hesabın var mı? giriş yap

  • agiz kokusu daha once de denildigi gibi sadece agiz ve dis nedenli degildir cesitli sistemik hastaliklarin habercisi de olabilir ama agiz nedenli olanlara deginirsek agiz kokusundan yakinan insanlar fircalamayla gececegini dusunerek dislerini fircalama aliskanligi edinebilirler ama plagin da cesitleri vardir. 2-3 gunluk plak fircalamayla tamamen cikmaz disetiyle disin birlesimine bakarsaniz cizgi halinde gorebilirsiniz. dis taslari zaten isitilmis igne gibi cin fikirler disinda kisi tarafindan cikarilmasi zordur.

    siz dislerinizi duzenli ve cok iyi fircalasaniz bile dis ipi kullandiginizda gorebilirsiniz ki ustunde gida artiklari vardir ve onlari bir koklayin bakalim! cok kotu kokar ayni kaplamaniz dustugunde icinin koktugu gibi.

    dislerinizi fircalarken dilinizi de fircalamayi ihmal etmeyin ayrica. cok bastirmadan onun da bir kac kez ustunden gecin cunku girintili cikintili yapisiyla bakteri tutulumuna cok elverislidir.

    kaplamalar da koku yapar. ne kadar provalarda kontrol etsek bile dogal dis gibi degildir puruzlu bir gecis olur disle kaplama arasinda. eger aciklik buyukse yapistirma maddemiz zamanla cozunur ve olusan bosluga da gida artiklari yerlesir.

    curukler ve kotu yapilmis dolgular da gida tutulumuna neden olarak koku yapabilir.

    bunlarin hepsi ortadan kaldirildiktan sonra agiz kokusu ortadan kalkacak diye bir sey yoktur ama ne yazik ki. nedeni basta da soyledigimiz gibi agiz boslugundan kaynaklanmayabilir.

  • bir twitter kullanıcısı tarafından ortaya çıkarılmış, henüz doğruluğu kanıtlanmamış iddiadır. algida'nın ingiltere ve türkiye'de satışa sunduğu twister isimli dondurmasında içeriklerin tamamen farklı olduğu ifade ediliyor. türkiye'deki twister'da yağsız süt oranı %1 iken bu oran ingiltere'de %13'e tekabül ediyormuş. aynı şekilde meyve püresi oranı türkiye'de %0,4 iken ingiltere'de satışa sunulan üründe %11'miş. twit şurada

    böyle bir farklılık doğruysa, yani algida türkiye'de çok daha sağlıksız formülasyona sahip ürünler piyasaya sürüyorsa büyük rezalet. söz konusu rezalette sadece algida firmasının değil, bu bariz farklılık içeren formülasyona okey veren bizdeki yetkilerin de payı var elbette.

    edit: konu genel hatları itibariyle şununla ilintiliymiş. (bkz: aynı ürünün türkiye'de daha kalitesiz olması) (bkz: türkiye'de ürünlerin kalitelerinin düşmesi)

    edit 2: konuyu gündeme getiren kullanıcı gıdadedektifi'dir. emeğe saygı açısından ismini paylaşmam söylendi. şahsım adına ben de teşekkür ediyorum gösterilen çabalar için.

    algida konuyla ilgili bir açıklama yapmış. onu da paylaşmak boynumuzun borcudur. link

    edit 3: uzman birisinin görüşleri şu şekilde. paylaşmakta fayda gördüm. (bkz: #91287805)

  • gargamel'in ilk amacı şirinleri yemek değildir. başlarda şirinleri yakalayıp simyacılıkta kullanarak onları altına çevirmek ve zengin olmak ister. onları yakalamaya çalışırken başına gelenlerden sonra duyduğu öfke ile amacı onları yemeye evrilir. bu kızan birinin "seni yakalarsam çiğ çiğ yiycem " demesi gibi... fakat gargamel bunu ciddi ciddi yapacak kadar çılgın birisidir. ayrıca kitaba göre koca ağız adındaki devin eski çağlarda daima şirinler avına çıktığı ve şirinlerin çok lezzetli olduğu geçer. gargamel de bu bilgiden etkilenmiştir.

  • izmir depreminde umke ekibi olarak denizli'den izmire geldik. deprem alanına gideceğiz ama ekip aceleyle çıktığı için yemek yiyemedik. yol üzerinde köfteci yusuf yazan yere girdik. şefim, bize en hızlı ne oluyorsa getiriver dedik. üzerimizde umke forması olduğu için yardım ekibinden olduğumuzu anladılar. bize getirdikleri köfteyi hızlıca yedik. hesabı istedik.
    sizler iyi ki buradasınız. bunlar, müesseseden diyerek tüm ısrarlarımıza rağmen para talep etmediler. ne yalan söyleyeyim, duygulandım. böylesine ince, temiz düşünen vatansever firmalara şahit oldukça duygulanıyorum.

    köfteleri lezzetli, yanında getirdikleri salata, meze, meşrubatı bitirmekte zorlandık. daha önce hiç gitmemiştim ama bundan sonra sürekli uğrayacağım.

