hesabın var mı? giriş yap

  • dünya düzeni ne kadar berbat bir halde yahu. daha da kötüsü burada kadınlı erkekli "yok canım ne izni. sürünerek çalışsın işte." deniliyor. bahsi geçen durum sadece karın ağrısı değil ki sadece ilaçla geçsin. benim mesela bağırsaklarım bozuluyor. direkt ishal oluyorum. midem bulanıyor o gün pek bir şey yiyemiyorum. baş ağrısı, bel ağrısı. hormonlardan dolayı gelen aşırı sinir, ateş. yazarken bile fenalaştım. algı sistemin kapanıyor zaten bunlarla birlikte. bu durumda çalıştığın işten verim alamıyorsun. tüm gün çalışıyormuş gibi yapıp eve dönüyorsun yani. bana kalırsa insanların sağlığı ile ilgili bir hususta o gün parasını alamasın, bayılsa da çalışmaya devam etsin mantığı normal değil.

  • deniz suyunun izotonik olduğunu sanan bir profesör. halbuki deniz suyunun hipertonik olduğu tıp fakültesini bırak, ortaokulda öğretilen bir bilgi. mesleği itibarsızlaştıran oytun'a, karatay'a alıştık ama artık her yerden yeni bir bilgisiz çıkıveriyor.
    muhtemelen izotonik deniz suyu diye satılan burun spreylerinin, deniz suyuna saf su eklenerek izotonik yapıldığından haberi olmadığı için denizdeki suyu da izotonik sanıyor.

  • çok sevdiğim arkadaşımın evine kahvaltıya gittiğimde, kahvaltının susam sokağı tadında işlenmesi beni dumurdan dumura sürüklemiştir. arkadaşım henüz uyanan ev halkı için annesine:
    - anne baba nerde
    - baba uyuyo yavrum
    -hmm peki ya abi ? abla?
    - abi kalktı abla yüzünü yıkıyor yavrum

    bu konuşmaların şokunu atlatamadan arkadaşımın işitme engelliler için kahvaltı yapışını izlemeye başladım, kendisi sofradaki herşey konuşuyor yemeden önce yüksek sesle isimlerini sayıyordu:

    -hmmm ekmeğimizi alalııım, önce bir parça tereyağı ve biraz balllll.....hani benim zeytiniiiim, iişte burdaaa hoop bi parça zeytin......bugün hiç reçel yemedim, hmmm çilek reçeli, bayılırım...

    bütün bunları arkadaşım komiklik yapıyor herhalde diyedüşünerek seyrettim ama sofrada kimse gülmüyordu, ve bu aile gerçekti.

  • dünyaya ayak bastığında ilk sözü şu olmuştur: "allah insanı susuzlukla terbiye etmesin."

  • kalktım allah, indir beni
    nur içine uçur beni
    can bedenden çıkmadıkça
    imanla ulaştır beni

    taktım kemerimi, oturdum koltuğuma
    hostesler şahit olsun dinime imanıma

    yedi melek sağıma, yedi melek soluma
    bismillah diyerek, süzülürüm fezada
    duamı ederek, indim havalimanına
    hostesler şahit olsun dinime imanıma

  • bre zır cahiller, sadece geçen yıl 139.500 kişi türkiye'den yurt dışına gitmiş.

    bir de kalkmış diyor ki aldığım duyumlara göre puhaha nasıl oluyor lan o ? mesela her hafta dünyadaki göçmenlik kurumları alfabetik sırayla arayıp da "abi gözünüz aydın, bugün bizim burdan bir türk daha yola çıktı" mı diyor ya da haftalık excel dökümü mü atıyor ? *

    3 yıl önce yurt dışına taşındım. şayet ailem türkiye'de olmasa sanırım kolay kolay tatile falan da gitmem o derece.

    zorluklar kısmına gelecek olursak da;

    yemek gibi bir dert artık yok, avrupa'nın neredeyse her yerinde türkler ve türk yemekleri var. en fazla 1-2 saat yol gidersin sonunda o lahmacuna, dönere, pideye kafayı gömersin kardeşim.

    ırkçılık falan filan denmiş, elbette ülkesine göre oranı değişir ama türkiye'de sokak köpeği tarafından parçalanmaktan, samuray kılıçlı şizofren tarafından yolda doğranmaktan ya da avm'de kekonun birinden durduk yere suplex yiyip de sakat kalmaktan daha acı bir durum değil bu.

    özetle arkadaşlar; 10 kişilik arkadaş çevrenizin bir tanıdığının arkadaşının başına gelen bir olayı kitleleri etkileyen bir şeymiş gibi büyütmeyin. 10 binde 1'dir o. ha bir de siz her yurt dışı dediğinizde yukarıdaki gibi zırvalayanlar olacaktır direkt muhabbeti kesin ve dil öğrenmeye devam edin. dünya çok büyük ve insanca yaşamak herkesin hakkı.

  • facebooktaki ergen sayfalarinda olan durumun aynisinin sozlukte de olmasidir. bir cumle yaziya bir bakiyorsun 200 fav gelmis, ucuncu sayfada yazsa tek oy alamayacak entryler bastaci oluyor, biz de girip eli yuzu duzgun entry okuyacagimiza debe listesinde recep ivedik ayarinda entryler okuyoruz.

  • hepsiburada, trendyol gibi sitelerin yaptığı efsane cuma, kestane cuma, muhteşem cuma vb. indirim dönemlerinde gösterilen tepkilerden dolayı bu entry'i girme gereği duydum. toplum olarak malesef internet alışverişi konusunda yeterince bilinçli değiliz. etrafımda hala bazı ürünleri görünce "şu fiyattan şu fiyata inmiş, müthiş indirim değil mi ?" diye heyecanlanan insanlar var. o yüzden nacizane birkaç öneride bulunmak istiyorum internet alışverişi ile ilgili, umarım bazı arkadaşlara faydalı olur ;

    1) hiçbir sitede hiçbir zaman üstü çizilen fiyata aldanmayın hatta bakmayın bile. muhtemelen daha önce o ürün o fiyata hiç satılmadı. tamamen şişirme rakamlardan ibaret üstü çizili olanlar. mesela aylardır 50 liraya satılan logitech mouse , hb'nin efsane cuma indirimlerinde 300 liradan 50 liraya inmiş gibi gösterilmişti.

    2) bir ürünün fiyatının uygun olup olmadığını , diğer sitelerle karşılaştırarak değerlendirin. ürünün marka model ve hatta mümkünse ürün kodunu(özellikle kıyafetlerde geçerli bu) google alışveriş'lerde aratın, n11, amazon, trendyol, hepsiburada vb güvenilir denebilecek sitelerin tamamında, giyim alışverişlerinde de ayrıca markanın kendi sitesinden fiyat araştırması yapın ve ona göre alın.

    3) telefon, elektonik, beyaz eşya, araba lastiği vb. gibi yüksek fiyatlı ürünleri almadan önce, çok acil değilse biraz bekleyin. indirim dönemlerini takip edin, indirim dönemine girmeden önce fiyatları not alın ve indirim dönemindekiyle kıyaslayın.

    4) internetten alışveriş çeki, indirim kodu vb. şeyler alıp , satın alacağınız ürünleri daha uygun fiyata alabilirsiniz. bazı sitelerde cüzi rakamlara alışveriş çekli hesaplar satılmakta.