hesabın var mı? giriş yap

  • ulan sen önce "üzerimde bomba var" diye bağır. sonra kaçıp elinde "bıçakla" terör estir. polis vurunca da katil polis olsun.

    edit: çok duyarlı yazarlarımızdan onlarca "faşistsin" başlığı altında mesaj aldım. onlara şunu söylüyorum; gidin paris'e "üzerimde bomba var" diye bağırın ve elinizde bıçakla etrafa saldırın. bakalım kaç saniye hayatta kalabileceksiniz? aynı olay amerika, italya, belçika için de geçerli.

    ben faşist değilim ama siz adamı faşist yaparsınız...

  • -noldu?
    -akıldan kalmışım
    -hadi ya
    -oysa namaz, oruç falan hep beş
    -e hiç mi yok aklın senin ki?
    -var da kullanmamışım öyle dediler
    -istersen bi allah'la konuş?

  • hayatı boyunca “köklerinizden kurtulun, kopun, her şeyi reddedin” diyen nietzsche‘nin doğduğu ile öldüğü yer arası mesafenin sadece 30 metre oluşu; “kötülük en büyük güçtür, merhamet büyük zayıflıktır” diyen nietzsche‘nin kırbaçlanan bir atı görüp merhametten hüngür hüngür ağlaması..

    demem odur ki; insan çelişik ve ironik bir varlıktır. insanların ne dediğinden çok ne yaptığına dikkat etmekte fayda vardır. iyi geceler..

  • üst edit: rahmetli arkadaşın ismi rümeysa berin şen, mesajla uyaran arkadaşlara teşekkürler.

    çalıştığı kurum ankara şehir hastanesi’nin konuyla ilgili baş sağlığı mesajı
    tweet

    geçirdiği kaza sonucu vefat etmiştir. kanı ona 36 saat nöbet tutturanların ellerindedir.

    link

    edit: (bkz: tamponsuz kamyon kalmasın kampanyası)

    her ne kadar bu tip kazalarda kusurlu genelde arkadan çarpanlar olsa da kamyonlarda arka tamponun önemi de ortada bence.

    edit2: olayın kamera kaydı: link

    edit3: türk tabipler birliği’nin konuyla ilgili açıklaması

    link

  • an itibariyle itü'de okuyorum. bilenler bilir; vadi yemekhanesinde şu fotoğrafı gösterirseniz, itü'yü bırakıp norveç'e gidip ilkokuldan itibaren eğitim hayatına atılacak arkadaşlarım var.

  • istanbul başakşehir'in dil, kültür ve demografik açıdan araplar tarafından işgal edilmesi durumu.

    haftalardır sosyal medya'da görülen başakşehir haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. her defasında "bu kadar da olmaz" dedirten ama sonuç itibariyle yetkililerce hiçbir somut adım atılmadan başakşehir'in göstere göstere araplara peşkeş çekilmesi benim sinirlerimi bozuyor artık.

    son zamanlarda ayyuka çıkan başakşehir'deki arap vukuatları;

    - 2.etap'ta bread factory isimli bir kafe işletmesi hesap fişini artık arapça kesiyor! evet, resmi dili türkçe olan türkiye cumhuriyeti'nde!

    görsel

    kaynak

    - 1.etap'taki dönerci de hesap fişini arapça kesiyor!

    görsel

    - başakşehir fenertepe meydanı'ndaki arapça tabelalar

    görsel

    görsel

    - başakşehir ilçe nüfus müdürlüğü'ndeki arap yoğunluğu! (işlemlere dikkat)

    önce

    tepkiler gelince;

    sonra

    - başakşehir'de asılan arapça okul reklamı

    görsel

    - sarı sitedeki başakşehir konut ilanları

    görsel

    bu ilanların çoğunda açıklama olarak aşağı yukarı şöyle yazıyor;

    "türkler aramasın, sadece yabancıya kiralık"

    özet video

    -----------------

    türkiye cumhuriyeti'nin resmi dili türkçe'dir. bir işletmenin ortaklık payı, sahiplik durumu şahıs olarak ticari açıdan değişse bile türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde arapça fiş veya adisyon kesilmesi, arapça tabelaların asılması alenen kültürel işgalin göstergesidir. görülen uygulamalar da her şeyden önce türk diline, türkçe'ye olan ihanettir. bu uygulamalara izin veren, ortak olan veya görmezlikten gelenler de bu ihanetin ortaklarıdır.

    vakit, yüce türk devleti'nin dosta düşmana yüceliğini gösterme vaktidir.

    debe edit: destekleyen, debe'ye gönderen tüm yazarlara teşekkür ederim. uyarılar üzerine entry'de geçen "fatura" ifadeleri "fiş" olarak düzeltildi.

    zöge: resim linkleri yenilendi.

  • makale için: burcin mutlu pakdil et al, a photometric study of the peculiar and potentially double ringed, nonbarred galaxy: pgc 1000714, monthly notices of the royal astronomical society (2016). doı: 10.1093/mnras/stw3107

    phys.org linki

  • ivana sert usulü bir modacı olmaktan çok daha öte bir şekilde, kadınların hayatlarını değiştirmiş modacı..

    bu kadın 1920'lere kadar gelen, dar korse, 5m çapındaki aşırı ağır tüylü şapkalar, kat kat etekler, kumaşlar anlayışını kırmış ve kadınların giyiminin kolaylığı üzerine tasarımlarını yapmış.. kendi deyimine göre, 'kolay eskiyecek bir moda değil, asla eskimeyecek bir stil ' yaratmıştır..

    yetimhanede büyümüş ve sadece tatillerde teyzesinin yanına gelen bu kadın, çıktığı cazz kluplerinde , bir sahne ismi olarak almıştır ''coco chanel'' ismini..

    birçok kişiyle birlikte olmuş, paylaşılamamış bir kadından bahsediyoruz.. ilk butiğini buna, iki sevgilisi ortaklaşa açıyor.. yetimhaneden çıkalı 1 yılını doldurmadan, fransa'nın en yüksek sosyetesiyle masalarda oturup, onlara tasarımlarını sattı..

    birinci dünya savaşında, erkeklerin savaşa gidip, şehirdeki kadınların * işlerle ilgilenmesi üzerine, kadınlara özel iş elbiseleri yarattı, kadınlara pantolon giydirdi ve erkekler dünyasına girdi..

    ikinci dünya savaşında bu sefer gemisini kurtaramadı, butiği'ni kapattı ve bir otel odasında, işgal altındaki fransada bulunun , alman subayların eşlerine tasarımcılık yaptı.. alman bir subayla ilişki yaşadı ve ülkesine ihanet etti...

    almanlarla yemeği sırasında, churchill 'i çok yakından tanıdığını ve bir yemek buluşması ayarlayabileceğini söyleyip, churchil'e tuzak kurma girişiminde bulundu.. ama churchill yemek teklifini kabul etmeyince, plan gerçekleşmedi ama nazi casusu etiketi coco'ya yapıştı..

    savaş sonrası fransada ihaneti ispatlandı ve orada barınamayacağını anlayıp isviçre'ye taşındı.. dior 'un 'kullanışsız moda' yı geri getirmeye çalıştığını görünce , yine dayanamadı ve tasarım yapmaya tekrar başladı... tasarımları fransa'da önceki durumlardan dolayı, hoş karşılanmadı, ama amerika'da patlama yarattı..

    ''fransada doğdu, amerikalı oldu , helal olsun sana , channell anaa, chaneell anaaa oooooooooooooo''