hesabın var mı? giriş yap

  • t : insanın kendine ettiğini kimse etmezmiş özlü sözünü akla getiren filmdir ..

    yarısında bırakmayı düşünebilirsiniz ama nacizane önerim, filme tutunup devam etmenizdir ..

    biraz imdb 'trivia'sı ile süslemek gerekirse 'entry'yi :

    (bu arada aşağıdaki bilgiler 'spoiler' içerir ama sanırım okusanız dahi size bir şey ifade etmeyecekler .. filmi izledikten sonra göz attığınızda anlam kazanacaklar)

    - bütçe $50.000 gibi mütevazı bir rakam ..

    - aynı mekan kullanılarak toplamda 5 gecede çekimler tamamlanmış ..

    - diyalogların neredeyse tümü doğaçlama ..

    - 'amir' rolünü canlandıran 'alex manugian', aynı zamanda senaryoya konu olan kurgu öykünün iki yazarından biri ..

    - oyuncular senaryoyu hiç görmemiş .. çekim gecesi karakterlerinin neyi hedeflemesi gerektiğini anlatan kısa paragraflar yazılı notlar dağıtılmış her seferinde ve oyuncular birbirlerinin notlarını da görmemişler .. böylelikle oyuncuların çekimler sırasındaki tepkilerinin gerçekçi kalması sağlanmış ..

    - çekimlerde yalnızca 5 personel varmış : 2 sesçi, görüntü yönetmeni (kamera), yönetmen ve yapımcı ..

    - yönetmen 'james ward byrkit', çekimlerin kendi evinde yapılmasını istemiş .. evde doğum planlayan sekiz buçuk aylık hamile karısı da, çekimlerin 5 günde tamamlanacağına söz veren eşinin bu isteğini kabul etmiş .. nitekim 'em' karakterinin, diğer evleri gözetlemek için dışarı çıktığı sahnelerin çekimlerinin yapıldığı gece, yönetmenin karısı, çekimlerin yapıldığı evlerinde doğum yapmış ..

    - 'kevin' karakterinin evden tek başına çıkmak istediği sahnenin çekileceği gece, 'kevin' karakterini canlandıran 'maury sterling'e verilmiş olan hedef rol notunda 'evden tek başına çıkacaksın' yazılıyken, 'em' karakterini canlandıran 'emily baldoni'ye verilmiş olan notta ise 'kevin'in evden çıkmasına izin vermeyeceksin' yazılıymış ..

    - camları kırılan araçlar, çekimler için kiralanmış araçlarmış ve çekimler bittiğinde camlar serviste taktırılarak kiralama şirketine teslimat yapılmış .. bu arada araba camlarını kıran 'hugh' karakterini canlandıran 'hugo armstrong' ..

    - 'emily baldoni' (em), filmin baş karakterini canlandırdığını, 'resimlerin arkasındaki sayıların ne anlama geldiğini anladığı sahnenin' çekimlerinde farketmiş ..

    - 'em' karakterinin kendi kopyasına saldırdığı araba, karakteri canlandıran 'emily baldoni'nin kendi aracıymış ..

    - film ekibi, kuyrukluyıldız çekimlerinin nasıl yapıldığı sorusunu yanıtsız bırakmış her seferinde .. tek söyledikleri, 'çok basit bir görsel efekt kullandık' olmuş ..

    - diğer oyunculara nazaran, konu hakkında en az fikre sahip oyuncu, 'lee' karakterini canlandıran 'lorene scafaria'ymış .. 'doğaçlama' çekimler olacağı dışında hiç bir şey bilmiyormuş .. çekimlerin üçüncü gününde filmin, kendisinin tahmin ettiği gibi bir 'komedi' olmadığını anlamış ..

    - bazı sahnelerin, çekimler bittikten 6 ay sonra, tekrar çekilmesi gerekmiş .. bu arada saç şekli değişmiş olan 'lorene scafaria' için, önceki saç görünümünü yakalamak amacıyla $8.000 değerinde peruk ısmarlanmış .. toplam bütçe düşünüldüğünde en pahalı aksesuar bu peruk olmuş ..

