hesabın var mı? giriş yap

  • said nursinin kor atlari iyilestirdigi, kisir kadinlari iyi ettigi vesaire pehlivan tefrikalarina benzeyen hikayeleri vardir.
    en meshuru da cumhuriyetin kurulus yillarinda ataturk un karsisina gecip, ayar vermesi, ukteden ukteye kosturma hikayeleridir.bu hikayeleri yazan tarihci artik nasil bir gozlem firsati bulduysa hadiseleri su sekilde nakleder.

    "...pasa'nin alninda nohut nohut terler belirmisti, said nursi beiuzaaman radiyallahu anh hazretlerinin karsisinda hazan yapragi gibi titriyordu.cogu zaman emir erlerine ismet pasalara hakaret ve emirler yagdirdigi makaminda kuculup kalmis, ayaginin altindaki halinin puskulunu ecnepi potinlerinin kenariyla kah o yana kah bu yana salliyordu.
    radiyallahu anh ve la illa abidune kadesallahu siirahul aziz hasmetli hazretleri said i nursi (topragi bol, duacisi cok olsun) delici bakislariyla pasanin icinden gecenleri okuyordu.
    pasanin tuzagina dusmemis onu kundye getirmisti.
    - efendi diyecegin bir sey yoksa izninle ben selametle gidiyorum dedi.
    pasaya bogmaca salgini olmuscasina bir ates kapladi bogazi sisti, garip sesler cikararak vesaire vesaire biy biy biy..."

    "ilimli"(kulahima anlat sen onu) said nursinin "ilimli" tebasindan birisi hadiseyi boyle nakletmeyi uygun bulmus.
    bulmus da sormazlar mi, neye dayanarak ayaginda potinle hali puskulu deprestiren ataturk imaji naklediyorsun?
    radiyalluhu anh seviyesinde bir bediuzzaman atanin odasindan cikip cami de abdest alirken kankalarina
    "ya bi gorseniz nasi maymun ettim herifi, boyle bogmaca oldu sanki girk mirk sesler cikariyodu ekikiki" diye anlatmis olabilir mi?
    ataturk hadiseyi sagda solda verdi ayari verdi ayari giydim ukteyi ddiyerek baloda, mitingde anlatmis olabilir mi?
    bu hikayeyi gotunden sallamis ilimli tarikat mensubu garfield gibi makamin camina yapisip olayi gozlemlemis olabilir mi?
    bu ne ya?

  • bir kısım amerikalı vatandaşın ruslarla savaş, termonükleer felaket, zombi-virüs saldırısı gibi şeyler için alıp stokladığı ve hatta su geçirmez kutular ile bunları evlerinin yakınındaki nehir-göl gibi yerlere batırdığını gördüğüm yiyecek paketleri. televizyonda bunun için programları bile vardı. doomsday preppers diye. ve sonradan bu "prepper" lık olayını abartıp garajı cephaneliğe çevirmeye kadar işleri ilerletmişler.

    ancak üçüncü dünya savaşı gibi uçuk nedenler göz ardı edilirse bu yiyecek paketlerinin deprem gibi felaketlerde oldukça işe yarayacağı düşünülebilir. metal mataralar, mre ve dayanıklı kutular, ışık, güç ve ısı kaynakları gibi şeyler böyle felaketlerin ilk ve devam eden zorlu günlerinde insanın hayatını kurtarabilecek şeylerdir. ayrıca evde yangın tüpü bulunması da deprem sonrası çıkacak yangınlara karşı iyi bir tedbirdir. amerikalıların bu mre leri kıyamet günleri için saklaması, yani depremi filan düşünmemesini ise bizim sıkış tıkış apartmanlarda oturmamıza ve kendilerinin bahçeli ev üzerine kurulmuş amerikan rüyasında yaşamalarına bağlıyorum.

  • muhtemelen arapça konuşmasından ziyade yüksek sesle konuşması, telefonla konuşmaması gereken bir yer ya da zamanda konuşmasından kaynaklanmış olup medyanın çarpıtması ile böyle bir habere konu olduğunu 25 yıllık türkiye tecrübemden ötürü düşünmekteyim.

