ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
christian bale
-
zayıflamalı filmlerin bir numaralı ismi. christian gel zayıflamalı film var!
audiophile
-
odyofilliğe giden yolun ilk adımı zannediyorum, ilk kalbi hızlı hızlı attıran şarkıyı duyduğunuzda, onu daha iyi duymanın nasıl da bir zevk olacağını düşünmekle başlıyor olabilir.
bu çok eskiden kasetlerden dinlenilen zamanlara dayanır benim için.
odyofiller daha iyi duyar diye bir şey olduğunu sanmıyorum ama kaliteli kaynak ve çıkış sağlayan aletin müzik üzerindeki etkisi konusunda daha eğitimli kulakları olduğu aşikar bence. yani daha eğitimlidir kulakları, diğer müzik dinleyen insanlara göre. kaliteli müzik üretiminin hangi noktalar üzerinden anlaşıldığını ve bu noktaların karşılaştırmasını daha kolay yapabilir diye düşünüyorum.
500 liralık bir sitem ile 5000 liralık bir sistem arasında gece gündüz kadar fark vardır bunu anlamak için odyofil olmaya da gerek yoktur elbet, 10 bin tl lik ses sistemin, 5 bin tl lik olanına atacağı farkı da eminim çok insan farkedebilir. tabii ki meblağlar yükseldikçe aradaki farkları anlayabilecek kulakların eğitilmiş olması gerekmektedir.
ben her zaman müzik seven insanların, harcayabilecekleri maksimum parayı harcamaları gerektiğini düşünüyorum. kendilerini zorlamayan, sıkmayan, borca batırmayan... çünkü bu yatırımın tatmin dönüşü muazzam bence. sistemle harcadığınız süre, aldığınız zevk, bence bu harcanan paraları daha makul kılıyor .
canlı yayınlanan bir kayıtta vokalin nefes alışlarının düzensizliği, stüdyo kaydında grubun elemanlarından birinin sakalını kaşıma sesi gibi sesleri duyabilmek gibi detay ve ayrıntılara kadar inebilirsiniz.
kısacası pahalı bir zevktir ama tatmin edişi ve dönüşü konusunda, harcadığınız paranın çok güzel hakkını verir diye düşünüyorum.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
yagmurlu bi aksamda yorgunlugun etkisiyle sıkışmış yolda ilerlemeye calisan taksiye atlamak, kapiyi acmak ve yanlislikla taksideki insanlarin dumur icindeki bakislari arasinda takside oturan kadina binmek..kadina bindigimi farkedince de salak gibi aa pardon doluymus taksi diyip salakca gulup cikmak..
yaran diyaloglar
-
g: gresiela
b: bi arkadaş
b: abi şimdi bu bilgisayardaki megabayt cigabayt olayı nedir nasıl oluyor?
g: ya şöyledir böyledir... *
b: misal şimdi, ortalama bi film kaç megabayt oluyor?
g: kalitesine göre değişir abi.
b: misal titanic çok izlendi???
g: ????
sıla'nın yeni imajı
-
işte bunlar hep ahmet kural.
bir mühendisin en mutlu olduğu an
-
yeni bir kareli gömlek aldığı andır.
tanju özcan'ın meclis toplantısında çay fırlatması
-
o değil de normal hızda konuşan, diksiyonu aksansız; bildiğin normal düz genç insan siyasetçi gördüm ilk defa ülkede. tarif edemedim kelimeyle, bünye alışık değil.
toplantıda gerekirse atarım diye lipton getirip, olaylar kopunca millete fırlatmak nasıl bir tepki şeklidir lan shshdh. başarılı. approved.
derhal bir kaç yıl ülke yönettirilsin.
ruşen amca'nın oğlu sedat
-
(bkz: ssg)
kürtlerin kendilerine has alfabelerinin olmaması
-
alfabeyi bile kaçak kullandıkları içindir.
müşteri şikayet ediyor imamoğlu ruhsatımızı alıyor
-
asıl soru şu olmalı "müşteri neden şikayet ediyor?"
öpüşen iki erkek görmekten rahatsız olanlar
-
benim bu.
opusen iki erkek gorunce rahatsiz oluyorum.
ama sor bakayim bu rahatsizligimi opusen cifte yansitiyor muyum? yoo. alakasi yok. yuruyup devam ediyorum yoluma, isime, hayatima. gormekten hoslanmiyorum, ama hoslamadigim icin karisma hakkini kendimde gormuyorum. beni mi opuyorlar? hayir. rahatsiz olmak ve rahatsiz etmek arasinda cok ince bir fark var esasinda. anlayanina.
ha bir de... bu husustan rahatsiz oluyor olmam bana insancik denmesi icin gecerli sebep midir? bana insancik diyene ben de amcik demez miyim? demem. oyle de terbiyeliyim.
isveç televizyonundaki ankaralı genç
-
troll mu gerçek mi anlayamadığımdır.
i am from ankara
not: ben mağaradayken başlık açıldıysa söyleyin sileyim.
edit: oy çokluğuyla troll olduğuna karar verilmiş. anlamayanlara kızıyorlar, yok sanki böyle adamlar.