hesabın var mı? giriş yap

  • kimliği henüz belli olmayan ve yasadışı terör örgütü lehinde eylem yapan grup tarafından 31 aralık 2011 günü küçükçekmece kanarya'da gerçekleştirilmiştir.

    400-500 kişilik grup önce sahte yangın ihbarı vererek bir süpermarketin yandığına dair birkaç farklı telefon ile önce 155 polis imdat arıyor ve polis imdat'ta söz konusu ihbarı itfaiyeye yönlendiriyor.
    itfaiye komuta merkezi de işyeri yangını olarak polisten gelen ihbarı hemen değerlendirip sefaköy ve yeni mahalle itfaiye ekiplerini verilen adrese çıkarıyor.
    sefaköy'den 3, yeni mahalle'den 2 araç olay yerine kısa sürede varıyor.

    söz konusu adresin olduğu sokağa iki ekip arka arkaya giriyor ve sokakta duman ve panik yapmış vatandaş yerine ellerinde taşlarla ve yanık vaziyette bekleyen molotof kokteylli saldırganlarla karşılaşıyor.
    sokağın henüz başında olunmasına karşın bayır aşağı olan sokakta planlanan bu saldırı eylemi tıkır tıkır işliyor ve itfaiye araçları bayır aşağı doğru yönü olan sokakta saldırıdan kaçmak için geri geri gitmeye çalışırken hooop diğer bir grup sokağı kapatıp yeni mahalle'nin 2 itfaiye aracını sıkıştırarak taşlarla önce camları kırıp içine molotof atıyorlar...
    bu esnada 2 kişi itfaiye aracının tepesine çıkıp su tankı üstündeki yangın kancasını kabinin camından içeri doğru, şöförün kafasına doğru saplamaya çalışıyor ama cam komple kırılamayınca sadece kafasını zedeliyor... gözü dönmüş saldırganlar itfaiyecileri öldürmek için elinden geleni yapıyor...

    can havli ile oraya yangın söndürmek için giden itfaiyeciler araçtan dışarı çıkıyor ve geri doğru kaçmaya çalışıyorlar.
    bu esnada yeni mahalle ekibindeki itfaiyecilerden biri de sokak girişinde olaydan kaçmaya çalışan sefaköy ekibinin su tankının yanındayken saldırı yapan grubun taş saldırısında bolca kaldırım taşını vücudunun çeşitli yerlerine yerken bir yandan da araca çıkmaya çalışıyor ve saldırganlar itfaiyeciyi tutunduğu merdivenden aşağı çekmek için boynundan asılıyor ve o esnada hareket eden araçtan ötürü bir şekilde dengesini kaybedip düşüyorlar.

    yeni mahalle'nin 2 itfaiye aracı saldırganların yağmasına uğruyor ve aracın kabini yavaş yavaş yanmaya devam ediyor.
    itfaiye aracının ekipmanları alınıp yerlere atılıyor ve zarar verilmeye devam ediliyor.

    sefaköy ekibi yeni mahalle ekibini kurtarmak için kanarya polis merkezi'ne sığınıyor ve yaralanan itfaiyeciler için yardım istiyor.
    bu esnada sefaköy 10, yeni mahalle'den 6 itfaiyeci olmak üzere 16 kişi saldırıya maruz kalıyor.
    yeni mahalle ekibinden de 3 personel ciddi şekilde yaralanıyor, (birinin kafası yarılmış, su tankı arkasına asılanda ciddi zedelenmeler var, birinin de bacaklarına kaldırım taşı ile vurulmuş.)

    polisin olay yerine panzerle gitmesine kadar saldırgan grup çoktan dağılmış ve kaçmış oluyor.

    2 aracın camları kırılmış ve birisinin kabini ciddi manada yanmıştı. saldırganlar itfaiye aracına daha fazla zarar vermek için ele geçirdikleri aracı başka bir araca da çarptırmış olduğu da olay yerine geri dönüldüğünde görülüyor.

    polisin geç te olsa emniyeti sağlamasıyla saldırıya maruz kalan yeni mahalle ekibinin araçları ile sefaköy ekibinin araçları polis merkezi önüne çekiliyor ve hasar tespit başlıyor...

    yeni mahalle ekibinin 2 aracı kullanılmaz duruma gelmiş. sağlam lamba, cam kalmamış, saldırıda kullanılan taşlar da kabin içlerinde saldırının şiddetini kanıtlıyordu.
    sefaköy ekibinin yeni mahalle ekibinin hemen arkasındaki araçlarından sadece en baştaki aracın tüm camları kırılmış ama molotof isabet etmediği için ve nispeten arka sırada olduğu için rahatça kaçabilmişlerdi.
    araçların görüntüleri:
    http://img577.imageshack.us/…049/20111231162051.jpg
    http://img198.imageshack.us/…215/20111231162035.jpg
    http://img11.imageshack.us/…/117/20111231162023.jpg
    http://img838.imageshack.us/…663/20111231161851.jpg
    http://img607.imageshack.us/…461/20111231161833.jpg
    http://img521.imageshack.us/…299/20111231161824.jpg

    yaralı itfaiyeciler hastaneye sevk edilip tedavileri yapılıp olaydan 5 saat sonra taburcu edildiler ve darp raporu almalarına rağmen nöbetlerini bitirmek istediklerini söyleyip görev yaptıkları gruba geri döndüler.

