenlerin pkk'lı piçlerin çatır çatır kopya çekmesine müsaade etmeleri sebebiyle rastlanan bir durumdur.

    bu sayede odtü'ye, boğaziçi'ne, itü'ye girebileni çoktur da mezun olabileni pek yoktur. ya ders başarısızlığından atılırlar ya da bir noktada dağa çıktıkları için devamsızlıktan. olmadı eylemde vs geberdikleri için kayıtları silinir.