ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ağaçla evlenmek isteyen kadın
-
çalı çırpıya sürtmek deyiminin bir level üstüne geçmiş kadın.
kahve ve çikolatasız kitap okuyamayan nesil
-
* üstüne iki satır sabahattin ali tümcesi paylaşmadan geçemez.
* video veya fotoğraf çekmeden spor yapamaz.
* yediğini içtiğini, before-after'ını paylaşmadan; başımıza endokrin profesörü kesilmeden diyet yapamaz.
* sofra/tabak fotoğrafı çekmeden yemeğe başlayamaz.
* mağaza kabinlerinde giysi deneme fotoğrafları çekmeden bir şeycik alamaz.
* arkadaşlarıyla dil çıkarmalı, zafer işareti yapmalı, birbiri üstüne yıkılmalı, ağlamalı gülmeli fotoğraflar çektirmeden sosyalleşemez, tatil yapamaz, yurtta veya öğrenci/bekar evinde kalamaz.
* albümü yeni çıkmış popçu gibi çeşit çeşit pozlar vermeden mezun olamaz.
* monaco prensine gelin gidiyormuş havasında pozlar yayınlamadan evlenemez.
* başında doğum fotoğrafçısı olmadan doğuramaz.
* şikayet ediyormuş maskesi altında övünmeden çalışamaz, istanbul'da yaşayamaz, trafiğe takılamaz.
* hastaneden birkaç kare yayınlamadan refakatçi veya hasta olamaz.
özet geçmek gerekirse "hiçbir zaman 'kendi halinde' olamaz".
iş hayatında zekilerin elenmesi
-
pekçok şirkette, pekçok olay ile gerçekliği kanıtlanmıştır.
zira varolan müdürlerin, yöneticilerin yerine de kendilerinden daha yırtık, daha çalışkan, kafası çalışan alt kademe personeller geçecek kural bu. bunu istemeyen yöneticiler de potansiyele sahip personelleri şutluyor.
kendi biriminde sırf sonradan şirkete girdi diye birim yöneticisi olmayan ama uzun vadede sağlam bir aday olan personeli saçma sapan bir şekilde işten çıkartmışlardı. sonrasında 3 kişi aldılar, meğerse adam 3 birimin işini yapıyormuş ciddi anlamda. tabi bu olayar genelde dedikodu ile dönen, yöneticilerin personeli sadece gelen dedikodular ile değerlendirdği şirketlerde yaşanıyordur.
yönetici herşeyi bilir, yönetici bilmiyorsa senin bilmen mümkün değildir. biliyorsan da yanlış biliyorsundur. malesef bizdeki mantık bu.
ilkokulun ilk gününden akılda kalanlar
-
annenin bir anda sınıftan dışarı çıkmasıyla göğüste oluşan boşluk hissi.
paranın değerinin anlaşıldığı an
-
yıl 2001 krizi patlamış, o zaman çalıştığım iş yerinden 5 ay maaş alamamışım... başladığımdan beri babamdan para almıyorum gururuma yediremyorum, maaş alamadığım işi bıraktım yeni bi iş bulana kadar okula gidip geliyorum (okul avcılarda ev kadıköyde), macburiyetten babadan para bittikçe 10 milyon alıyorum ve bu para ile 4-5 gün idare ediyorum (çok ciddiyim), yeni işe başladık ordan da ilk iki ay paramızı alamadık, gündüz okul akşam iş sonra ev gün içinde tek para harcadığım şey yol ve onu binbir türlü ucuza, beleşe getirerek idare ediyorum (akbil, otostop, arkadaşların arabaları...) okuldayım... üşüdüm... 150 bin lira çay (çok iyi hatırlıyorum 150.000 idi...) hesapladım, çay içersem yol paramda boşluk olacak... içemedim o gün çay... paranın ne olduğunu düşününce hep bu aklıma gelir...
(bkz: para/@huzursuz)
22.00-05.00 arası sokağa çıkma yasağının mantığı
-
barlara gidip iciyormussunuz, icirtmemdir.
burak yılmaz
-
kendisinin heykeli yapilirsa dusup kirilabilir
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
yer: inönü stadı.
beşiktaş - dinamo kiev maçının başlamasına yaklaşık 1 saat kadar kalmış. beklemedeyiz.. yandaki elemanın telefonu çalar:
(aslında monolog)
- efendim.. he he söyle geldin mi?
- ...
- tamam nerdesin şimdi?
- ...
- nerdesin lan bağır biraz..
- ...
- atkı mı?
- ...
- siyah beyaz atkı mı var? (sessizlik - mavi ekran) kapat kapat mesaj atıcam sana.
+ noldu lan ne atkısı?
- siyah beyaz atkı var boynumda, görmüyor musun diyor sığır. sanki mençıstır - çelsi maçındayız. dur şu dangalağı bulayım da geleyim..
21 ekim 2015 kılıçdaroğlu teke tek özel yayını
-
(bkz: allah'ım gol)
15 dakikadır izliyorum adam hat-tricke koşuyo yeminle..
fatih: silah saklamışlar devleti kandırmışlar
kılıçdar: ne kandırması herşeyden haberleri var.
fatih: valiler saklamış
kılıçdaroğlu: al o zaman valileri görevden. neden almıyorsun alamıyorsun...
devlet içinde paralel yapı olmaz.
eğer bu durum oluştuysa, onların döneminde oldu.
genel müdürü, müsteşarı ben atamadım onlar atadı.
düne kadar kolkola gittiğiniz adama terör örgütü diyorsunuz.
fatih: kandırmışlar ama
kılıçdaroğlu: çocuk musunuz devlet yönetiyorsuz. kandırılıyorsanız devlet yönetemezsiniz...
müsiad bayburt'un dolar kuru için astığı pankart
-
bugün sol frame'de bir başlık gördüm, erdoğan'a oy verenler şimdi ne düşünüyor diye, cevabı belli değil mi kardeşim? bu tür insanların düşünme yetisi olsaydı erdoğan'a oy vermezlerdi zaten.
aha şekil a'da da görülüyor bu durum. ekonomi çökünce vatan da düşer ama anlatamazsın sen bunu onlara.
trabzon'da fındık fabrikasının kapanması
-
durun lan durun geldim: (bkz: svihs)