  • faule itiraz olmaz, bir kere başlarsa itirazlar sonu gelmez çünkü. bir yerden sonra olay inada biner, oyunun boku çıkar. o yüzden faul yapmadığınıza yüzde yüz emin de olsanız faule itiraz etmeyin, zayii farzedin bu topu da, oyunun zevkini çıkarın. haftada bir gün sadece pazar akşamları istanbulda yıldız üniversitesi veya conradın önü veya abbasağa parkında, izmirde alsancak atatürk kapalı spor salonu önünde, karşıyaka sahilde, güzelyalı sahilde* 2-3 saat oynayarak hem yeni dostluklar kurabilir, hem de tüm haftanın stresini, sözlükte çaylağa düşmenin acısını, patronun ulu orta yerde hem de haksız yere sesini yükseltemesini, hocanın 49 ile dersten bırakmasını, bütün tatil her yerde sadece serdar ortaç çalmasını, hepsinin acısını 3 saatte çıkartabilirsiniz.

    sanılanın aksine sokakta iyi oynayan takımda veya profesyonel oyuncu sokakta da iyi oynar diye bir kural yoktur**.. sokak basketbolu ve profesyonel oyun oldukça farklıdır. bir kere en basitinden sokak basketbolu genellikle tek pota da oynanır. kurallar bile değişiklik gösterebilir. tek bir amaç vardır, eğlenmek.** gösteriye dayalıdır sokak basketbolu. hele ki saha kenarına parka köpeklerini gezdirmeye gelmiş 2-3 güzel bağyan da varsa görün bakın ne hareketler döner sahada.

    aklıma gelmişkten bir zamanlar reebok blacktop, adidas streetball idi, sırf verdikleri formalar için bile katılınırdı, hey gidi günler.

    bence sokakta en zevkli mevki oyun kurucudur*, ya atar, ya da attırır. en sevmediğim mevki ise pivot sanırım. boyunuz 1.80 üstü olan kişileri genelde pivota koyarlar, zira sokaklarda boy ortalaması sahayla kıyaslandığında pek düşük kaçar. sonra bu pivottan sadece top beklemesini ve rebound almasının beklerler. ama pivot olmak için uzun olmanın yetmediğini bilmezler mi, sonuç olarak sevmiyorum kardeşim pivot olmayı. forvet dediğimiz kesim ise sahada belki de en rahattır, sokakta istediği pozisyona geçebilir kısa süreli olarak, ister posta geçer, bazen oyun kurar, , bazen içeri dalar.

    genellikle tanımadığınız adamlarla oynarsınız, hatta bazen kızlarla bile oynarsınız, bu kızların genelde şutları çok iyi olur, bazen amerikalılar siyahlar falan denk gelir, bunların fizik gücü uzaktan gözüktüğü gibi gerçek oldukça yülsektir ve genelde sert oynarlar, o yüzden çok yakın savunmayın. kimin iyi kimin kötü oynadığını asla anlayamazsınız, fizik kıyafet ayakkabı vs hiçbir şey ifade etmez. 1.90lık yapılı, formalar içindeki adam sürekli top kaybederken; mühendis tipli* kısa boylu saç sakal darmadağan, altında kotu olan adam üçlükten yüzde yüz ile oynayabilir.

    sokak basketbolu ile ilgili başucu eseri white man cant jump isimli wesley snipesin başrolünü üstendiği filmdir. baskete çıkmadan önce şiddetle bunu izlememenizi tavsiye ediyorum. zira o hareketlerini yapamadğınız yetmiyor gibi bir de elaleme rezil oluyorsunuz.

    son olarak, salonda parkede spotların altında tek pota 6 kişi oynamak ile ağaçların arasında veya sahile karşı beton veya asfalt zeminde 6 kişi oynamak kıyaslanmaması gerek şeylerdir. sokak basketbolu sokakta oynandığı sürece zevklidir. izlemesi bile zevklidir. salonda neden bilmem pek bi zevki olmuyor. rüzgarı yaşamalı, temiz havayı içine çekmen lazım.

    önemli dip not :
    su içmeye en yakın cami, market, benzinciye gidilir.