hesabın var mı? giriş yap

  • dibe vurduktan sonra tavsiye verilmesine gerek yoktur. dibe vura vura bilgelesecek, gözlerini acacak ve ayaga daha guclu bir halde kalkacaktir.

    "bir musibet bin nasahattan iyidir" demisler bu durumla alakali.

  • "2868 e mesaj ile 10 tl yollayın, sayenizde yaptığımız new york yerleşkesine eş bir binada los angeles'a dikelim" temalı mesajdır.
    15 yıldır kan bağışı gönüllüsüyüm, 3 yıldır kan bile vermiyorum bu siyasal islamcılar yüzünden.

  • dekanla telefonda konuştuktan sonra kapatırken "öptüm" demek. şu an hislerimi anlatmak için hazır hissetmiyorum.

  • bir insan evladının başına gelebilecek en korkunç talihsizliklerden biri. asıl prison break budur işte dostlarım. mağazanın girişinde bulunan ve arasından geçtiğimiz o mendebur zamazingo bazen çalar ansızın... şaşırır kalırız. hiçbir suçumuz yoktur oysa. tişörtüyle olsun, dizkapağına kadar uzanan çiçekli mayo şortuyla olsun yaz sezonunun en gözde ürünlerini almışızdır parasını ödeyip. sevdiğimiz dergileri, dvdleri, kitapları almışsızdır helal paramızla. kimi zaman iki eppek, makarna, yoğurt ve "yaz geliyor, evde geniş geniş, ferah ferah giyilir bu... marka aranmaz ev kıyafetinde... bayaa da güzel lan aslında" şeklinde sinsi sinsi düşünerek migros marka şort alırız, üzerinde alın teri olan ve bir beybi gibi cüzdanımızda özenerek sakladığımız o ellilik, kimi zaman yirmilik banknotlarla.

    bu derdi çeken bilir. winçester arşidükü gibi bir havayla yaptığım nice alışverişin meksika sınırında yakalanan kaçak göçmen gibi bittiğini bilirim. oysa param olduğu zamanlar yaptığım o sevimlilikler, "kaça bölelim?" diye soran kasadaki emekçi dosta yaranmak için en beybimsi halimle "hiç farketmez" deyişim, kasadaki emekçi dostun "iki taksit?" deyince içimden hemen bir hesap yapıp "altıya bölün o zaman" diye rica edişim, kasadaki emekçi dostun bana bakışı... öten bir alarmla dağılan bir dünya. yıkılan hayaller. girilen suçlu psikolojisi.

    insan suçsuz yere alarma yakalanınca belli tepkiler veriyor. ben şahsen ilk seferinde içinde koray mağazasından aldığım üç adet atlet, iki adet don bulunan poşeti hemen yere koyup, dizlerimin üstüne çökmüş ve ellerimi başımın üstünde birleştirmiştim. çünkü birinin "fiiiiriiiz... put di fakin' pekıç devn" diyeceği hissine kapılmıştım. sonradan yozgat'ın sorgun ilçesinden olduğunu öğrendiğim babacan bir yiğido güvenlik görevlisi gelip "bugün o ötüp yattı abi... bozulmuş herhal" deyip kaldırdı beni yerden. sinirim bozuldu, ağladım. don atlet çalan adam konumuna düşmüştüm çünkü. sağolsunlar yüzümü yıkayıp, su verdiler. daha sonra da birkaç kere başıma gelince bu, verilecek en iyi tepkinin sırıtarak ve çalışanlarla beş bin yıllık dostmuş gibi bir edayla kasaya yönelmek olduğunu anladım. tam mağazadan çıkarken arasından geçtiğim o şey dividividiviviviv diye ötünce "ilahi çocuklar" yahut "hey allahım, hem mağazanın sahibiyim hem bana çalıyor alarm ohohoho" şeklinde bir kendine güven ifadesiyle kasaya yönelip sorunu çözmeye başladım. alarm sesini duyunca çömelip ağlamaktan ya da gaza gelip "beni yakalayamayacaksınız aşağılık herifler" diye bağırarak kaçmaya çalışmaktan çok daha olgun bir hareket bu. bir de görüyorum, alarma yakalanınca "acaba rezil mi oldum?" diye düşünüp mağazadakilere kızanlar oluyor, ben yapmadım ama yapanları anlıyorum. nihayetinde ömür törpüsü bir durum bu.

    o alarm cihazlarının arasından her geçişimde hiçbir suçum olmadığı halde "alarm çalarsa ne yaparım?" diye düşünüyorum: acaba şimdi alarm yanlışlıkla çalsa ve çaylak bir güvenlik görevlisi ben durumu açıklayamadan ateş edip beni vursa, sonra başıma toplansalar ve ben ağzımın kenarından s şeklinde akan kanla ve öksürerek cebimden aldığım ürünlerin fişini çıkarsam... masum olduğum anlaşılsa ve herkes ağlasa böyle, üzülse... ben başım sol tarafa düşmeden önce son nefesimde beni kucağında tutup ağlayan güvenlik görevlisine "neden? neden canıtın? neden?" desem o da ağlaya ağlaya "abi benim adım halil ibrahim" dese... işte alarm yanlışlıkla öter korkusuyla hep bunları düşünmek zorunda kalıyorum. mecbur muyum lan ben bu korkularla yaşamaya? mahvoldu psikolojim yeminle...