  • illa diyorlar ki bize küfredin. küfredince de içeri atıyorlar. dostum sizin sorununuz nedir ha?

    vergileri düşürün, devletin en ufak harekette kestiği haraçları azaltın, biz de kenara koyacak para bulalım. nasıl fikir?

    tek bir tane başınızı sokacak evi olan birinden bile vergi alıyorsunuz. sanki evimizin olması bizim suçumuzmuş gibi. o evi almak için on binlerce lira kredi alıyoruz, o kredi üzerinden bankacılık sistemi ve bsmv gibi vergilerle siz kazanıyorsunuz. evden kdv alıyorsunuz, haraçtan beter tapu harcı alıyorsunuz. yetmiyor evi aldıktan sonra da kapımızı emlak vergisi için her yıl iki kere çalıyorsunuz.

    1 araba almak istesek size de ortalama 2 tane alıyoruz. vasat bir marka bile tercih etseniz, sırf dizel otomatik diye, ne bileyim park sensörü falan var diye bir yerlerden uydurup koyduğunuz fiyat sınırının üzerine çıktığı anda fahiş vergiler bindiriyorsunuz (o sınırı geçmeyen leş bir araç alırsanız da %45 ötv + %18 kdv alıyorsunuz zaten). üstüne bir de her yıl yine kapımızı iki kere çalıp mtv adı altında haracınızı kesmeye devam ediyorsunuz. akaryakıttan norveç kadar vergi alıyorsunuz. kendimize 1 litre benzin alınca cebimizden 4 litrelik benzin parası çıkıyor.

    beyaz eşya gibi temel bir ihtiyaçtan bile, sanki evimize buzdolabı olması lüksmüş gibi ötv kesiyorsunuz. insafızlar, arlanmazlar; 100 yıl öncesinde mi yaşıyoruz ki evde buzdolabı olması, çamaşır makinesi olması lüks olsun?

    seyahat özgürlüğümüz sözde var, pasaport harçları ayarsızca yüksek. diplomatik itibarımızın içine ettiğiniz için sadece vize başvurusu için bile yüzlerce tl cebimizden çıkıyor, ona girmiyorum.

    maaşlı çalışanın emeğini, daha parası cebine girmeden çalıyorsunuz. asgari ücretten bile %15 vergi alıyorsunuz. kimsenin gerçekten alın teriyle çalışıp biraz para yüzü görmesine izin vermiyorsunuz. 6000 lira brüt maaşı olan bir bordrolunun temmuz ayından aralık ayına cebine giren para 3800 tl! nereye gitti o 2200 tl? o 2200 ile bizim adımıza tasarrufu yapıverin sayın bakan!

    bunlara rağmen tasarruf etmeye çalışan biz zavallıların bankadan elde ettiği her 100 lira faiz gelirinden 15 lira, her 100 dolar faiz gelirinden 18 dolar para kesiyorsunuz.

    paralarımızı acımasızca örtülü ödeneklerle, seçim kampanyalarıyla, makam araçlarıyla, fahiş maaşlarınızla ve sosyal haklarınızla, süper emekliliklerinizle yiyip bitiriyorsunuz. ve hala ağlıyorsunuz vatandaşımız kenara para koymuyor diye.

    sayın bakanım,

    olsa dükkan sizin (olmasa da sizin ya neyse). ama yok. vallahi yok. olanı zaten alıyorsunuz elimizden. daha harcayamadan devletin cebine giriyor zaten. lütfen fantastik beyanlarınızı durdurun ve huzur verin bize.