    bu acı olay cidden çok ucuz atlatıldı ve herhangi bir görüşün tarafı olmayan, amacı sadece yardım etmek, zorda olanın imdadına yetişmek olan itfaiyeciler için yeni yıl kabus dolu bir gün ile başlamış oldu.
    insan bunu kabullenemiyor, oraya gelecekleri kesin olan ve hamam böceğinin bile kaçtığı ateşin üstüne onu söndürmek için savaşa gider gibi cesurca giden itfaiyecilerden neyin hıncı, neyin öfkesi çıkarılmaya çalışılıyor.

    dün bu mevzunun peşinde polis merkezi-hastane-itfaiye üçgeninde koşarken yaralı olan ve ciddi acısı olan itfaiyeci bir ara "abi yangının ortasında mahsur kalsam yemin ederim korkmazdım ama taşlarla üstümüze saldırdıldığına ve molotof araca isabet ettiğinde çok korktum çünkü böyle bir olayda ölmek istemedim o an... eğer öleceksem birine yardım ederken ölmeliyim" dedi...

    bu sözleri duyunca aklımdan aynı tip saldırıya 2 sene önce gazi mahallesi'nde maruz kaldığım an geldi... aynı şeyi bende düşünmüştüm bunu fark ettim.

    dün yaşananlar basına yılbaşı etkinliklerinden ötürü pek yansımadı.
    yansımaz da zaten.

    fdes üzüntü ile bildirdi.

  • a: paran var mı olm ?
    k: vaa--yookk, az var yani, anca bana yetmeeez bile.
    a: olm var mı yok mu lan ?
    k: vercen m alcan mı ?

  • kadinin yuzunde morluklar, sislikler varken g.t lalesinin birisi cikip erkege siddet filan basligi yazmis. bu ulkenin mali bitmez.

  • denediğim ve enteresan bir sonuç aldığım eylem.

    akşam trafiğinde şehir içi yolda beni arkadan takip eden bir araç uzunları yaktığı için neredeyse 20 dakika boyunca yansımadan dolayı hiçbir şey göremez hale gelmiştim. sağa çekip geçmesini bekledim. geçtikten hemen sonra arkasına takılıp bu defa da uzunları ben yaktım. 1 dakika bile geçmeden pencereden el kol hareketi çekmeye başlamıştı.

    coğrafyamıza özel olan "ben yaparım ama sen yapamazsın" düşüncesinin en güzel örneklerinden biriydi bu.

  • hastaligi kapma ihtimali yuksek ortamlarda bulunan kisiler surekli maske takmis olabilir. korelasyon ve nedenselligi karistirmamak lazim.

  • en iyisini anlatıyorum

    öncelikle pişirme şeklinin yanında kahvenin kalitesi ve tazeliği daha fazla önem taşır

    en geç 2 hafta önce kavrulmuş güzel bir kahve çekirdeği bulmak lazım. daha sonra her kahve pişirmeden 10 dakika önce öğütmek lazım, yani hazır öğütülmüş kahve almayın. pişirmeden önce öğütün. bu konuda sözen marka değirmenler epey yardımcı olacaktır.

    cezvenin şekli de önemli, yarışma kazanmış bir arkadaşın kullandığı cezve şuradan görülebilir

    cezve var, kahve var sonra ne yapacağız? binbir çeşit tarif vardır fakat kendi tarifimi yazıyorum;

    öncelikle bir pişirme standı olmalı, o yukarıda verdiğim cezvenin fotoğrafının arkasında bir stand var göreceğiniz üzere, ondan lazım işte ve altındaki ocaktan.

    cezveye 70 gram *ılık* su koyuyoruz, üzerine de 7 gram taze, henüz öğütülmüş kahveyi koyuyoruz. daha sonra çay kaşığıyla birazcık karıştırıyoruz, amaç kahveyi ıslatmak.

    sonra cezveyi ocağın üzerine koyuyoruz, alttan ocağı açıyoruz. yüksek ateşle başlayacaksınız. daha sonra cezvede kahvenin kenarlarında köpükler oluşmaya başladığında ocağı kısacaksınız.

    bu süreç içerisinde kesinlikle kahve *karıştırılmaz*

    sadece stand üzerinde duracak kahve, siz ateşi ayarlayacaksınız.

    ocağı kıstınız, bekleyin

    iyice köpürecek, tam da cezveden taşmak üzereyken standdan alacaksınız. eğer tam sınıra gelmeden alırsanız az köpüklü olur. eğer daha fazla tutarsanız da taşar.

    tam sınıra gelince alıyorsunuz, fincana dolduruyorsunuz ve afiyetle içiyorsunuz.