  • simdiden yuzbinlerce olacagini tahmin ettigimiz bug silsilesi. bug raporlarinda tarayici markasi ve surumu onemli.

    - daha once yazilmis bug'lari yazmayiniz.
    - bug olmayan entry'ler "bug degil" gerekcesiyle silinir.
    - verilen para geri alinmaz
    - ie, chrome, firefox, safari ve opera'nin son stabil surumleri disindaki egzantirik surumlerdeki hatalar kabul edilmez
    - bir entry'ye bir hata
    - ve unutmayin: eger bu ilk bug'inizsa, bu gece dovusmek zorundasiniz!

  • evlerdeki toz birçok sebepten ötürü oluşmakta ve ''evdeki tozun %70'ini ölü deri oluşturuyor'' gibi son zamanlarda çıkan haberler gerçeği pek yansıtmamaktadır.
    evdeki tozun en büyük kaynağı dışarısıdır. ayakkabımızdan, pencereden, havalandırmadan vs. gelmektedir.

    evimizde toz oluşmasının kaynağı evden eve değişse de genellikle kir, cilt hücreleri veya kumaş lifleridir, ancak kuruyup dökülebilecek herhangi bir şey olabilir. kitaplar, halılar, kilimler, döşemeli mobilyalar, şömineler ve evcil hayvanların tümü toz yüküne katkıda bulunur. kir, polen, duman, egzoz, kum ve diğer birçok şey dışarıdan toz getirebilir. toz her şeyden oluşan karmaşık bir yığındır ve listesi kesinlikle yapılamaz.

    evdeki tozların içeriği iklime, evin yaşına, evdeki insan sayısına bağlı olarak farklılık gösterebiliyor olsa da evlerdeki tozun %60'a yakınının dışarıdan geldiği araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. bu 15 küsür yıllık bir araştırma olsa bile yeni araştırmalarda aksini gösteren bir sonuç çıkmamıştır.

    önemli olan şey evde toz olması değil de tozun nelerden oluştuğudur.

    polen, toprak ve partikül madde:
    yukarıda belirttiğim gibi, ev tozlarının %60'ı dışarıdan gelmektedir. iyi bilinen bir alerjen olan polen, ayakkabılarınıza, kıyafetlerinize ve hatta saçınıza girebilir. evinizde dolaşırken dışarıdan getirdiğiniz bu maddeleri evin içine yavaşça yayıyoruz. bu aynı zamanda toprak, sigaradan kaynaklanan partikül maddeler ve aklınıza gelebilecek diğer dış ortam kirleticileri için de geçerlidir.

    toz akarları:
    toz akarları, doğal olarak oluşan ve nemli ortamlarda gelişen mikroskobik zararlılardır. eviniz anormal derecede sıcak veya nemli olmasa bile, yatak takımlarınızda, halılarınızda ve perdelerinizde toz akarları saklanıyor olabilir. toz, evcil hayvan kepeği ve ölü deri gibi şeylerden oluştuğundan - toz akarlarının en sevdiği atıştırmalıklardan bazıları - ne kadar çok toza sahip olursanız, o kadar çok toz akarınız olur.

    evcil hayvan tüyü:
    evcil hayvan kepeği - hayvanların döktüğü küçük deri lekeleri - tozda bulunan başka bir yaygın alerjendir . kendi evcil hayvanınız olmasa bile, evinize gelen insanların kıyafetlerinde evcil hayvan tüyü olabilir. evcil hayvan kepeği havaya karışıp yerleştiğinde toz ve akarları toplayarak sorunu daha da kötüleştirir.

    ölü cilt:
    tozun çoğunlukla ölü deri parçacıkları olduğu yaygın bir yanılgıdır. tozun ölü deri içerdiği doğru olsa da, genellikle insanların düşündüğü kadar büyük bir yüzde değildir. bunun yerine, evinizde yüzen ölü deri, toz akarları ve diğer iç mekan hava kirleticileri için bir mıknatıs görevi görür.

    gıda artıkları:
    oturma odasındaki televizyonun önünde yemek yediyseniz, birkaç kırıntıyı dökmenin ne kadar kolay olduğunu bilirsiniz. o yemek artıklarını hemen süpürürseniz pek bir probleminiz olmaz. bununla birlikte, çoğu zaman, küçük gıda parçacıkları düşer ve unutulur, bu da onları tozun doğal bir bileşeni haline getirir.

    bunların yanında tozda eser miktarda arsenik ve ddt gibi zararlı maddeler, böcek pislikleri gibi şeyler de bulunabilmektedir. evinizde olmasa bile apartmandaki diğer dairelerden ya da dışarıdan taşınabilir.

    toz içerdiği maddeler sebebiyle en büyük alerjenlerden bir tanesidir ve buradan çıkarılması gereken en büyük sonuç düzenli ve güzel bir temizliği alışkanlık edinmektir.

    kaynak : molekule.science

  • belki de en guzel en anlamli ara basamaklardan birisidir. arkadas kalmak yasanmamislari dusunerek can sikici olabiliyorken sevgili olmanin da her seyin icine edebilitesi vardir. hem ne gerek var isim koyma cabalarina.