hesabın var mı? giriş yap

  • dostlugundan başlanır.
    önce ben demediği cumlelerinden. sizi sıkıştırdığı zaman dilimlerinde değil, size ayırdığı zamanlardan başlanır.
    ne olduğunuzu bildiği için seven adamı, ne olduğunu bildiğiniz için kolayca seversiniz.
    kendinizi onda bulmanızı, onu kendinizde bulmanizdan.
    sevmeyi lutfetmeyisinden. paylaşmak için cirpinmasindan.
    çabasından başlanır.

  • (bkz: terazisin sen oğlum)
    sevim koş! replik var.

    kim ne derse desin; yeni nesli seviyorum, yutup ile büyüyüp her şeyi öğreniyorlar. 5 yaşındaki çocuklarda çoğu kişinin ömrünce kurmadığı entelektüel laflar var.
    bu çocukları seviyorum çünkü bizim neslimiz gibi yımrık yımrığa kavga etmiyor büyük çoğunluğu. sözlü tartışmalara giriyorlar ve işi şiddetle değil, anlık hakaret patlamalarıyla çözüyorlar.
    bu da yanlış tabi, ama kan çıkmıyor nihayetinde.
    abileri, babaları elaleme "sen nasıl yan bakıp omuz atarsın" atarı yaparak çekip vururken, sorunlarını tartışarak çözen çocuklar büyüyor.
    eh, bu da bir şeydir.

  • bizim bu satırları okuyup bitirdiğimiz süredir.
    şuan bir erkek evinden hazırlanıp çıktı.
    hatta şimdi bir tanesi daha..

  • insanın canından can koparan illet. zihinsel ve bedensel engelli ağabeyim var bu hastalığa muzdarip. başlarda ne yapacağımızı bilemiyorduk tabi öyle dolu dolu mevsimler geçip gitti ki her nöbette binbir tecrübe ediniyorsunuz.

    ola ki bir otobüste bir kafe de ya da sokakta nöbet geçiren biri olur ya da ailenizden bir kişi de olabilir yapacağınız tek şey hastanın nöbetini rahatça atlatmasını sağlamak.

    şayet sokaktaysanız o çırpınma esnasında başını yaralamaması için kafasının altına kazak ya da yumuşak bir şeyi dürüp yastık gibi koyun.

    hastayı yan çevirin bu çok önemli çünkü nöbet esnasında salgıladığı tükürükler köpükler nefes borusuna kaçabilir ve ölümüne neden olabilir. beyin sürekli salya ve köpük üretiyor.

    kesinlikle kuru soğan koklatmak sarımsak koklatmak su içirmek yüzünü ellerini yıkamaya çalışmak gibi eylemlerde bulunmayın. onun sizden tek isteği etrafının bomboş olması (malum burası hastaya müdahale edeyim derken ölümüne sebep olan insanların ülkesi) ve kendisine müdahale etmemeniz. bırakın nöbetini rahatça geçirsin.

    bazı nöbetler 2 dakika bazıları 5-10 dakika sürüyor. hasta krizin başladığı ilk an acı ve ağrıdan dolayı inler sonrasında güçlü bir çırpınma vücudun kaskatı kesilmesi başlar gözleri yuvalarından fırlayacak gibi oluyor şakaklarındaki damar daha belirgin ve kalp atış hızını bu damardan görebilirsiniz. kriz bittiğinde ağızdaki tükürük dışarı atılmaya devam ediyor bir beş dakika kadar. bilinç kapalı sürekli bir uyku evresine geçiyor sonrasında. beyin krizi atlattıktan sonra bu uyku evresinde hastanın birkaç saniye aralıklarla ses çıkarması normal. yani sesten kastım hırıltılı bir off gibi.

    krizin başlaması ve bitmesi sonrasındaki evreler derken nöbet geçiren kişinin eski haline dönmesi 35 dakikayı buluyor.

    hastanın bilinci geldikten sonra ona su verebilirsiniz biraz. bir de o uyuklamalı yarı baygın haldeyken sürekli soru yağmuruna tutmayın hatta hiçbir şey sormayın size cevap verecek metanette değil çünkü. bir 10 dakikaya kendine gelecektir zaten.

    böyle işte bu hastalık. kardeşimi o kadar çok seviyorum aramızda hiçbir kan bağı olmamasına rağmen annemden kendi öz kardeşlerimden daha çok hem de. o üvey babamın ilk eşinden olan oğlu öz annesinin ölmesi için çamaşır suyu içirdiği bir çocuk senelerce babaannesinin patik örüp pazarda satarak geçimini sağladığı alkolik kumarbaz bir adamın oğlu. annemin benden çok sevdiği altını bezlediği her gün her dakika üzerine titrediği misler gibi kokan kardeşim. armağanım. bazen düşünüyorum da bu aileyi bir arada tutan tek bağ o sanırım. canım kardeşim. sevgi neydi sevgi emekti.

  • 90’lı yıllarda emrah’ın seren serengil’le böyle bi filmi vardı. emrah motorsikletli çeteden zincirle dayak yiyordu. filmin sonunu hatırlamıyorum ama ben olsam gitmezdim sfjskjsksk

    edit: filmin adı yasak sokaklar.

    2. edit: başlık başa kalmış galiba.:/

  • biyolojik anlamda bişey ifade etmez.
    biyolojik babam bana, 7 kat ellerin atmayacağı nice kazık atmıştır. kendisi sevgisizliğin, menfaatçiliğin, aşağılık kompleksinin, aile içi şiddetin filan vücuda gelmiş; iki ayak üzerinde yürüyen halidir.

    biyolojik olarak baba olmaya elverişsiz bi durumdaysanız bile takmayın bunu yani.
    kalbinizde karşılıksız verebileceğiniz yeterince sevgi, şevkat; minik bir başı göğsünüze sıkıca bastırıp kokusunu alabildiğinizce içinize çekebilecek kadar evlat hasretiniz varsa, gidip koruyucu aile olun...

    dölleyerek baba olunmuyor.
    emek vererek, sevgi vererek oluyor...

    çocukken ailemin evinden kaçıp çocuk esirgeme kurumuna sığınma hayalleri kurardım bazen... sevgisizlikten ölecek gibi hissederdim o küçücük yaşta. orada severler beni gibi gelirdi...
    eminim o kurumdaki çocuklar da, dışarıdaki ailelerin hepsini birer sevgi yumağı sanıyor...

    en azından biri için bu hayali gerçekleştirebilir, onun sıcacık yuvası, sevgi dolu-müşfik ebeveyni; vazgeçilmez ailesi, canı kadar sevdiği babası olabilirsiniz.
    benim babam gibi bazi biyolojik babalarin asla "baba" olamadığı bu dünyada...
    **