    "hangi kahve çekirdeğini kullanalım" derseniz tavsiyem ve favorim şudur

  • bunun cevabı artık giderek belirginleşiyor: hiçbir zaman. bu pandeminin bitmeyeceği anlamına gelmiyor elbet ama o da yakın bir tarihte pek mümkün değil. öncelikle bu konuda kesinlikle uzman değilim ama her gün aşı etkinliği vs. dair birkaç araştırmayı doğrudan kaynağından okuyor, konuya dair yeni haberlerin hiçbirini kaçırmıyorum. benim öngörüm pandeminin iyimser bir tahminle 2024-2025'ten önce bitmeyeceği yönünde. pandeminin bitmesi daha etkin bir aşının ortaya çıkmasına ve aşı üretiminin aşıyı geliştiren ülkelerden dünya geneline kayarak yerinde üretim sistemine geçilmesiyle mümkün olacak.

    dünya genelinde yaygın aşılamaya geçilmesiyle başlayan iyimser havanın üstüne maalesef gölge düşmeye başladı. dsö'nün şimdiye kadarki en tehlikeli varyant olarak nitelendirdiği delta ve delta plus'ın giderek baskın varyant olmasıyla alakalı bir durum bu. 14 haziran itibariyle ingiltere'de delta varyantı kaynaklı tespit edilen 73 ölümden 26'sının iki doz aşılandığı ve son dozdan bu yana iki hafta geçtiği görülüyor. 28 haziran itibariyle full aşılı (biontech veya astrazeneca) olmalarına rağmen ölenlerin oranının arttığı görülüyor (50/117). aşılar tabii ki tamamen etkisiz demek değil bu hatta baya etkililer. ölenlerin hiçbiri 50 yaş altında değil mesela. bu iyi haber olsa da şu anda piyasada bulunan aşıların özellikle yaşlılarda delta varyantı söz konusu olduğunda ciddi bir koruma sağladığını söylemek kolay değil.

    bu durumda tüm hızına rağmen aşılamanın delta varyantını sendeleteceği ama alt edemeyeceğini/edemediğini söyleyebiliriz. hindistan'daki yoğun nüfus ve tedbirsizlik virüsün çok sayıda konakta mutasyona uğramasına sebep oldu ve aşılama hızı bunu tolere edemedi. dolayısıyla ben bu tren şimdilik kaçtı diye düşünüyorum umarım yanılırım. nüfusun çok ciddi bir kısmını tamamen aşılamış ülkelerde bile vakalar yükselişte. iyi haber, hastaneye yatışlar ve ölümlerde vaka sayısına benzer bir artış henüz söz konusu değil.

    türkiye özelinde bakacak olursak, yeni bir pikin kapıda beklediğini düşünüyorum. geçen sene olduğu gibi bayram sonrasında vaka sayılarının tekrar artış trendine girmesi kaçınılmaz. evet, bu sene koz olarak elimizde ciddi bir aşılanmış nüfus var ama büyük çoğunluğu tek dozla sınırlı. 18 yaş üstü nüfusun sadece 4'te 1'i tam aşılı ve bunun ciddi bir kısmı da delta'ya karşı etkinlik verisinin bulunmadığı sinovac (ceo sadece etkili olduğunu söylemekle yetindi). bu gidişat sonbaharla birlikte turizm sezonunun sonunda tedbirlerin ve kısıtlamaların yeniden hayatımıza girmesi demek. bu kesinlikle istediğim bir durum değil ama bu şartlarda görünen köy hissine sahip olduğumu söylemeliyim. tek umut aşıdan kaçma ihtimali görece yüksek varyantların türkiye'de baskın hale gelmemesi ve çift doz aşılamanın yetişkin nüfusta %60 üstüne 1 ay gibi bir zamanda en geç ağustos başında çıkabilmesi.

    buradan şu sonuca ulaşmak mümkün: henüz kesinleşmese de virüsün dünya genelinde aşılama hızını alt etmesi çok olası. hatta yeni varyantların türemesi ve yayılması, bu varyantların virüsten kaçma oranlarının daha yüksek olması daha da olası. dolayısıyla daha etkin aşılar bulunana ve aşı tedariği sorunu yerelde üretimle çözülene kadar her sene bir iki pik görmeye devam edeceğiz bence. bu da muhtemelen 2024-2025'e kadar sürecek. keşke sürmese.

    edit: dün açıklanan 50 yaş üstüne üçüncü doz hakkı (biontech tercih edilmeli) ve 2. dozların 2 hafta erkene çekilmesi son derece güzel bir gelişme. yeni olası pikin önünü kesebilmesi olası. yeter ki halkımız aşısını vurulsun.

    edit: bu 3 temmuz tarihli habere göre aşılamanın varyantların gerisinde kaldığı resmileşiyor. delta artık 98 ülkede.