hesabın var mı? giriş yap

  • zarife'nin 18 çikolatası var. 4'ünü yedi. 8 tanesini geri verip yerine 10 tane bisküvi aldı. 6 tanesini satıp parasıyla 3 tane lahmacun aldı.

    soru: zarife neden tayt giyiyor?

  • 11 yaşında ölen kardeşin mezarını uzun süre sonra ziyaret edip, mezarın üzerindeki defne ağacının* ne kadar büyüdüğünü fark etmek.. dönüş yolu boyunca babayla tek kelime konuşamamak.. yol boyunca repeate alınmış halde sadece tek bir cümleyi tekrarlayıp duran iç sesi susturamamak; " aman da aman büyümüş de kocaman defne ağacı olmuş aslan kardeşim"..
    takip eden günlerde aynanın önündeki defne yaprağını arada bir koklayıp, okşamak..
    çok daha sonra aynı yapraktan babanın cüzdanında bulmak..

  • bb king demiş ki: "jazz is the big brother of the blues. if a guy's playing blues like we play, he's in high school. when he starts playing jazz it's like going on to college, to a school of higher learning."

    türkçesi ise aşağı yukarı; "jazz, blues'un büyük kardeşidir. eğer birisi bizim gibi blues çalıyor ise o liseli gibidir ama jazz çalmaya başladığında artık ona üniversiteye gidiyor diyebiliriz yani artık daha yüksek öğretimin verildiği bir okuldadır." anlamındadır.

  • bu görüntüler olaydan öncedir sonradır bilemem. ama bu kadın nedense bana hiçbir zaman samimi gelmedi. he ahmet kural da en az onun kadar samimiyetsiz, o ayrı.
    bu sebeple ilişkilerinden haberdar olunca tencere kapak diye düşünmüştüm. sonra böyle bir olayla günlerce gündemi meşgul ettiler.
    şimdi sıla’nın darp raporu almak için kendi kendine zarar vermesi ile alakalı görüntüler görsem hiç şaşırmam. aynı şekilde ahmet kural’ın sıla’yı darp ettiği görüntüleri görsem “vay anasını, bak yapmış demek ki adam” da demem.
    kocaman bir ülkenin gündemini böyle insanların şekillendirdiğini görmek üzüyor sadece. ne diyeyim, yazık vallahi hepimize.

  • başlık esasında yüksek hesap ödedikten sonra yemeğe çıkılan kıza ilk bakış olmalıydı da. malum karakter sorunu. malum sözlük olayları v.s

    o bakış var ya o bakış... tek bakışla bir sürü şey anlatma durumu. ''ahhh seni hınzır ödedik kol gibi hesabı'' bakışı :)))

    neyse ilk kez yemeğe çıkma durumu. yenmiş-içilmiş. sorular-cevaplar. iki tarafın da biraz kendini kasması. cool tavırlar. kaçamak bakışlar derken... hesap gelir. hesap açılır ve 220 tl. işte o an iç ses devreye girer; ''höh 220 tl?? ''öhöm bozmamalıyım.'' ''bozulmuş gibi görünürsem cimri der '' ''ne cimrisi ya 220 tl'den bahsediyoruz.'' ''yok be abi güzel geceydi, değdi yani'', ''hoh 220 tl ve daha gecenin başlangıcı sayılır'', ''yok yok bozma sen yine de.'' ''bozması mı var ya hesap kol gibi.'', ''ortak ödeyelim derse kabul eder mi?'' ''yok lan daha ilk çıkış, kız valla eve döner.'', ''dönsün ya'' ''yok lan yok dönmesin, belki sonraki hesapları o öder'', ''yok yok ödemez bu, ödeyecek tip yok'', ''oğlum ya şu mekan 220 tl hesap ödenecek mekan mı, keşke az içseydim.'', ''karttan 110 çekin, 100 tl nakit vereyim desem fakir mi lan bu der mi?'' ''der lan kesin'', ''e oğlum kredi kartına da faiz biniyor''. ''maçı da kaçırdık iyi mi, oğuzhan da kadrodaydı'',
    ''neyse ödeyim hesabı da, sonra böyle yerlerden hoşlanmıyorum samimi değil yalanını atarım bidaha gelmeyiz'' ''aha geliyor garson.''

    hesap ödenir. ve yüksek hesap ödedikten sonra kıza ilk bakış atılır. dünyanın en yalancı gülümsemesi bu bakışa eklenir. yıkılmadım ayaktayım algısı verilir.

  • he amk 20 milyon insanı öldürelim demiş. acaba attığınız gol olmasın biraz nüfus kontrolü yapın, 3 çocuk zırvasının peşinden koşmayın yoksa daha beter oluruz demeye getirmiş olabilir mi?

  • free caz ile tanışmam bundan yıllar ornette coleman ile oldu ve resmen vuruldum. çoğu kişi ilk dinlediğinde anlam veremez lakin o nota kıran uslubu beni çok etkilemişti. ornette'in 3 wishes ve chating benim için efsane parçalardır. ornette daha gençlik zamanlarında arkadaşı don chery ile çıkardıkları the shape of come to jazz hakkikaten free cazın gelişini müjdelemiş adeta. genç yaşında bu isim ile bir albüm çıkarması zaten ayak seslerinin geldiğinin bir göstergesi aslında. cazdan pianoyu çıkartmasıda ayrı bir şekil. piano ile ara seslerin bulunamaması konusuna bende katılıyorum. piano o konuda sınırlı kalıyor ama gitar ile cekme yaparak o ara sesleri yakalayabiliyoruz ama piano ile pek mümkün değil. tabi piano ile ara sesleri yakalyanlarda var (bkz: cecil taylor) . müzikte düzensizliği yakalamak aslında kulaklarımız için bir nimet. dinlediğimiz parçalar bizleri çerçeveliyor. dinlediğimiz sesler bizi şekillendiriyor aslında. 90larında bir dedenin sadettin kaynak dinlemekten zevk alması ve 20lerinde bir gencin aleyna tilki dinlemesi gibi. biz alışkanlıklarımız ile dinleriz . o zamanın kulak yapısını şekillendiren dinamikler ile bu zamanın kulak yapısını şekillendiren dinamikler farklı. hız ve hazzı arzulayan bizler için aleyna tilkiler dinlenebilir bir hal alıyor. free caz tam bu sıkışıklığı ortasında bize dinlediğimiz şeyin neliği hakkında soru sormaya itiyor.