  • kitap okumaya dalıp 1 saattir beklenen ucagi kacirmak !

    bunun uzerine henuz daha evla bir salaklik duymadim.

    not: tam bir entry-nick uyumu vakasi

  • güncel türkçe rap müziğinin geldiği son noktayı gösteren ve her bir durumdan kalitesizlik akan hede.

    ben fero ve ezhel gibi rapçiler(!) daha doğrusu trapçiler bir trend yakalayıp popüler oluyor işte. norm ender bence yine diğerlerine kıyasla iyi ama norm ender'e gerçekten bugüne kadar neredeydin diye sormak isterdim. piyasaya çıkmak için neden fero'ya ve ezhel'e diss atmayı bekledi bilmiyorum. gönül isterdi ki ceza, sagopa ile feat yapıp fero ve ezhel gibi ciğeri beş para etmez trapçilere diss atsın ama imkansız sanırım. bu da böyle bir hayalimdir işte.

    edit: her ne kadar fero'yu ve ezhel'i rapçi olarak kabul etsem de değiller suserler. bunlar trapçiler. günümüzde bu müzik türü popüler ve farkındaysanız her eğlence mekanını da bu müzik türü ele geçiriyor. bu sayede popüler oluyorsun işte. kaliteli rap dinlemek isteyen tayfa zaten bulup dinliyor. bu demek değildir ki bu tarz trapçilere diss atılmasın. ben yine hayalimi kurmaya devam edeceğim.

  • geçenlerde sevdiğim bir aile dostumuzun yanına gittim. beni bulunca da arkadaşının hukuki bir konuda yardıma ihtiyacı olduğunu söyleyip beni arkadaşına kitledi*

    abinin yanına gittim. altmışlı yaşlarda bir abi, söze eşini kaybettiğini söyleyerek başladı. o kadar rahat ve kanıksamış bir şekilde söyledi ki kendi kendime eşi öleli en az 2 sene olmuştur diye düşündüm. eşimden geriye miras kaldı, bu işi nasıl çözeriz? dedi. hemen aklımdan beynimde yerleşik olan insanların ne kadar maddiyatçı olduğuna dair fikir dizisi geçti (klasik hikaye işte ölenler ölür kalanlar mal kavgası yapar). sonra konuştukça hikaye biraz daha açıldı. abinin ve rahmetlinin çocukları olmamış. rahmetli eşin üzerine de sadece bir araba varmış. veraset ilamı almışlar tam 42 kişi rahmetlinin mirasçısıymış. abimiz de bu mirasçıların paylarını ödeyip arabayı almak istiyormuş. aklımdan arabanın değeri epey yüksek galiba başka türlü 42 kişiyle uğraşılmaz düşüncesi geçti. konuştukça arabanın da pek para etmediğini öğrendim. en sonunda "hocam yanlış anlamayın ama ben sizin yerinizde olsam bu kadar uğraşmazdım. 42 kişiden vekalet toplamak imkansız gibi bir şey. bana 50.000 lira verseler bu işle uğraşmam, zahmetine değmez ayrıca sonuç da garanti değil" dedim. kendisi sonuna kadar bu şekilde uğraşacağını belirtti. benim sunduğum alternatifleri de dinlemedi.

    sonra muhabbet biraz ilerledi. eşinin 18 yıl boyunca kanserle mücadele ettiğini, tedavisi için kolaylık olur umuduyla 3 yıl önce bu arabayı aldıklarını ve arabaya 36 bin lira verdiklerini ama eski araba olduğu için çok arıza yaptığını bir araba parası da tamir için verdiklerini, eşinin kanserle mücadelesini, cesaretini anlattı. öldüğü günü en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordu ve hikayenin sonu yaklaştıkça gözleri dolmaya ve sesi titremeye başladı.

    eşi ölünce dünyasının başına yıkıldığını, eşinin her şeyi olduğunu, eşi olmadan ne kadar eksik ve aciz kaldığını anlattı. en sonunda da "bu miras işiyle de beni biraz meşgul etsin diye uğraşıyorum, derdimden uzaklaşmak için" dedi ve insanların birbiriyle yalnızca menfaat temelli ilişkiler kuran duygusuz yaratıklar olduğuna dair ön yargım uzun bir aradan sonra yıkıldı. bu kadar ön yargılı olduğum için kendime de epey kızdım.

  • az önce bir twit okudum, sadece 1 helikopter çalışıyor insanlar çamurlu suyu seyreltip içmeye çalışıyor yazmış bir kişi.sonra yardım kampanyası başlatıldığını okudum.sonra aklıma geçen hafta somaliye verilen 30 milyon dolar geldi.
    sonra dedim ki senin öldüğün gün anam babam ölse yine de o günü hayırla yad ederim.başımıza gelmiş en büyük felaket sensin.

  • kurum: travel şirketi
    görev: otobüs sayma sorumlusu
    mesai: otobüsü saydıktan sonra evime dönüyorum.
    maaş: 300 tl
    işin bana kattığı: ileri seviyede matematik.

  • başlığına kaltakların doluştuğu türkiyenin en iyi spikeri. maç anlatışına hayran olduğum, sırf o anlattığı için daha keyifli maçlar izlediğim süper adam. seni sevmeyen adamın çükü düşsün, kadının amı kurusun. işte piremiyer lig buuaaaaa.