hesabın var mı? giriş yap

  • game of thrones evreninin bize öğrettiği en önemli şeylerden biri, bir kişinin sadece tahta oturmakla kral olamayacağıdır. işin içinde onlarca farklı faktör var. insanlar sizi destekleyecek mi, otoritenizi kabul edecek mi, emirlerinize kendi çıkarlarıyla çatışmasına rağmen itaat edecek mi yoksa herkese tekrar tekrar kral olduğunuzu hatırlatmanız mı gerekecek bunlar çok önemli. bu evren işte bu dinamikleri çok güzel işliyordu öncesinde. benim beklentim de yeni seride bu özelliğin aynen devam etmesiydi. bir şeylerin işaretleri verildi artık ve bölüm game of thrones'un başarıyla gittiği sularda yüzmeye başladı. şimdi o seviyeleri tekrar yakalamışlar mı bir bakalım.

    ama öncelikle bölümün inceleme videosunu da hazırladım. onun da linkini yazının en sonunda bulabilirsiniz.

    --- spoiler ---

    öncelikle kral viserys'ten bahsetmek istiyorum. burada fatih sultan mehmet'ten bir örnek vereceğim. malum kendisi küçük yaşta tahta çıkıp geri inmişti. ayrıca babası ikinci murat aşırı otoriter dediğim dedik bir adamdı. bu nedenle ikinci mehmet tahta çıktığında herkes kendisine şüpheyle yaklaştı. e balkanlar falan da kaynıyor zaten, ikinci mehmet'in bir an önce insanlara otoritesini kanıtlaması gerekiyordu. bu nedenle amansız bir mücadeleye girişti ve 21 gibi çok genç bir yaşta o dönemde fethedilemez görülen istanbul'u alarak hem ülke içinde otoritesini sağladı hem de düşmanlarına korku saldı.

    şte kral viserys'in başına gelenler, insanların sözünü bir türlü dinlememesi, herkesin onu bi tarafa çekmeye çalışması bu yüzden. viserys, barış döneminde doğup büyüdüğü için mücadeleye alışmamış. otoritesini kendi lordlarına kanıtlama gereği de duymamış. bu bölümde de o av sahnesinde insanların ona nasıl şüpheyle baktığını net bir şekilde görebiliyoruz.

    ben açıkçası bu anlatımı ve karakteri o nedenle çok beğeniyorum. iç dinamiklerini ve dıştan gelen etkileri çok güzel anlatıyorlar. mesela dany'i jon'u ya da ne bileyim oberyn'i anlatmak bi nebze daha kolay çünkü bu karakterlerin mücadelesini bire bir gösterebiliyorsunuz. viserys'in mücadelesi ise daha derinden ilerliyor. bunu hem yazmak hem de oyunculuk olarak aktarmak ise hayli zor diyebiliriz ve bu dizide bunu çok başarılı bir şekilde yapıyorlar. bu konu da gerçekten tam puanı hak ediyor.

    dizinin diğer alanlarına bakacak olursak da zaman atlaması dışında yine biraz hızlı ilerleme söz konusu. mesela game of thrones'un bir sezonu oberyn'in hikayesi üzerine kuruluydu ve karakteri o kadar güzel tanıtıp o kadar etkili bir final yapmışlardı ki belki dizi tarihinin en ikonik anlarından birine dönüştü bu. işin güzel tarafı bunu sadece büyük karakterler için yapmadılar. baya her yan karakterin bir tanıtımı ve oynadığı bir rol oluyordu. bu dizide anlıyorum merkezde bir targaryen ailesi var ama geri kalan kısımda tanıtımlar biraz zayıf kalıyor gibi. onu da umarım ileriki bölümlerde tamamlarlar.

    bir de dizinin ağır topları olan daemon, rhaenyra ve otto hightower karakterlerine bakalım. bir önceki bölümde rhaenyra'nın biraz seyircinin önüne eski mekanikler ile atıldığını bu nedenle henüz derinliğe kavuşmadığını söylemiştim. bu bölümde ise bu artık başlamış. daha öncesinde kendisi tek varis olduğu için rahattı ama artık bir rakibi var ve bu bir erkek çocuk. o nedenle yalnızlığının farkında ama gururu tehlikede olduğunu anlamasına engel oluyor. bu da geldiğinde yani biraz da kayıp yaşayıp paniklemeye başladığında çok daha muazzam bir karaktere dönüşeceğini söyleyebiliriz.