  • 2500 tl alarak sadece "sorun tespiti" yapan adamın cevabı.

    sorun çözmüyor, arabanın herhangi bir yerini yenilemiyor, arabanın daha iyi olması için hiçbir şey yapmıyor. sadece "şu şu sorunlar var..." o kadar.

    ya kardeşim 2500 tl bu iş için nasıl istersin? utanman yok mu? utanmadığı için "ama diğer firmalar 6 bin istiyor" falan demiş. diğer firmalar 60 bin istesin. sana ne? bana ne? ben sana söylüyorum kardeşim, bu saçma sapan iş için nasıl olur da 2500 tl istersin?

    yaptığın iş sorun tespit etmek. sorun çözmek bile değil. çözsen eyvallah. 2500 tl verelim, de ki "abi hortumlarda kaçak var hemen yapıyorum" tamam. ne diye 2500 tl alıyorsun? arabadaki hangi sorunu çözüyorsun?

    edit: utanmadan doktor örneği vermiş. ulan doktor sendeki arızayı görünce iğne yapıyor, ağzına ilaç sokuyor, tedavi ediyor. sen ne yapıyorsun? sorunu çözüyor musun?

    - hacı hoş geldin seni muayene ettim gripsin.
    - eee? hangi ilacı verdin?
    - 2500 tl ver başka doktora göndereyim ilacını versin.
    - sebep? sana neden 2500 tl verelim?

    edit 2: expertiz firması patronlarından çok komik mesajlar alıyorum. biri dedi ki "bizim giderimiz çok dyno lift 500 bin tl"
    adam mekanizmanın parasını 1 ayda çıkarıyor. valla iyi iş.

    biri diyor ki "ustaya çok ödüyorum çünkü hemen kaçıp kendi dükkanlarını açıyorlar rekabet artıyor benim firmam çok ünlü franchasing çok pahalı..." falan filan.

    yahu arkadaş, bu ustalar size 1 ayda 1 milyon tl kazandırmak zorunda mı? bir dyno lift, bir yazıcı, bir boya kalınlığı ölçen şey, bir tamirat takım düzeneği zaten o da göstermelik, bir de sekreter o kadar. adam çeker krediyi açar dükkanı. ne mesele ettiniz yahu?

    saatliği 5 bin tl olan ve sorun çözmeyen bir işe bu para verilmez. ben saçmalığa değiniyorum. firmalarla bir derdim yok. expertizi de kötülemiyorum. bu fiyatlandırmanın saçma sapan bir hal aldığını anlatıyorum.

  • seçimlere doğru giderken uydurulan bir başka haber.

    o kadar yumiyum olsa bize çıkarttırırlar mı sanıyorsunuz.

    hepsini kendi yer bu dış güçler.

    yiyemediklerinin de üzerine cıva dökerler.

    aynı haliç'in altında yatan 1673 grostonluk turbo sakız rezervi gibi bize yar olmayacaktır.

    ayrıca urfa'da bulunan 541 milyon dolar değerinde peynir altı suyu tozu yataklarını da unutmayın.

    eyyyy türk halkı!

    biz biliyoruz bunları biz.

  • serie a: ertelendi
    avusturya ligi: ertelendi
    la liga: ertelendi
    ligue 1: seyircisiz
    premier lig: seyircisiz
    avrupa ligi: seyircisiz
    şampiyonlar ligi: seyircisiz
    süper lig: zabaha gadar burdayıkk

  • şimdi sen kendince dün geceden beri bunca insanın mesajlarla, entryilerle senin hayata tutunman için çabalamasını keyifle izledin ya, bir mesaj ve bir entryle bu işe müdahil olan insanlardan biri olarak söyleyebilirim ki; hiç gocunmadım. kendimi aptal yerine konulmuş gibi de hissetmedim.

    tüm o çabayı gösterenlerin her biri, senin şaka yapmış olmanı gönülden diliyorlardı zaten. diledikleri bir şeyle karşılaşmaları neden onları komik kılsın ki, değil mi?

    sana bir sır da vereyim; bunun şaka olduğunu sadece dilemiyorlardı, %99 şaka olduğunu biliyorlardı da zaten. aptal yerine konulmayı da göze alıp, bir hayatın %1' lik ihtimalle bile olsa yokolmasına gönülleri elvermedi sadece. bunca çaba ondandı yavrucuğum.

  • şunu arda turan yapsa demeyeceğinizi bırakmazsınız. ikiyüzlüsünüz amk.

  • ne laga luga yapıyorsun hocam? samimiysen çık bildiğini anlat sonra da davutoğlu'na söylediklerim yalan mı? diye sor. bu siyasiler hep böyle.