    otto ise dizinin kötü adam kontenjanını doldurmak için yazılmış ama game of thrones'taki seviyeye hala ulaşamamış durumda. çünkü game of thrones'ta littlefinger ve lord varys gibi muazzam diyaloglara sahip iki adet karakter vardı. bir de bu karakterlerin yanına tyrion'u ekleyince gerçekten muazzam bir sonuç çıkıyordu. bu karakter ise o alanda biraz zayıf kalmış. mesela ne istediğini pat diye söylüyor. evet kendi gücüne ve kralın zayıflığına çok güveniyor olabilir ama game of thrones da biraz diyaloglardır ve ben burada bi kısa eksiklik hissettiğimi belirtmek istiyorum.

    bir de dizinin aksiyon yükünü sırtlayan daemon abiye bakalım. matt smith başka bir dizide falan oynasaydı da ben izlerdim öyle severim kendisini. ama bu rolde cidden harikalar yaratıyor. mesela fark ettiniz mi bilmiyorum bu bölüm hiç konuşmadan oynadı. her şeyi mimikleriyle, hareketleriyle bakışlarıyla falan anlattı. bu da muazzam bir performanstı gerçekten. aksiyon demişken malum game of thrones'un özellikle ilk sezonlarında öyle haldır huldur savaş izlemiyorduk. belki sezon sonu falan bi olay kopuyorsa kopuyordu. ama bazı izleyiciler bundan sıkılıyordu. bu dizide ise biraz aksiyon biraz saray entrikası falan dengeli gidecekler sanırım. yani aksiyon da bi 15 dakika falan sürdü zaten o nedenle ben bu kararı beğendim diyebilirim.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak her ne kadar her bölüm zaman atlaması falan olsa da hikayeyi takip etmek zor değil. zaten büyük bir olayın kopmak üzere olduğu da artık belli oldu. hatta üç aşağı beş yukarı kimin arasında olacağı da anlaşılıyor. biraz daha yan karakterlere ağırlık verip diyalogların da yükünü taşıyacak anlar yaratılırsa yine efsane bir diziyle karşı karşıyayız demektir.

    ha bir de yukarıda inceleme videosu için link demiştim. ona da buradan göz atabilirsiniz.

    https://youtu.be/itmrauopk08

  • yanlışlarında ısrarcı olan insanların, ilişkilerde ortaya koyduğu "beni hayatından çıkar" anlamına gelen davranışlarına verilen addır.

    zaman içinde edindiği deneyimlerle "ne istediği kadar, ne istemediğini de bilenler"in kriterlerini, geçmişte bolca tecrübe ettiği bu "red flag" davranışları oluşturur.

    ilgili tanıma uyan bariz işaretlere göz yumulduğunda, ileride büyüyerek tekrar karşınıza çıkar.
    bunun sonucunda, birden fazla red flag vermeye devam eden bir partnerle ya çatışmaya girersiniz ya da değer yargılarınızı karşıdakinin yanlış davranışını tolere edecek şekilde adapte etmeye çalışırsınız.
    ilk seçenek ilişki için; ikincisi ise kişiliğinizden ödün vererek geçici bir süreliğine kendinizi kandırdığınız için zorlayıcıdır.
    her iki durumda da gereksiz bir zaman kaybı, stres ve sıkıntıya maruz kalırsınız.

    "red flag" gösterene kapıyı göstermedikçe, "yanlışlar" olduğu yerde durmaya devam edecektir. beraberinde azalan, önce kendinize olan saygınız, buna bağlı olarak karşınızakinin ve toplumun size gösterdiği saygı ve değer olacaktır.

  • güzelim arap alfabesini araplar okumuş da uzaya mı çıkmış? ileri derecede art niyet içeren bir açıklama.

  • telefoncu m.kemal abinin, parçalardan başka telefon yapabileceğini bilmeyen ,yazar hezeyanı.

  • oyun oynaması gereken ekipmanların fahiş fiyatlara satılmasından dolayı hevesini izleyerek gidermek zorunda olan nesildir.

    empatiden yoksun bireyleri rahatsız edebilirler.

  • annelik içgüdüsünün ne kadar kuvvetli olduğunu ve annelerin evlatlarını korumak için neler yapabileceğini bi' düşünün. şimdi de, bu kuvveti yerle bir edebilecek kadar kuvvetli başka bi' güç düşünün;

    tutucu toplumun hepimizin üzerinde kurduğu baskı.

    şimdi asıl suçluyu bulalım pek sevgili kaypak halkım.